Türk Vatandaşlığı Nasıl Alınır?

Türk Vatandaşlığı

Türkiye Vatandaşlık Şartları

Türk vatandaşlığı kazanma şartları, Türkiye Cumhuriyeti’nin 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu şartlar, doğumla kazanma ve sonradan kazanma olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmaktadır.

Türkiye’de doğan çocuklar, ana ve babalarının vatandaşlık durumuna bağlı olarak Türk vatandaşlığını kazanabilirler. Eğer çocuğun ana veya babası Türk vatandaşıysa, çocuk doğumla Türk vatandaşı olur. Ayrıca, Türkiye’de doğmuş ancak ailesinin kimliği belli olmayan veya vatansız olan çocuklar da Türk vatandaşlığı ve tc kimlik kartı veya pasaport sahibi olabilmektedir. Pasaport için gerekli evraklar da bu aşamada dikkatlice incelenmelidir.

Sonradan Türk vatandaşlığı kazanmak için de çeşitli yollar ve şartlar bulunmaktadır:

  • Kesintisiz İkamet: Türkiye’de en az beş yıl kesintisiz ikamet eden yabancı uyruklular, belirli koşulları sağladıkları takdirde Türk vatandaşlığına başvurabilirler. Bu süreçte, başvuru sahibinin iyi ahlak sahibi olması ve kamu güvenliği açısından bir engel teşkil etmemesi gerekmektedir. Başvurular, nüfus ve vatandaşlık işleri genel müdürlüğü kurumuna yapılmalıdır.
  • Evlilik: En az üç yıldır bir Türk vatandaşı ile evli olan yabancılar, evliliklerinin devam etmesi şartıyla Türk vatandaşlık başvurusu yapabilirler.
  • Gayrimenkul Yatırımı: Türkiye’de en az 400 bin dolar değerinde gayrimenkul satın alarak da Türk vatandaşlığı kazanmak mümkündür. Bu yöntem, yatırım yoluyla vatandaşlık kazanma olarak adlandırılır.

Vatandaşlık Başvuru Aşamaları

Başvuruda bulunmak için gerekli belgeler hazırlanmalıdır. Bu belgeler arasında nüfus cüzdanı, pasaport ve biyometrik fotoğraf gibi belgeler yer alır. Başvuru, ilgili nüfus müdürlüğü gibi kurumlara şahsen yapılmalıdır.

Başvurunun ardından, ilgili makam belgeleri inceleyecek ve gerekli durumlarda mülakat yapacaktır. Mülakatın sonucunda, başvuru dosyası İçişleri Bakanlığı’na iletilir. Bu aşamada, başvurunun kabulü veya reddi hakkında karar verilir. İçişleri Bakanlığı, başvurunun sonucunu belirlemektedir. Eğer başvuru reddedilirse, kişi 60 gün içinde dava açma hakkına sahiptir. Onaylanan başvurular için ise vatandaşlık belgesi düzenlenmektedir.

Başvuru için gereken belgeler şunlardır:

  • Başvuru formu
  • 2 adet biometrik foto
  • Pasaport ve noter onaylı Türkçe tercümesi
  • Doğum belgesi
  • Medeni durum belgesi
  • Tam vukuatlı nüfus kayıt örneği
  • Gün sayım belgesi
  • Geçerli ikamet izni kartı aslı ve fotokopisi
  • Harç ödeme dekontu

Bu aşamalar ve belgeler, Türk vatandaşlığı pasaport başvuru sürecinin temelini oluşturur. Her bir aşama dikkatlice takip edilmeli ve gerekli belgelerin eksiksiz sunulması sağlanmalıdır. Sürecin sorunsuz ilerlemesi için bir avukata danışılması oldukça önemlidir. Örneğin, Kalemci İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek konu hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Türk Vatandaşlığı İçin Taşınmaz Almak

Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de gayrimenkul edinerek Türk vatandaşlığı kazanabilmesi için belirli şartlar bulunmaktadır. Bu süreç, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 12. maddesi ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde düzenlenmiştir.

Yabancıların, en az 400.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarında bir taşınmaz satın alması gerekmektedir. Daha önce bu tutar 250.000 Dolar olarak belirlenmişti, ancak 2022 yılında yapılan düzenlemeyle bu miktar artırılmıştır. Satın alınan taşınmazın tapu kaydına, en az üç yıl süreyle satılamayacağına dair bir şerh koydurulması zorunludur.

Yabancılar, konut, iş yeri, arsa gibi çeşitli taşınmaz türlerini satın alabilirler. Taşınmaz sayısında herhangi bir sınırlama yoktur. Önemli olan toplam yatırımın belirtilen asgari tutarı karşılamasıdır. Son olarak, gayrimenkul edinimi yoluyla vatandaşlık başvurusu için gerekli belgelerle birlikte Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunulmalıdır. Ayrıca, taşınmazın değeri, resmi değerleme raporları ile belirlenmelidir.

Vatandaşlık Kazanma Süreci Ne Kadar Sürer?

Türk vatandaşlığı kazanma süreci, başvuru yöntemine ve ilgili belgelerin tamamlanmasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Türkiye’de 5 yıl ve daha fazla çalışma izni olan yabancılar, vatandaşlık başvurusunda bulunabilir. Ancak, bu süreç Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’nün yoğunluğuna bağlı olarak 2 ila 2.5 yıl arasında sürebilir. Başvuru yapıldıktan sonra parmak izi ve görüşme için randevu alınması da dahil olmak üzere, işlemlerin tamamlanması için maksimum 4 ay gerekmektedir.

Ek olarak, Türk vatandaşı ile en az 3 yıldır evli olan yabancılar, başvurularını yaptıktan sonra genellikle 4 ila 6 ay içinde sonuç alabilirler. Üç yılın sonunda evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçiş için yapılan başvurularda, yabancı uyruklu kişi ve Türk vatandaşı eşi, ayrı ayrı veya birlikte, evliliğin gerçek mi yoksa Türk vatandaşlığını elde etmek amacıyla yapılmış sahte bir evlilik mi olduğunu belirlemek amacıyla ilgili makam tarafından görüşmeye çağrılmaktadır. Görüşme sonucu ve başvuru sahibinden alınan belgeler dosyaya eklenir ve karar verilmek üzere İçişleri Bakanlığına iletilir.

Vatandaşlık Başvuru Sorgulama

Vatandaşlık başvuru sorgulama işlemi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı için başvuran bireylerin başvurularının durumunu öğrenmelerine olanak tanır. Bu işlemi gerçekleştirmek için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  • Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVI) Web Sitesi: Vatandaşlık başvuru durumunu sorgulamak için nvi.gov.tr adresine gidebilirsiniz.
  • Gerekli Bilgiler: Sorgulama sayfasında, başvuru durumunu görebilmek için “Başvuru Numarası” ve “Doğum Tarihi” bilgilerinizi girmeniz gerekmektedir.
  • Alternatif Yöntemler: Ayrıca, e-Devlet kapısı üzerinden de vatandaşlık başvurusu sorgulama işlemi yapılabilmektedir. Bunun için turkiye.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

Yatırım Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılması

Türk vatandaşlığının yatırım yoluyla kazanılması, Türkiye’de belirli yatırım koşullarını yerine getiren yabancıların vatandaşlık elde etmesine olanak tanır. Bu süreç, Türkiye’nin ekonomik büyümesini desteklemek ve yabancı yatırımları teşvik etmek amacıyla tasarlanmıştır. Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak için birkaç yöntem bulunmaktadır:

  • Gayrimenkul Yatırımı: En az 400.000 Amerikan Doları değerinde bir taşınmaz edinmek ve bu mülkü en az üç yıl boyunca satmamak gerekmektedir.
  • Banka Mevduatı: En az 500.000 Amerikan Doları tutarında bir miktarın Türkiye’deki bir bankada üç yıl boyunca tutulması şartı vardır.

Ek olarak, yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı almak isteyen kişilerin, Türkiye’ye gelmelerine gerek yoktur. Başvurular, bulundukları ülkedeki Türk konsoloslukları aracılığıyla yapılabilir ve avukatlar tarafından temsil edilebilirler. Başvuru süreci genellikle 4 ay ile 1 yıl arasında sonuçlanmaktadır ve gerekli belgelerin eksiksiz sunulması önemlidir.

Sıkca Sorulan Sorular:

Azerbaycan Vatandaşı Türk Vatandaşı Nasıl Olur?

Azerbaycan vatandaşlarının Türk vatandaşlığına geçişi, belirli yasal düzenlemelere ve şartlara tabidir. İki ana yol üzerinden Türk vatandaşlığı kazanılabilir: evlilik yoluyla ve diğer genel yollarla.

Azerbaycan vatandaşı, bir Türk vatandaşı ile evlenmesi durumunda otomatik olarak Türk vatandaşlığı kazanmaz. Bunun için 3 yıl evil kalma ve evliliğin devamı gibi şartlar bulunmaktadır. Başvuru, Türkiye’de ikamet edenler için bulundukları şehirdeki valiliğe, yurtdışında bulunanlar için ise bulundukları ülkedeki Türk konsolosluğuna yapılmalıdır.

Türk Vatandaşı Olmak Için Ne Gerekir?

Türk vatandaşı olmak için çeşitli yollar ve şartlar bulunmaktadır. Bu yollar arasında evlilik, ikamet, yatırım gibi seçenekler yer alır. Bu bilgiler ışığında, Türk vatandaşı olma süreci ve gereklilikleri hakkında detaylı bilgiler ve gerekli belgeler için bir avukata danışmak gerekmektedir. Her bireyin durumu farklı olabileceğinden, detaylı bilgi ve destek için uzman bir avukattan yardım almak faydalı olmaktadır.

Yabancılar Kimin Kararıyla Türk Vatandaşı Olur?

Yabancıların Türk vatandaşı olma süreci, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları ve ilgili makamların kararları doğrultusunda gerçekleşir. Türk vatandaşlığı, çeşitli yollarla kazanılabilir ve bu süreçte yetkili makamlar önemli bir rol oynar. Başvurular, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından incelenir ve bu süreçte idari mercilerin takdir yetkisi bulunmaktadır.

İcra Nedir? için tıklayın.

Ağırlaştırılmış Müebbet Nedir?

Peki, ağırlaştırılmış müebbet nedir? Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türkiye’de en ağır ceza türüdür ve hükümlünün hayatı boyunca cezaevinde kalmasını gerektirir. Ağırlaştırılmış müebbet, Türk Ceza Kanunu’nun 47. maddesi uyarınca, sıkı güvenlik rejimi altında infaz edilir ve belirli ağır suçlar için uygulanır. Bu suçlar arasında soykırım, nitelikli kasten öldürme, ağır işkence, anayasal düzeni zorla bozma ve siyasi casusluk gibi eylemler yer almaktadır. Tüm bu bilgiler, ağırlaştırılmış müebbet ne demek? sorusuna kapsamlı bir cevap niteliğindedir.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türkiye’de en ağır ceza türü olarak kabul edilir ve 2002 yılında idam cezasının kaldırılmasının ardından yürürlüğe girmiştir. Bu ceza, belirli ağır suçlar için uygulanmakta olup, hükümlünün hayatı boyunca cezaevinde kalmasına sebep olmaktadır. Son zamanlarda popüler olan bir diğer konu ise 141 kez ağırlaştırılmış müebbet nedir? ve 2 kez ağırlaştırılmış müebbet nedir? sorusu olmuştur.

141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türk Ceza Kanunu‘na göre en ağır ceza türlerinden biridir ve FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine katılan bazı sanıklara verilen özel bir ceza şeklidir.

Ağırlaştırılmış hapis cezasının özellikleri aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:

  • İnfaz Rejimi: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, diğer müebbet hapis cezalarına göre daha sıkı bir infaz rejimine tabidir. Hükümlüler, genellikle tek kişilik ağırlaştırılmış müebbet koğuşu içerisinde tutulur ve cezaevinde belirli kısıtlamalara maruz kalırlar.
  • Koşullu Salıverilme: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olan kişiler, cezanın infazında belirli bir süreyi iyi halli geçirdikleri takdirde koşullu salıverilme hakkına sahip olabilirler. Ancak, bu koşullu salıverilme hakkı, kişinin yargılandığı suçun niteliğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Müebbet Hapis Cezası Kaç Yıl?

Peki, ağırlaştırılmış müebbet kaç yıl? ve ağırlaştırılmış müebbet kaç yıl yatar? Müebbet hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’na göre hükümlünün hayatı boyunca süren bir ceza türüdür. Ancak, bu ceza koşullu salıverilme hükümlerine tabidir. Müebbet hapis cezasına mahkum olan kişiler, cezaevinde 24 yıl geçirdikten sonra koşullu salıverilme hakkına sahip olabilirler, fakat bu durum, hükümlünün iyi halli olması şartına bağlıdır.

Konuyla ilgili detaylı ve doğru bilgi için İzmir Ceza Avukatı Kalemci İzmir Avukat ve Hukuki Danışmanlık Bürosu gibi bürolarla iletişime geçebilirsiniz.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Kaç Yıl?

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da, hükümlünün hayatı boyunca devam eden bir ceza türü olmaktadır. Ancak, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanılması halinde bu süre 30 yıldır.

Ağırlaştırılmış müebbet yatarı açısından mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, infaz kurumunda iyi halli olarak çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.

Bazı özel durumlarda koşullu salıverilme ağırlaştırılmış müebbet şartları farklılık gösterebilir:

  • Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet halinde otuz altı yıl ve
  • Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde ise yine otuz altı yıl cezaevinde geçirilmelidir.

İnfaz Cezası Nedir?

İnfaz, sanık ya da şüphelinin devletin resmi makamları tarafından yerine getirilen ceza sistemidir. Ceza mahkemelerinin vermiş olduğu kesin hüküm neticesinde hapis cezasına çarptırılan kişinin cezaevinde ne kadar kalmasının gerektiği, cezaevinden çıktıktan sonra denetimli serbestlik süresinin, koşullu salıverilme süresinin ve bihakkın (hak ederek) tahliye süresinin ne kadar olduğuna yönelik olarak yapılan hesaplama işlemidir.

Ağırlaştırılmış müebbet kaç yıl yatar hesaplama infaz yapılırken:

  • Suç tarihinin 01.06.2005 ile 01.07.2016 arasında olması durumunda 671 sayılı KHK hükümleri uygulanır. Alınan hapis cezasının 1⁄2’si yatıldıktan sonra koşullu salıverilme hükümlerinden faydalanılabilir. Koşullu salıverilme tarihinden iki yıl önce denetimli serbestlikten yararlanılabilir.
  • 01.07.2016 sonrasındaki suçlarda 5275 sayılı kanunun 105/A maddesi uygulanır. Kesilen hapis cezasının 2/3’ü yatıldıktan sonra denetimli serbestlikten faydalanılabilir.

Müebbet Hapis Cezasının İnfaz Şekli

Peki, infaz şekli açısından ağırlaştırılmış müebbet hapis ne demek? Müebbet hapis cezasının infaz şekli, Türk Ceza Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun çerçevesinde belirlenmiştir. Müebbet hapis cezası, mahkûmun hayatı boyunca devam eden bir ceza türüdür. Ancak, bu ceza türünün infazı sırasında belirli süreçler ve kurallar uygulanmaktadır.

Müebbet hapis cezasına mahkûm olan kişiler, infaz rejimini belirlemek amacıyla gözlem altına alınırlar. Bu gözlem süresi en fazla 60 gün sürer ve hükümlünün kişisel özellikleri, suçun niteliği gibi faktörler göz önünde bulundurularak uygulanır. Gözlem sürecinin sonunda, ilgili dosya Adalet Bakanlığı’na iletilir ve burada hükümlünün hangi infaz kurumuna yerleştirileceği kararlaştırılır. Sıralanan tüm bu bilgiler, ağırlaştırılmış müebbet hapis nedir şeklindeki sorulara etkili cevap sağlamaktadır.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasının İnfaz Edileceği Cezaevi

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan kişiler, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarında tutulurlar. Bu kurumlar, mahkûmların güvenliğini sağlamak amacıyla sıkı güvenlik önlemleri ile donatılmıştır.

Öte yandan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infaz rejimi, infazın başlangıcında belirli bir gözlem süresi ile başlar. Bu süreçte, hükümlülerin kişisel ve sosyal özellikleri değerlendirilir. Hükümlüler, bu gözlem süresinin ardından, infaz süresini geçirecekleri cezaevine yerleştirilirler.

Ağırlaştırılmış Müebbet Cezasının İnfaz Yeri

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türkiye’de en ağır ceza türlerinden biridir ve F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında infaz edilir.

F Tipi cezaevleri, Türk Ceza Kanunu’na göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar başta olmak üzere, silahlı örgüt üyeleri, uyuşturucu suçları veya organize suçlardan hüküm giyenler gibi mahkûmların tutulduğu yüksek güvenlikli kapalı cezaevleridir. 

Bu cezaevlerinde, her blokta beş koridor (bölüm) ayrı bir blok olarak inşa edilir ve hücreler “modül” olarak adlandırılır. Mahkûmlar, günde en az 22,5 saat tek kişilik hücrelerinde tutulur ve izolasyon koşulları oldukça ağırdır.

F Tipi cezaevlerinin yanı sıra, 2021 yılından itibaren “S Tipi Cezaevleri”, “Y Tipi Cezaevleri” ve “Yüksek Güvenlikli Cezaevleri” adları altında toplam 51 yeni tip cezaevi daha hizmete açılmıştır. Bu cezaevlerinin de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infazında kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

Adli ve Terör Suçlarında Müebbet, Ağırlaştırılmış Müebbet ve Süreli Hapis Cezalarında Ne Kadar Yatar?

Peki, adli suçlarda ağırlaştırılmış müebbet ne kadar? Adli suçlarda müebbet, ağırlaştırılmış müebbet ve süreli hapis cezalarında yatar süreleri değişiklik göstermektedir. Bu sürelerin örnekleri aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis: 5275 sayılı Yasa’nın 107/2. maddesine göre, mahkûm 30 yılını cezaevinde tamamladığında şartlı tahliyeden faydalanabilir. Bu süre için herhangi bir indirim söz konusu değildir. Doğrudan tahliye süresi ise 5275 sayılı Yasa’nın 107/6. maddesi uyarınca 45 yıldır.
Müebbet Hapis: 5275 sayılı Kanun’un 107/2. maddesi doğrultusunda, mahkûm, cezaevinde 24 yılını tamamladığında şartlı tahliye imkânından faydalanabilir. Bu süre için herhangi bir indirim yapılmaz. Kesin tahliye süresi ise, 5275 sayılı Kanun’un 107/6. maddesine göre 36 yıldır.
Diğer Belirli Süreli Hapis Cezaları: 5275 sayılı Yasanın 107/2. maddesi uyarınca, mahkûmlar cezalarının 2/3’ünü cezaevinde iyi hâl göstererek geçirdiklerinde, koşullu salıvermeden faydalanabilirler (1/3 oranında ceza indirimi yapılır). Tam tahliye süresi ise cezanın tamamı kadardır.
Terör suçlarında da bu hapis cezalarında yatar süreleri değişiklik göstermektedir:
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis: 5275 sayılı Kanunun 107/4. maddesine göre, hükümlü 36 yılını cezaevinde tamamladığında şartlı tahliye imkanından faydalanabilir. Bu süre için herhangi bir indirim yapılmaz. Kesin tahliye süresi ise 5275 sayılı Kanunun 107/6. maddesine göre 54 yıldır.
Müebbet Hapis: 5275 sayılı Yasa’nın 107/4. maddesi uyarınca, mahkûm cezaevinde 30 yılını doldurduğunda şartlı tahliye hakkından faydalanabilir. Bu süreye herhangi bir indirim yapılmaz. Tam tahliye süresi ise 5275 sayılı Yasa’nın 107/6. maddesine göre 45 yıldır.
Diğer Süreli Hapis Cezaları:  5275 sayılı Kanunun 107/4. maddesi uyarınca, mahkumlar cezalarının dörtte üçünü cezaevinde iyi halli olarak geçirdikleri takdirde koşullu salıverilme hakkını elde ederler (cezanın dörtte biri kadar indirim yapılır). Tam tahliye süresi ise cezanın tamamı kadardır.

Ömür Boyu Hapis Cezası Kaç Yıl Yatar?

Ömür boyu hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’na göre müebbet hapis cezası olarak adlandırılır ve hükümlünün hayatı boyunca devam eder. Ancak, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanılması halinde bu süre değişiklik gösterir.

Ağırlaştırılmış müebbet aftan yararlanabilir mi?

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’na göre ömür boyu süren bir ceza türüdür. Ancak, bu cezanın infazı sırasında koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanma imkanı bulunmaktadır.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlüler, genel olarak aftan yararlanamazlar. Türk Ceza Kanunu’na göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, infazı süresince sıkı güvenlik önlemleri altında uygulanır ve bu tür ağır cezalar için af düzenlemeleri genellikle geçerli değildir.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ne kadar?

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olan kişiler, ceza infaz kurumunda 30 yıl geçirdiklerinde koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanabilirler. Bu süre zarfında, hükümlünün iyi halli olması gerekmektedir.

Müebbet ile ağırlaştırılmış müebbet arasındaki fark?

Müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet farkı aşağıdaki şekildedir:
Müebbet Hapis Cezası: Hükümlünün hayatı boyunca sürer. Ancak, koşullu salıverme hükümlerinden yararlanabilmesi için infaz kurumunda 24 yıl geçirmesi gerekmektedir.
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası: Bu ceza da ömür boyu sürmektedir, fakat koşullu salıverme için infaz kurumunda 30 yıl geçirilmesi gerekmektedir.

Bilişim Suçları ile ilgili merak ettiklerinizi Bilişim Suçu Nedir? Çeşitleri Nelerdir? adlı makalemizden öğrenebilirsiniz.

Bilişim Suçu Nedir?

Bilişim suçları nedir? Bilişim suçu nedir kısaca, bilgisayarlar ve dijital teknolojiler aracılığıyla işlenen suçları ifade eder. Bu terim, genellikle “siber suçlar” olarak da adlandırılır ve bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi modern iletişim araçları kullanılarak gerçekleştirilen her türlü suçu kapsar. Bu kısa ifadeyle, bilişim suçları nelerdir? şeklindeki soruları cevaplamak mümkündür.

Bilişim suçları, kişisel verilerin izinsiz kullanımı, bilişim sistemlerine yetkisiz erişim, yazılımların kötüye kullanılması gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu suçlar, Türkiye’de Türk Ceza Kanunu‘nda “Bilişim Alanında Suçlar” ve “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” olarak iki ana kategori altında düzenlenmiştir.

Bilişim Suçlarının Türleri Nelerdir?

Bilişim suçları, teknolojik araçlar ve internet kullanılarak işlenen suçları ifade eder. Bilişim suçları cezaları, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) çeşitli maddelerde düzenlenmiştir ve genel olarak bilişim suçu örneği iki ana kategoriye ayrılabilir: doğrudan bilişim suçları ve dolayısıyla bilişim suçları.

Doğrudan Bilişim Suçları

Bu tür suçlar, bilişim sistemlerini doğrudan hedef alır ve TCK’nın 243-245. maddelerinde tanımlanmıştır. Doğrudan bilişim suçları örnekleri açısından bilişim suçlarına 5 örnek aşağıdaki şekildedir:

  • Bilişim Sistemine Girme Suçu: Yetkisiz bir şekilde bilişim sistemlerine erişim sağlamak (TCK m.243).
  • Yasak Cihaz veya Program Kullanma Suçu: Yasal olmayan yazılımlar veya cihazlar kullanmak (TCK m.245/a).
  • Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu: Sistemin işleyişini engellemek veya verileri değiştirmek (TCK m.244).
  • Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu: Başkalarına ait banka ve kredi kartı bilgilerini izinsiz kullanmak (TCK m.245). Bu kısımda bilişim suçlarında bankanın sorumluluğu da dikkate alınmalıdır.

Dolayısıyla Bilişim Suçları

Peki, dolayısıyla bilişim suçu nedir? Bu suçlar, bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen klasik suçları kapsamaktadır. Bu bilişim suçlarına örnekler arasında aşağıdaki şekildedir:

  • Bilgisayar ile Dolandırıcılık: İnternet üzerinden sahtecilik yaparak insanları dolandırmak.
  • E-posta Adresinin Çalınması: Başkalarının e-posta hesaplarını izinsiz ele geçirmek.
  • Kişisel Bilgileri Çalmak: Kişisel verileri izinsiz olarak elde etmek.
  • Sahte Evrak Düzenleme: Dijital ortamda sahte belgeler oluşturmak.
  • Yetkisiz Dinleme: Başkalarının iletişimlerini izinsiz dinlemek.
  • Siber Savaşlar: Devletler arasında bilgi sistemlerine yönelik saldırılar.
  • Bilgisayar Sabotajları: Bilgisayar sistemlerine zarar vermek.

Bilişim suçlarına örnek olabilecek gerçek olaylar konunun etkili bir biçimde anlaşılması açısından çok önemlidir.

Bilişim Suçları Nelerdir?

İnternet ve bilgisayar kullanımının artış göstermesiyle birlikte bilişim suçlar da çeşitlenmiştir. Bununla birlikte bilişim suçu ne demek? sorusu da gündeme gelmiştir. Bilişim suçları cezası TCK bilişim suçları içerisinde yer alan ve suç olarak kabul edilen bütün hareketleri kapsamaktadır. Küfür, hakaret, yolsuzluk, sahte belge oluşturma, bilgilerin çalınması gibi farklı farklı suçları içermektedir.

Bilişim Suçları Nasıl Tespit Edilir?

Bilişim hukuku suçları tespiti için çeşitli yöntemler kullanılır. Bu suçların tespiti için teknik bilgi ve uzmanlık gerektirir. Bu yöntemler detaylı olarak aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:

  • Mesaj veya e-posta yoluyla işlenen suçlarda göndericiye ait e-posta adresi veya GSM numarası gibi bilgilerin temin edilmesi gerekir.
  • Suç sosyal medya, web sitesi, platform veya uygulama üzerinden işlenmişse, paylaşımın yapıldığı alana ait kimlik bilgileri, kullanıcı adı, paylaşım tarihi ve içeriği tespit edilir.
  • Telefon üzerinden işlenen bilişim suçları için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan temin edilen iletişim trafikleri (HTS), gönderimde bulunan GSM hattı numarası, gönderilen tarih ve saat ve gönderimin içeriğinin tespiti önemlidir.
  • Bilişim suçlarında ip adres analizi ve kullanıcısının tespiti önemlidir. Şüphelinin suçu işlerken kullandığı bilişim sisteminin IP adresi takibe alınarak, tüm paylaşımları ve yazışmaları incelenebilir.

Bilişim suçlarının tespitinde, İzmir bilişim suçları avukatlarının soruşturma ve kovuşturmayı yönlendirmeleri maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından önemlidir. Ayrıca Microsoft Corporation gibi şirketlerden de yardım alınabilmektedir. Siz de Kalemci İzmir Avukat ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek konu hakkında gerekli bilgiyi alabilirsiniz.

Bilişim Suçları Şikayet Başvurusu Nasıl Yapılır?

Bilişim suçları şikayet başvurusu yapmak için izlenmesi gereken adımlar ve yöntemler aşağıda belirtilmiştir:

  • Bilişim suçları şikayeti, yazılı bir bilişim suçları şikayet dilekçesi ile veya sözlü olarak yapılabilir. Sözlü başvurular, kolluk görevlileri tarafından tutanağa geçirilir.
  • Ayrıca, internet üzerinden de şikayet başvurusunda bulunmak mümkündür. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde bulunan online ihbar seçeneği kullanılabilir.
  • Şikayetler, bilişim suçlarında yetkili savcılık olan Cumhuriyet Savcılıklarına veya kolluk kuvvetlerine (emniyet müdürlüğü, jandarma) yapılabilir.
  • Valilikler, kaymakamlıklar ve yurt dışında Türkiye’nin elçilik ve konsoloslukları da başvuru kabul etmektedir.
  • Bilişim suçları için şikayet süresi, suçun işlendiği ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu süre zarfında şikayet yapılması gerekmektedir.

Şikayet dilekçesi, olayın detaylarını içermeli ve mümkünse delil niteliğindeki belgelerle desteklenmelidir. Dilekçenin doğru ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanması, sürecin ilerleyişi açısından önemlidir.

Bilişim Suçları Başvurusu Nereye Yapılır?

Bilişim suçları ihbar islemi, suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına yapılabilir. Bu yöntem, en yaygın başvuru yöntemidir. Emniyet müdürlükleri veya jandarma gibi kolluk birimlerine de şikayet başvurusu yapılabilir. Örneğin, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, bilişim suçlarıyla ilgili özel bir birimdir ve buraya da başvuru yapılabilir. Buna örnek olarak istanbul emniyet müdürlüğü bilişim suçları bölümü örnek verilebilir.

Başvuru yöntemleri ise aşağıdaki şekilde olmaktadır:

  • Yazılı Dilekçe: Şikayet başvurusu, bir dilekçe ile yazılı olarak yapılabilir. Bilişim suçları dilekçe örneği bu işlem sırasında oldukça yararlıdır.
  • Sözlü Başvuru: Sözlü olarak yapılan şikayetler, kolluk kuvvetleri tarafından tutanağa geçirilir.
  • Online Başvuru: Emniyet Genel Müdürlüğü’nün web sitesi üzerinden de şikayet başvurusu yapılabilir.

Tüm bunların yanısıra bilişim suçlarına karşı alınabilecek önlemler de dikkate alınarak uygulanmalıdır.

Bilişim Suçlarında Delil ve İsbat Nasıl Olur?

Bilişim suçlarında delil ve ispat, klasik ve teknik yöntemlerle sağlanabilir. Bu suçların soruşturulması, delillerin toplanması ve korunması açısından özel bir dikkat gerektirir. Örneğin, bilişim suçlarında en önemli delil türü dijital delillerdir. Bu deliller, bilgisayar, telefon veya diğer dijital cihazlardan elde edilen verileri içerir. Ancak dijital delillerin kolayca manipüle edilebilmesi nedeniyle, standartlara uygun şekilde toplanması ve korunması kritik öneme sahiptir.

Öte yandan, suçun işlendiği sırada alınan ekran görüntüleri, bilişim suçları ile ilgili resimler veya internet çıktıları, önemli delil niteliği taşır. Bu tür belgeler, olayın nasıl gerçekleştiğini ve failin eylemlerini kanıtlamak için kullanılabilir. Ek olarak, ceza yargılamasında delil serbestisi ilkesi geçerlidir. Bu ilke, delillerin mahkemeye sunulmasında geniş bir yelpaze sunar. Ancak, delillerin tutarlılığı ve şüpheye yer vermeyecek şekilde maddi hakikati ortaya çıkardığı durumlarda geçerlilik kazanır.

Haksız Çıkar Sağlama Yoluyla Bilişim Suçları

Türk Ceza Kanunu’nun 244. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen haksız çıkar sağlama yoluyla bilişim suçları, bilişim sistemlerini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme gibi fiillerle failin kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlamasını cezalandırmaktadır.

Bilişim Suçlarında Şikayet Süresi

Bilişim suçlarında şikayet süresi, suçun işlendiği ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu süre zarfında bilişim suçlar ihbar işlemi yapılması gerekmektedir. Bunun için belirlenen alo bilişim suçları hatları da aranabilmektedir.

Ancak, bilişim suçlarının tamamı şikayete tabi değildir. Bazı bilişim suçlarının takibi için şikayet aranırken, bazıları şikayete tabi olmaksızın ihbar üzerine savcılık tarafından re’sen soruşturulur. TCK’da düzenlenen suçlardan hangilerinin şikayete tabi, hangilerinin re’sen soruşturulduğu ilgili suçun düzenlendiği maddede belirtilir.

Bilişim Suçlarında Zamanaşımı

Bilişim suçlarında zamanaşımı süreleri, Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre belirlenmiştir. Bilişim suçlarının en basit hali için zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu zamanaşımı süresi, bilişim sistemine girme suçu gibi suçları kapsamaktadır.

Öte yandan, 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezasını gerektiren en büyük bilişim suçları için zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu tür suçlar arasında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması gibi daha ağır suçlar yer alabilir.

Zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar. Eğer bu süre geçerse, suçun soruşturulması veya kovuşturulması mümkün olmamakta ve dava düşmektedir. Dolayısıyla, bilişim suçlarıyla ilgili olarak zamanaşımı sürelerinin geçmemesi, yargı sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından önemlidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Bilişim suçları nereye şikayet edilir?

Bilişim suçları şikayetleri, suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına yapılabilir. Öte yandan, emniyet müdürlükleri veya jandarma gibi kolluk birimlerine de şikayet başvurusu yapılabilir.

Ağırlaştırılmış Müebbet ile ilgili içeriğimiz de dikkatinizi çekebilir.

Haksız Tutuklama İçin Tazminat Davası ve Koşulları

Haksız Tutuklama

Haksız Tutuklama, Gözaltı, Arama ve El Koyma Nedir?

Haksız tutuklama, gözaltı, arama ve el koyma, bireylerin hukuka aykırı olarak özgürlüklerinden yoksun bırakılması veya mülklerine haksız müdahalelerde bulunulması durumlarını ifade eder. Bu kavramlar, Türkiye’deki Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) çerçevesinde düzenlenmiştir ve belirli koşullar altında tazminat talep etme hakkı doğurur.

Haksız tutuklama, bir kişinin yasal olmayan gerekçelerle tutuklanmasıdır. Bu durum, kişinin kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanması veya tutukluluğunun devamına karar verilmesi gibi hallerde ortaya çıkar. Gözaltı ise, bir kişinin yasal süreler içinde hâkim önüne çıkarılmaması durumunu kapsar.

El koyma, bir kişinin mülküne yasal olmayan yollarla müdahale edilmesi ve bu mülkün devlet tarafından alınmasıdır. Arama ise, bir kişinin üzerinin veya evinin izinsiz olarak kontrol edilmesidir. Bu uygulamalar, ceza muhakemesi sürecinde delil toplama amacıyla yapılır, ancak hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğinde haksızlık teşkil eder. Bu gibi durumlara İzmir Ceza Avukatı bakmaktadır.

Haksız Tutuklama Tazminatı Nedir? Şartları

Haksız tutuklama tazminat işleminin hukuki dayanağını, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141-144. maddeleri oluşturur. Bu maddelerde, hangi durumlarda tazminat talep edilebileceği, tazminatın şartları ve süresi düzenlenmiştir. Özellikle cmk 141 tazminat maddesi, tutuklama ve gözaltı gibi koruma tedbirlerinin hukuka aykırı uygulanması halinde tazminat talep etme hakkını belirler.

Haksız Tutuklama Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Haksız tutuklama tazminatı, haksız yere tutuklanan veya gözaltına alınan bireylerin maddi ve manevi zararlarının tazmini amacıyla hesaplanır. Haksız tutuklama tazminat hesaplama, iki ana bileşenden oluşur: maddi tazminat ve manevi tazminat.

Manevi Tazminat Nasıl Hesaplanır?

Manevi tazminat, haksız tutuklama nedeniyle bireyin yaşadığı psikolojik ve sosyal zararları kapsar. Manevi açıdan beraat tazminatı hesaplama yapılırken dikkate alınan faktörler aşağıdakilerdir:

  • Tutuklu Kalma Süresi: Bireyin cezaevinde geçirdiği süre, manevi tazminat miktarını etkiler.
  • Suçun Niteliği: Haksız yere tutuklanan kişinin karşılaştığı suçlamanın niteliği, manevi tazminatın belirlenmesinde önemli bir rol oynar.
  • Kişinin Sosyo-Ekonomik Durumu: Bireyin yaşı, mesleği ve sosyal yaşamı gibi faktörler de manevi tazminatın hesaplanmasında göz önünde bulundurulur. Ancak manevi tazminat için belirli bir formül yoktur; miktar, hâkimin takdirine bağlı olarak belirlenir.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar manevi tazminat da bu açıdan değerlendirilmektedir.

Maddi Tazminat Nasıl Hesaplanır?

Maddi tazminat, haksız tutuklama süresince kaybedilen gelirler ve diğer maddi zararlar üzerinden hesaplanır. Peki, maddi zararlar nedir? Aşağıdaki kriterler maddi zarar olarak değerlendirilir ve haksız tutuklama tazminat miktarı hesaplamasında dikkate alınır:

  • Kazanç Kaybı: Tutuklama süresince çalışamayan kişinin kaybettiği gelir, son maaşı veya serbest çalışıyorsa son kazancı üzerinden hesaplanır. Eğer kişi çalışmıyorsa, hesaplama asgari ücret üzerinden yapılır.
  • Diğer Maddi Zararlar: Cezaevi harcamaları, avukatlık ücretleri ve aile üyelerinin cezaevine gidiş geliş masrafları gibi diğer maddi zararlar da tazminat hesaplamasına dahil edilir.

Maddi tazminatın hesaplanmasında mahkeme, genellikle bir bilirkişi atayarak somut belgeleri değerlendirir. Bu belgeler, kişinin kaybettiği gelir ve diğer maddi zararları kanıtlamak için kullanılır.

Haksız Tutuklulukta Dava Açma Süresi ve Zaman Aşımı

Haksız tutuklama tazminatı için dava açma süresi, hukukun belirlediği belirli kurallar çerçevesinde işlemektedir. Türkiye’de bu süre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesi gereğince düzenlenmiştir. Haksız tutuklama nedeniyle tazminat davası açmak isteyen bireylerin uyması gereken süreler aşağıdakilerdir:

  • Üç Aylık Süre: Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay içinde tazminat davası açılmalıdır.
  • Bir Yıllık Süre: Her halükarda, kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde de tazminat davası açılması gerekmektedir.

Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir; yani belirtilen sürelerin geçirilmesi durumunda tazminat talebinde bulunulamaz. Mahkeme, bu sürelerin geçirilip geçirilmediğini resen dikkate alır.

Haksız tutuklama tazminatı için zaman aşımı süresi, yukarıda belirtilen sürelerle örtüşmektedir. Tazminat davası açma süresi, kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay ve bir yıl olarak belirlenmiştir. Bu süreler, hak düşürücü nitelikte olduğundan, süresinde dava açılmadığı takdirde hak kaybı yaşanır.

Haksız Tutuklama Tazminatı ile İlgili Bilinmesi Gerekenler

Haksız tutuklama tazminatı, bireylerin yaşadığı hukuka aykırı uygulamalar sonucunda devlet aleyhine açabilecekleri bir tazminat davasıdır ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken birçok hukuki detay bulunmaktadır. Bu bilgiler bağlamında kişileri tazminat ödenmezse ne olur? şeklindeki sorular da oldukça düşündürmektedir. Öte yandan, haksız tutlama tazminat davaları karmaşık hukuki süreçler içerdiğinden, bir avukatın desteği önemlidir. Avukat, dava açma koşulları, tazminat hakları ve süreç hakkında bilgi sahibi olmalı ve müvekkilinin haklarını etkili bir şekilde savunmalıdır. Örneğin, Kalemci İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek konuyla ilgili detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.

Hangi Hallerde Tutuklama Haksız Olur?

Türkiye’de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinde haksız tutuklama halleri belirlenmiştir. Haksız tutuklama olarak kabul edilen hallerden bazıları aşağıdaki şekildedir:

  • Bir kişi, kanunlarda belirtilen tutuklama koşulları dışında yakalanmış veya tutuklanmışsa, bu durum haksız tutuklama olarak kabul edilir.
  • Kanuni gözaltı süresi içinde, kişi hâkim önüne çıkarılmamışsa, bu durum da haksız tutuklama sayılır. Gözaltı süresi, yasal olarak belirlenen süreler içinde tamamlanmalıdır. Bu konuda dikkat etmek gerekmektedir ki, çoğu zaman 1 günlük gözaltı tazminat açısından değerlendirilme de farklılık göstermektedir.
  • Tutuklanan kişiye, kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklama yapılmışsa, bu da haksızlık teşkil eder.

Davası Açma Süresi

Haksız tutuklamaya uğrayan kişileri düşündüren bir diğer soru, beraat ettim şimdi ne olacak? olmaktadır. Tazminat davası açma süresi, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren üç ay ve bir yıl olarak öngörülmüştür. Bu zaman dilimleri, hak düşürücü özellik taşıdığından, belirtilen süre içinde dava açılmazsa hak kaybı meydana gelir.

Tazminat Davasını Kim, Kime Karşı Açar?

Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat davası, Maliye Hazinesi aleyhine açılır. Yani, mağdur olan kişi tazminat talebinde bulunurken Hazine’yi davalı olarak gösterir. Haksız tutuklama nedeniyle, ağır ceza mahkemesi tazminat davası açılmasında görevli mahkeme olmaktadır. Yetkili yer mahkemesi ise zarara uğrayanın oturduğu yer mahkemesidir.

Haksız Tutuklama Tazminat Dilekçesi

Aşağıda yer alan haksız tutuklama tazminatı dilekçesi, yalnızca bir taslak olarak değerlendirilmelidir. Her durumun kendine özgü şartları göz önünde bulundurularak, bireysel bir dilekçe düzenlenmelidir. Siz de daha kapsamlı bir dilekçe için İzmir Ceza Avukatı hizmetleri sağlayan Kalemci Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

Dilekçe Örneği

………….. NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE

DAVACI: İsim-Soyisim, T.C Kimlik Numarası, Adres 

VEKİLİ: İsim-Soyisim, Baro Sicil Numarası, Adres, UETS Numarası (Avukatınız var ise bu kısmı doldurunuz)

DAVALI: Devlet Hazinesi(Hazine Müsteşarlığı)

KONU: Haksız tutuklama nedeniyle tazminat talebinden ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

  1. Müvekkilim, ………… Ceza Mahkemesi …/… Esas no ve …/… sayılı kararı ile ………………….. suçundan …………….. Ceza Mahkemesinin …/…/… tarih ve …/… karar numarası ile tutuklanmıştır. Müvekkil, ……………Ceza Mahkemesinin …/…/… tarihli kararına kadar geçen süre zarfında cezaevinde tutuklu bulunmuş olup, söz konusu mahkemenin …/… Esas, …/… Karar sayılı …/…/… tarihli beraat kararıyla suçsuz olduğu kesinleşmiştir.

(Bu kısımda yer alan bilgileri kişi kendi durum ve koşullarına göre doldurmalıdır)

  1. Davacı müvekkilim, tutuklandığı dönemde faal olarak istihdam edildiği işinden ayrılmış ve aylık geliri olan … TL’yi kaybetmiştir. Sabıka kaydı bulunmayan müvekkilim, cezaevi süreci boyunca ve tahliye sonrasında maddi ve manevi zorluklarla karşılaşmıştır. İlk defa suçlanan müvekkilim toplumsal itibarı zedelenmiş, rencide edilmiş ve işini kaybetmiştir. Bu durum, özgürlükten mahrum kalması, olumsuz bakışlara maruz kalması ve ruhsal sıkıntılara neden olmuştur.
  2. Müvekkil, toplam … gün süreyle cezaevinde tutuklu kalmış ve bu süre zarfında çalışma imkanı bulamamıştır, bu da maddi kayıplara sebep olmuştur. Suçsuz olduğunu bilen müvekkil, ağır koşullarda devam eden yargılama sürecinde bir avukat aracılığıyla kendisini temsil ettirmiştir. Bu hukuki temsil nedeniyle müvekkil, avukatına … TL ödeme yapmak zorunda kalmıştır. Bu durum, tutukluluk süresinde uğranılan maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi amacıyla dava açma gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

(Yukarıda yer alan iki kısımda da kişi kendi durumuna ilişkin somut olayları ve uğradığı tüm zararları kendi durum ve koşullarına göre doldurmalıdır)

HUKUKİ SEBEPLER: Ceza Muhakemesi Kanunu madde 141, 142 ve ilgili sair hukuki sebepler.

HUKUKİ KANITLAR : ………… Ceza Mahkemesinin …/…/… tarihli kararı ve tutuklama müzekkeresi,  ………… Ceza Mahkemesinin …/…/… tarihli tahliye kararı, ………… Ceza Mahkemesinin …/… Esas, …/… Karar ve …/…/… tarihli beraat kararı, İşten ilişik kesme belgesi, SGK dökümü ve ilgili sair yasal deliller

(Hukuki kanıtlar kısmında yer alan deliller örnek amaçlıdır. Bu bölümde, kişinin tutuklandığını ve bu sebeple zarar gördüğünü ispatlayacak her türlü kanıtı sunması önerilir)

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda özetlenen gerekçeler doğrultusunda, müvekkilimin yaşadığı mağduriyetin maddi boyutları şu şekildedir: cezaevi harcamaları, iş kaybı/çalışamama ve avukatlık ücreti, toplamda … TL tutarındadır. Ayrıca, toplum içinde bu yaş grubundaki bir bireyin tutuklanması nedeniyle oluşan infialin bir sonucu olarak, manevi zararın toplamı da … TL olarak belirlenmiştir. Bu meblağın, tutuklanma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesi hususunda karar verilmesini talep etmekteyim. Ayrıca, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesini saygılarımla arz ederim.(…../……../……)

İSİM-SOYİSİM            

İMZA

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Haksız tutuklama tazminat davasında görevli ve yetkili mahkeme, davacının ikametgahının bulunduğu yerin ağır ceza mahkemesidir. Eğer davacının ikamet ettiği yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi varsa, haksız tutuklamaya neden olan mahkeme dışında başka bir ağır ceza mahkemesi de davaya bakabilir. Eğer davacının ikamet ettiği yerde yalnızca bir ağır ceza mahkemesi bulunuyorsa, en yakın ağır ceza mahkemesinde dava açılmalıdır.

Haksız Tutuklama Yargıtay  Kararları

Haksız tutuklama ile ilgili yargıtay kararlarına ilişkin örnek bilgiler aşağıdaki şekilde olmaktadır:

YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ

T. 15.7.2005 E. 2005/6272 K. 2005/8782

• HAKSIZ TUTUKLAMA ( Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat İsteği – Davacı Seyahat Acentesinde Çalıştığını İddia Ettiğinden İkamet Ettiği Yerdeki Seyahat Acentalarından ve Ticaret Odasından Günlük Kazancının Sorularak Maddi Tazminata Hükmedileceği )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ

• GÜNLÜK KAZANÇ ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat İstemi – İkamet Ettiği Yerdeki Seyahat Acentalarından ve Ticaret Odasından Sorularak Maddi Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği )

1412/m.104/5

ÖZET : Haksız olarak tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminat isteğinde; davacı Seyahat Acentesinde çalıştığını iddia ettiğinden ikamet ettiği yerdeki Seyahat Acentalarından ve ticaret odasından günlük kazancının sorulmak suretiyle maddi tazminat tayin edilmemesi yasaya aykırıdır.

DAVA : Haksız olarak tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunan davacı Mehmet Aydın’ın maddi tazminatın reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.000.000.000 TL. manevi tazminatın davalı hazineden alınarak davacıya ödenmesine dair ANTALYA 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18.10.2004 gün ve 2003/388 D.İş, 2004/388 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı hazine vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onanma isteyen tebliğnamesi ile 14.07.2005 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre davalı hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede;

1- Davacı Seyahat Acentesinde çalıştığını iddia ettiğinden ikamet ettiği yerdeki Seyahat Acentalarından ve ticaret odasından günlük kanancının sorulmak suretiyle maddi tazminat tayin edilmemesi,

2- Avukatlık ücret tarifesinin 13/4 maddesi uyarınca tarifenin üçüncü kısmına göre davacı lehine Avukatlık ücreti tayin edilmemesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden isteme aykırı olarak hükmün BOZULMASINA, 15.07.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ

T. 16.3.2005 E. 2004/4610 K. 2005/1116

• 466 SAYILI YASAYA GÖRE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Davacının Sosyal Ve Ekonomik Durumuna Hal Ve Mevkiin İcabına Tutuklu Kaldığı Süre Ve Benzeri Hususların Gözetilmesi Gereği )

• HAKSIZ TUTUKLAMA ( Tutuklu Kaldığı Süre Ve Benzeri Hususlar Gözetilmek Suretiyle Zenginleşme Sonucu Doğurmayacak Şekilde Hak Ve Mesafet Kurallarına Uygun Makul Ve Makbul Bir Miktar Olarak Tayin Ve Tespiti Gereği – 466 Sayılı Yasaya Göre Manevi Tazminat Talebi ) 466/m.1

ÖZET : 466 Sayılı Yasaya göre manevi tazminat talebinde bulunan davacı hakkında, objektif bir kriter olmamakla birlikte hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumuna hal ve mevkiin icabına, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve mesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekir.

DAVA : 466 Sayılı Yasaya göre manevi tazminat talebinde bulunan davacı Mehmet Erkoç vekilinin istemi üzerine yapılan inceleme sonucunda: Davanın kısmen kabulü ile 466 Sayılı Kanuna göre 3.150.000.000 lira manevi tazminat ile 550.000.000 lira dilekçe yazım ücretinin devlet hazinesinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair ÜNYE Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 09.04.2003 gün ve 2001/72 Esas, 2003/53 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı temsilcisi tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 08.03.2004 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Evrak üzerinden karar verilmesi gerekirken tüm işlemlerin duruşma açılarak yapılması ve hüküm kurulması telafisi mümkün bulunmadığından bozma sebebi yapılmamış, vekalet ücretinin 28 Kasım 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13.maddesinin 4.fıkrası delaletiyle ikinci kısmın ikinci bölümünün onuncu sırasındaki miktara uygun olarak tayin edilmiş olması karşısında tebliğnamenin ikinci bendindeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve taktirine incelenen dosya içeriğine göre davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

Objektif bir kriter olmamakla birlikte hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumuna hal ve mevkiin icabına, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve mesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, bu ölçülere uymayacak şekilde eksik tayini,

SONUÇ : Yasaya aykırı ise de; bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın CMUK. nun 322 nci maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan manevi tazminatın 5.000.000.000 liraya yükseltilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Hırsızlık Suçu Nedir? Cezası ve Şartları için tıklayın.