Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edilen COVİD-19 (Korona virüsü) salgını nedeniyle birçok ülkede, ekonomik ve sosyal hayat üzerinde olağanüstü hareketlenmeler yaratan bazı tedbirler alınmıştır. Türkiye’de de COVİD-19 salgının ekonomik ve ticari hayattaki etkilerini ve olası olumsuz sonuçlarını en aza indirmek amacıyla yasama ve yürütme alanında hızla yeni düzenlemelere gidilmektedir.
Yasama alanında yapılan bu düzenlemelerden biri de 7244 Sayılı Yeni Koronavirüs Salgının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Daire Kanun’dur.
İlgili düzenlemeler ile hem Türk Ticaret Kanunu ve Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun’da birtakım değişikliklere gidilerek COVİD-19 salgınının ticari hayata olumsuz etkilerinin ve nakit kaybının önüne geçilmesi amaçlanmış hem de iş ve sosyal güvenlik hukuku alanında birtakım düzenlemeler yapılarak bu süreçte işverenlerin ve işçilerin menfaatleri dengeli olarak gözetilmeye çalışılmıştır. Bu değişikliklere sırasıyla değinmekte fayda görmekteyiz.
7224 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Ticaret Bakanlığı tarafından salgının ekonomik faaliyetlere olumsuz etkisinin bertaraf edilmesi amacıyla bir takım tedbirler öngörülmüş ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne gönderilen 31.03.2020 tarihli yazı ile sermaye şirketlerinin mevcut öz kaynaklarını koruması amacına işaret edilerek “kamunun iştiraki olan şirketler hariç olmak üzere, sermaye şirketlerinin 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak bu yıl gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında gündeme alınacak nakit kâr payı dağıtımı kararlarında, geçmiş yıl kârlarının dağıtıma konu edilmemesi ve dağıtım tutarının 2019 yılı net dönem kârının %25’ini aşmaması ve yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilmemesi hususlarında ticaret ve sanayi odaları aracılığıyla şirketlere duyuru yapılması” bildirilmiştir.
Bakanlığın anılı bilgilendirme yazısının Türk Ticaret Kanunu’na aykırı bir uygulama olması ve normlar hiyerarşisine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle aslen “öneri” niteliğinden ileriye gitmesi mümkün olmamıştır. Bu nedenle bu tedbirlerin yasal bir düzenlemeye bağlanması ihtiyacı doğmuş ve 7244 Sayılı Kanunun 12. Maddesi ile Türk Ticaret Kanunu’na, Ticaret Bakanlığı’nın 31.03.2020 tarihli yazısı ile paralel olarak, sermaye şirketlerinde kar dağıtımına miktar ve zamanla sınırlı olarak bir takım sınırlamalar getiren Geçici 13. Madde eklenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’na eklenen Geçici 13. Madde şu şekildedir:
“Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez, genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez. Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketler hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen süreyi üç ay uzatmaya ve kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Genel kurulca 2019 yılı hesap dönemine ilişkin kâr payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem kârının yüzde yirmi beşini aşan kısma ilişkin ödemeler birinci fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar ertelenir.
(3) Bu maddenin kapsamına giren sermaye şirketlerine ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair usul ve esasları belirlemeye, Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Ticaret Bakanlığı yetkilidir.”
Madde gerekçesinde de bu düzenlemenin getirilmesinin amacı “Ekonomik faaliyetlerin azalması, sınırların kapatılması, hem arz hem de talep tarafında ortaya çıkan belirsizlikler sebebiyle salgının toplum sağlığı ve ekonomi üzerindeki etkileri henüz net olarak ortaya konulamadığı; bu çerçevede, ihtiyatlılık politikası gereği olarak, şirket nakit kâr dağıtımı yapılmak suretiyle azaltılmaması, şirketlerimizin mevcut öz kaynak yapılarının korunması ve ilave finansman ihtiyacının doğmaması” olarak belirtilmiştir.
Gerçekten de her ne kadar Türk Ticaret Kanunu gereği sermaye şirketlerinde pay sahiplerinin kar payı alma hakkı vazgeçilmez bir hak ise de, anılan düzenleme ile şirket malvarlığının korunmasının hedeflendiği ve pay sahiplerine % 25’i aşmayacak şekilde kar payı dağıtımına izin vererek menfaatler dengesinin de sağlanmaya çalışıldığı görülmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’na eklenen Geçici 13. Maddeye göre 2019 yılı hesap dönemine ilişkin kar payı dağıtımına ilişkin karar alınıp alınmadığına göre ikili bir ayrıma gidilmesi gerekmektedir:
- Kanunun yürürlüğe girdiği 17.04.2020 tarihi itibariyle Genel Kurul tarafından henüz 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak kar payı dağıtımına ilişkin bir karar alınmamış ise Genel kurul tarafından 30.09.2020 tarihine kadar 2019 yılı net önem karının yalnızca %25’ine kadarının dağıtımına karar verilebilecektir. Bu noktada Genel Kurul çağrısının 17.04.2020 tarihinden önce veyahut sonra yapılmış olması da bir önem taşımamaktadır.
Buna karşın kanun koyucu, 30.09.2020 tarihine kadar geçmiş dönem karları ve serbest yedek akçelerin de dağıtımını ve yönetim kuruluna kar payı avansı dağıtım yetkisi verilmesini de oran veya miktarla sınırı öngörmeksizin tamamen yasaklamıştır.
- Kanunun yürürlüğe girdiği 17.04.2020 tarihi itibariyle Genel Kurul tarafından 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak kar payı dağıtımına ilişkin karar alınmış ancak henüz pay dağıtımı gerçekleşmemiş veya kısmi ödeme yapılmış olması durumunda ise, 2019 yılı net dönem karının %25’ini aşan kısmına ilişkin ödemeler 30.09.2019 tarihine kadar ertelenecektir.
Bununla birlikte, “Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketler hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz.” Denilmek suretiyle işbu sermaye şirketleri kapsam dışı bırakılmışve bu fıkrada belirtilen sürenin Cumhurbaşkanı tarafından üç ay uzatılabileceği ve kısaltılabileceğide belirtilmiştir.
Kanunun uygulanmasından doğan çelişki ve sorunların önüne geçilebilmesi amacıyla Resmi Gazete’de Ticaret Bakanlığı tarafından 17.05.2020 tarihinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 13. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe konulmuştur.
İşbu Tebliğ’in 4. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Geçici 13. Maddede yer almayan iç kaynaklardan sermaye artırımı durumu da hüküm altına alınmıştır. Buna göre:
Türk Ticaret Kanununun 462. Maddesi uyarınca şirket esas sözleşmesi veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek gerçekleştirilecek iç kaynaklardan sermaye artırımında Geçici 13. Madde düzenlenen % 25 sınırlaması uygulanmayacaktır.
Tebliğin 4. maddesinin 3. fıkrasında da yine Geçici 13. Maddede yer almayan “şirketin hesap döneminde zarar etmiş olmasına karşın serbest yedek akçelerden dağıtım kararı alınmış olması” durumu düzenlenmiş, bu durumda da henüz ödenmemiş kısma ilişkin tüm ödemelerin Cumhurbaşkanlığı tarafından kararlaştırılan sürenin sonuna kadar erteleneceği hüküm altına alınmıştır.
Görüldüğü gibi Bakanlık, burada amaca ve Geçici 13. Maddenin yedek akçelerden yapılacak dağıtımın yasaklanması hükmüne uygun olarak şirketin hesap döneminde zarar etmiş olmasına karşın serbest yedek akçelerden dağıtım kararı alınmış olması durumunda % 25 sınırından söz etmeyerek henüz ödemesi yapılmamış tüm ödemelerin belirlenen sürenin sonuna kadar erteleneceğini düzenlenmiştir.
Aynı maddenin devamında erteleme süresi boyunca ertelenen ödemelere faiz işlemeyeceği ve 4. fıkrada da “Genel kurula önceden verilen bir kar payı avansı dağıtımı yetkisi var ise avans ödemelerinin de erteleme süresinin sonuna kadar erteleneceği” düzenlenmiştir.
Ticaret Bakanlığı tarafından 17.05.2020 tarihinde yayımlanan Tebliğin 5. maddesi ile kar payı dağıtımına ilişkin getirilen sınırlamalara bir takım istisnalar getirilmiş ve bu istisnaların uygulanması, Bakanlık’tan uygun görüşü alınmasına bağlanmıştır. Buna göre:
- Yeni koronavirüs (Covid-19) kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle kısa çalışma ödeneğinden ve/veya ücretsiz izne ayrılanlardan nakdi ücret desteğinden yararlandırılanları istihdam edenler ile 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici 20 nci maddesi ve ilgili Kararlar uyarınca Hazine destekli kredi kefaleti kullanan ve halen kapanmamış kredi borç bakiyesi bulunanlar hariç, 120.000 Türk Lirası ve altında kâr payı dağıtımı kararı alan şirketler,
- Pay sahiplerince, dağıtımına karar verilen kâr payının yarısından fazlasının, Kanun hükümleri çerçevesinde başka bir sermaye şirketine olan sermaye taahhüt borcunun nakden ve defaten ifasında kullanılması şartıyla, kâr payı dağıtımı kararı alınan şirketler,
- Pay sahiplerince, dağıtımına karar verilen kâr payının, imzalanan kredi sözleşmeleri veya proje finansman sözleşmeleri kapsamında 30.09.2020 tarihine kadar muaccel hale gelen yükümlülüklerin ifasında nakden kullanılması şartıyla, kâr payı dağıtımı kararı alınan şirketler, Tebliğin 6. maddesinde yazılı usul ve şekil ile Bakanlıktan alacakları uygun görüşü ile kar payı dağıtımı sınırlamalarının dışında kalabileceklerdir.
Bu Tebliğ ile Bakanlık tarafından, Geçici 13. Maddenin uygulanmasından doğan sorunların önüne geçilmesi ve menfaat dengesinin kurulması amaçlanmıştır.
Tüm bu düzenlemlere karşılık, Türk Ticaret Kanununun 358. Maddesinde sayılan istisna halleri dışında pay sahiplerinin şirkete borçlanabilmesi serbestisi devam ettiğinden salt anılan düzenleme ile istenilen amaca ulaşılamayacağı söylenebilir.
Bu süre içerisinde (17.04.2020-30.09.2020) net kar payının %25’ini aşan bir dağıtım kararı alınamayacağından ve bu kısma ilişkin kar payının ödenmesi pay sahibi tarafından da talep edilemeyeceğinden, bu kısım için işlemeye başlayan zamanaşımı süresinin de 30.09.2020 tarihine kadar durduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu noktada, sermaye şirketlerinde Genel Kurul tarafından anılan düzenlenmelere aykırı olarak %25’i aşan şekilde kar payı dağıtımına karar verilmesi veya kar payı dağıtımına ilişkin karar alınmakla birlikte henüz ödenmeyen veyahut kısmi ödeme yapılan durumlarda ödemenin %25’i aşacak şekilde yapılması, istisnaların gözetilmemesi ve Tebliğ hükümlerinin uygulanmaması durumunda Genel Kurul kararının iptal edilebilirliği veya butlanından söz edilebilecek; Bakanlık tarafından şirket hakkında fesih davası açılabilmesi gündeme gelebilecek; hatta kar payının ilgili düzenlemeye aykırı olarak pay sahiplerine ödenmesi durumunda haksız kar payının iadesi talep edilebilecek, iadenin mümkün olmaması durumunda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilecektir.
Doktrinde bir kısım yazarlar, 17.04.2020-30.09.2020 tarihlerinde verilecek Genel Kurul kararında %25’in üzerinde kar payı dağıtımının, %25’i aşan kısım 30.09.2020 tarihinden sonra dağıtılmak üzere alınan kararın iptale veyahut butlan ile sakatlığa tabi olmayacağını belirtmekte ise de kanunun emredici hükmü ve lafzı göz önünde bulundurulduğunda, sürenin Cumhurbaşkanı tarafından uzatılabileceği de nazara alınarak % 25’in üzerinde kar payı dağıtımına ilişkin toplantıların bu sürenin bitiminden sonra yapılması lehe olacaktır.
Kanun koyucu tarafından, Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan düzenlemelere paralel olarak Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da da birtakım düzenlemelere gidilerek EK 1. MADDE eklenmiştir. Buna göre:
“Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılamaz.
Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulamaz.”
Buna ek olarak, fahiş fiyat artışı konusunda caydırıcı olması adına, anılan maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenler hakkında 10.000 TL ila 100.000 TL; ikinci fıkraya aykırı hareket edenler hakkında ise 50.000 TL ila 500.000 TL idari para cezasına hükmedileceği düzenlenmiştir. Bu cezaların uygulanması ve her türlü tedbirin alınması amacıyla Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturulacak; Kurul cezaların uygulanmasında yetkili olacaktır.
7244 Sayılı Kanun ile ticari hayat ve sermaye şirketlerinin yanı sıra iş ve sosyal güvenlik hukuku alanında da bir kısım tedbirler alınarak düzenlemeler yapılmıştır.
Bu düzenlemeler kapsamında 4857 Sayılı İş Kanunu’na GEÇİCİ 10. MADDE eklenmiş, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebeplerle fesih hakkı saklı kalmak koşulu ile her türlü iş veya hizmet sözleşmesinin feshi, 17.04.2020 tarihinden itibaren 3 ay süre boyunca yasaklanmıştır. Bu süre, cumhurbaşkanı tarafından sürenin bitiminden itibaren 3 ay uzatılabilir.
Ancak burada istihdamın korunmasının sağlanması amaçlandığından, işten çıkarma yasağının yürürlükte olduğu süre boyunca, maddi yükümlülüklerini azaltma amacı ile işverene işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırma hakkı tanınmıştır. Görüldüğü üzere, ücretsiz izne ayırma hakkı işveren için Kanundan doğan bir hak olarak düzenlenmiş olduğundan artık bu hususta işçinin onayı veya tarafların anlaşması şartı aranmayacaktır. Yine bu süre boyunca işçi, işverenin kendisini ücretsiz izne çıkarmış olması sebebi ile iş akdini haklı sebeple feshedemeyecektir.
İlgili hükme aykırı olarak, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık sebebi dışında, işçinin iş sözleşmesini fesheden işveren ya da işveren vekiline, her işçi için, o tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilmesi öngörülmüştür.
İşten çıkarma yasağı süresi boyunca işveren, İş Kanununun 25. Maddesinin II. Maddesinde belirtilen Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin varlığı durumunda işçinin iş akdini haklı nedenle derhal feshedebilecektir.
Bu düzenlemeye paralel olarak İşsizlik Sigortası Kanunu’na GEÇİCİ 24. MADDE eklenmiş, bu madde ile Geçici 10. madde uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ile 15.03.2020 tarihinden itibaren iş akdi işsizlik ödeneğinden yararlanabileceği şekilde feshedilmiş olmasına rağmen diğer şartları sağlamadığından işsizlik ödeneğinden faydalanamayan işçilere, fesih yasağı süresini aşmamak ve yaşlılık aylığı almıyor olmaları koşulu ile ücretsiz izinde kaldıkları veya işsiz kaldıkları süre için günlük 39,24 TL nakdi ücret desteği verileceği hüküm altına alınmıştır.
Geçici 10. Madde uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan işçilerin nakdi ücret desteğinden faydalanabilmesi amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvuru ve bildirim işveren tarafından yapılmalıdır.
Kısa çalışma başvuruları hakkında da ödemelerde uygunluk incelemesi sebebiyle yaşanabilecek gecikmelerin önüne geçilmesi amacıyla, geriye dönük olarak 29.02.2020 tarihinden itibaren işverenlerin Covid-19 salgını zorlayıcı sebebine dayalı olarak yaptıkları kısa çalışma başvuruları için, uygunluk tespiti yapılması beklenmeden işverenlerin beyanları doğrultusunda kısa çalışma ödemesi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Böylelikle, bir yandan COVİD-19 salgını kapsamında ticari ve ekonomik faaliyetleri sekteye uğrayan veya olumsuz etkilenen işyerlerinin maddi yükümlülükleri azaltılmaya çalışılacak, diğer yandan da bu şekilde ücretsiz izne çıkarılan işçilere kısmi de olsa ödemeler yapılarak ekonomik hayatlarını sürdürebilmeleri sağlanacaktır. Buna karşılık, yardımdan faydalanmasına rağmen işveren tarafından çalıştırıldığı tespit edilen işçiler için işveren aleyhine idari para cezası uygulanacağı düzenlenerek yardımların kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Sonuç olarak, zaman zaman korunması amaçlanan değer ile menfaat dengesi sağlanamasa da yasama ve yürütme tarafından, tüm Dünya’yı saran COVİD-19 salgının ülkemiz nezdinde sebep olabileceği ekonomik, ticari, finansal ve sektörel olumsuzlukların en aza indirilmesi amaçlanarak yukarıda bir kısmı detaylandırılan tedbir planları oluşturulmakta ve hızla yürürlüğe konulmaktadır. Tarafımızca da bu düzenlemelerin amaca ulaşmada fayda sağlayabileceği söylenebilir.
Hukuki destek almak için İzmir Avukat randevu alabilirsiniz.
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!