Tecavüz – Cinsel Saldırı Suçu Nedir

Yüzünü bir eli ile kapatmış, diğer elini ekrana uzatmış kadın görseli

CİNSEL SALDIRI SUÇU VE CEZALARI (TCK m. 102)

Cinsel saldiri ne demek? Cinsel saldırı suçu, TCK 102 maddesi ile düzenlenen bir suç tipidir. Bu suçta fail, cinsel arzularını tatmin etmek amacıyla mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal eder. Suçun mağduru kadın veya erkek olabilir. Bu gibi durumlara İzmir Ceza Avukatı bakmaktadır.

Suçun Unsurları

Cinsel saldırı suçunun maddi unsurları şunlardır:

  • Fail, cinsel arzularını tatmin etme amacıyla hareket etmelidir
  • Fail, mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal eden cinsel davranışlarda bulunmalıdır
  • Fiil, mağdurun rızası dışında gerçekleştirilmelidir

Suçun manevi unsuru ise kasttan ibarettir. Fail, cinsel saikle hareket etmeli ve mağdurun rızası olmadan fiili gerçekleştirmelidir.

Cinsel Saldırı Suçunun Madde Metni

Cinsel saldırı suçu, TCK 102 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin metni şu şekildedir:

Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

Suçun;

  • Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişilere karşı işlenmesi,
  • Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi ve
  • Silah kullanarak işlenmesi hâlinde ceza artırılır.

Bu düzenleme, cinsel saldırı suçunun çeşitli şekillerini ve ceza hükümlerini kapsamaktadır.

Cinsel Saldırı Suçu Nedir?

Cinsel saldırı suçu, mağdurun cinsel özgürlüğünü ve beden bütünlüğünü ihlal eden bir suç olarak, toplumda önemli bir yere sahiptir ve bu nedenle hukuki süreçlerin dikkatli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bu suç, failin cinsel arzularını tatmin etmek amacıyla mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal etmesiyle oluşur. Cinsel saldırı, mağdurun rızası dışında gerçekleştirilen cinsel davranışları içerir ve bu davranışlar, mağdurun bedenine fiziksel temasta bulunmayı kapsar. 

Cinsel saldırı suçu, iki ana şekil altında incelenir:

  • Basit Cinsel Saldırı: Bu, mağdurun bedenine cinsel ilişki düzeyine varmayan temasta bulunulmasıdır. Örneğin, rızası dışında bir kimseyi öpmek veya dokunmak gibi eylemler bu kategoriye girer.
  • Sarkıntılık: Basit cinsel saldırının en hafif şeklidir ve cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması durumudur. Bu durumda, failin cinsel davranışları daha az yoğunlukta ve süreklilik arz eden temasta bulunması söz konusudur.

Cezai Hükümler

  • Cinsel saldırı suçunun cezası, suçun işlenme şekline göre değişiklik gösterir:
  • Basit Cinsel Saldırı: 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Sarkıntılık Düzeyinde Kalan Cinsel Saldırı: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Son olarak, nitelikli cinsel saldırı ne demek? Vücuda organ veya sair bir cisim sokulması durumunda, tecavüz cezası 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası olarak uygulanır. Bu tür suçların takibi, mağdurun şikayetine bağlıdır.

Cinsel saldırı suçu, mağdurun cinsel özgürlüğünü ve beden bütünlüğünü ihlal eden bir suç olarak, toplumda önemli bir yere sahiptir ve bu nedenle hukuki süreçlerin dikkatli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.

Cinsel Saldırı Suçunun Özellikleri

Türk Ceza Kanunu‘nun 102. maddesinde tanımlanan ve bireylerin cinsel dokunulmazlığını ihlal eden bir suç türü olan cinsel saldırı suçunun özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Korunan Hukuki Değerler

Cinsel saldırı suçu, bireylerin cinsel özgürlüğünü ve vücut dokunulmazlığını korumayı hedefler. Bu bağlamda, cinsel saldırı sonucunda mağdurun fiziksel ve ruhsal bütünlüğü de korunan değerler arasında yer almaktadır.

  • Suçun Unsurları

Cinsel saldırı suçunun maddi unsurları şunlardır:

Fiil: Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlali. Bu, failin cinsel arzularını tatmin amacıyla mağdurun bedenine temas etmesi şeklinde gerçekleşir. Cinsel davranışlar, mağdurun rızası dışında gerçekleştirildiğinde suç oluşur.

Cebir veya Tehdit: Suç, mağdurun iradesi dışında, cebir, tehdit veya hile kullanılarak işlenebilir. Örneğin, mağdurun bilincini kaybetmesine neden olmak veya uyku halinden yararlanmak gibi durumlar bu kapsamda değerlendirilebilir.

  • Cezai Hükümler

Cinsel saldırı suçunun cezası, işlenme şekline göre değişiklik gösterir. Nitelikli hallerde, mağdurun ruh veya beden sağlığına zarar verilmesi durumunda daha ağır cezalar uygulanabilir. Cinsel saldırı sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölmesi durumunda, nitelikli cinsel saldırının cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olabilir.

Basit Cinsel Saldırı ve Sarkıntılık suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır. Eğer mağdur şikâyetçi olmazsa bu suçlarla ilgili herhangi bir soruşturma veya kovuşturma yapılamaz.

Türk Ceza Kanunu’nun 73. maddesine göre, şikâyet süresi suçun ve failin öğrenilmesinden itibaren altı aydır. Bu süre içinde şikâyette bulunulmazsa, soruşturma başlatılamaz. Eğer soruşturma veya kovuşturma sırasında mağdur şikâyetini geri alırsa, süreç sona erer.

Nitelikli cinsel saldırı suçunun soruşturma ve kovuşturması ise şikâyete bağlı değildir ve resen (kendiliğinden) yürütülür. Ancak bu durumun bir istisnası vardır.

Eğer nitelikli cinsel saldırı suçunun mağduru eş ise, bu durumda soruşturma ve kovuşturma, mağdur olan eşin şikâyetine bağlıdır. Mağdur eş şikâyetçi olmadıkça, bu suçla ilgili soruşturma veya kovuşturma yapılamaz.

Cinsel saldırı suçunda gözaltı tedbirleri, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde belirli kurallara tabidir. Bu tedbirler, suçun niteliğine ve işlenme şekline göre değişiklik gösterir.

Gözaltı Tedbirleri aşağıdaki şekildedir:

  • Kuvvetli Suç Şüphesi: Cinsel saldırı suçunun şüphelisi hakkında gözaltı kararı verilebilmesi için, kuvvetli suç şüphesinin varlığı gerekmektedir. Bu, failin suç işlediğine dair yeterli delil veya bulgunun bulunması anlamına gelir.
  • Gözaltı Süresi: Gözaltı süresi, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre 24 saat ile sınırlıdır. Bu süre, zorunlu hallerde 48 saate kadar uzatılabilir. Ancak, her durumda gözaltı süresinin makul bir süre içinde sona erdirilmesi gerekmektedir.
  • Tutuklama: Cinsel saldırı suçunun nitelikli halleri, tutuklama için yeterli sebepler oluşturabilir. Örneğin, mağdurun ruh veya beden sağlığına zarar verilmesi durumunda, tutuklama kararı alınabilir. Tutuklama için, kuvvetli suç şüphesinin yanı sıra, kaçma veya delil karartma ihtimali gibi durumların da göz önünde bulundurulması gerekir.
  • Şikayete Bağlı Suçlar: Cinsel saldırı suçunun bazı halleri, mağdurun şikayetine bağlıdır. Bu durumda, mağdurun şikayetini geri alması, gözaltı ve tutuklama süreçlerini etkileyebilir.
  • Adli Kontrol: Gözaltına alınan şüpheli, tutuklanmadığı takdirde adli kontrol tedbirlerine tabi tutulabilir. Bu, şüphelinin belirli yükümlülüklere uyması ve mahkeme tarafından belirlenen koşullara riayet etmesi anlamına gelir.

Cinsel Saldırı Suçu Özel Görünüşleri

Cinsel saldırı suçu, TCK 102 2 maddesinde düzenlenen ve çeşitli özel görünüşleri olan bir suç tipidir. Bu suçun özel görünüşleri, suçun işlenme şekline ve niteliğine göre farklılık gösterir. Aşağıda cinsel saldırı suçunun özel görünüşleri detaylandırılmıştır:

  • Teşebbüs

Cinsel saldırı suçunda teşebbüs mümkündür. Failin, cinsel saldırı eylemine başlaması ancak elinde olmayan nedenlerle bu eylemi tamamlayamaması durumunda, teşebbüs hükümleri uygulanır. Bu, TCK m. 35’te düzenlenen cinsel saldırıya teşebbüs cezası şeklinde değerlendirilir.

  • İştirak ve İçtima

Cinsel saldırı suçunda, birden fazla kişinin suç işleme iradesi ile hareket etmesi durumunda iştirak söz konusu olur. Ayrıca, cinsel saldırı suçunun farklı şekillerde işlenmesi durumunda içtima hükümleri uygulanabilir. Bu, birden fazla suçun bir arada işlenmesi durumunda, her bir suç için ayrı ayrı ceza verilmesi anlamına gelir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

Adli para cezası, mahkemenin belirlediği suçlar için uygulanan ve belirli bir günlük miktar üzerinden hesaplanan bir yaptırım türüdür. Bu cezalar, tek başına veya hapis cezasıyla birlikte verilebilir ve ödenen para Devlet hazinesine gider. Ancak, cinsel saldırı gibi ciddi suçlarda adli para cezasına çevrilme imkânı yoktur. Cinsel saldırı, hapis cezasını gerektiren ciddi bir suçtur ve cezanın adli para cezasına çevrilmesi uygun görülmez.

Bununla birlikte, bazı durumlarda cinsel saldırının cezası adli para cezasına dönüştürülebilir. Örneğin, sarkıntılık cezası, suç 15 yaşından küçük çocuklar tarafından işlenmişse ve suçun derecesi hafifse, hapis cezası bir yıldan az olduğu takdirde adli para cezasına çevrilebilir. Bu tür durumlarda mahkeme, çocuğun yaşını, suçun niteliğini ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendirir. Ancak, cinsel saldırı veya tecavüz suçu nedeniyle verilen hapis cezaları doğrudan adli para cezasına çevrilemez. Bu durum, adli para cezasının amacına ve suçun ciddiyetine bağlıdır. Cinsel saldırı, mağdur üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakabilen, toplum tarafından kabul edilemez bir eylemdir.

Cinsel saldırı suçunun ertelenmesi, Türk Ceza Kanunu’nda belirli şartlar altında mümkün olabilen bir durumdur. Ancak, cinsel saldırı suçları, genellikle ağır suçlar olarak değerlendirildiğinden, ertelenme koşulları oldukça sınırlıdır. Öte yandan, tecavüz yasası üzre düzenlemeler de değerlendirilerek uygulanabilmektedir. Cezanın ertelenmesinde cinsel saldırıda etkin pişmanlık da önemli rol oynamaktadır.

Cinsel saldırı suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Türk Ceza Kanunu’nda belirli şartlar altında uygulanabilen bir ceza hukuku müessesesidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, mahkeme tarafından verilen cezanın belirli bir süre için açıklanmasının ertelenmesi anlamına gelir.

İzmir Avukat Kalemci Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilir ve İzmir avukat hizmetlerinden etkili bir şekilde faydalanabilirler.

Anlaşmalı Boşanma Nedir?

Anlaşmalı Boşanma Davası

Genellikle boşanma davaları anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere 2 yere bölünmektedir. Peki, anlaşmalı boşanma nedir? Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunu‘na göre, tarafların karşılıklı olarak boşanma ve ilgili konularda anlaşarak mahkemeye başvurmasıyla açılan bir dava türüdür.

Anlaşmalı boşanma davası, genellikle hızlı bir şekilde sonuçlanır. Bu zaman akıllara bazı sorular gelmektedir. Anlaşmalı boşanma kaç gün sürer? (anlaşmalı boşanma kaç ay sürer?) Dava açıldıktan sonra, duruşma tarihini mahkeme belirlemektedir. Bu süre, mahkemenin yoğunluğuna bağlı olarak birkaç gün ile birkaç ay arasında değişebilir. Peki, anlaşmalı boşanma nasıl olur?  Duruşmada taraflar, İzmir Boşanma Avukatı ile  boşanma protokolünü sunarak boşanma isteklerini ifade ederler. Eğer hakim, tarafların anlaşmasını uygun bulursa, boşanma kararı verilir.

Öte yandan, boşanma davaları, avukatlı veya avukatsız olarak açılabilir. Eğer anlaşmalı boşanma davası avukatsız açılırsa, avukatsız anlaşmalı boşanma süreçleri takip edilmelidir.

Çekişmeli Boşanma Nedir?

Çekişmeli boşanma davaları, Aile Mahkemelerinde açılır. Eğer bulunulan yerde Aile Mahkemesi yoksa, bu davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar. Boşanmak isteyen eşler, son altı ay içinde birlikte yaşadıkları yerdeki veya taraflardan birinin ikamet ettiği yerdeki mahkemeye başvurabilirler.

Çekişmeli boşanma, eşlerin boşanma sürecinde anlaşmazlık yaşadığı durumları ifade eder. Bu tür boşanmalarda, taraflar genellikle mal paylaşımı, çocukların velayeti, nafaka gibi konularda uzlaşamazlar ve bu nedenle dava açılır. Çekişmeli boşanma davası, tek taraflı olarak açılabilen bir dava türüdür; yani bir eş boşanma davası açarken diğeri bu durumu kabul etmeyebilir.

 

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Boşanmaya karar veren taraf, kanunda bahsi geçen sebeplere dayanarak dava açmak zorundadır. Boşanma davasının şartları Türk Medeni Kanununda belirtilmiştir. Başlıca boşanma sebepleri şunlardır:

  • Eşlerden birinin zina etmesi durumunda diğer taraf bu durumu dayanak göstererek dava açabilmektedir.
  • Eşlerden birinin diğer eşin hayatına kastetmesi, onur kırıcı veya kötü davranışlarda bulunması da boşanma sebeplerindendir.
  • Eşlerden birinin onur kırıcı, küçük düşürücü suçlar işlemesi veya haysiyetsiz bir yaşantı sürmesi ve  eşinin bu tavırları sebebiyle daha fazla evliik birliği içinde yaşamaya devam etmek istemeyen eş de boşanma dava açabilmektedir.
  • Eşinin, kendisine ve çocuklarına karşı evlilik birliğinden doğan sorumluluklarını yerine getirmemek suretiyle, haklı bir sebep olmaksızın ortak konutu terk etmesi halinde de en az altı ay içerisinde terk edilen taraf boşanma davası açma hakkı vardır.
  • Evlilik sorasında eşlerden birinde kalıcı akıl hastalığı oluşması sonucu diğer eşin hayatının çekilemez hale gelmesi durumunda da boşanma davası açılabilmektedir.

Türk Medeni Kanunun 166. Maddesinde  yer alan evlilik birliğinin sarsılması ve ortak yaşamın yeniden kurulamaması ise genel boşanma sebeplerindendir. Bu hususlara dayanarak boşanmak isteyen eş, anlaşmalı boşanma davası da çekişmeli boşanma davası da açılabilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Boşanma davası süresi davadan davaya değişkenlik göstermektedir. Bu davada yargılamanın süresi davanın anlaşmalı boşanma davası mı yoksa çekişmeli boşanma davası mı olmasına göre değişkenlik göstermektedir. Süre ayrıca boşanma sebebine göre de değişebilir.

Eşler boşanmaya karar verdiklerinde bu sürecin bir an önce sonlandırılmasını istemektedir. Çünkü boşanma davaları hem eşler için hem de çocuklar için yorucu, yıpratıcı olabilmektedir. Bu kapsamda anlaşmalı boşanma davası ne kadar sürer? (anlaşmalı boşanma ne kadar sürer?) şeklinde incelemenin cevabı 1-3 ay arası olabilir.

Anlaşmalı Boşanma Davasını Kim Açabilir?

Son günler, anlaşmalı boşanma davası nasıl açılır ve boşanma davasını kim açmalı? soruları sıkça sorularn sorular arasında yer almaktadır. Anlaşmalı boşanma davalarını yalnızca boşanmak isteyen eşler başlatabilir. Üçüncü kişiler, örneğin mirasçılar veya alacaklılar, bu tür davaları açamazlar. Eşler, boşanma konusunda anlaşmaya vardıklarını ve aralarında bir çekişme olmadığını belirterek tek bir duruşmada boşanma talep edebilirler. Bu durumda, boşanma, mali sonuçlar ve varsa çocukların durumu hakkında anlaşmaya varmış olmaları gerekir. Anlaşmalı boşanma davası, eşlerden biri ya da her ikisi tarafından açılabilir. Eşlerden birinin açtığı çekişmeli boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmesi de anlaşmalı boşanma sayılabilir. Taraflar, duruşma gününde anlaşmalı boşanma yetkili mahkeme salonunda bizzat bulunmalı ve anlaşma şartlarını sözlü olarak onaylamalıdır. Hakim, tarafların anlaşmasını uygun bulursa boşanma kararı verir.

Günümüz koşullarında eşler arasında, boşanma davası için nereye başvurulur ve boşanmak için ne yapılmalı? şeklinde sorular popüler olmaktadır. Anlaşmalı boşanma davası, Türkiye’de aile mahkemelerinde açılmaktadır.  İlaveten, Anlaşmalı boşanma davası avukatsız olarak da açılabilir, ancak avukat desteği almak süreci kolaylaştırabilir ve hak kayıplarını önleyebilir. Özellikle protokolde yer alması gereken hususların doğru bir şekilde düzenlenmesi önemlidir. Bu bilgiler doğrultusunda, anlaşmalı boşanma davası açmak isteyen taraflar, İzmir Avukat Kalemci Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilir ve İzmir avukat hizmetlerinden etkili bir şekilde faydalanabilirler.

Anlaşmalı Boşanmanın Şartları

Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunumuzun 166. maddesinin 3. fıkrasına dayandığı bilinmketedir. Buna göre anlaşmalı boşanma şartları aşağıdaki gibidir:

  • Taraflar arasındaki evlilik birliği en az 1 yıl sürmüş olmalı,
  • Eşler arasında boşanma ve boşanmanın mali sonuçları ile varsa çocukların durumuna ilişkili anlaşma sağlanmış olmalı,
  • Anlaşmalı boşanma davası, gerekli harçlar ve masraflar yatırılarak kurallara uygun olarak açılmış olmalı,
  • Taraflar belirlenmiş duruşma tarihinde bizzat duruşmaya katılmalı ve anlaşmada yer alan şartları sözlü şekilde onaylamalı,
  • Hakim tarafların ve çocukların çıkarları gözetilmek suretiyle anlaşmadaki şartlarda değişiklik yaparsa, bu değişiklikler taraflarca kabul edilmiş olmalıdır.

Tarafların bu tür boşanma davasına başvurabilmesi için bir yıl süreyle evli kalmış olması şartı aranmaktadır. Bir yıl evli kalınması şartını sağlamayan taraflar, anlaşmalı boşanma davasına başvuramayarak, çekişmeli boşanma davası açmak zorundadırlar.

Evlilik en az bir yıl devam etmişse, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin açtığı çekişmeli boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi durumunda, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilir ve anlaşmalı boşanmaya hükmedilir.

Taraflar, anlaşmalı boşanma koşulları ve hükümlerini belirlemek için bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamalıdır. Bu protokol, sadece boşanma konusunda anlaşmaya varıldığını değil, aynı zamanda boşanmanın yan unsurlarını, ziynet eşyalarını ve eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesini de içerebilir. Eğer taraflar velayet, anlaşmalı boşanmada nafaka, maddi ve manevi tazminat gibi konulardan herhangi birinde anlaşmaya varamazlarsa, bu konuda anlaşmalı boşanma davası yoluyla çözüm sağlanamaz ve dava çekişmeli boşanma davası olarak devam eder.

Hakimin boşanma kararı verebilmesi için, tarafların serbest iradeleriyle karar verdiklerinden emin olması ve boşanma protokolünde mali konular ile çocukların durumu hakkında anlaşmaya varılmış olması gerekmektedir. Eğer hakim, bu şartların sağlanmadığını düşünürse, gerekli düzenlemeleri yapar ve taraflar bu düzenlemeleri kabul ettikleri takdirde boşanmaya karar verilir. Aynı zamanda, boşanma davası nasıl açılır? ve boşanma davası nerde açılır? Konusundaki meraklar da kendi güncelliğini korumaya devam etmektedir.

 

Anlaşmalı Boşanma Davası Sonrası Durum

Anlaşmalı boşanma davası sonrasında, mahkeme tarafların sunduğu anlaşmayı onayladığında, boşanma kararı resmi olarak verilir. Bu kararın ardından eşlerin medeni durumu değişir ve evlilik sona erer.

Boşanmanın mali sonuçları, nafaka, mal paylaşımı ve varsa çocukların velayeti gibi konular anlaşma kapsamında belirlenmişse, bu şartlar da uygulanmaya başlanır. Mahkeme, tarafların anlaşmasını uygun bulmuş ve karara bağlamış olduğundan, bu konularda genellikle yeni bir dava açılmasına gerek kalmaz.

Çocukların durumu konusunda da anlaşma sağlanmışsa, çocukların velayeti, nafakası ve ziyaret hakları belirlenir ve bu düzenlemeler de mahkeme kararıyla yürürlüğe girer. Ebeveynler, mahkemenin belirlediği kurallara uymakla yükümlüdür.

Taraflar, boşanma sonrasında yeniden evlenme, mal varlıklarını düzenleme veya çocuklarıyla ilgili yeni düzenlemeler yapma konusunda serbesttirler, ancak mahkeme kararında belirtilen yükümlülüklere uymaları gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Kararının İcra Edilmesi ve Yapılması Gerekenler

Anlaşmalı boşanma davası sonucunda verilen kararın icra edilmesi, tarafların protokolde belirlenen hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi açısından önemlidir. Boşanma kararının icra edilebilmesi için, kararın kesinleşmiş olması ve dosyaya kesinleşme şerhinin eklenmiş olması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan nafaka, tazminat gibi yükümlülükler, yerine getirilmediği takdirde ilamlı icra takibi yoluna başvurularak icra edilebilir.

Anlaşmalı Boşanmanın Yargıtay Kararları ve Örnekleri

Anlaşmalı boşanma kararlarına karşı, şartlar oluşmuşsa tasarrufun iptali davası açılabileceği ve yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebileceği yönünde Yargıtay kararları bulunmaktadır.

Yargıtay’ın bir kararında, tasarrufun iptali davaları ile hile nedeniyle boşanma kararına karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Ancak boşanma kararından etkilenmeyen, karara göre üçüncü kişi durumunda bulunan alacaklının, bu kararla el değiştiren malvarlığı üzerinde ne şekilde cebri icra yürüteceği tartışmalıdır

Kara para aklama suçu ve cezası nedir?

kara para suçu

Kara Para Aklama Nedir?

Geçtiğimiz bir yılda, gündeme oldukça fazla konu olan olaylardan biri de kara para aklama olmaktadır. Peki, kara para aklama nedir? Kara para aklama, suçtan elde edilen paraların yasal yollardan kazanılmış gibi gösterilmesi amacıyla yapılan işlemler bütünüdür. Karakteristik olarak üç aşamada gerçekleşir:

  • Yerleştirme: Suçla elde edilen fonların mali sisteme sokulduğu aşamadır. Nakit akışının yüksek olduğu otel, restoran gibi işletmeler açılarak yapılır.
  • Ayrıştırma: Paranın asıl kaynağının gizlendiği, “yıkandığı” süreçtir. Bu yolla paranın kaynağına ulaşılması engellenir.
  • Bütünleşme: “Yıkanmış” paranın yasal ekonomiye dahil edildiği son aşamadır.

Kara para aklanması yöntemleri oldukça çok olmaktadır. Bu yöntemler arasında, aşağıdakiler sayılabilmektedir:

  • Fonların yurt dışına kaçırılması
  • Smurfing (küçük miktarlarda para yatırma)
  • Off-shore (vergi cenneti) kullanımı
  • Kumarhaneler
  • Paravan şirketler ve sahte faturalar

Türk Ceza Kanunu‘nda kara para aklama suçu, alt sınırı 6 ay veya daha fazla hapis cezası gerektiren suçlardan elde edilen malvarlığı değerlerinin aklanması olarak tanımlanmıştır.

Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu Nedir?

Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde düzenlenmiş olup, suç gelirlerinin yasal bir görünüm kazandırılarak ekonomik sisteme sokulması amacıyla gerçekleştirilen eylemleri ifade eder. Bu suç, suçtan elde edilen gelirlerin (örneğin, uyuşturucu ticareti veya silah kaçakçılığı gibi) gizlenmesi ve meşru bir kaynaktan elde edildiği izlenimi verilmesi yoluyla işlenir.

Kara Para Aklama Suçunda Yetkili Mahkeme

Kara para aklama suçu üzere yetkili mahkeme, Asliye Ceza Mahkemeleridir. Kara para aklama suçunda öngörülen ceza aralığı 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası olduğu için, bu suça bakmakla görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Asliye Ceza Mahkemeleri, TCK’nın 282. maddesinde düzenlenen suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçuna bakmakla yetkili ve görevli mahkemelerdir. Bu tür suçlarla ilgilenenler yetkili avukatlar, İzmir ceza avukatı olmaktadır. Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için, Kalemci Hukuk, İzmir Avukat ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

Kara Para Aklama Suçunun Özellikleri

Kara para aklama suçu, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama olarak tanımlanır ve Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suçun belirgin özellikleri şunlardır:

Öncül Suç Bağlantısı: Kara para aklama suçu, bir öncül suçtan elde edilen gelirlerin aklanması amacıyla gerçekleştirilir. Yani, bu suçun oluşabilmesi için öncelikle alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun işlenmiş olması gerekir. Öncül suç ve kara para aklama suçu birbirinden bağımsızdır ve her iki suçun unsurları ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Seçimlik Hareketli Olması: Kara para aklama suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu, suçun işlenmesi için birden fazla hareketin gerçekleştirilmesi gerektiği anlamına gelir. Örneğin, suç gelirinin yurt dışına çıkarılması veya bu gelirlerin kaynağının gizlenmesi gibi eylemler suçun unsurlarını oluşturur.

Genel Kast ile İşlenmesi: Bu suç, genel kast ile işlenebilen bir suç olarak kabul edilir. Yani, failin suçun işlenmesi sırasında kasıtlı olarak hareket etmesi gerekmektedir. Ayrıca, teşebbüs hükümleri de bu suç için geçerlidir.

Ek olarak, kara para aklama suçu, örgütlü bir şekilde işlenmesi durumunda nitelikli hal olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda, suçun cezası daha da ağırlaşır.

TCK Madde 282 ve Kara Para Aklama Suçu Cezaları

İnsanların merak ettiği bir diğer husus ise, kara para aklama cezası kaç yıl?  Şeklindeki sorular ile kara para aklama suçunun cezası olmaktadır. Kara para aklama suçundan soruşturma başlatılabilmesi için, en az ortada öncül suçtan usulüne uygun hazırlanmış ve mahkemece kabul edilmiş bir iddianamenin olması yeterlidir. Öte yandan kara para aklama suçunun doğruluğu ispatlanırsa, suçu işleyen kişi veya kişiler çeşitli cezalara çarptırılır. Para aklama cezası örneklerinden bazıları aşağıdaki şekildedir:

  • Suçun temel şekli için öngörülen ceza, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 20,000 güne kadar adli para cezasıdır.
  • Kamu görevlileri veya belirli meslek grupları tarafından işlenmesi durumunda ceza bir kat artırılır.
  • Suçun örgütlü olarak işlenmesi halinde de ceza artırılır ve bu durum nitelikli hal olarak kabul edilir.
  • Kara para aklama suçunda verilen hapis cezası, cezanın alt sınırının bir yıl ve daha fazla olması bakımından adli para cezasına çevrilmeye müsait değildir.
  • Suçtan elde edilen malvarlığı değerleri müsadere edilir.
  • Kara para aklama suçunda etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilir. Kovuşturmaya başlanmadan önce suça konu olan malvarlığı değerlerinin bulunduğu yeri yetkililere bildiren ve bunların ele geçirilmesini sağlayan kişiye ceza verilmez.
  • Kara para aklama suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.

Öte yandan, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), kara para aklama suçu ile mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. MASAK, Türkiye’deki mali suçlarla mücadele amacıyla finansal istihbarat toplar. Bu istihbarat, kara para aklama faaliyetlerini tespit etmek ve önlemek için kritik öneme sahiptir. Kurul, finansal kurumlar ve diğer kuruluşlardan gelen şüpheli işlemleri analiz ederek, potansiyel suçları belirler. Ek olarak, kurul, kara para aklama ve terörün finansmanı suçlarıyla mücadele için çeşitli önleyici ve bastırıcı tedbirler geliştirmiştir. Bu tedbirler, mali sistemin güvenliğini sağlamak ve suç gelirlerinin aklanmasını engellemek amacıyla uygulanmaktadır. 

 

kara para aklama suçu
kara para aklama suçu

Kara para aklama suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)

Kara para aklama suçu cezası yönünden açıklanmanın geri bırakılması, belirli başlı durumlar dahilinde mümkündür. HAGB, hapis cezasının 2 yıl veya daha az olması durumunda uygulanabilir. Kara para aklama suçunda, eğer ceza bu sınırın altındaysa HAGB kararı verilebilir. Kara para aklama suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası 2 yıl ve altında ise erteleme hükümlerinin uygulanması da mümkündür.

Sıkça Sorulan Sorular

Kara para aklama suçu nedir?

Peki, para aklama nedir? Kara para aklama suçu, suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini yasal hale getirme amacıyla yapılan işlemleri ifade eder. Bu suçu işleyen kişi, suç faaliyetlerinden kazandığı geliri yasal bir görünüm kazandırarak ekonomik dolaşıma sokar. Başka bir deyişle, suç gelirinin hukuka uygun bir şekilde gösterilmesi ve ekonomik sisteme entegre edilmesi işlemidir.

Aklama suçunun cezası nedir?

Kara para aklama cezasi, Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesine göre belirlenmiştir. Bu suç için öngörülen cezalar, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve 20,000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Peki, örgütlü şekilde kara para aklama cezası nedir? Eğer söz konusu suç, örgütlü halde işlenmişse, cezalar 1 kat artırılmaktadır. Yani, hapis cezası 6 yıldan 14 yıla kadar, adli para cezası ise 40,000 güne kadar uygulanmaktadır.

Aklama suçunda etkin pişmanlık mümkün müdür?

Evet, kara para aklama suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinin 7. fıkrasına göre: “Kovuşturmaya başlanmadan önce, suça konu olan malvarlığı değerlerinin bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek, bu değerlerin bulunmasını ve elkonulmasını sağlayan kişi hakkında ceza verilmez.”

Bu hükme göre, kişi kovuşturma başlamadan önce suça konu malvarlığı değerlerinin yerini yetkililere bildirerek, bu değerlerin ele geçirilmesini sağlarsa, ceza almaz. Yani etkin pişmanlık göstererek suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini teslim etmesi halinde kişi cezadan kurtulur.

Ancak kovuşturma başladıktan sonra etkin pişmanlık gösterilmesi halinde cezada indirim yapılır. Yani etkin pişmanlık kovuşturma öncesi ve sonrası için farklı sonuçlar doğurur.