Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir?

İzmir boşanma avukatı

Boşanma davasında kadının hakları, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, kadının ekonomik ve sosyal güvencesini korumak ve boşanma sürecinin adil bir şekilde sonuçlanmasını temin etmek için düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler, kadının boşanma sonrası yaşamını güvence altına almayı ve varsa çocukların menfaatini korumayı amaçlar. Özellikle ekonomik anlamda zayıf durumda olan boşanmada kadının hakları, boşanma sonrası mağdur olmaması için nafaka, tazminat ve mal paylaşımı gibi haklar öngörülmektedir. Anlaşmalı boşanmada kadının hakları ve çekişmeli boşanmada kadının hakları da yine bu hususta değerlendirilmektedir. Peki, boşanan kadın hakları nelerdir? Gelin yakından bakalım. 

Boşanma Davasında Kadının Maddi Tazminat Hakları

Boşanan kadının hakları arasında, maddi tazminat talep etme hakkı da bulunmaktadır. Bu durum, evlilik nedeniyle beklenen menfaatlerin zedelenmesi durumunda, kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu eşten talep ettiği tazminat olarak açıklanmaktadır (TMK m. 174). Maddi tazminat için, talep edenin daha az kusurlu olması, boşanmanın neden olduğu zararın varlığı ve bu zararla boşanma arasında nedensellik bağı bulunması gereklidir. Tazminat miktarı, tarafların ekonomik durumu, evlilik süresi ve diğer sosyal faktörler göz önünde bulundurularak belirlenmektedir. 

Boşanma Davasında Kadının Manevi Tazminat Hakları

Boşanmak isteyen kadın açısından manevi tazminat hakları, eşinin kusurlu davranışları nedeniyle uğradığı psikolojik zararları ve itibar kaybını gidermeyi amaçlamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesine göre, boşanma nedeniyle kişilik hakları zarar gören eş, kusurlu olan diğer eşten manevi tazminat talep edebilmektedir. Kadin bosanmasi durumunda manevi tazminat talebinde bulunabilmesi için eşinin boşanmaya yol açan olaylarda ağır kusurlu olduğunun ispatlanması da gereklidir.

Manevi tazminat miktarını belirlerken mahkeme, tarafların sosyoekonomik durumunu, olayın kadında yarattığı psikolojik zararın boyutunu ve evlilik süresince yaşanan olayları dikkate almaktadır. Öte yandan, bu tazminat, kadının uğradığı manevi zararı bir nebze olsun telafi etmeye yöneliktir ve toplumsal olarak kadının itibarının korunmasına da katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Unutmamak gerekir ki, erkek boşanma davası açarsa kadının hakları yine aynı objektiflikle değerlendirilmektedir. 

Kadının Boşanmada Nafaka Hakları

Kadın boşanmak isterse ne yapmalı? şeklindeki sorular son zamanlarda oldukça konuşulan konulardandır. Boşanma davasında kadının nafaka hakları da yine bu süreçte izlenmesi gereken önemli hususlardandır. Bu haklar, boşanma sonrasında kadının ekonomik olarak zor duruma düşmesini önlemek ve yaşamını sürdürebilmesi için bir güvence sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre, kadının boşanma davası sırasında veya sonrasında üç temel türde nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır. Dolayısıyla boşanan kadın ne kadar nafaka alır? hususu da bu türlere esasen belirlenebilmektedir. 

Bunlardan ilki olan Tedbir Nafakası, boşanma davası devam ederken, geçici olarak kadının geçimini sağlaması amacıyla ödenmektedir. Mahkeme, davanın seyrine göre bu nafakanın miktarını belirler ve dava süresince bu nafaka ödenir.

Diğer bir nafaka türü ise, Yoksulluk Nafakası’dır. Kadın, boşanmada ağır kusurlu olmadığı sürece yoksulluk nafakası talep edebilir. Bu nafaka, kadının sosyal ve ekonomik yaşamını sürdürebilmesi için düzenlenir ve genellikle belirli periyotlarda ödenmektedir.

İştirak Nafakası ise, boşanma sonrası çocukların velayeti kadına verildiyse, çocukların bakım ve eğitim masraflarını karşılamak amacıyla ödenmektedir. Bu nafaka, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenir ve çocuk reşit oluncaya kadar devam eder. 1 çocuğun nafakası ne kadar olacağı ve  2024 çocuk nafakası ne kadar olağı hususları ise tarafların gelir durumlarına oranla mahkemece belirlenmektedir. 

Boşanma Davasında Kadının Mal Paylaşımından Kaynaklı Alacak Hakları

Boşanma davasında mal paylaşımı kaynaklı alacak hakları, evlilik süresince edinilen malların adil bir şekilde paylaştırılması amacıyla düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre, yasal mal rejimi olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” uygulanır. Bu rejime göre, evlilik süresince her iki eşin de edindiği mallar, boşanma durumunda eşit bir şekilde paylaştırılmaktadır. Öte yandan, kadının veya eşinin evlilik öncesinde sahip olduğu veya evlilik sırasında hediye ya da miras yoluyla edindiği mallar “kişisel mal” olarak değerlendirilir ve paylaşıma dahil edilmez. 

Son olarak, kadın , evlilik sürecinde eşinin mal varlığına katkıda bulunmuşsa, bu katkısı “katkı payı alacağı” olarak adlandırılır ve boşanma durumunda kadın, katkıda bulunduğu malın bedelinin karşılığını talep edebilir.

Kadının Ücretsiz Avukat Talep Hakkı

Kadının ücretsiz avukat talep hakkı, ekonomik olarak yetersiz durumda olan kadınların adalete erişimini sağlamak için tanınmış bir haktır. Türk hukuk sisteminde, maddi durumu yetersiz olan kişiler, belirli şartlar altında ücretsiz boşanma avukatı ve adli yardım talep edebilirler. Bu hak, kadının ekonomik güvencesi olmadığında veya boşanma sürecinde mali olarak zorluk yaşadığında adil bir yargılama süreci geçirmesini sağlamak için önemlidir.

Kadın, bulunduğu ilin barosuna adli yardım talebinde bulunarak barodan kendisine ücretsiz avukat atanmasını isteyebilir. Bu başvuruda, kadının gelir durumunu ve mali zorluklarını belgeleyen evraklar sunulmalıdır. Baro, kadının yoksulluk durumunu inceleyerek talebi değerlendirir ve uygun görmesi durumunda avukat atanır.

6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruma Kararı Talep Etme Hakları

6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kapsamında, şiddet gören veya şiddet tehdidi altında olan kadınların, çocukların ve aile bireylerinin korunmasını sağlamak amacıyla çeşitli koruma kararları talep etme hakları tanınmıştır. Bu yasa, kadınların güvenliğini sağlamak, şiddetten uzak bir yaşam sürdürebilmelerine destek olmak ve şiddet uygulayanları caydırmak amacıyla düzenlenmiştir. Eşinden boşanan kadının sağlık güvencesi ve hayati güveni de bu açıdan ele alınmaktadır. 

Kanun sayesinde, mahkeme kararıyla, şiddet uygulayan veya tehdit eden kişinin kadına ve çocuklarına yaklaşması yasaklanabilmektedir. Bu kapsamda, saldırganın kadının yaşadığı eve, iş yerine veya çocukların bulunduğu yerlere yaklaşması engellenebilmektedir. Ayrıca, şiddet uygulayan kişiyle herhangi bir iletişime geçmesinin de yasaklanması mümkündür. Öte yandan, kadın kendisi veya çocukları için güvenli bir ortam talep ederse, sığınma evinde veya devletin sağladığı barınma olanaklarında da geçici olarak kalabilmektedir. 

Kadının Velayet Hakkı

Boşanan kadının hakları nelerdir hususunda ele alınan bir diğer husus ise velayet hakkıdır. Boşanma davasında velayet hakkı, çocuğun üstün yararını gözeterek, bakım, eğitim ve sağlıklı bir ortamda yetişme ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak ebeveyne velayetin verilmesi amacıyla düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma davasında velayetin kime verileceğine karar verilirken, çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi, ebeveynlerin çocukla olan ilişkileri ve çocuk üzerindeki etkileri dikkate alınır. Eğer sizin de aklınızda boşanmak isteyen kadın ne yapmalı şeklinde sorular bulunuyorsa, Kalemci İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz. 

Kadının Çocukla Kişisel İlişki Kurma Hakkı

Ebeveynlerin çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, boşanma veya ayrılık sonrasında çocuğun velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, çocukla sağlıklı bir bağ kurabilmesi için tanınmış önemli bir haktır. Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuğun üstün yararını gözetmek koşuluyla her iki ebeveynin de çocukla kişisel ilişki kurma hakkı bulunmaktadır. Bu hak, çocuğun duygusal gelişimini desteklemek ve her iki ebeveyniyle de düzenli bir ilişki kurarak sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Kadının Çocuğun Teslimini Talep Hakkı

Kadın tarafından çocuğun teslimi hakkı, velayeti kendisine verilen veya mahkeme kararı ile belirli zamanlarda çocuğuyla görüşme hakkına sahip olan boşanmış kadın, bu karara uygun olarak çocuğun kendisine teslim edilmesini talep edebilmesi anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, çocuğun teslimi talebi annenin çocuğuyla sağlıklı bir ilişki kurabilmesi ve mahkeme kararının uygulanabilmesi için koruma altına alınmıştır.

Boşanma Davası Devam Ederken Evi Kullanmayı Talep Etme Hakkı

Boşanma davası devam ederken, eşlerden biri aile konutunu kullanma talebinde bulunabilir. Boşanmış kadınlara ev yardımı hususu da bu açıdan ele alınmaktadır. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma sürecinde konutun kimin kullanımında olacağı, taraflar arasında anlaşmaya varılamazsa hakim tarafından belirlenir. Mahkeme, eşlerin sosyal ve ekonomik durumlarını göz önünde bulundurarak bu konu açısından bir karar vermektedir. 

Boşanma Davasında Kadının Şahsi Eşyalarını Talep Hakkı

Boşanma davasında kadın, şahsi eşyalarını talep etme hakkına sahiptir. Bu konu bağlamında boşanma davasında kadının ziynet eşyalarını talep hakkı da korunmaktadır. Düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, genel olarak kadına bağışlanmış sayılır ve onun kişisel malı olarak kabul edilir. Kadın, bu eşyaların iadesini talep edebilir, ancak ispat yükü kendisine ait olmaktadır. Eğer eşyalar evlilik süresince ortak harcamalar için kullanıldıysa, kadının bunların iadesini de talep etmesi mümkündür.

Aldatma(Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Nedir? yazımızı okumak için tıklayın.

Taksir Ne Demek?

taksir ne demek

Taksirli Suç Nedir?

Taksir ne demek? sorusuna cevap olarak söylenebilir ki, taksirli suç, suçu işleyen kişinin (failin) kasıt olmadan, ancak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak suç işlemesi durumunda ortaya çıkan bir suç türüdür. Bu tür suçlarda failin esas amacı suç işlemek değildir. Fakat söz konusu kişinin ihmalkar veya tedbirsiz bir davranışı sonucunda suç meydana gelmektedir. Dolayısıyla, bu yazı taksirli suç ne demek? şeklindeki sorulara etkili bir cevap niteliğindedir. 

Türk Ceza Kanunu’na istinaden taksirli suçların, genellikle trafikte yapılan ihlaller, iş kazaları veya mesleki ihmaller gibi durumlarda ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Ek olarak, taksirli suçlarda failin kastı olmaması nedeniyle ceza miktarı, kasıtlı işlenen suçlara göre daha hafif olabilmektedir. Örneğin, bir kişinin trafik kurallarına uymadığı için kazaya sebebiyet vermesi ve bu kazada yaralanma veya ölüm olması, taksirle işlenmiş bir suç olarak değerlendirilebilir.

Türk Ceza Kanunu’nda taksirli suçlar, özellikle 22. madde kapsamında düzenlenmiştir. TCK 22, taksirle işlenen suçların genel çerçevesini ve cezalandırma koşullarını belirlemektedir. Ek olarak, madde 22’de taksir, bilinçli ve bilinçsiz olmak üzere 2 türe ayrılmıştır. 

Bilinçli Taksir Ne Demek?

Bilinçli taksir nedir?, en basit tabiriyle failin bir eylemi yaparken ortaya çıkabilecek tehlikenin farkında olmasına rağmen bu sonucu istemeden hareket etmesi durumudur. Kısacası, fail oluşabilecek tehlikeyi öngörmekte ancak gerçekleşeceğini düşünmemekte veya olabileceğini bilmesine rağmen sonucu istememektedir. Bu nedenle bilinçli taksir, sıradan taksirden farklı olarak failin sonuç konusunda bir bilinç sahibi olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. 

Örneğin, araç kullanımında hız limitini aşan bir sürücü, kaza yapabileceğini öngörebilir ama kaza yapmayı istemez. Eğer bir kaza meydana gelir ve bu kazada yaralanma veya ölüm olursa, sürücünün bu durumu “bilinçli taksir” olarak değerlendirilmektedir.

Türk Ceza Kanunu madde 22/3’e göre bilinçli taksirle işlenen suçlarda, bilinçli taksir cezası normal taksirli suçlara göre artırılmaktadır. Bu durum, failin olası tehlikeyi öngörmesine rağmen davranışını değiştirmemesi daha ağır bir sorumluluk doğurduğu için geçerlidir.

Bilinçsiz Taksir Ne Demek?

Peki, bilinçsiz taksir nedir? Bilinçsiz taksir, eylemi gerçekleştiren kişinin sonucunu öngörmediği ancak dikkatsiz ve özensiz davranarak bir suçun ortaya çıkmasına neden olduğu durumdur. Bu durumda fail, yaptığı eylemin riskli olduğunun farkında değildir ve sonuçları öngörememiştir. Yani bilinçsiz taksirde, tehlikeli bir sonucun meydana gelebileceği düşüncesi failin zihninde oluşmamaktadır.

Örneğin, herhangi bir sürücünün uykusuz bir şekilde araç kullanarak dalgınlık sonucu kazaya yol açması, bilinçsiz taksir örnekleri olarak değerlendirilebilir. Sürücü bu durumda dikkatli olmasa da, kaza oluşması riskini bilerek veya isteyerek hareket etmemektedir.

Bilinçsiz taksirde, failin tehlikeyi öngörmediği kabul edildiğinden, ceza oranı bilinçli taksire göre daha hafif düzeyde olabilmektedir. 

Kast ve Taksir Arasındaki Fark Nedir?

Kast ve taksir konusu, suçun işleniş şekline göre cezai sorumluluğun belirlenmesinde kullanılan iki önemli kavram olmaktadır. İkisi arasındaki temel fark, failin suçu işlerken sonuç hakkındaki niyet ve farkındalık düzeyi ile ilgili olmaktadır. 

Kast hakkında konuşmak gerekirse, fail, suçun sonuçlarını bilerek ve isteyerek hareket etmektedir. Suç işleyen kişi, yaptığı eylemin sonuçlarını önceden öngörmekte ve bu sonucun gerçekleşmesini isteyerek haraket etmektedir. Örneğin, bir kişinin planlayarak ve isteyerek başka birine zarar vermesi, kasten işlenen suçtur.

Taksirde ise fail, suçun sonuçlarını istemeden, dikkatsiz bir şekilde suça yol açmaktadır. Diğer bir ifadeyle, failin suç işleme amacı yoktur, ancak dikkatsiz veya ihmalkar davranışları sonucunda istenmeyen bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Her iki durum hakkındaki önemli bir fark olarak söylenebilir ki, kastta fail, sonucun farkındadır ve bilinçli olarak bu sonucu doğurur. Taksirde ise fail dikkatsizlik veya tedbirsizlik nedeniyle sonuçla karşılaşır.

Taksirle Ölüme Neden Olma Cezası Nedir?

TCK madde 85, taksirle ölüme neden olma cezası ve bu suçun detaylarını düzenlemektedir. Buna göre, eğer fail, taksirli bir davranışı sonucunda tek bir kişinin taksirli ölüm durumuna sebep olursa, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

Taksirle birden fazla kişinin ölümüne veya bir kişinin ölümü ile bir veya daha fazla kişinin yaralanmasına neden olma durumunda ise ceza oranı değişmektedir. Eğer olayda söz konusu durum gerçekleşirse, ceza 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası arasında belirlenebilmektedir. 

Fakat, bilinçli taksirle ölüme neden olma durumunda ise verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır. Bu durumda, failin olayın riskini bilmesine rağmen tedbirsiz davranması nedeniyle daha ağır bir ceza söz konusu olmaktadır. Taksirle işlenen suçlardaki ceza düzeyi olayın doğal gelişimine ve seyrine bağlı olarak değiştiğinden sürecin işleyişi ile ilgili olarak bir avukatla çalışmak önerilmektedir. Örneğin, Kalemci İzmir Avukat ve Hukuki Danışmanlık Bürosu olarak, İzmir ceza avukatlarımız yardımıyla tüm süreçlerinizi dikkatli bir şekilde izlemekteyiz. Dolayısıyla, bizimle iletişime geçerek daha detaylı bilgi alabilirsiniz. 

Taksirle Yaralama Cezası Nedir?

Taksirle yaralama ne demek ve cezası nedir? Söz konusu durum Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesine göre belirlenmiştir. İlk olarak eğer fail, taksirli bir davranışı sonucunda bir kişinin basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaralanmasına neden olursa, 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılabilmektedir.

Ağır taksirle yaralanma ne demek konusunda ise söylenebilir ki, eğer yaralanma daha ciddi sonuçlara yol açmışsa, örneğin, hayati tehlike geçirme gibi durumlar söz konusu ise ceza artırılır ve 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. 

Sıkça Sorulan Sorular

Taksirli suç ne demek örnek?

Taksirli suç, failin kasıt olmaksızın, yani sonucu bilerek ve isteyerek yapmadan, bir suç işlemesi durumudur. Peki, taksirli suçlar nelerdir? Örneğin, bir doktorun ameliyat sırasında ihmal veya dikkatsizlik yaparak hastaya zarar vermesi taksirli bir suçtur. Bu durumda Doktor, hastanın zarar görmesini istememiştir, fakat özen yükümlülüğüne aykırı davranarak yaralanmaya veya ölüme neden olmuştur. 

Taksirli suçlarda kusur nedir?

Taksirli suçlarda kusur, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu ortaya çıkan sorumluluğunu ifade etmektedir. 

Taksirli suçun cezası nedir?

Taksirli suçların cezası, işlenen suçun türüne, sonuçlarına ve failin kusur derecesine göre değişiklik gösterir. Daha detaylı bilgi için yukarıda bu konu ile ilgili detaylı açıklamaya bakılabilir. 

Taksirli davranış nedir?

Taksirli davranış, failin gerekli dikkate ve özene aykırı hareket etmesi sonucu istemeden bir suçun meydana gelmesine yol açan eylemlerdir.

Yasadışı Bahis Oynama Cezası: Yasal Sonuçlar ve Etkileri

Bilgisayar ve tabletde çalışan adam eli

Yasadışı Bahis Nedir?

Yasadışı bahis ne demek? şeklindeki sorulara cevap arandığında karşımıza çıkan bir takım unsurlar bulunmaktadır.  Yasadışı bahis, yetkili kurumlar tarafından lisanslandırılmamış veya denetlenmeyen ve hukuki düzenlemelere uymayan bahis siteleri dahilinde gerçekleşen işlemler şeklinde bilinmektedir. Bu tür casino bahis gibi eylemler, genellikle yasal bir zemine oturtulmadığı için güvenlik, hile ve bağımlılık gibi sorunlara daha açık olmaktadır. Devletler ise bahis oyunu gibi bu faaliyetlerin vergi kaybı yaratması, kara para aklama gibi suçlarla yüksek düzeyde bağlantılı olabilmesi ve tüketiciyi koruyamaması gibi nedenle yasadışı bahisle mücadele içerisindedir.

Öte yandan, yasal bahisler ise belirli bir denetim altında, lisanslı bahis sitesi kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Yasadışı bahisler ise bu bağlamda internet üzerinden izinsiz bet siteleri veya yasal olmayan bahis organizasyonları tarafından sunulmaktadır. Yasadışı bahise karşı ülkemiz dahil çeşitli ülkelerde ağır cezalar ve yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu konuyla bilgi için İzmir Bilişim Avukatına başvuru yapılabilir.

Yasadışı Bahis Suçu Nedir?

Yasa dışı bahis suçu ise yetkili kurumların izin ve denetimi olmadan bahis oynatma veya oynatma amacıyla aracılık yapma faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan etkenlerdendir. Diğer bir deyişle, yasal olarak lisanslandırılmamış ve denetlenmeyen kaçak bahis siteleri dahilindeki oyunlara katılmak veya bu oyunların organizasyonunu üstlenmek gibi eylemler yasadışı bahis suçu olarak tanımlanmaktadır. Türkiye gibi birçok ülkede yasadışı bahis faaliyetleri suç olarak kabul edilmekte ve hem bu oyunları organize edenler hem de bu oyunlara katılanlar için çeşitli yasadışı bahis cezası yaptırımları bulunmaktadır.

Türkiye’de bu suç, 7258 sayılı kanun olan “Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlemesi Hakkında Kanun” ile düzenlenmiştir. Suçun kapsamına, yasadışı bahis oynatma, oynanmasına yer sağlama ve bahis oyunlarının Türkiye’den oynanmasına yönelik reklam sağlama gibi fiiller girmektedir. 

Yasadışı Bahis Oynamanın Cezası Nedir?

Yasadışı bahisle ilgili cezai yaptırımlar suçun niteliğine bağlı olarak değişmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de yasadışı bahis oynama cezası, oynatmanın ve aracılık yapmanın cezaları da, 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında belirlenmiştir.

İlk olarak söylemek gerekir ki, yasadışı bahis sitesi aracılığıyla yasadışı bahis oynatan kişiler, bu suçu organize edenler veya bahis oynanmasına olanak sağlayanlar için ağır cezai yaptırımlar bulunmaktadır. Yasadışı bahis oynatanlar veya bu faaliyetlere yer sağlayanlar için 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ve 10.000 güne kadar adli para cezası uygulanabilmektedir. Bu cezalar, yasadışı bahis faaliyetlerinin toplum düzenine zarar vermesi nedeniyle ciddi yaptırımlar içermektedir.

Yasa dışı bahis oynamanın cezası da bahis oynayan yani bu tür faaliyetlere katılan kişilerin hukuki açıdan cezalandırılması ile gerçekleştirilir. Genel bir ifadeyle, kaçak bahis cezası, 7258 sayılı Kanun’a göre, mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından 5.000 TL ile 20.000 TL arasında idari para cezası olarak belirlenmiştir. Son olarak Yasadışı bahise aracılık eden, ödemeleri düzenleyen, bahis oynanmasına yardım eden veya reklamını yapan kişiler de kanunen suç işlemiş sayılmaktadır. Bu gibi durumlarda, 5 yıla kadar hapis cezası ve oldukça yüksek para cezasının verildiği görünmektedir. 

Yasadışı Bahis Cezası nasıl Tespit edilir?

Peki, yasadışı bahis oynayanlar nasıl tespit edilir? Yasadışı bahis cezası, çeşitli yöntemler kullanılarak tespit edilebilmekte ve yetkili kurumlar bu süreci yönetmektedir. Tespit süreci, teknolojik takipten ihbarlara kadar geniş bir yöntem yelpazesi içermektedir. Kaçak iddaa siteleri dijital izleri, IP adresleri ve ağ hareketleri üzerinden takip edilme işlemi, bu yöntemler arasında en yaygın olarak bilinenidir. Türkiye’de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) gibi kurumların, yasadışı bahis sitelerinin faaliyetlerini tespit etmek için IP takibi yaptığı bilinmektedir. 

Öte yandan, sanal bahis siteleri genellikle sosyal medya platformları, mesajlaşma uygulamaları veya diğer çevrimiçi mecralarda reklam olarak yer almaktadır. Bu nedenle, söz konusu reklamlar yetkili kurumlar tarafından takip edilmekte ve raporlanmaktadır. Bankalar ve finans kuruluşları, şüpheli para transferlerini bildirerek de yasadışı bahis suçunun ortaya çıkmasına vesile olmaktadır. Yasadışı bahis siteleri aracılığıyla yapılan yüksek hacimli veya düzenli transferler, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından incelenmektedir. 

Vatandaşlar da, yasadışı bahis faaliyetlerini ihbar ederek yetkililere bilgi sağlayabilirler. İhbarlar, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) veya MASAK gibi yetkili kurumlara yapılarak suçun oluşmasına engel olmak mümkündür. Ek olarak, yasadışı bahis siteleri genellikle yurt dışı merkezli olduğundan, uluslararası işbirlikleri de ihbar açısından önemli rol oynamaktadır. İnterpol veya diğer uluslararası güvenlik kurumları aracılığıyla bilgi paylaşımı yapılması ve sınır ötesi operasyonlar düzenlenmesi de mümkündür.

Yasadışı Bahis Oynayan Memur İşten Atılır mı?

Yasadışı bahis oynayan bir memur, kamu görevinden atılma riskiyle karşı karşıya kalabilmektedir. Türkiye’de kamu görevlileri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında belirli kurallara tabi olup, “devlet memuruna yakışmayan” faaliyetlerde bulunmaları durumunda disiplin cezası almaktadırlar. Yasadışı bahis oynamak da bu tür faaliyetler arasında yer almaktadır.

İlk olarak, yasadışı para bahis oynadığı tespit edilen bir memur hakkında disiplin soruşturması başlatılır. Bu soruşturma sonucunda eğer kişinin yasadışı bahis oynadığı kanıtlanırsa çeşitli disiplin cezaları alabilmektedir. Suçun niteliğine göre, memurun kademe ve derece ilerlemesi gibi avantajları durdurulabilmektedir. Bu gibi disiplin cezaları bir memurun kariyerinde ilerlemesini engelleyen ciddi yaptırımlardandır.

Öte yandan, yasadışı bahis oynama fiili, memurun “devlet memurluğuna yakışmayan davranış” kapsamında değerlendirilirse, en ağır ceza olan devlet memurluğundan çıkarma cezası da uygulanabilmektedir. Özellikle yasadışı bahis oynayanların, kamunun güvenliğini ve kamu düzenini tehlikeye atacak bir davranış sergilediği değerlendirildiğinde, memuriyetten çıkarılma kararının alınması kaçınılmaz olmaktadır.

İnternet Üzerinden Kumar Oynama Suçu ve Cezası Nedir?

Türkiye’de internet üzerinden sanal kumar oynamak yasadışıdır ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında suç olarak tanımlanmıştır. İnternet üzerinden kumar oynayan kişiler için doğrudan hapis cezası uygulanmasa da büyük oranda idari para cezası verildiği bilinmektedir. Öte yandan, internet üzerinden gerçekleştirilen yasadışı kumar ve bahis faaliyetleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından izlenmektedir. Sonuç olarak, yasadışı kumar oynadığı tespit edilen kişiler hakkında idari para cezaları uygulanırken, oynatan ve aracılık edenlere ise daha yüksek düzeyde adli cezalar verilmektedir.

Yasadışı Bahis Oynatma, Yer ve İmkan Sağlama ve Para Transferi Suçları

Daha önce de belirttiğimiz gibi, yasadışı bahis oynatma, yer ve imkan sağlama ve para transferi suçları, Türkiye’de 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında suç sayılmakta ve bu suçları işleyenlere yönelik ciddi cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu yasalar, yasadışı bahisi engellemek ve toplumu bu tür faaliyetlerden korumak amacıyla getirilmiştir. Oynama eyleminin cezai yaptırımları arasında adli para cezası bulunurken, oynatma ve aracılık yapma suçları daha ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Bu tür suçlar genellikle karmaşık ve zaman alıcı olduğundan, cezai yaptırımlar hakkındaki detaylı bilgiyi İzmir Avukat ve Hukuki Danışmanlık Bürosu Kalemci Hukuk ile iletişime geçerek alabilirsiniz. 

Yasadışı Bahis Cezası Affı Var mı? 

7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a göre yasa dışı bahis cezası affı uygulanabilmektedir. Bu aftan kastedilen, kanun kapsamındaki borçların yapılandırılmasıyla cezaların ve bunlara bağlı eklerin tamamının veya bir kısmının ödenerek kalan cezaların ve eklerinin silinmesidir. Böylece, yasadışı bahis oynama nedeniyle alınan kesinleşmiş idari para cezalarının yapılandırılması mümkün hale gelmektedir.

7258 Sayılı Yasanın 5.1-c Maddesi

7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi, yasadışı bahisle ilgili yaptırımları belirlemektedir. Yasadışı bahis oynatmak, bu tür bahislerin yapılmasına olanak sağlamak, teşvik etmek ve reklamını yapmak gibi eylemler suç olarak kabul edilirken, yasadışı bahis oynamak ise kanunda kabahat olarak tanımlanmıştır.

7258 sayılı yasanın 5.1-ci maddesinin madde metni ise “spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarıyla bağlantılı olarak para nakline aracılık eden kişiler, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır” şekildedir:

Sıkça Sorulan Sorular

Kaçak Bahis Sitelerinde Oynayanlar Ceza Alır Mı?

Evet, kaçak bahis sitelerinde oynayanlar cezai yaptırımlarla karşılaşabilir. Türkiye’de 7258 sayılı kanun çerçevesinde, yasadışı bahis oynamak belirli yaptırımlara tabidir.

Bahis Cezasını Ödemezsem Ne Olur?

Para cezasını ödemediğiniz takdirde, ceza icra takibine alınabilir. Bu durumda, alacaklı olan devlet kurumları (genellikle Maliye Bakanlığı veya ilgili vergi daireleri) tarafından icra takibi başlatılır.

Yasa Dışı Bahis Cezası E-Devlette Görünür Mü?

Yasadışı bahis nedeniyle adli bir ceza almışsanız, bu ceza adli sicil kaydınıza yansır. Yasa dışı bahis cezası sorgulama için, E-devlet üzerinden adli sicil kaydınızı sorgulayarak, alınan hapis cezası veya diğer adli cezalar hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Yasa Dışı Bahis Cezası Kaç Yıl Yatar?

Yasadışı bahis cezasının ne kadar süre yatacağı, verilen cezanın türüne ve mahkeme kararına bağlıdır. Türkiye’de yasadışı bahisle ilgili cezalar, genellikle hapis cezası veya idari para cezası olarak uygulanmaktadır.

Yasa Dışı Bahis Cezası Nasıl Anlaşılır?

Yasadışı bahis cezasının anlaşılması, adli sicil kaydı, mahkeme kararları, idari cezalar ve hukuki danışmanlık gibi yollarla sağlanabilir. Bu süreçlerde dikkatli olmak ve gerekirse profesyonel yardım almak önemlidir.

Temyiz ve Temyiz Süreci Nedir?

Temyiz Ne Demek?

Temyiz nedir? Temyiz, Türk hukuk sisteminde bir mahkeme kararının hukuki açıdan incelenmesini sağlayan yasal bir yoldur. Temyiz, genellikle Yargıtay tarafından gerçekleştirilir ve yalnızca hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığını denetlemektedir. Bu süreçte, istinaf mahkemesi tarafından verilen kararların hukuka uygunluğu detaylı bir şekilde kontrol edilmektedir. Genellikle temyiz süresi, istinaf mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 15 gün olarak belirlenmiştir. Genel bir ifadeyle temyiz, hukukun adalet sağlama misyonunun bir parçası olarak hatalı kararların düzeltilmesine olanak tanımaktadır. 

Kimler Temyiz Hakkına Sahiptir?

Temyiz hukuk hakkına sahip olan kişiler başlıca olarak davanın tarafları olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, sanık yani yargılanan kişinin öncelikli olarak temyiz hakkına sahip olduğu söylenebilmektedir. Sanığın sahip olduğu bu hakkı, söz konusu kişinin yasal temsilcileri yani vasisi, anne-babası, avukatı veya eşi tarafından da kullanılabilmektedir. Özellikle süreçlerin etkili ve detaylı bir şekilde sürdürülebilmesi için bir avukatla iş birliği yapılması önerilmektedir. Mahkeme süreçleri yapıları gereği karmaşık olduğundan, bir avukat yardımıyla olası sorunların önüne geçilmesi mümkündür. Siz de Kalemci İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek ceza avukatları tarafından gösterilen hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz. 

Öte yandan davaya müdahil olan diğer kişiler de yerel mahkeme kararını temyiz edebilirler. Bu kişiler arasında şikayetçi olan taraflar, mağdurlar ve suçtan zarar görenler yer almaktadır. Ek olarak, ceza davalarında, Cumhuriyet savcısı da temyiz başvurusu yapma hakkına sahiptir.

Temyiz Süreci Nedir? 

Temyiz süreci, bir mahkeme kararının daha üst bir mahkeme tarafından incelenmesi ile başlamaktadır. Söz konusu kararın tebliğinden itibaren belirli bir süre içinde temyiz başvurusunun yapılmış olması gerekmektedir. Başvuru işlemi, temyiz dilekçesi ile ilgili temyiz mahkemesine sunulmaktadır. Sonraki aşamalar ise temyiz mahkemesi tarafından temyiz dilekçesinin incelenmesi ile devam etmektedir. Dilekçede usul ve esas yönünden belirtilen itirazların incelenmesine öncelik verilmektedir. Bu aşamada, temyiz mahkemesi, dilekçenin kabul edilebilir olup olmadığını farklı açılardan değerlendirmektedir.

Dilekçenin kabul edilmesi durumunda, önceki mahkeme dosyası incelenmektedir. İlgili belgeler, deliller ve önceki mahkeme kararları bu aşamada titizlikle gözden geçirilmektedir. Temyiz mahkemesi tarafından kararın hukuka uygunluğu değerlendirildiğinde, dosyanın yeniden yargılanması değil, mevcut kararın hukuki yönleri incelenmektedir.

Sonuç olarak mahkeme, dosyayı inceledikten sonra ya kararı onaylar ya da bozar. Kararın onanması durumunda, alt mahkeme kararı kesinleşir. Bozma durumunda ise dosya ilgili mahkemeye geri gönderilir ve mahkeme, temyiz mahkemesinin gerekçelerine uygun olarak yeni bir karar kabul eder. Bu süreç, mahkeme türüne ve davanın özelliklerine göre değişiklik gösterebilir, ancak genel olarak yukarıdaki aşamaları takip etmektedir. 

Temyiz Sebepleri Nedir? 

Türkiye’deki hukuk sisteminde temyiz sebepleri genel olarak belirli başlıklar açısından açıklanmaktadır. Örneğin, mahkemelerin usulüne uygun yargılama yapmadığı düşünüldüğünde bu sürece başvurulmaktadır. Bu usul uygunsuzluğunun örnekleri arasında taraflara yeterli süre verilmemesi veya delillerin değerlendirilmesinde hatalar yapılması gibi durumlar yer almaktadır. Mahkeme, hukukun genel kurallarını veya yürürlükteki mevzuatı yanlış yorumladığında veya uyguladığında da temyiz başvurusunun yapılması mümkündür. 

Öte yandan, sunulan deliller yanlış değerlendirildiğinde, eksik delil toplandığında veya delillerin yetersiz şekilde incelenmesi durumlarında da bu sürece başvurulduğu görülmektedir. Verilen kararın hukuki dayanağının yetersiz olması da temyiz sürecine zemin yaratmaktadır. Unutmamak gerekir ki, bu sebepler, temyiz dilekçesinde açıkça belirtilmelidir. Çünkü, temyiz mahkemesi bu sebepler doğrultusunda kararları inceleyerek sonuca varmaktadır. 

Temyiz Başvurusu Nasıl Yapılır?

Temyiz başvurusu için konulan süre kararın tebliğinden itibaren 15 gün olarak belirlenmiştir. Sürece başlamak için ilk olarak dilekçe eksiksiz bir şekilde hazırlanmalıdır. 

Dilekçede aşağıdaki unsurların yer alması gerekmektedir:

  • Tarafların demografik bilgileri (ad, soyad, adres, T.C. kimlik numarası).
  • Temyiz edilen kararın hangi mahkemeden, hangi tarihte verildiği ve kararın numarası.
  • Temyiz sebepleri.
  • Talep edilen sonucun açıkça ifade edilmesi.

Öte yandan temyiz dilekçesine, kararın dayandığı belgelerin ve delillerin kopyaları da eklenmelidir. Temyiz sebebi olarak ileri sürülen her türlü belge ve delilin dilekçeye dahil edilmesi kararın istenilen sonucu vermesi açısından oldukça önemlidir. Sonraki aşamada, hazırlanan temyiz dilekçesi, ilgili temyiz mahkemesine (örneğin Yargıtay) bizzat veya İzmir ceza avukatı aracılığıyla sunulmalıdır. Başvuru sırasında ise mahkeme harcı ve diğer gerekli ücretlerin ödenmesi de gerekmektedir. Harç miktarı, başvuru yapılan mahkemenin türüne ve davanın niteliğine göre değişiklik gösterebilmektedir. 

Temyiz dilekçesi mahkemeye ulaştıktan sonra ise, mahkeme bu dilekçeyi inceler ve taraflardan gerekirse görüş alabilir. Daha sonra ise temyiz mahkemesi, başvuru dosyasını inceleyerek karar verir.

Temyiz Başvuru Süresi Ne Kadar?

Son dönemde 7499 sayılı Kanun’un. 18. Maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Temyiz İstemi ve Süresi” başlıklı 291. Maddesine bir düzenleme getirilmiş ve temyiz usulüne de hükmün açıklandığı tarihten itibaren iki hafta içerisinde başvurulması süresi eklenmiştir. 

Fakat söz konusu düzenlenme 01/06/2024 tarihi ve daha sonra verilen kararlar için uygulanmakta olup 01/06/2024 yılına kadar açıklanan kararlar için ise temyiz başvuru süresi hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün olarak tatbik edilmeye devam etmektedir. Temyiz ve istinaf farkı da kendini bu açıdan göstermektedir. 

Temyiz Dilekçesi Nasıl Yazılır?

Ceza temyiz dilekçesi, mahkeme kararına itiraz etmek amacıyla yazılan bir belge olmakta ve genellikle dava taraflarının avukatları tarafından hazırlanmaktadır. Ancak, avukatlardan ziyade taraflar kendileri de temyiz dilekçesini yazabilirler. Dikkat etmek gerekir ki, temyiz süreci karmaşık hukuki kavramlar içerebilir ve bu nedenle bir avukat tarafından yardım almak önerilmektedir. Çalıştığınız avukat, temyiz sebeplerini etkili bir şekilde belirleyebilir ve hukuki argümanları doğru bir biçimde sunabilmektedir. 

Temyiz Dilekçesi Örneği

 

(CEZA MAHKEMELERİNİN KARARINI TEMYİZ EDERKEN KULLANILACAK DİLEKÇE ÖRNEĞİ)

 

YARGITAY (   ) CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

Gönderilmek Üzere

RİZE ………….. CEZA MAHKEMESİNE

 

DOSYA NO                             :

 

TEMYİZ EDEN                             : (Ad-Soyad, Anne-Baba Adı, Doğum Tarihi, Taraf Sıfatı (Sanık-Katılan-Müşteki-Malen Sorumlu vs.) T.C. Kimlik No)

 

TEMYİZ EDİLEN KARAR          :

 

SUÇ                                               :

 

SUÇ TARİHİ                                 :

 

KARAR TARİHİ                           :

 

KARARIN TEBLİĞ TARİHİ        :

 

TEMYİZ NEDENLERİ                 :

                                                         1-

                                                         2-

                                                         3-

                                                         4-

 

NETİCE VE TALEP                    : Yukarıda belirtilen nedenler ve dairenizce resen gözetilecek hususlar uyarınca usul ve yasaya aykırı olduğunu düşündüğüm …. Ceza Mahkemesinin …../…./…. tarih ve …….. esas ve karar sayılı kararının temyiz incelemesinin yapılarak bozulmasına karar verilmesi arz ve talep olunur…./…./….

 

                                                                                                         (Ad-Soyad)

                                                                                       Temyiz Talebinde Bulunan

                                                                                                    İmza

                                                                                           

 

 

 

(HUKUK  MAHKEMELERİNİN KARARINI TEMYİZ EDERKEN KULLANILACAK DİLEKÇE ÖRNEĞİ)

 

 

YARGITAY (  ) HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

         Gönderilmek Üzere

                     RİZE…………………….. MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

 

 

DOSYA NO                  :

 

TEMYİZ EDEN                 : (Ad-soyad, Anne-Baba Adı, Doğum Tarihi, Adres Bilgisi ve T.C. Kimlik No)

 

KANUNİ TEMSİLCİ         : (Veli-Vasi-Kayyım Var İse Bu Kişilerin Ad-Soyad, Adres Bilgisi ve T.C. Kimlik No)

 

VEKİLİ                        : (Avukat İle Takip Ediliyor İse Ad-soyad, Adres Bilgisi)

 

KARŞI TARAF           : (Ad-soyad, Anne-Baba Adı, Doğum Tarihi, Adres Bilgisi ve T.C. Kimlik No)

 

KANUNİ TEMSİLCİ         : (Veli-Vasi-Kayyım Var İse Bu Kişilerin Ad-Soyad, Adres Bilgisi ve T.C. Kimlik No)

 

VEKİLİ                        : (Avukat İle Takip Ediliyor İse Ad-soyad, Adres Bilgisi)

 

TEMYİZ EDİLEN KARAR : Rize …… Hukuk Mahkemesi’nin …… tarih ve ……. esas ve karar sayılı kararı

 

MAHKEME KARARININ

 TEBLİĞ TARİHİ              :

 

KARARIN ÖZETİ             :

 

 

TEMYİZ NEDENLERİ     :   1-

                                                 2-

                                                 3-

                                                 4-

                                              

NETİCE VE TALEP  :   Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu düşündüğüm Rize …… Hukuk Mahkemesi’nin ……. tarih ve ……. esas ve karar sayılı kararının temyiz incelemesinin yapılarak bozulmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

 

                                                                                 Temyiz Talebinde Bulunan

                                                                                               (Ad-Soyad)

                                                                                           İMZA

 

 

Türk Vatandaşlığı Nasıl Alınır?

Türk Vatandaşlığı

Türkiye Vatandaşlık Şartları

Türk vatandaşlığı kazanma şartları, Türkiye Cumhuriyeti’nin 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu şartlar, doğumla kazanma ve sonradan kazanma olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmaktadır.

Türkiye’de doğan çocuklar, ana ve babalarının vatandaşlık durumuna bağlı olarak Türk vatandaşlığını kazanabilirler. Eğer çocuğun ana veya babası Türk vatandaşıysa, çocuk doğumla Türk vatandaşı olur. Ayrıca, Türkiye’de doğmuş ancak ailesinin kimliği belli olmayan veya vatansız olan çocuklar da Türk vatandaşlığı ve tc kimlik kartı veya pasaport sahibi olabilmektedir. Pasaport için gerekli evraklar da bu aşamada dikkatlice incelenmelidir.

Sonradan Türk vatandaşlığı kazanmak için de çeşitli yollar ve şartlar bulunmaktadır:

  • Kesintisiz İkamet: Türkiye’de en az beş yıl kesintisiz ikamet eden yabancı uyruklular, belirli koşulları sağladıkları takdirde Türk vatandaşlığına başvurabilirler. Bu süreçte, başvuru sahibinin iyi ahlak sahibi olması ve kamu güvenliği açısından bir engel teşkil etmemesi gerekmektedir. Başvurular, nüfus ve vatandaşlık işleri genel müdürlüğü kurumuna yapılmalıdır.
  • Evlilik: En az üç yıldır bir Türk vatandaşı ile evli olan yabancılar, evliliklerinin devam etmesi şartıyla Türk vatandaşlık başvurusu yapabilirler.
  • Gayrimenkul Yatırımı: Türkiye’de en az 400 bin dolar değerinde gayrimenkul satın alarak da Türk vatandaşlığı kazanmak mümkündür. Bu yöntem, yatırım yoluyla vatandaşlık kazanma olarak adlandırılır.

Vatandaşlık Başvuru Aşamaları

Başvuruda bulunmak için gerekli belgeler hazırlanmalıdır. Bu belgeler arasında nüfus cüzdanı, pasaport ve biyometrik fotoğraf gibi belgeler yer alır. Başvuru, ilgili nüfus müdürlüğü gibi kurumlara şahsen yapılmalıdır.

Başvurunun ardından, ilgili makam belgeleri inceleyecek ve gerekli durumlarda mülakat yapacaktır. Mülakatın sonucunda, başvuru dosyası İçişleri Bakanlığı’na iletilir. Bu aşamada, başvurunun kabulü veya reddi hakkında karar verilir. İçişleri Bakanlığı, başvurunun sonucunu belirlemektedir. Eğer başvuru reddedilirse, kişi 60 gün içinde dava açma hakkına sahiptir. Onaylanan başvurular için ise vatandaşlık belgesi düzenlenmektedir.

Başvuru için gereken belgeler şunlardır:

  • Başvuru formu
  • 2 adet biometrik foto
  • Pasaport ve noter onaylı Türkçe tercümesi
  • Doğum belgesi
  • Medeni durum belgesi
  • Tam vukuatlı nüfus kayıt örneği
  • Gün sayım belgesi
  • Geçerli ikamet izni kartı aslı ve fotokopisi
  • Harç ödeme dekontu

Bu aşamalar ve belgeler, Türk vatandaşlığı pasaport başvuru sürecinin temelini oluşturur. Her bir aşama dikkatlice takip edilmeli ve gerekli belgelerin eksiksiz sunulması sağlanmalıdır. Sürecin sorunsuz ilerlemesi için bir avukata danışılması oldukça önemlidir. Örneğin, Kalemci İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek konu hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Türk Vatandaşlığı İçin Taşınmaz Almak

Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de gayrimenkul edinerek Türk vatandaşlığı kazanabilmesi için belirli şartlar bulunmaktadır. Bu süreç, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 12. maddesi ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde düzenlenmiştir.

Yabancıların, en az 400.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarında bir taşınmaz satın alması gerekmektedir. Daha önce bu tutar 250.000 Dolar olarak belirlenmişti, ancak 2022 yılında yapılan düzenlemeyle bu miktar artırılmıştır. Satın alınan taşınmazın tapu kaydına, en az üç yıl süreyle satılamayacağına dair bir şerh koydurulması zorunludur.

Yabancılar, konut, iş yeri, arsa gibi çeşitli taşınmaz türlerini satın alabilirler. Taşınmaz sayısında herhangi bir sınırlama yoktur. Önemli olan toplam yatırımın belirtilen asgari tutarı karşılamasıdır. Son olarak, gayrimenkul edinimi yoluyla vatandaşlık başvurusu için gerekli belgelerle birlikte Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunulmalıdır. Ayrıca, taşınmazın değeri, resmi değerleme raporları ile belirlenmelidir.

Vatandaşlık Kazanma Süreci Ne Kadar Sürer?

Türk vatandaşlığı kazanma süreci, başvuru yöntemine ve ilgili belgelerin tamamlanmasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Türkiye’de 5 yıl ve daha fazla çalışma izni olan yabancılar, vatandaşlık başvurusunda bulunabilir. Ancak, bu süreç Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’nün yoğunluğuna bağlı olarak 2 ila 2.5 yıl arasında sürebilir. Başvuru yapıldıktan sonra parmak izi ve görüşme için randevu alınması da dahil olmak üzere, işlemlerin tamamlanması için maksimum 4 ay gerekmektedir.

Ek olarak, Türk vatandaşı ile en az 3 yıldır evli olan yabancılar, başvurularını yaptıktan sonra genellikle 4 ila 6 ay içinde sonuç alabilirler. Üç yılın sonunda evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçiş için yapılan başvurularda, yabancı uyruklu kişi ve Türk vatandaşı eşi, ayrı ayrı veya birlikte, evliliğin gerçek mi yoksa Türk vatandaşlığını elde etmek amacıyla yapılmış sahte bir evlilik mi olduğunu belirlemek amacıyla ilgili makam tarafından görüşmeye çağrılmaktadır. Görüşme sonucu ve başvuru sahibinden alınan belgeler dosyaya eklenir ve karar verilmek üzere İçişleri Bakanlığına iletilir.

Vatandaşlık Başvuru Sorgulama

Vatandaşlık başvuru sorgulama işlemi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı için başvuran bireylerin başvurularının durumunu öğrenmelerine olanak tanır. Bu işlemi gerçekleştirmek için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  • Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVI) Web Sitesi: Vatandaşlık başvuru durumunu sorgulamak için nvi.gov.tr adresine gidebilirsiniz.
  • Gerekli Bilgiler: Sorgulama sayfasında, başvuru durumunu görebilmek için “Başvuru Numarası” ve “Doğum Tarihi” bilgilerinizi girmeniz gerekmektedir.
  • Alternatif Yöntemler: Ayrıca, e-Devlet kapısı üzerinden de vatandaşlık başvurusu sorgulama işlemi yapılabilmektedir. Bunun için turkiye.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

Yatırım Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılması

Türk vatandaşlığının yatırım yoluyla kazanılması, Türkiye’de belirli yatırım koşullarını yerine getiren yabancıların vatandaşlık elde etmesine olanak tanır. Bu süreç, Türkiye’nin ekonomik büyümesini desteklemek ve yabancı yatırımları teşvik etmek amacıyla tasarlanmıştır. Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak için birkaç yöntem bulunmaktadır:

  • Gayrimenkul Yatırımı: En az 400.000 Amerikan Doları değerinde bir taşınmaz edinmek ve bu mülkü en az üç yıl boyunca satmamak gerekmektedir.
  • Banka Mevduatı: En az 500.000 Amerikan Doları tutarında bir miktarın Türkiye’deki bir bankada üç yıl boyunca tutulması şartı vardır.

Ek olarak, yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı almak isteyen kişilerin, Türkiye’ye gelmelerine gerek yoktur. Başvurular, bulundukları ülkedeki Türk konsoloslukları aracılığıyla yapılabilir ve avukatlar tarafından temsil edilebilirler. Başvuru süreci genellikle 4 ay ile 1 yıl arasında sonuçlanmaktadır ve gerekli belgelerin eksiksiz sunulması önemlidir.

Sıkca Sorulan Sorular:

Azerbaycan Vatandaşı Türk Vatandaşı Nasıl Olur?

Azerbaycan vatandaşlarının Türk vatandaşlığına geçişi, belirli yasal düzenlemelere ve şartlara tabidir. İki ana yol üzerinden Türk vatandaşlığı kazanılabilir: evlilik yoluyla ve diğer genel yollarla.

Azerbaycan vatandaşı, bir Türk vatandaşı ile evlenmesi durumunda otomatik olarak Türk vatandaşlığı kazanmaz. Bunun için 3 yıl evil kalma ve evliliğin devamı gibi şartlar bulunmaktadır. Başvuru, Türkiye’de ikamet edenler için bulundukları şehirdeki valiliğe, yurtdışında bulunanlar için ise bulundukları ülkedeki Türk konsolosluğuna yapılmalıdır.

Türk Vatandaşı Olmak Için Ne Gerekir?

Türk vatandaşı olmak için çeşitli yollar ve şartlar bulunmaktadır. Bu yollar arasında evlilik, ikamet, yatırım gibi seçenekler yer alır. Bu bilgiler ışığında, Türk vatandaşı olma süreci ve gereklilikleri hakkında detaylı bilgiler ve gerekli belgeler için bir avukata danışmak gerekmektedir. Her bireyin durumu farklı olabileceğinden, detaylı bilgi ve destek için uzman bir avukattan yardım almak faydalı olmaktadır.

Yabancılar Kimin Kararıyla Türk Vatandaşı Olur?

Yabancıların Türk vatandaşı olma süreci, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları ve ilgili makamların kararları doğrultusunda gerçekleşir. Türk vatandaşlığı, çeşitli yollarla kazanılabilir ve bu süreçte yetkili makamlar önemli bir rol oynar. Başvurular, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından incelenir ve bu süreçte idari mercilerin takdir yetkisi bulunmaktadır.

İcra Nedir? için tıklayın.

Ağırlaştırılmış Müebbet Nedir?

Peki, ağırlaştırılmış müebbet nedir? Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türkiye’de en ağır ceza türüdür ve hükümlünün hayatı boyunca cezaevinde kalmasını gerektirir. Ağırlaştırılmış müebbet, Türk Ceza Kanunu’nun 47. maddesi uyarınca, sıkı güvenlik rejimi altında infaz edilir ve belirli ağır suçlar için uygulanır. Bu suçlar arasında soykırım, nitelikli kasten öldürme, ağır işkence, anayasal düzeni zorla bozma ve siyasi casusluk gibi eylemler yer almaktadır. Tüm bu bilgiler, ağırlaştırılmış müebbet ne demek? sorusuna kapsamlı bir cevap niteliğindedir.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türkiye’de en ağır ceza türü olarak kabul edilir ve 2002 yılında idam cezasının kaldırılmasının ardından yürürlüğe girmiştir. Bu ceza, belirli ağır suçlar için uygulanmakta olup, hükümlünün hayatı boyunca cezaevinde kalmasına sebep olmaktadır. Son zamanlarda popüler olan bir diğer konu ise 141 kez ağırlaştırılmış müebbet nedir? ve 2 kez ağırlaştırılmış müebbet nedir? sorusu olmuştur.

141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türk Ceza Kanunu‘na göre en ağır ceza türlerinden biridir ve FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine katılan bazı sanıklara verilen özel bir ceza şeklidir.

Ağırlaştırılmış hapis cezasının özellikleri aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:

  • İnfaz Rejimi: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, diğer müebbet hapis cezalarına göre daha sıkı bir infaz rejimine tabidir. Hükümlüler, genellikle tek kişilik ağırlaştırılmış müebbet koğuşu içerisinde tutulur ve cezaevinde belirli kısıtlamalara maruz kalırlar.
  • Koşullu Salıverilme: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olan kişiler, cezanın infazında belirli bir süreyi iyi halli geçirdikleri takdirde koşullu salıverilme hakkına sahip olabilirler. Ancak, bu koşullu salıverilme hakkı, kişinin yargılandığı suçun niteliğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Müebbet Hapis Cezası Kaç Yıl?

Peki, ağırlaştırılmış müebbet kaç yıl? ve ağırlaştırılmış müebbet kaç yıl yatar? Müebbet hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’na göre hükümlünün hayatı boyunca süren bir ceza türüdür. Ancak, bu ceza koşullu salıverilme hükümlerine tabidir. Müebbet hapis cezasına mahkum olan kişiler, cezaevinde 24 yıl geçirdikten sonra koşullu salıverilme hakkına sahip olabilirler, fakat bu durum, hükümlünün iyi halli olması şartına bağlıdır.

Konuyla ilgili detaylı ve doğru bilgi için İzmir Ceza Avukatı Kalemci İzmir Avukat ve Hukuki Danışmanlık Bürosu gibi bürolarla iletişime geçebilirsiniz.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Kaç Yıl?

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da, hükümlünün hayatı boyunca devam eden bir ceza türü olmaktadır. Ancak, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanılması halinde bu süre 30 yıldır.

Ağırlaştırılmış müebbet yatarı açısından mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, infaz kurumunda iyi halli olarak çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.

Bazı özel durumlarda koşullu salıverilme ağırlaştırılmış müebbet şartları farklılık gösterebilir:

  • Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet halinde otuz altı yıl ve
  • Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde ise yine otuz altı yıl cezaevinde geçirilmelidir.

İnfaz Cezası Nedir?

İnfaz, sanık ya da şüphelinin devletin resmi makamları tarafından yerine getirilen ceza sistemidir. Ceza mahkemelerinin vermiş olduğu kesin hüküm neticesinde hapis cezasına çarptırılan kişinin cezaevinde ne kadar kalmasının gerektiği, cezaevinden çıktıktan sonra denetimli serbestlik süresinin, koşullu salıverilme süresinin ve bihakkın (hak ederek) tahliye süresinin ne kadar olduğuna yönelik olarak yapılan hesaplama işlemidir.

Ağırlaştırılmış müebbet kaç yıl yatar hesaplama infaz yapılırken:

  • Suç tarihinin 01.06.2005 ile 01.07.2016 arasında olması durumunda 671 sayılı KHK hükümleri uygulanır. Alınan hapis cezasının 1⁄2’si yatıldıktan sonra koşullu salıverilme hükümlerinden faydalanılabilir. Koşullu salıverilme tarihinden iki yıl önce denetimli serbestlikten yararlanılabilir.
  • 01.07.2016 sonrasındaki suçlarda 5275 sayılı kanunun 105/A maddesi uygulanır. Kesilen hapis cezasının 2/3’ü yatıldıktan sonra denetimli serbestlikten faydalanılabilir.

Müebbet Hapis Cezasının İnfaz Şekli

Peki, infaz şekli açısından ağırlaştırılmış müebbet hapis ne demek? Müebbet hapis cezasının infaz şekli, Türk Ceza Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun çerçevesinde belirlenmiştir. Müebbet hapis cezası, mahkûmun hayatı boyunca devam eden bir ceza türüdür. Ancak, bu ceza türünün infazı sırasında belirli süreçler ve kurallar uygulanmaktadır.

Müebbet hapis cezasına mahkûm olan kişiler, infaz rejimini belirlemek amacıyla gözlem altına alınırlar. Bu gözlem süresi en fazla 60 gün sürer ve hükümlünün kişisel özellikleri, suçun niteliği gibi faktörler göz önünde bulundurularak uygulanır. Gözlem sürecinin sonunda, ilgili dosya Adalet Bakanlığı’na iletilir ve burada hükümlünün hangi infaz kurumuna yerleştirileceği kararlaştırılır. Sıralanan tüm bu bilgiler, ağırlaştırılmış müebbet hapis nedir şeklindeki sorulara etkili cevap sağlamaktadır.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasının İnfaz Edileceği Cezaevi

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan kişiler, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarında tutulurlar. Bu kurumlar, mahkûmların güvenliğini sağlamak amacıyla sıkı güvenlik önlemleri ile donatılmıştır.

Öte yandan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infaz rejimi, infazın başlangıcında belirli bir gözlem süresi ile başlar. Bu süreçte, hükümlülerin kişisel ve sosyal özellikleri değerlendirilir. Hükümlüler, bu gözlem süresinin ardından, infaz süresini geçirecekleri cezaevine yerleştirilirler.

Ağırlaştırılmış Müebbet Cezasının İnfaz Yeri

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türkiye’de en ağır ceza türlerinden biridir ve F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında infaz edilir.

F Tipi cezaevleri, Türk Ceza Kanunu’na göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar başta olmak üzere, silahlı örgüt üyeleri, uyuşturucu suçları veya organize suçlardan hüküm giyenler gibi mahkûmların tutulduğu yüksek güvenlikli kapalı cezaevleridir. 

Bu cezaevlerinde, her blokta beş koridor (bölüm) ayrı bir blok olarak inşa edilir ve hücreler “modül” olarak adlandırılır. Mahkûmlar, günde en az 22,5 saat tek kişilik hücrelerinde tutulur ve izolasyon koşulları oldukça ağırdır.

F Tipi cezaevlerinin yanı sıra, 2021 yılından itibaren “S Tipi Cezaevleri”, “Y Tipi Cezaevleri” ve “Yüksek Güvenlikli Cezaevleri” adları altında toplam 51 yeni tip cezaevi daha hizmete açılmıştır. Bu cezaevlerinin de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infazında kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

Adli ve Terör Suçlarında Müebbet, Ağırlaştırılmış Müebbet ve Süreli Hapis Cezalarında Ne Kadar Yatar?

Peki, adli suçlarda ağırlaştırılmış müebbet ne kadar? Adli suçlarda müebbet, ağırlaştırılmış müebbet ve süreli hapis cezalarında yatar süreleri değişiklik göstermektedir. Bu sürelerin örnekleri aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis: 5275 sayılı Yasa’nın 107/2. maddesine göre, mahkûm 30 yılını cezaevinde tamamladığında şartlı tahliyeden faydalanabilir. Bu süre için herhangi bir indirim söz konusu değildir. Doğrudan tahliye süresi ise 5275 sayılı Yasa’nın 107/6. maddesi uyarınca 45 yıldır.
Müebbet Hapis: 5275 sayılı Kanun’un 107/2. maddesi doğrultusunda, mahkûm, cezaevinde 24 yılını tamamladığında şartlı tahliye imkânından faydalanabilir. Bu süre için herhangi bir indirim yapılmaz. Kesin tahliye süresi ise, 5275 sayılı Kanun’un 107/6. maddesine göre 36 yıldır.
Diğer Belirli Süreli Hapis Cezaları: 5275 sayılı Yasanın 107/2. maddesi uyarınca, mahkûmlar cezalarının 2/3’ünü cezaevinde iyi hâl göstererek geçirdiklerinde, koşullu salıvermeden faydalanabilirler (1/3 oranında ceza indirimi yapılır). Tam tahliye süresi ise cezanın tamamı kadardır.
Terör suçlarında da bu hapis cezalarında yatar süreleri değişiklik göstermektedir:
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis: 5275 sayılı Kanunun 107/4. maddesine göre, hükümlü 36 yılını cezaevinde tamamladığında şartlı tahliye imkanından faydalanabilir. Bu süre için herhangi bir indirim yapılmaz. Kesin tahliye süresi ise 5275 sayılı Kanunun 107/6. maddesine göre 54 yıldır.
Müebbet Hapis: 5275 sayılı Yasa’nın 107/4. maddesi uyarınca, mahkûm cezaevinde 30 yılını doldurduğunda şartlı tahliye hakkından faydalanabilir. Bu süreye herhangi bir indirim yapılmaz. Tam tahliye süresi ise 5275 sayılı Yasa’nın 107/6. maddesine göre 45 yıldır.
Diğer Süreli Hapis Cezaları:  5275 sayılı Kanunun 107/4. maddesi uyarınca, mahkumlar cezalarının dörtte üçünü cezaevinde iyi halli olarak geçirdikleri takdirde koşullu salıverilme hakkını elde ederler (cezanın dörtte biri kadar indirim yapılır). Tam tahliye süresi ise cezanın tamamı kadardır.

Ömür Boyu Hapis Cezası Kaç Yıl Yatar?

Ömür boyu hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’na göre müebbet hapis cezası olarak adlandırılır ve hükümlünün hayatı boyunca devam eder. Ancak, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanılması halinde bu süre değişiklik gösterir.

Ağırlaştırılmış müebbet aftan yararlanabilir mi?

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’na göre ömür boyu süren bir ceza türüdür. Ancak, bu cezanın infazı sırasında koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanma imkanı bulunmaktadır.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlüler, genel olarak aftan yararlanamazlar. Türk Ceza Kanunu’na göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, infazı süresince sıkı güvenlik önlemleri altında uygulanır ve bu tür ağır cezalar için af düzenlemeleri genellikle geçerli değildir.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ne kadar?

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olan kişiler, ceza infaz kurumunda 30 yıl geçirdiklerinde koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanabilirler. Bu süre zarfında, hükümlünün iyi halli olması gerekmektedir.

Müebbet ile ağırlaştırılmış müebbet arasındaki fark?

Müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet farkı aşağıdaki şekildedir:
Müebbet Hapis Cezası: Hükümlünün hayatı boyunca sürer. Ancak, koşullu salıverme hükümlerinden yararlanabilmesi için infaz kurumunda 24 yıl geçirmesi gerekmektedir.
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası: Bu ceza da ömür boyu sürmektedir, fakat koşullu salıverme için infaz kurumunda 30 yıl geçirilmesi gerekmektedir.

Bilişim Suçları ile ilgili merak ettiklerinizi Bilişim Suçu Nedir? Çeşitleri Nelerdir? adlı makalemizden öğrenebilirsiniz.

Bilişim Suçu Nedir?

Bilişim suçları nedir? Bilişim suçu nedir kısaca, bilgisayarlar ve dijital teknolojiler aracılığıyla işlenen suçları ifade eder. Bu terim, genellikle “siber suçlar” olarak da adlandırılır ve bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi modern iletişim araçları kullanılarak gerçekleştirilen her türlü suçu kapsar. Bu kısa ifadeyle, bilişim suçları nelerdir? şeklindeki soruları cevaplamak mümkündür.

Bilişim suçları, kişisel verilerin izinsiz kullanımı, bilişim sistemlerine yetkisiz erişim, yazılımların kötüye kullanılması gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu suçlar, Türkiye’de Türk Ceza Kanunu‘nda “Bilişim Alanında Suçlar” ve “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” olarak iki ana kategori altında düzenlenmiştir.

Bilişim Suçlarının Türleri Nelerdir?

Bilişim suçları, teknolojik araçlar ve internet kullanılarak işlenen suçları ifade eder. Bilişim suçları cezaları, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) çeşitli maddelerde düzenlenmiştir ve genel olarak bilişim suçu örneği iki ana kategoriye ayrılabilir: doğrudan bilişim suçları ve dolayısıyla bilişim suçları.

Doğrudan Bilişim Suçları

Bu tür suçlar, bilişim sistemlerini doğrudan hedef alır ve TCK’nın 243-245. maddelerinde tanımlanmıştır. Doğrudan bilişim suçları örnekleri açısından bilişim suçlarına 5 örnek aşağıdaki şekildedir:

  • Bilişim Sistemine Girme Suçu: Yetkisiz bir şekilde bilişim sistemlerine erişim sağlamak (TCK m.243).
  • Yasak Cihaz veya Program Kullanma Suçu: Yasal olmayan yazılımlar veya cihazlar kullanmak (TCK m.245/a).
  • Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu: Sistemin işleyişini engellemek veya verileri değiştirmek (TCK m.244).
  • Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu: Başkalarına ait banka ve kredi kartı bilgilerini izinsiz kullanmak (TCK m.245). Bu kısımda bilişim suçlarında bankanın sorumluluğu da dikkate alınmalıdır.

Dolayısıyla Bilişim Suçları

Peki, dolayısıyla bilişim suçu nedir? Bu suçlar, bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen klasik suçları kapsamaktadır. Bu bilişim suçlarına örnekler arasında aşağıdaki şekildedir:

  • Bilgisayar ile Dolandırıcılık: İnternet üzerinden sahtecilik yaparak insanları dolandırmak.
  • E-posta Adresinin Çalınması: Başkalarının e-posta hesaplarını izinsiz ele geçirmek.
  • Kişisel Bilgileri Çalmak: Kişisel verileri izinsiz olarak elde etmek.
  • Sahte Evrak Düzenleme: Dijital ortamda sahte belgeler oluşturmak.
  • Yetkisiz Dinleme: Başkalarının iletişimlerini izinsiz dinlemek.
  • Siber Savaşlar: Devletler arasında bilgi sistemlerine yönelik saldırılar.
  • Bilgisayar Sabotajları: Bilgisayar sistemlerine zarar vermek.

Bilişim suçlarına örnek olabilecek gerçek olaylar konunun etkili bir biçimde anlaşılması açısından çok önemlidir.

Bilişim Suçları Nelerdir?

İnternet ve bilgisayar kullanımının artış göstermesiyle birlikte bilişim suçlar da çeşitlenmiştir. Bununla birlikte bilişim suçu ne demek? sorusu da gündeme gelmiştir. Bilişim suçları cezası TCK bilişim suçları içerisinde yer alan ve suç olarak kabul edilen bütün hareketleri kapsamaktadır. Küfür, hakaret, yolsuzluk, sahte belge oluşturma, bilgilerin çalınması gibi farklı farklı suçları içermektedir.

Bilişim Suçları Nasıl Tespit Edilir?

Bilişim hukuku suçları tespiti için çeşitli yöntemler kullanılır. Bu suçların tespiti için teknik bilgi ve uzmanlık gerektirir. Bu yöntemler detaylı olarak aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:

  • Mesaj veya e-posta yoluyla işlenen suçlarda göndericiye ait e-posta adresi veya GSM numarası gibi bilgilerin temin edilmesi gerekir.
  • Suç sosyal medya, web sitesi, platform veya uygulama üzerinden işlenmişse, paylaşımın yapıldığı alana ait kimlik bilgileri, kullanıcı adı, paylaşım tarihi ve içeriği tespit edilir.
  • Telefon üzerinden işlenen bilişim suçları için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan temin edilen iletişim trafikleri (HTS), gönderimde bulunan GSM hattı numarası, gönderilen tarih ve saat ve gönderimin içeriğinin tespiti önemlidir.
  • Bilişim suçlarında ip adres analizi ve kullanıcısının tespiti önemlidir. Şüphelinin suçu işlerken kullandığı bilişim sisteminin IP adresi takibe alınarak, tüm paylaşımları ve yazışmaları incelenebilir.

Bilişim suçlarının tespitinde, İzmir bilişim suçları avukatlarının soruşturma ve kovuşturmayı yönlendirmeleri maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından önemlidir. Ayrıca Microsoft Corporation gibi şirketlerden de yardım alınabilmektedir. Siz de Kalemci İzmir Avukat ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek konu hakkında gerekli bilgiyi alabilirsiniz.

Bilişim Suçları Şikayet Başvurusu Nasıl Yapılır?

Bilişim suçları şikayet başvurusu yapmak için izlenmesi gereken adımlar ve yöntemler aşağıda belirtilmiştir:

  • Bilişim suçları şikayeti, yazılı bir bilişim suçları şikayet dilekçesi ile veya sözlü olarak yapılabilir. Sözlü başvurular, kolluk görevlileri tarafından tutanağa geçirilir.
  • Ayrıca, internet üzerinden de şikayet başvurusunda bulunmak mümkündür. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde bulunan online ihbar seçeneği kullanılabilir.
  • Şikayetler, bilişim suçlarında yetkili savcılık olan Cumhuriyet Savcılıklarına veya kolluk kuvvetlerine (emniyet müdürlüğü, jandarma) yapılabilir.
  • Valilikler, kaymakamlıklar ve yurt dışında Türkiye’nin elçilik ve konsoloslukları da başvuru kabul etmektedir.
  • Bilişim suçları için şikayet süresi, suçun işlendiği ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu süre zarfında şikayet yapılması gerekmektedir.

Şikayet dilekçesi, olayın detaylarını içermeli ve mümkünse delil niteliğindeki belgelerle desteklenmelidir. Dilekçenin doğru ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanması, sürecin ilerleyişi açısından önemlidir.

Bilişim Suçları Başvurusu Nereye Yapılır?

Bilişim suçları ihbar islemi, suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına yapılabilir. Bu yöntem, en yaygın başvuru yöntemidir. Emniyet müdürlükleri veya jandarma gibi kolluk birimlerine de şikayet başvurusu yapılabilir. Örneğin, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, bilişim suçlarıyla ilgili özel bir birimdir ve buraya da başvuru yapılabilir. Buna örnek olarak istanbul emniyet müdürlüğü bilişim suçları bölümü örnek verilebilir.

Başvuru yöntemleri ise aşağıdaki şekilde olmaktadır:

  • Yazılı Dilekçe: Şikayet başvurusu, bir dilekçe ile yazılı olarak yapılabilir. Bilişim suçları dilekçe örneği bu işlem sırasında oldukça yararlıdır.
  • Sözlü Başvuru: Sözlü olarak yapılan şikayetler, kolluk kuvvetleri tarafından tutanağa geçirilir.
  • Online Başvuru: Emniyet Genel Müdürlüğü’nün web sitesi üzerinden de şikayet başvurusu yapılabilir.

Tüm bunların yanısıra bilişim suçlarına karşı alınabilecek önlemler de dikkate alınarak uygulanmalıdır.

Bilişim Suçlarında Delil ve İsbat Nasıl Olur?

Bilişim suçlarında delil ve ispat, klasik ve teknik yöntemlerle sağlanabilir. Bu suçların soruşturulması, delillerin toplanması ve korunması açısından özel bir dikkat gerektirir. Örneğin, bilişim suçlarında en önemli delil türü dijital delillerdir. Bu deliller, bilgisayar, telefon veya diğer dijital cihazlardan elde edilen verileri içerir. Ancak dijital delillerin kolayca manipüle edilebilmesi nedeniyle, standartlara uygun şekilde toplanması ve korunması kritik öneme sahiptir.

Öte yandan, suçun işlendiği sırada alınan ekran görüntüleri, bilişim suçları ile ilgili resimler veya internet çıktıları, önemli delil niteliği taşır. Bu tür belgeler, olayın nasıl gerçekleştiğini ve failin eylemlerini kanıtlamak için kullanılabilir. Ek olarak, ceza yargılamasında delil serbestisi ilkesi geçerlidir. Bu ilke, delillerin mahkemeye sunulmasında geniş bir yelpaze sunar. Ancak, delillerin tutarlılığı ve şüpheye yer vermeyecek şekilde maddi hakikati ortaya çıkardığı durumlarda geçerlilik kazanır.

Haksız Çıkar Sağlama Yoluyla Bilişim Suçları

Türk Ceza Kanunu’nun 244. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen haksız çıkar sağlama yoluyla bilişim suçları, bilişim sistemlerini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme gibi fiillerle failin kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlamasını cezalandırmaktadır.

Bilişim Suçlarında Şikayet Süresi

Bilişim suçlarında şikayet süresi, suçun işlendiği ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu süre zarfında bilişim suçlar ihbar işlemi yapılması gerekmektedir. Bunun için belirlenen alo bilişim suçları hatları da aranabilmektedir.

Ancak, bilişim suçlarının tamamı şikayete tabi değildir. Bazı bilişim suçlarının takibi için şikayet aranırken, bazıları şikayete tabi olmaksızın ihbar üzerine savcılık tarafından re’sen soruşturulur. TCK’da düzenlenen suçlardan hangilerinin şikayete tabi, hangilerinin re’sen soruşturulduğu ilgili suçun düzenlendiği maddede belirtilir.

Bilişim Suçlarında Zamanaşımı

Bilişim suçlarında zamanaşımı süreleri, Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre belirlenmiştir. Bilişim suçlarının en basit hali için zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu zamanaşımı süresi, bilişim sistemine girme suçu gibi suçları kapsamaktadır.

Öte yandan, 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezasını gerektiren en büyük bilişim suçları için zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu tür suçlar arasında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması gibi daha ağır suçlar yer alabilir.

Zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar. Eğer bu süre geçerse, suçun soruşturulması veya kovuşturulması mümkün olmamakta ve dava düşmektedir. Dolayısıyla, bilişim suçlarıyla ilgili olarak zamanaşımı sürelerinin geçmemesi, yargı sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından önemlidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Bilişim suçları nereye şikayet edilir?

Bilişim suçları şikayetleri, suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına yapılabilir. Öte yandan, emniyet müdürlükleri veya jandarma gibi kolluk birimlerine de şikayet başvurusu yapılabilir.

Ağırlaştırılmış Müebbet ile ilgili içeriğimiz de dikkatinizi çekebilir.

Haksız Tutuklama İçin Tazminat Davası ve Koşulları

Haksız Tutuklama

Haksız Tutuklama, Gözaltı, Arama ve El Koyma Nedir?

Haksız tutuklama, gözaltı, arama ve el koyma, bireylerin hukuka aykırı olarak özgürlüklerinden yoksun bırakılması veya mülklerine haksız müdahalelerde bulunulması durumlarını ifade eder. Bu kavramlar, Türkiye’deki Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) çerçevesinde düzenlenmiştir ve belirli koşullar altında tazminat talep etme hakkı doğurur.

Haksız tutuklama, bir kişinin yasal olmayan gerekçelerle tutuklanmasıdır. Bu durum, kişinin kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanması veya tutukluluğunun devamına karar verilmesi gibi hallerde ortaya çıkar. Gözaltı ise, bir kişinin yasal süreler içinde hâkim önüne çıkarılmaması durumunu kapsar.

El koyma, bir kişinin mülküne yasal olmayan yollarla müdahale edilmesi ve bu mülkün devlet tarafından alınmasıdır. Arama ise, bir kişinin üzerinin veya evinin izinsiz olarak kontrol edilmesidir. Bu uygulamalar, ceza muhakemesi sürecinde delil toplama amacıyla yapılır, ancak hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğinde haksızlık teşkil eder. Bu gibi durumlara İzmir Ceza Avukatı bakmaktadır.

Haksız Tutuklama Tazminatı Nedir? Şartları

Haksız tutuklama tazminat işleminin hukuki dayanağını, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141-144. maddeleri oluşturur. Bu maddelerde, hangi durumlarda tazminat talep edilebileceği, tazminatın şartları ve süresi düzenlenmiştir. Özellikle cmk 141 tazminat maddesi, tutuklama ve gözaltı gibi koruma tedbirlerinin hukuka aykırı uygulanması halinde tazminat talep etme hakkını belirler.

Haksız Tutuklama Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Haksız tutuklama tazminatı, haksız yere tutuklanan veya gözaltına alınan bireylerin maddi ve manevi zararlarının tazmini amacıyla hesaplanır. Haksız tutuklama tazminat hesaplama, iki ana bileşenden oluşur: maddi tazminat ve manevi tazminat.

Manevi Tazminat Nasıl Hesaplanır?

Manevi tazminat, haksız tutuklama nedeniyle bireyin yaşadığı psikolojik ve sosyal zararları kapsar. Manevi açıdan beraat tazminatı hesaplama yapılırken dikkate alınan faktörler aşağıdakilerdir:

  • Tutuklu Kalma Süresi: Bireyin cezaevinde geçirdiği süre, manevi tazminat miktarını etkiler.
  • Suçun Niteliği: Haksız yere tutuklanan kişinin karşılaştığı suçlamanın niteliği, manevi tazminatın belirlenmesinde önemli bir rol oynar.
  • Kişinin Sosyo-Ekonomik Durumu: Bireyin yaşı, mesleği ve sosyal yaşamı gibi faktörler de manevi tazminatın hesaplanmasında göz önünde bulundurulur. Ancak manevi tazminat için belirli bir formül yoktur; miktar, hâkimin takdirine bağlı olarak belirlenir.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar manevi tazminat da bu açıdan değerlendirilmektedir.

Maddi Tazminat Nasıl Hesaplanır?

Maddi tazminat, haksız tutuklama süresince kaybedilen gelirler ve diğer maddi zararlar üzerinden hesaplanır. Peki, maddi zararlar nedir? Aşağıdaki kriterler maddi zarar olarak değerlendirilir ve haksız tutuklama tazminat miktarı hesaplamasında dikkate alınır:

  • Kazanç Kaybı: Tutuklama süresince çalışamayan kişinin kaybettiği gelir, son maaşı veya serbest çalışıyorsa son kazancı üzerinden hesaplanır. Eğer kişi çalışmıyorsa, hesaplama asgari ücret üzerinden yapılır.
  • Diğer Maddi Zararlar: Cezaevi harcamaları, avukatlık ücretleri ve aile üyelerinin cezaevine gidiş geliş masrafları gibi diğer maddi zararlar da tazminat hesaplamasına dahil edilir.

Maddi tazminatın hesaplanmasında mahkeme, genellikle bir bilirkişi atayarak somut belgeleri değerlendirir. Bu belgeler, kişinin kaybettiği gelir ve diğer maddi zararları kanıtlamak için kullanılır.

Haksız Tutuklulukta Dava Açma Süresi ve Zaman Aşımı

Haksız tutuklama tazminatı için dava açma süresi, hukukun belirlediği belirli kurallar çerçevesinde işlemektedir. Türkiye’de bu süre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesi gereğince düzenlenmiştir. Haksız tutuklama nedeniyle tazminat davası açmak isteyen bireylerin uyması gereken süreler aşağıdakilerdir:

  • Üç Aylık Süre: Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay içinde tazminat davası açılmalıdır.
  • Bir Yıllık Süre: Her halükarda, kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde de tazminat davası açılması gerekmektedir.

Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir; yani belirtilen sürelerin geçirilmesi durumunda tazminat talebinde bulunulamaz. Mahkeme, bu sürelerin geçirilip geçirilmediğini resen dikkate alır.

Haksız tutuklama tazminatı için zaman aşımı süresi, yukarıda belirtilen sürelerle örtüşmektedir. Tazminat davası açma süresi, kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay ve bir yıl olarak belirlenmiştir. Bu süreler, hak düşürücü nitelikte olduğundan, süresinde dava açılmadığı takdirde hak kaybı yaşanır.

Haksız Tutuklama Tazminatı ile İlgili Bilinmesi Gerekenler

Haksız tutuklama tazminatı, bireylerin yaşadığı hukuka aykırı uygulamalar sonucunda devlet aleyhine açabilecekleri bir tazminat davasıdır ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken birçok hukuki detay bulunmaktadır. Bu bilgiler bağlamında kişileri tazminat ödenmezse ne olur? şeklindeki sorular da oldukça düşündürmektedir. Öte yandan, haksız tutlama tazminat davaları karmaşık hukuki süreçler içerdiğinden, bir avukatın desteği önemlidir. Avukat, dava açma koşulları, tazminat hakları ve süreç hakkında bilgi sahibi olmalı ve müvekkilinin haklarını etkili bir şekilde savunmalıdır. Örneğin, Kalemci İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek konuyla ilgili detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.

Hangi Hallerde Tutuklama Haksız Olur?

Türkiye’de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinde haksız tutuklama halleri belirlenmiştir. Haksız tutuklama olarak kabul edilen hallerden bazıları aşağıdaki şekildedir:

  • Bir kişi, kanunlarda belirtilen tutuklama koşulları dışında yakalanmış veya tutuklanmışsa, bu durum haksız tutuklama olarak kabul edilir.
  • Kanuni gözaltı süresi içinde, kişi hâkim önüne çıkarılmamışsa, bu durum da haksız tutuklama sayılır. Gözaltı süresi, yasal olarak belirlenen süreler içinde tamamlanmalıdır. Bu konuda dikkat etmek gerekmektedir ki, çoğu zaman 1 günlük gözaltı tazminat açısından değerlendirilme de farklılık göstermektedir.
  • Tutuklanan kişiye, kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklama yapılmışsa, bu da haksızlık teşkil eder.

Davası Açma Süresi

Haksız tutuklamaya uğrayan kişileri düşündüren bir diğer soru, beraat ettim şimdi ne olacak? olmaktadır. Tazminat davası açma süresi, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren üç ay ve bir yıl olarak öngörülmüştür. Bu zaman dilimleri, hak düşürücü özellik taşıdığından, belirtilen süre içinde dava açılmazsa hak kaybı meydana gelir.

Tazminat Davasını Kim, Kime Karşı Açar?

Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat davası, Maliye Hazinesi aleyhine açılır. Yani, mağdur olan kişi tazminat talebinde bulunurken Hazine’yi davalı olarak gösterir. Haksız tutuklama nedeniyle, ağır ceza mahkemesi tazminat davası açılmasında görevli mahkeme olmaktadır. Yetkili yer mahkemesi ise zarara uğrayanın oturduğu yer mahkemesidir.

Haksız Tutuklama Tazminat Dilekçesi

Aşağıda yer alan haksız tutuklama tazminatı dilekçesi, yalnızca bir taslak olarak değerlendirilmelidir. Her durumun kendine özgü şartları göz önünde bulundurularak, bireysel bir dilekçe düzenlenmelidir. Siz de daha kapsamlı bir dilekçe için İzmir Ceza Avukatı hizmetleri sağlayan Kalemci Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

Dilekçe Örneği

………….. NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE

DAVACI: İsim-Soyisim, T.C Kimlik Numarası, Adres 

VEKİLİ: İsim-Soyisim, Baro Sicil Numarası, Adres, UETS Numarası (Avukatınız var ise bu kısmı doldurunuz)

DAVALI: Devlet Hazinesi(Hazine Müsteşarlığı)

KONU: Haksız tutuklama nedeniyle tazminat talebinden ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

  1. Müvekkilim, ………… Ceza Mahkemesi …/… Esas no ve …/… sayılı kararı ile ………………….. suçundan …………….. Ceza Mahkemesinin …/…/… tarih ve …/… karar numarası ile tutuklanmıştır. Müvekkil, ……………Ceza Mahkemesinin …/…/… tarihli kararına kadar geçen süre zarfında cezaevinde tutuklu bulunmuş olup, söz konusu mahkemenin …/… Esas, …/… Karar sayılı …/…/… tarihli beraat kararıyla suçsuz olduğu kesinleşmiştir.

(Bu kısımda yer alan bilgileri kişi kendi durum ve koşullarına göre doldurmalıdır)

  1. Davacı müvekkilim, tutuklandığı dönemde faal olarak istihdam edildiği işinden ayrılmış ve aylık geliri olan … TL’yi kaybetmiştir. Sabıka kaydı bulunmayan müvekkilim, cezaevi süreci boyunca ve tahliye sonrasında maddi ve manevi zorluklarla karşılaşmıştır. İlk defa suçlanan müvekkilim toplumsal itibarı zedelenmiş, rencide edilmiş ve işini kaybetmiştir. Bu durum, özgürlükten mahrum kalması, olumsuz bakışlara maruz kalması ve ruhsal sıkıntılara neden olmuştur.
  2. Müvekkil, toplam … gün süreyle cezaevinde tutuklu kalmış ve bu süre zarfında çalışma imkanı bulamamıştır, bu da maddi kayıplara sebep olmuştur. Suçsuz olduğunu bilen müvekkil, ağır koşullarda devam eden yargılama sürecinde bir avukat aracılığıyla kendisini temsil ettirmiştir. Bu hukuki temsil nedeniyle müvekkil, avukatına … TL ödeme yapmak zorunda kalmıştır. Bu durum, tutukluluk süresinde uğranılan maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi amacıyla dava açma gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

(Yukarıda yer alan iki kısımda da kişi kendi durumuna ilişkin somut olayları ve uğradığı tüm zararları kendi durum ve koşullarına göre doldurmalıdır)

HUKUKİ SEBEPLER: Ceza Muhakemesi Kanunu madde 141, 142 ve ilgili sair hukuki sebepler.

HUKUKİ KANITLAR : ………… Ceza Mahkemesinin …/…/… tarihli kararı ve tutuklama müzekkeresi,  ………… Ceza Mahkemesinin …/…/… tarihli tahliye kararı, ………… Ceza Mahkemesinin …/… Esas, …/… Karar ve …/…/… tarihli beraat kararı, İşten ilişik kesme belgesi, SGK dökümü ve ilgili sair yasal deliller

(Hukuki kanıtlar kısmında yer alan deliller örnek amaçlıdır. Bu bölümde, kişinin tutuklandığını ve bu sebeple zarar gördüğünü ispatlayacak her türlü kanıtı sunması önerilir)

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda özetlenen gerekçeler doğrultusunda, müvekkilimin yaşadığı mağduriyetin maddi boyutları şu şekildedir: cezaevi harcamaları, iş kaybı/çalışamama ve avukatlık ücreti, toplamda … TL tutarındadır. Ayrıca, toplum içinde bu yaş grubundaki bir bireyin tutuklanması nedeniyle oluşan infialin bir sonucu olarak, manevi zararın toplamı da … TL olarak belirlenmiştir. Bu meblağın, tutuklanma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesi hususunda karar verilmesini talep etmekteyim. Ayrıca, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesini saygılarımla arz ederim.(…../……../……)

İSİM-SOYİSİM            

İMZA

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Haksız tutuklama tazminat davasında görevli ve yetkili mahkeme, davacının ikametgahının bulunduğu yerin ağır ceza mahkemesidir. Eğer davacının ikamet ettiği yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi varsa, haksız tutuklamaya neden olan mahkeme dışında başka bir ağır ceza mahkemesi de davaya bakabilir. Eğer davacının ikamet ettiği yerde yalnızca bir ağır ceza mahkemesi bulunuyorsa, en yakın ağır ceza mahkemesinde dava açılmalıdır.

Haksız Tutuklama Yargıtay  Kararları

Haksız tutuklama ile ilgili yargıtay kararlarına ilişkin örnek bilgiler aşağıdaki şekilde olmaktadır:

YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ

T. 15.7.2005 E. 2005/6272 K. 2005/8782

• HAKSIZ TUTUKLAMA ( Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat İsteği – Davacı Seyahat Acentesinde Çalıştığını İddia Ettiğinden İkamet Ettiği Yerdeki Seyahat Acentalarından ve Ticaret Odasından Günlük Kazancının Sorularak Maddi Tazminata Hükmedileceği )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ

• GÜNLÜK KAZANÇ ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat İstemi – İkamet Ettiği Yerdeki Seyahat Acentalarından ve Ticaret Odasından Sorularak Maddi Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği )

1412/m.104/5

ÖZET : Haksız olarak tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminat isteğinde; davacı Seyahat Acentesinde çalıştığını iddia ettiğinden ikamet ettiği yerdeki Seyahat Acentalarından ve ticaret odasından günlük kazancının sorulmak suretiyle maddi tazminat tayin edilmemesi yasaya aykırıdır.

DAVA : Haksız olarak tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunan davacı Mehmet Aydın’ın maddi tazminatın reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.000.000.000 TL. manevi tazminatın davalı hazineden alınarak davacıya ödenmesine dair ANTALYA 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18.10.2004 gün ve 2003/388 D.İş, 2004/388 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı hazine vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onanma isteyen tebliğnamesi ile 14.07.2005 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre davalı hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede;

1- Davacı Seyahat Acentesinde çalıştığını iddia ettiğinden ikamet ettiği yerdeki Seyahat Acentalarından ve ticaret odasından günlük kanancının sorulmak suretiyle maddi tazminat tayin edilmemesi,

2- Avukatlık ücret tarifesinin 13/4 maddesi uyarınca tarifenin üçüncü kısmına göre davacı lehine Avukatlık ücreti tayin edilmemesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden isteme aykırı olarak hükmün BOZULMASINA, 15.07.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ

T. 16.3.2005 E. 2004/4610 K. 2005/1116

• 466 SAYILI YASAYA GÖRE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Davacının Sosyal Ve Ekonomik Durumuna Hal Ve Mevkiin İcabına Tutuklu Kaldığı Süre Ve Benzeri Hususların Gözetilmesi Gereği )

• HAKSIZ TUTUKLAMA ( Tutuklu Kaldığı Süre Ve Benzeri Hususlar Gözetilmek Suretiyle Zenginleşme Sonucu Doğurmayacak Şekilde Hak Ve Mesafet Kurallarına Uygun Makul Ve Makbul Bir Miktar Olarak Tayin Ve Tespiti Gereği – 466 Sayılı Yasaya Göre Manevi Tazminat Talebi ) 466/m.1

ÖZET : 466 Sayılı Yasaya göre manevi tazminat talebinde bulunan davacı hakkında, objektif bir kriter olmamakla birlikte hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumuna hal ve mevkiin icabına, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve mesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekir.

DAVA : 466 Sayılı Yasaya göre manevi tazminat talebinde bulunan davacı Mehmet Erkoç vekilinin istemi üzerine yapılan inceleme sonucunda: Davanın kısmen kabulü ile 466 Sayılı Kanuna göre 3.150.000.000 lira manevi tazminat ile 550.000.000 lira dilekçe yazım ücretinin devlet hazinesinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair ÜNYE Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 09.04.2003 gün ve 2001/72 Esas, 2003/53 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı temsilcisi tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 08.03.2004 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Evrak üzerinden karar verilmesi gerekirken tüm işlemlerin duruşma açılarak yapılması ve hüküm kurulması telafisi mümkün bulunmadığından bozma sebebi yapılmamış, vekalet ücretinin 28 Kasım 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13.maddesinin 4.fıkrası delaletiyle ikinci kısmın ikinci bölümünün onuncu sırasındaki miktara uygun olarak tayin edilmiş olması karşısında tebliğnamenin ikinci bendindeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve taktirine incelenen dosya içeriğine göre davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

Objektif bir kriter olmamakla birlikte hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumuna hal ve mevkiin icabına, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve mesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, bu ölçülere uymayacak şekilde eksik tayini,

SONUÇ : Yasaya aykırı ise de; bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın CMUK. nun 322 nci maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan manevi tazminatın 5.000.000.000 liraya yükseltilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Hırsızlık Suçu Nedir? Cezası ve Şartları için tıklayın.

İcra Nedir?

İcra Nedir?

İcra Takibi Nasıl Başlatılır?

İcra ne demek? ve İcra takibi ne demek? sorular son zamanlarda oldukça popüler olmaktadır. İcra, bir alacaklının borcunu tahsil etmek amacıyla başlattığı yasal işlemlerdir. Bu süreç, İcra Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir ve icra takibi olarak adlandırılır. Peki, icra takibi nedir? İcra takibi, alacaklının borçludan alacağını almak için icra müdürlüğünde başlattığı hukuki bir süreçtir..

İcra, iki ana türe ayrılır:

  • İlamlı İcra: Bu tür, bir mahkeme kararına dayanarak başlatılır. Yani, alacaklı, mahkeme tarafından verilen bir karar ile borcunu tahsil etmeye çalışır.
  • İlamsız İcra: Bu tür, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın başlatılabilir. Alacaklı, borçlunun borcunu ödememesi durumunda icra müdürlüğüne başvurarak borcunu tahsil edebilir. İlamsız icra, kendi içinde iki alt gruba ayrılır:

Genel Haciz Yolu ile İlamsız İcra: Borçlunun mal varlığına el konulması için başvurulan yöntemdir.

Kambiyo Senedine Dayanan İcra Takibi: Alacaklının elinde bulunan kambiyo senetlerine dayanarak başlatılan icra takibidir.

İcra süreci, alacaklının icra müdürlüğüne başvurarak takip açmasıyla başlar. Borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine itiraz edebilir. Eğer borçlu, icra takibine itiraz etmezse, icra müdürlüğü borç miktarına yetecek değerdeki eşyaları tespit ederek alacaklıya teslim edebilir. Bu bilgiler, icra ne demek hukuk alanında en sık sorulan konulardan olduğundan oldukça yararlı olmaktadır.

İcra Takibi Aşamaları

İcra takibi, alacaklıların borçlarını tahsil etmek için başlattığı yasal süreçtir ve genel haciz yolu ile icra takibi temel olarak altı aşamadan oluşur:

  • Takip Talebi: Peki, icra takibi nerede açılır? Alacaklı, icra müdürlüğüne bir takip talebi sunar. Bu talep, yazılı olarak hazırlanmalı ve gerekli harçlar yatırılmalıdır.
  • Ödeme Emri: Takip talebi kabul edildikten sonra icra müdürlüğü, borçluya bir ödeme emri gönderir. Bu emirde borç miktarı ve ödeme süresi belirtilir. Borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz etme hakkı vardır.
  • Takibin Kesinleşmesi: Borçlu, ödeme emrine itiraz etmezse, icra takibi kesinleşir. Bu durumda alacaklı, borçlunun mal varlığına haciz koyma talebinde bulunabilir. Dolayısıyla bu, icra olunmak anlamı taşımaktadır.
  • Haciz: Kesinleşen takibin ardından, alacaklı icra müdürlüğüne başvurarak borçlunun mal varlığı üzerinde haciz işlemi başlatır. Haciz, borçlunun mal varlığının belirlenip, haczedilmesi sürecidir.
  • Satış: Haczedilen mallar, icra müdürlüğü tarafından açık artırma ile satılır. Elde edilen gelir, alacaklının alacağını karşılamak için kullanılır.
  • Paraların Paylaştırılması: Satıştan elde edilen gelir, alacaklılar arasında paylaştırılır. Bu aşamada, alacaklıların alacakları oranında ödeme yapılır.

Eğer sizin de icra takibi nasıl başlatılır? icra takibi nasıl yapılır? icraya vermek ne demek? şeklindeki sorularınız bulunuyorsa, Kalemci Hukuk, İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçerek, detaylı bilgi alabilirsiniz.

İlamsız İcra Yoluyla Takip

İlamsız icra yoluyla takip, alacaklının mahkeme kararı olmaksızın doğrudan icra dairesine başvurarak borçludan alacağını tahsil etmek için başlattığı bir icra takibi türüdür. Bu yöntem, özellikle özel hukuk ilişkilerinden kaynaklanan para alacaklarının tahsilinde kullanılır ve belirli bir senet, belge veya ispat aracına ihtiyaç duymadan gerçekleştirilebilir. İlamsız icra takibi üç türe ayrılır:

  • Genel Haciz Yoluyla İlamsız İcra Takibi: Alacaklının borçludan para veya teminat alacaklarını tahsil etmek için kullandığı bir yoldur.
  • Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla İlamsız İcra Takibi: Alacaklının elinde kambiyo senedi (bono, poliçe, çek) bulunması halinde başvurduğu yoldur.
  • Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi: Kiraya veren alacaklının, kiracı borçluyu tahliye etmek için başvurduğu yoldur.

İlamsız icra takibinde, alacaklı icra dairesine başvurarak takip talebinde bulunur. İcra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmez ise takip kesinleşir. Borçlu itiraz ederse, takip durur ve alacaklının mahkemeye başvurması gerekir.

İcra Takibi Harç Hesaplama

İcra masrafı hesaplama, her yıl güncellenen resmi tarife baz alınarak yapılır. Fakat icra masrafının ne kadar olacağı, çeşitli ihtimallere göre değişebilir. İcra takibinin ilamlı yahut ilamsız olmasına göre icra masrafı değişir. İcra takibindeki borçlu sayısına göre de icra masrafı değişir. Tebligatın şekline göre de icra masrafının değiştiği görülmektedir. İcra takibinin ilamsız olarak yapılması durumunda ise alacağın miktarına göre icra masrafı değişir.

Stopaj Nedir Nasıl Hesaplanır?

Stopaj, gelir veya kurumlar vergisine tabi kazançlara uygulanan ve kaynaktan kesilen bir vergi türüdür. Diğer bir deyişle, gelir veya kazanç elde edilmeden önce belirli oranlarda kesinti yapılarak vergi dairesine yatırılmasıdır.

İcra takibinde stopaj, alacaklı tarafından yapılan ödemeler üzerinden kesilen vergidir. Stopaj, gelir veya kurumlar vergisine tabi kazançların kaynağında kesilmesi anlamına gelir ve bu kesinti, ilgili vergi dairesine yatırılır. İcra takibi sürecinde, özellikle kira ödemeleri ve meslek hizmetleri gibi durumlarda stopaj uygulanır.

Muhtasar Beyanname Nedir, Nasıl Hesaplanır?

Muhtasar beyanname, gelir vergisi kesintilerini beyan etmek amacıyla işverenler veya vergi tevkifatı yapan kişiler tarafından düzenlenen bir beyannamedir. Bu beyanname, Gelir Vergisi Kanunu’nun 84. maddesine dayanarak, vergi matrahlarının toplu olarak vergi dairesine bildirilmesi işlemini içerir.

İcra takibi sürecinde, işverenler tarafından muhtasar beyanname düzenlenmesi, özellikle çalışanların maaşları ve diğer ödemeleri üzerinden yapılan vergi kesintilerinin doğru bir şekilde beyan edilmesi açısından önemlidir. Bu beyanname, icra takibi başlatıldığında, alacaklıların alacaklarını tahsil etmeleri için gerekli olan yasal süreçlerin düzgün bir şekilde yürütülmesine katkı sağlar.

Maaş Bordrosu Nedir ve Nasıl Hesaplanır?

Maaş bordrosu, işverenlerin çalışanlarına ödedikleri brüt maaş, kesintiler ve net maaş gibi bilgileri detaylı bir şekilde gösteren resmi bir belgedir. Bu belge, işverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve çalışana yapılan ödemelerin doğru bir şekilde hesaplandığını kanıtlar.

İcra takibinde maaş bordrosu, alacaklının borçlunun gelirlerini tespit etmesi ve alacağını tahsil edebilmesi açısından önemli bir belgedir. Maaş bordrosu, borçlunun ücretinden yapılacak kesintilerin hesaplanması ve borçlunun elinde kalacak net tutarın belirlenmesi için gereklidir.

Sigorta Primi Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Sigorta primi, çalışanların emeklilik, sağlık hizmetleri ve işsizlik sigortasından faydalanması için işveren tarafından ödenen bir tutar olup brüt ücret üzerinden hesaplanır. İcra takibinde sigorta primi ise, borçlunun sosyal güvenlik yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi durumunda, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından tahsil edilen sigorta primlerinin icra yoluyla tahsil edilmesi anlamına gelir. Sigorta primleri, çalışanların emeklilik, sağlık hizmetleri ve diğer sosyal güvenlik haklarından yararlanabilmesi için zorunlu ödemelerdir.

Gider Pusulası Nedir, Hangi Durumlarda ve Nasıl Düzenlenir?

Gider pusulası, bir malın veya hizmetin alımı için yapılan harcamanın belgelendirilmesi amacıyla düzenlenen, fatura niteliği taşıyan resmi bir belgedir. İşletmeler, fatura düzenleme yetkisi olmayan kişilerden mal veya hizmet aldıklarında, bu işlemi kaydetmek için gider pusulası kullanır. Gider pusulası, hem alıcı hem de satıcı için mali işlemlerin kanıtı olarak işlev görür ve olası vergi incelemelerinde veya hukuki süreçlerde önemli bir rol oynar.

İcra takibi sürecinde, alacaklıların borçlularına karşı yaptıkları harcamaları ve alacaklarını kanıtlamak için gider pusulası kullanmaları gerekmektedir. Bu belge, alacaklıların alacaklarını ispatlaması açısından önemlidir. Eğer borçlu, alacaklıya nakit ödeme yaptıysa ve bunun için fatura düzenlenmemişse, gider pusulası bu harcamanın kaydını tutmak için kullanılır. Bu durum, icra takibi sürecinde alacaklıların haklarını korumasına yardımcı olur.

İcra Ödeme Emri

İcra ödeme emri, icra takibi sürecinin önemli bir parçasıdır ve alacaklının borçludan alacağını tahsil etme amacıyla icra müdürlüğü tarafından düzenlenen resmi bir belgedir. Bu belge, borçluya, alacaklının talebi doğrultusunda icra takibi başlatıldığını ve borcun ödenmesi gerektiğini bildiren bir tebligattır. Ödeme emri genellikle aşağıdaki bilgileri içerir:

  • Alacaklının ve borçlunun kimlik bilgileri
  • Alacak miktarı
  • Ödeme süresi
  • İtiraz süresi ve şekli
  • İcra takibinin dayanağı

Sık Sorulan Sorular

Haciz Olunca Ne Olur?

Haciz, icra takibi sürecinin bir parçası olarak borçlunun mal varlığına yönelik yapılan bir işlemdir. Haciz işlemi, alacaklının alacağını tahsil edebilmesi için borçlunun sahip olduğu taşınmaz veya taşınır malların üzerine konulan hukuki bir sınırlamadır. Haciz işlemi kısaca, borçlunun mal varlığına el konulması anlamına gelir. Alacaklı, icra mahkemesi aracılığıyla borçlunun mal varlığının haczini talep edebilir. Haciz edilen mallar, borçlunun borcunu ödememesi durumunda satışa çıkarılabilir. 

İcra ve Haciz Arasındaki Fark Nedir?

İcra işlemi nedir? ve Haciz işlemi nedir? şeklindeki sorular, kişilerin kafasını oldukça karıştırmaktadır. İcra ve haciz, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için kullandıkları iki farklı kavramdır. İcra, genel olarak alacağın tahsili için yapılan tüm işlemleri kapsarken, haciz daha spesifik olarak borçlunun mal varlığına el konulması işlemini ifade eder. İcra takibi başlatıldıktan sonra borçlu borcunu ödemezse haciz işlemleri başlar. Yani haciz, icra takibinin bir aşamasıdır.

Bulut Bilişim ve Hukuk için tıklayın.

Hırsızlık suçu nedir ? Cezası ve Şartları

Hırsızlık suçu nedir ?

Hırsızlık Suçu ve Cezası

Hırsızlık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 141. maddesinde düzenlenmiştir. TCK hırsızlık suçu, başkasının zilyedi olduğu taşınır bir malın, zilyedin rızası olmadan alınmasıyla meydana gelir. Hırsızlık, malvarlığı değerlerine karşı işlenen bir suç olup, ekonomik çıkar sağlamak amacı taşır.

TCK 141 Hırsızlık Suçu ve Cezası

Türk Ceza Kanunu‘nun (TCK) 141. maddesine göre hırsızlık suçu, “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye” işlenen bir suçtur. Örneğin, basit hırsızlık TCK 141. maddesine göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası gerektirir. Suçun gece vakti işlenmesi, kamu hizmetinin aksaması gibi durumlar cezanın artırılmasına neden olur. Ayrıca, suçun bir örgüt tarafından işlenmesi halinde de ceza yarı oranında artırılır. Öte yandan, hırsızlık suçunun, paydaşlar arasında veya hukuki bir ilişkiye dayanan alacak tahsil amacıyla işlenmesi durumunda, ceza 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile de sınırlı kalabilir.

TCK 142 Nitelikli Hırsızlık Suçu ve Cezası

Peki, Nitelikli Hırsızlık nedir? Türk Ceza Kanunu’nun TCK 142 maddesinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçu, basit hırsızlık suçuna girmeyen ancak kanunda belirtilen özel durumlarda işlenen hırsızlık halleridir. Nitelikli hırsızlık suçunda, suçun işlenme şekline göre ceza arttırılır veya azaltılır. TCK 142/1 uyarınca hırsızlık suçu nitelikli helleri ile işlenmesi halinde fail hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası uygulanır. TCK 142/2 uyarınca nitelikli hırsızlık suçunun daha ağır hallerinden birinin işlenmesi durumunda ise ceza 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır.

Hırsızlık Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

Hırsızlık cezası için daha az cezayı gerektiren haller, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 144. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede belirtilen durumlar, hırsızlık suçunun daha hafif cezaya tabi olmasını sağlayan özel koşulları içerir. Hırsızlık suçu, paydaşlar arasında veya elbirliği ile malik olunan bir mal üzerinde işlendiğinde, bu durum şikâyete bağlıdır. Fail hakkında verilecek ceza, 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile sınırlıdır

Eğer hırsızlık, bir hukuki ilişkiye dayanan alacak tahsil amacıyla gerçekleştiriliyorsa, bu durumda da daha az ceza uygulanır. Yine, bu durum şikâyete bağlıdır ve ceza 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile sınırlıdır. 

Ek olarak, hırsızlık suçunun konusu olan malın değeri azsa, bu durum da cezada indirim sebebi olabilir. Yargıtay kararlarına göre, hırsızlık suçunun konusu olan eşyanın değeri düşükse, mahkeme cezada indirim yapma veya ceza vermeme yönünde geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Bu gibi durumlara İzmir Ceza Avukatı bakmaktadır.

Hırsızlık suçunda etkin pişmanlık

Hırsızlık suçunda etkin pişmanlık, failin suçtan sonra pişmanlık duyarak mağdurun zararını gidermesi veya azaltması durumunda cezada indirim yapılmasını sağlayan bir hukuki düzenlemedir. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık, hırsızlık suçu için de uygulanabilir. Ayrıca, suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz. Öte yandan, fail, mağdurun zararını tamamen veya kısmen gidermelidir. Bunun için ya çalınan malın aynen iadesi ya da mağdurun uğradığı zararın tazmin edilmesi gerekir.

Hırsızlık Suçunun Şartları ve Unsurları

Hırsızlık suçunun unsurları ve şartları, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenmiş ve suçun oluşabilmesi için gereken temel bileşenleri tanımlamıştır. Hırsızlık, başkasına ait taşınır bir malın, zilyedinin rızası olmaksızın alınmasıyla meydana gelen bir suçtur.

Hırsızlık Suçunun Konusu Taşınır Maldır

Hırsızlık suçunun konusu, Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre “başkasına ait taşınır mal”dır. Bu tanım, hırsızlık suçunun oluşabilmesi için gereken temel unsurları belirler. Hırsızlık suçu, yalnızca taşınabilir mallar üzerinde işlenebilir. Taşınır mal, fiziksel olarak yer değiştirebilen ve başkasına ait olan her türlü eşya anlamına gelir. Bu kapsamda, sahipli hayvanlar da taşınır mal olarak değerlendirilir.

Hırsızlık Suçu İle Zilyetlik Korunmaktadır

Bu suç, başkasına ait taşınır bir malın zilyedinin rızası olmadan alınmasıyla oluşur. Hırsızlık suçunun koruduğu hukuki yarar, zilyetlik ve zilyetliğin sağladığı haklardır. Zilyet, bir malı fiilen hakimiyeti altında bulunduran kişidir. Zilyetlik, malın mülkiyetinden bağımsız olarak, mal üzerinde tasarruf yetkisini ifade eder. Zilyet, malın sahibi olmayabilir; örneğin, bir malı kullanma hakkına sahip olan kişi de zilyet sayılır.

Hırsızlık suçu, yalnızca mülkiyet hakkını değil, aynı zamanda zilyetlik hakkını da korumaktadır. Bu durum, hırsızlık suçunun hem mülkiyet hem de zilyetlik açısından iki farklı hukuki durumu aynı anda koruduğunu gösterir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hırsızlık suçunun koruduğu hukuki yararın hem mülkiyet hem de zilyetlik olduğunu kabul etmiştir.

Hırsızlık Suçu Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

Hırsızlık suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun en basit halinde bile 8 yıldır. Yani hırsızlık suçunun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içinde dava açılmadığı takdirde zamanaşımı gerçekleşir ve dava açılamaz. Öte yandan, basit hırsızlık suçu (TCK m.141), uzlaştırmaya tabi suçlar arasında yer alır. Soruşturma veya kovuşturma başlamadan önce uzlaştırma prosedürünün yerine getirilmesi gerekir. Nitelikli hırsızlık suçu ise uzlaşma kapsamında değildir. Nitelikli hırsızlık suçunda uzlaştırma hükümleri uygulanmadan yargılamaya başlanabilir.

Hırsızlık Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay kararları, hırsızlık suçunun unsurları, etkin pişmanlık halleri ve suçun nitelikli şekilleri hakkında önemli içtihatlar sunmaktadır. Bu kararlar, uygulayıcıların ve hukukçuların hırsızlık suçuna ilişkin değerlendirmelerinde yol gösterici niteliktedir. Hırsızlık suçunun, zilyetlik hakkını koruduğu ve bu bağlamda hukukun sağladığı koruma altındaki unsurların net bir şekilde belirlenmesi, ceza hukuku açısından büyük önem taşımaktadır.

Hırsızlık Suçu ve Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi

Hırsızlık suçu ile suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu ayrı suçlardır. Hırsızlık suçu, malın zilyedinin rızası olmadan alınmasıyla oluşurken; suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, daha önce işlenmiş bir suçtan elde edilmiş eşyanın bilerek satın alınması veya kabul edilmesiyle meydana gelir. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun cezası, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasıdır

Sıkca Sorulan Sorular

Hırsızlık kaç ay hapis?

Peki, hırsızlık davaları nasıl sonuçlanır? Basit hırsızlık suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Nitelikli hırsızlık ise, daha ağır ceza gerektiren hallerde işlenir. Bu durumda ceza 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir.

Hiç sabıkası olmayan ceza alır mı?

Hiç sabıkası olmayan bir kişi, ilk defa hırsızlık suçu işlediğinde, mahkeme failin daha önceki suç geçmişini göz önünde bulundurarak ceza uygulamasında indirim yapabilir. Ancak bu, cezanın tamamen kaldırılacağı anlamına gelmez. Hüküm, suçun niteliğine ve diğer koşullara bağlı olarak değişir.

Bilişim Sistemleri Kullanılarak Yapılan Hırsızlık Nedir?

Bilişim sistemleri kullanılarak yapılan hırsızlık, Türk Ceza Kanunu’nda nitelikli hırsızlık olarak tanımlanan bir suç türüdür. Bu suç, bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle başkasına ait taşınır malların zilyedinin rızası olmadan alınmasıyla gerçekleşir.

Kilitli Eşya Hakkında Hırsızlık Cezası Nedir?

Kilitli eşya, herkesin girebileceği bir yerde bırakılmışsa ve bu eşya kilitlenerek muhafaza altına alınmışsa, bu durumda nitelikli hırsızlık suçu oluşur. Bu suçun cezası 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasıdır.

Alışveriş Merkezinde Mağazada Hırsızlık Suçuna Teşebbüs ve Cezası Nedir?

Alışveriş merkezinde veya mağazada hırsızlık suçuna teşebbüs, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenmiş bir suçtur. Bu tür bir suçun teşebbüs aşamasında kalması, failin suçun tamamlanmasına yönelik hareketlerde bulunması ancak çeşitli sebeplerle suçu tamamlayamaması durumunu ifade eder.

 

Denetimli Serbestlik Nedir? için tıklayın.