Boşanma Davasında İspat Yükü Kimdedir?

Hakim çekici ve 2 adet alyans

Boşanma davaları, evlilik birliğinin sonlandırılması sürecinde ortaya çıkan hukuki süreçlerdir. Bu davalarda, tarafların evliliklerini sonlandırmak için mahkemeye başvurdukları ve bu süreçte çeşitli deliller sunarak iddialarını kanıtlamak zorunda oldukları bir gerçektir. Boşanma davalarında, delillerin sunuluş şekli ve ispat yükünün kimde olduğu oldukça önemlidir. İzmir boşanma avukatı olarak, bu makalede boşanma davalarındaki delil sunma süreci, ispat yükünün dağılımı ve WhatsApp gibi dijital iletişim kayıtlarının delil olarak kullanılabilirliği konularına değineceğiz.

Boşanma davalarında, tarafların iddialarını kanıtlamak için ispat yükü vardır. İspat yükü, ilgili iddiaların kimin tarafından kanıtlanması gerektiğini ifade eder. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma davasında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatı dava açan tarafın yükümlülüğündedir. Yani dava açan taraf, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kanıtlamak zorundadır. Bu nedenle, boşanma davasını açan taraf, evlilik birliğinin neden sarsıldığını delillerle ortaya koymak durumundadır.

Deliller Nasıl Sunulur?

Boşanma davalarında deliller, çeşitli şekillerde sunulabilir. Yaygın olarak kullanılan delil türlerini şu şekilde sıralanabilir:

  1. Tanık Beyanları: Taraflar veya tanıklar, mahkemede ifade vererek olayları anlatabilirler. Tanıklar, davayı etkileyen olaylar hakkında bilgi sahibi olan kişilerdir. Taraflar veya tanıklar, mahkemede doğru ve dürüst bir şekilde ifade vermeli ve delilleri desteklemek için gerektiğinde dokümanlar sunmalıdır.
  2. Belgeler ve Evraklar: Evlilik birliği sırasında oluşan yazılı belgeler, sözleşmeler, fotoğraflar gibi materyaller delil olarak sunulabilir. Örneğin, taraflar arasında yazışmaları içeren e-postalar veya mektuplar, tarafların maddi durumunu gösteren banka hesap özetleri bu kategoriye girebilir.
  3. Dijital Deliller: Teknolojinin ilerlemesiyle, boşanma davalarında dijital delillerin kullanımı da artmıştır. WhatsApp gibi anlık iletişim uygulamalarının mesajları, e-postalar, sosyal medya paylaşımları gibi dijital iletişim kayıtları da delil olarak sunulabilir.

Boşanmada WhatsApp Kayıtları Delil Olur mu?

WhatsApp gibi dijital iletişim kayıtları, boşanma davalarında delil olarak kullanılabilir. Ancak, bu tür kayıtların delil olarak kabul edilmesi için bazı önemli hususlara dikkat edilmelidir:

  • Delilin Sağlaması: WhatsApp mesajları gibi dijital iletişim kayıtlarının güvenilir ve değiştirilemez şekilde sunulması önemlidir. Delilin orijinal hali veya dijital bir kopyası sunulmalıdır.
  • Mahkemeye Sunum: Delillerin mahkemeye nasıl sunulacağı, mahkemenin kurallarına göre belirlenir. Taraflar, delilleri dilekçelerine veya duruşmada sunarak dosyaya eklemelidir.
  • Gizlilik Hakkı: Kişisel iletişimlerin gizliliği ve özel hayatın korunması gibi haklar da gözetilmelidir. Sadece davayla ilgili ve gerektiği kadar bilgi sunulmalıdır.

Sonuç olarak, boşanma davalarında tarafların iddialarını kanıtlamak için deliller sunmaları gerekmektedir. Tanık beyanları, belgeler ve evraklar, dijital iletişim kayıtları gibi çeşitli delil türleri kullanılabilir. WhatsApp gibi dijital iletişim kayıtları da delil olarak kullanılabilir, ancak sunum şekli ve delilin güvenilirliği önemlidir. İzmir boşanma avukatı olarak, tarafların doğru ve etkili bir şekilde delil sunma sürecinde profesyonel yardım almasını öneririm.

Sanal Aldatma Boşanma Sebebi Midir?

Bilgisayar ve elinde telefon tutan yüzü gözükmeyen kadın

Günümüzde dijital çağın etkisiyle birlikte sosyal medya ve internet, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bu dijital dünyanın getirdiği yenilikler ve kolaylıkların yanı sıra, ilişkileri de etkileyen olumsuz yönleri bulunmaktadır. Özellikle sanal aldatma, modern ilişkilerin karşılaştığı yeni bir zorluk olarak ortaya çıkmıştır. Peki, sanal aldatma nedir ve bu sebeple boşanma davası açılabilir mi? Boşanma davalarında sosyal medya hesapları gerçekten incelenir mi? Gelin, bu konuları daha detaylı bir şekilde inceleyelim.

Sanal Aldatma Nedir?

Sanal aldatma, geleneksel aldatma biçimlerinden farklı olarak dijital platformlarda gerçekleşen duygusal veya cinsel ilişkileri ifade eder. İnternetin ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, insanlar artık fiziksel temas olmadan da duygusal bağlar kurabilmekte ve çeşitli etkileşimlerde bulunabilmektedir. Sanal aldatma, bu tür etkileşimlerin duygusal veya cinsel bir ihanet biçimi olarak kabul edilmesini ifade eder.

Sanal aldatma örnekleri arasında flört etmek, erotik konuşmalar yapmak, çıplak fotoğraflar paylaşmak ve duygusal içerikli mesajlar göndermek gibi eylemler yer alabilir. Bu tür etkileşimler, çiftler arasındaki güveni sarsabilir, duygusal bağı zayıflatabilir ve nihayetinde ilişkiyi olumsuz yönde etkileyebilir.

Sanal Aldatma ve Boşanma Davaları

Sanal aldatma, bazı durumlarda çiftlerin karşılıklı güvenini sarsacak kadar ciddi sonuçlara yol açabilir ve bu da boşanma sürecine girmelerine neden olabilir. Ancak sanal aldatmanın boşanma davası için yeterli bir sebep olup olmadığı ülkeden ülkeye değişebilir. Sanal aldatma, İzmir gibi büyük şehirlerde boşanma avukatlarına sıkça başvurulan bir konu haline gelmiştir.

Birçok hukuki yargıya göre, sanal aldatma durumunda duygusal ihanetin somut kanıtları sunulabiliyorsa bu, boşanma sebebi olarak kabul edilebilir. Bir eş, diğerinin sanal aldatma nedeniyle duygusal olarak zarar gördüğünü ve ilişkinin olumsuz etkilendiğini kanıtlayabilirse, bu durum mahkeme tarafından dikkate alınabilir. Ancak, sanal aldatmanın kanıtlanması genellikle diğer aldatma türlerine göre daha karmaşık olabilir.

Sosyal Medya Hesaplarının Boşanma Davalarındaki Rolü

Sosyal medya hesapları, günümüzde insanların yaşamlarını paylaştığı ve etkileşimde bulunduğu önemli platformlardır. Bu hesaplar, çiftlerin ilişkilerine ve davranışlarına dair değerli bilgileri barındırabilir. Boşanma davalarında sosyal medya hesaplarının rolü, çoğu zaman çiftlerin davranışları, ilişkileri ve duygusal durumları hakkında delil sunmada kullanılır.

Özellikle sanal aldatma durumlarında, çiftlerin sosyal medya hesaplarında paylaştığı mesajlar, fotoğraflar, etkileşimler ve grup üyelikleri, mahkemede delil olarak kullanılabilir. Ancak, bu kanıtların toplanması, mahkemeye sunulması ve hukuki süreçte kabul edilmesi belirli bir titizlik ve uzmanlık gerektirir. Bu noktada deneyimli bir boşanma avukatı hem kanıtların toplanmasında hem de mahkemede doğru şekilde sunulmasında rehberlik edebilir.

Sanal aldatma, modern ilişkilerin karşılaştığı yeni bir zorluk olarak öne çıkmaktadır. Ancak her ülkede ve her durumda boşanma sebepleri ve yasalar farklılık gösterir. Sanal aldatma nedeniyle boşanma davası açabilmek için, çiftlerin ilişkisine ve ülkenin yasalarına uygun şekilde hareket etmeleri gerekmektedir. Sosyal medya hesaplarının boşanma davalarındaki rolü büyüktür ve doğru şekilde kullanıldığında önemli deliller sunabilir. İzmir gibi büyük şehirlerde, bu konuda deneyimli bir boşanma avukatı rehberliği, çiftlerin adil ve sağlıklı bir şekilde sonuç elde etmelerine yardımcı olabilir.

Özel Hayatın Korunması ve Gizliliğin İhlali

Ön tarafda hukuk terazisi, arka fonda kitap okuyan yüzü gözükmeyen adam

Günümüzün hızla ilerleyen dijital çağında, Özel hayatın gizliliğini korunması konusu daha önce hiç olmadığı kadar önemli hale gelmiştir. Dünya giderek daha fazla birbirine bağlandıkça, bireylerin kamusal ve özel yaşamları arasındaki sınırlar belirsizleşmekte, gizlilik kavramının derinlemesine incelenmesini ve ihlal durumlarının yasal sonuçlarını gerektirmektedir. Bu makale, gizlilik koruma alanına derinlemesine bir bakış sunarak, gizlilik ihlali örneklerine ve bu tür ihlallerin karşılık gelen cezalarına odaklanacak, özellikle İzmir bölgesine odaklanacak ve İzmir avukatlarının bu hakları korumadaki rolüne değinecektir.

Gizliliğin Korunması: Temel Bir Hak

Gizlilik, genellikle bir bireyin yalnız bırakılma hakkı olarak tanımlanır ve çeşitli uluslararası anlaşma ve sözleşmelerde yer alan temel bir insan hakkıdır. Bu, bir kişinin kişisel bilgilerini kontrol etme yeteneğini, özel konularda seçim yapabilme yeteneğini ve kişisel alanı üzerinde özerkliği sürdürme yeteneğini içerir. Gizliliğin korunması hem kişisel ilişkilerde hem de toplumsal kurumlarda güveni oluşturmak için esastır.

Gizlilik İhlali Durumları

Dijitalleşen dünyamızda, gizlilik ihlalleri çeşitli kanallar aracılığıyla gerçekleşebilir. Kişisel verilere izinsiz erişimden rahatsız edici gözetim tekniklerine kadar, bireyler istemedikleri halde özel yaşamlarının ifşa edilme riski altındadır. Sosyal medya platformları, dünya genelinde insanları bir araya getirirken, kişisel bilgilerin yeterli gizlilik ayarları olmadan paylaşılması durumunda istenmeyen gizlilik ihlallerinin yaşanabileceği birer alan haline gelebilir.

Gizlilik İhlalinin Hukuki Sonuçları

Gizlilik ihlali sadece etik sınırların aşıldığı bir durum değil, aynı zamanda hukuki sonuçları da beraberinde getirir. Türkiye’de, İzmir bölgesini de içine alan bir durum söz konusu olduğunda, gizlilik ihlali ciddi bir suç olarak kabul edilir. Türk Ceza Kanunu, kişisel bilgilere izinsiz erişimi, yayılmasını veya kötüye kullanımını açıkça suç olarak tanımlayan hükümler içerir. Birinin gizliliğini ihlal etmekle suçlu bulunanlar, suçun ciddiyetine bağlı olarak para cezaları ve hapis cezası gibi önemli yaptırımlarla karşılaşabilirler.

İzmir Avukatlarının Rolü: Gizlilik Haklarını Koruma

İzmir bölgesinde yaşayan bireyler için gizlilik ihlali yaşandığında, hukuki yollara başvurmak son derece önemlidir. İşte burada İzmir avukatlarının uzmanlığı devreye girer. Gizlilik hukuku konusunda deneyimli bir avukat, hukuki süreç boyunca önemli rehberlik ve temsil sağlayabilir. Davanın gücünü değerlendirmek, delilleri toplamak ve mahkemede ikna edici bir savunma sunmak, İzmir avukatının adalet için kararlı bir savunucusu olmasını sağlayabilir.

Bireylerin kişisel sınırları sürekli olarak teknolojik gelişmeler tarafından sınandığı ve yeniden tanımlandığı bir dünyada, özel hayatın gizliliğinin korunması hala temel bir endişedir. Dijital araçlar veya diğer yollarla gerçekleşen gizlilik ihlalleri, sorumluluk ve caydırıcılığın sağlanması için güçlü bir hukuki çerçeveyi gerektirir. İzmir’de yaşayanlar için, İzmir avukatlarının desteği ve rehberliği, gizlilik hakkını korumak ve ihlal durumunda adalet aramak için önemli bir araç olabilir. Toplumun evrildiği bir dünyada, gizliliğin korunması, bireysel hakların ve daha geniş bir adil ve eşitlikçi topluluk dokusunun temel taşı olarak durmaktadır.

İnternet dolandırıcılığı nedir ve nasıl tanımlanır?

Bilgisayarda çalışan eller ve ekranda güvenlik ikonu

İnternet dolandırıcılığı, dijital ortamda gerçekleştirilen aldatıcı ve hileli eylemleri ifade eder. Dolandırıcılar, genellikle masum insanları kandırarak maddi kazanç elde etmeyi hedefler. İnternet dolandırıcılığı, e-posta, sosyal medya, online alışveriş siteleri, sahte web siteleri ve diğer dijital platformlar aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Dolandırıcılar, insanların duygusal zayıflıklarını veya bilgi eksikliklerini kullanarak onları kandırır ve maddi kayıplara yol açar. İnternet dolandırıcılığı, farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. İşte yaygın internet dolandırıcılığı türlerinden bazıları:

  • Phishing (Kimlik Avı): Dolandırıcılar, sahte web siteleri veya sahte e-postalar kullanarak insanların kişisel bilgilerini (kullanıcı adı, şifre, kredi kartı bilgileri vb.) elde etmeye çalışır. Bu bilgiler daha sonra dolandırıcının kâr elde etmek için kullanılır.
  • Online Alışveriş Dolandırıcılığı: Sahte online mağazalar veya dolandırıcıların kurduğu sahte satış siteleri aracılığıyla insanları kandırarak ödeme yapmaya veya kişisel bilgilerini paylaşmaya yönlendirirler. Ancak, ürünler genellikle hiç teslim edilmez veya sahte ürünler gönderilir.
  • İş İlanı Dolandırıcılığı: Dolandırıcılar, çeşitli iş fırsatları vaat ederek insanları kandırır. İş arayanlardan önceden ödeme yapmalarını veya kişisel bilgilerini paylaşmalarını talep ederler. Ancak, dolandırıcılar gerçek bir iş fırsatı sunmazlar ve mağdurlar maddi zarara uğrar.
  • Arkadaşlık internet dolandırıcılığı: Dolandırıcılar, çevrimiçi arkadaşlık siteleri veya sosyal medya platformları aracılığıyla insanların duygusal ilişkilerini sömürmeye çalışır. Sahte profiller oluşturarak insanları kandırır ve maddi yardım veya hediye talebinde bulunur. Mağdurlar, duygusal bağlarından dolayı dolandırıcının isteklerini yerine getirir ve maddi kayıplara uğrar.
  • Kimlik Hırsızlığı: Dolandırıcılar, başkalarının kimlik bilgilerini çalmak veya sahte kimlikler oluşturmak suretiyle insanları hedef alır. Bu bilgileri kullanarak kredi kartı dolandırıcılığı, banka dolandırıcılığı veya diğer illegal faaliyetlerde bulunurlar.

İnternet dolandırıcılığından korunmak için aşağıdaki önlemler alınabilir:

  • Güvenilir Kaynaklara İtibar Etme: İnternet üzerindeki bilgilere ve iletişimlere şüpheyle yaklaşmak önemlidir. Bilgileri doğrulamak, resmi web sitelerini kullanmak ve güvenilir kaynaklardan alışveriş yapmak, dolandırıcılık riskini azaltabilir.
  • Kişisel Bilgileri Paylaşmama: İnternet üzerinde kişisel bilgileri (kullanıcı adı, şifre, kredi kartı bilgileri vb.) korumak önemlidir. Özellikle şüpheli e-postalar veya mesajlar aracılığıyla kişisel bilgilerinizi paylaşmaktan kaçınmalısınız.
  • Güçlü Şifreler Kullanma: Güvenlik için karmaşık ve benzersiz şifreler kullanmalısınız. Şifrelerinizi düzenli olarak değiştirmeli ve aynı şifreyi farklı hesaplarınızda kullanmaktan kaçınmalısınız.
  • Güvenlik Yazılımları ve Güncellemeler: Bilgisayarınıza güvenlik yazılımları (antivirüs, güvenlik duvarı vb.) yüklemek ve düzenli olarak güncellemeleri kontrol etmek önemlidir. Bu, kötü amaçlı yazılımlara karşı koruma sağlar.
  • Şüpheli İçerikleri Bildirme: Şüphelendiğiniz e-postaları, mesajları veya web sitelerini ilgili yetkililere bildirmelisiniz. Bu, diğer kullanıcıları ve yetkilileri dolandırıcılık faaliyetlerinden haberdar etmeye yardımcı olur. Bu yollar için İzmir avukat arayışınız olursa bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İnternet Dolandırıcıları Nasıl Şikayet Edilir?

İnternet dolandırıcılığı şikayet talebinde bulunabileceğiniz çeşitli kurumlar ve platformlar vardır. İşte bunlardan bazıları:

Emniyet Teşkilatı: Dolandırıcılık vakalarını bildirmek için yerel polis teşkilatına başvurabilirsiniz. Polis, dolandırıcılık olaylarını soruşturabilir ve gerektiğinde adli makamlara yönlendirebilir.

Siber Suçlarla Mücadele Birimi: Türkiye’de siber suçlarla mücadele etmek için özel olarak oluşturulmuş birimlere başvurabilirsiniz. Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı gibi birimler, dolandırıcılık olaylarını soruşturma ve takip etme konusunda uzmanlaşmıştır.

Tüketici Hakları Dernekleri: Tüketici hakları dernekleri ve benzeri kuruluşlar, tüketici haklarının korunması ve dolandırıcılık vakalarının bildirilmesi konusunda yardımcı olabilir. Bu kuruluşlar, dolandırıcılık olaylarını inceleyebilir, mağdurların haklarını korumak için adımlar atabilir ve gerektiğinde diğer mercilere başvurabilir. Bu yollara başvurularak bu kişilere internet dolandırıcılığı cezası aldırılarak bu suçların artması engellenebilir. Bu yollara başvurulmadan bilişim suçları avukatı İzmir için büromuzla iletişime geçebilirsiniz

İnternet dolandırıcılarına karşı hangi önlemleri alınabilir?

  • Güçlü Şifreler Kullanın: İnternet dolandırıcıları genellikle zayıf şifreleri hedef alır. Güçlü şifreler kullanmak, hesaplarınızı korumak için önemli bir adımdır. Şifrelerin karmaşık olması, harf, rakam ve sembollerin kombinasyonunu içermesi gerekmektedir. Aynı şifreyi farklı hesaplarda kullanmaktan kaçının ve düzenli olarak şifrelerinizi değiştirin.
  • Güncel Yazılımları Kullanın: Güncel yazılımlar, bilgisayarınızı veya cihazlarınızı güvenli tutmanın önemli bir yoludur. İşletim sistemleri, tarayıcılar, antivirüs programları ve diğer yazılımlarınızı düzenli olarak güncellemek, güvenlik açıklarını kapatır ve potansiyel tehditlere karşı koruma sağlar.
  • Şüpheli E-postalara Dikkat Edin: Bilinmeyen veya şüpheli kaynaklardan gelen e-postalara dikkat etmek önemlidir. Dolandırıcılar, sahte e-postalar aracılığıyla kişisel bilgilerinizi veya finansal bilgilerinizi çalmaya çalışabilirler. E-posta eklerini veya bağlantılarını tıklamadan önce dikkatlice inceleyin ve güvendiğiniz kaynaklardan geldiğinden emin olun.
  • Güvenilir İnternet Sitelerini Kullanın: Online alışveriş yaparken veya kişisel bilgilerinizi paylaşırken, güvenilir internet sitelerini tercih edin. SSL sertifikası olan ve güvenli ödeme seçenekleri sunan siteleri kullanmak önemlidir. İnternet tarayıcınızda güvenli bağlantıyı işaretleyen kilit simgesini gördüğünüzden emin olun.
  • Kişisel Bilgilerinizi Paylaşırken Dikkatli Olun: Kişisel bilgilerinizi paylaşırken dikkatli olmak, dolandırıcılığa karşı korunmanın önemli bir parçasıdır.

Çocuğun Cinsel İstismarı

Kelepçelenmiş eller

Günümüzde, çocukların cinsel istismarı suçu, dünya genelinde büyük bir sorun haline gelmiştir. Cinsel suçlar kapsamına gire bu suç, çocukların hayatını ciddi şekilde etkilemekte ve mağdurların travma yaşamasına neden olmaktadır. Cinsel istismar, çocukların cinsel davranışlara zorlanması veya çocukların rızası dışında cinsel temas yaşatılmasıdır. Bu suç, çocukların psikolojik ve fiziksel sağlıklarını etkileyen bir suçtur ve ciddi sonuçlar doğurabilir. Mağdurların travma yaşaması, uzun vadede psikolojik sorunlara yol açabilir ve kişinin ileriki yaşamını olumsuz etkileyebilir. Cinsel istismar suçu, toplumun her kesiminden insanlar tarafından kınanır ve yasal düzenlemelerle ciddi şekilde cezalandırılır. Ancak, bu suçun önlenmesi için yasal düzenlemeler tek başına yeterli değildir. Çocukların cinsel istismarından korunması için toplumsal bilinç oluşturulması ve toplumda bu suçun önlenmesi için çalışmalar yürütülmesi gerekmektedir.

Çocuğun Basit Cinsel İstismarı Suçunun Tanımı: Basit cinsel istismar suçu, çocuğun vücudu üzerinde gerçekleştirilen cinsel arzuları tatmin amacıyla yapılan ancak cinsel ilişkiye varmayan cinsel davranışlarla gerçekleştirilen çocuk istismarı suçudur. Bu suçun gerçekleşmesi için, hareketlerin açıkça şehvetli bir nitelik taşıması yeterlidir ve failin şehveti tatmin edilmiş olması gerekli değildir.

Sarkıntılık Suretiyle Çocuğun Basit Cinsel İstismarı Suçu: Sarkıntılık, çocuğun basit cinsel istismar suçunun en hafif şekli olarak kabul edilir. Bu suçta, mağdur çocuğun bedenine fiziksel temas bulunulması gereklidir. Eğer bedensel temas yoksa, diğer cinsel taciz suçlarından biri işlenmiş olur. Örneğin, çocuğa “bacaklarına dokunayım mı” gibi sözlü cinsel isteklerde bulunmak cinsel taciz olarak kabul edilirken, fiziksel temasın da gerçekleşmesi durumunda sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçu işlenmiş olur.

Çocuğun Cinsel İstismarı Cezası

Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesi, cinsel istismarın çeşitli hallerinde verilecek cezaları belirtir. Bu maddeye göre, 12 yaşından küçük bir çocuğa basit cinsel istismar suçundan mahkum olan kişi, en az 10 yıl hapis cezasına çarptırılırken, sarkıntılık durumunda bu ceza en az 5 yıl olur. Çocuğu cinsel olarak istismar eden kişi ise 8 ila 15 yıl arasında hapis cezası alır. Eğer istismar sadece sarkıntılık düzeyindeyse, yani cinsel istismarın basit bir şekilde kalması durumunda, ceza 3 ila 8 yıl arasında olur. Ancak suçun faili çocuksa, soruşturma ve kovuşturma mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetiyle yapılır.

Basit cinsel istismarın nitelikli halleri arasında ise vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren kişilerin işlemesi, toplu yaşama ortamlarından faydalanmak suretiyle işlenmesi, birden fazla kişi tarafından işlenmesi, üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından işlenmesi ve kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılarak işlenmesi yer alır. Bu nitelikli hallerde ceza, yarı oranında artırılır. Cinsel istismarın cebir, tehdit veya silah kullanılarak işlenmesi durumunda ise ceza yarı oranında artırılır. Eğer suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü gerçekleşirse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanır.

15 yaşını tamamlamamış çocuklara cebir veya tehdit kullanılarak veya 15 yaşını tamamlamış olmalarına rağmen hukuki sonuçları algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara silah, bıçak, sopa gibi aletler kullanılarak cinsel istismar gerçekleştirilmesi durumunda, ceza yarı oranında artırılır. Bu düzenleme, çocukların özellikle savunmasız oldukları ve istismara maruz kaldıklarında daha büyük bir zarar gördükleri gerçeği göz önüne alınarak yapılmıştır. Bu nedenle, bu tür cinsel istismarların cezalandırılması daha ağır bir şekilde yapılır. Eğer ki İzmir ceza avukatı arıyorsanız büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Çocuk Koruma Kanunu

Çocuklar, her toplumun en savunmasız üyeleridir. Onların korunması, sağlıklı bir toplumun oluşumu için önemli bir gerekliliktir. Ancak, maalesef dünya genelinde birçok çocuk kötü muamele, istismar ve ihmalden muzdarip olmaktadır. Bu durum, çocukların haklarının korunması için hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Türkiye’de de bu konuda bir adım atılarak, 2012 yılında “Çocuk Koruma Kanunu” kabul edilmiştir.

Çocuk Koruma Kanunu, çocukların korunması, haklarının garanti altına alınması ve koruyucu hizmetlerin sunulması amacıyla hazırlanmış bir yasal düzenlemedir. Kanun, çocukların korunması için önemli bir adım olarak değerlendirilmekte ve çocukların haklarını korumak amacıyla farklı hizmetler sunulmasını sağlamaktadır. Kanunun amacı, çocukların insan haklarına saygı duyulması, korunması ve geliştirilmesini sağlamak, ayrıca çocukların kötü muamele, ihmal ve istismardan korunmasını temin etmektir. Bu amaç doğrultusunda kanun, çocukların sağlığı, eğitimi, barınma, beslenme, giyim gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması, koruyucu tedbirlerin uygulanması, rehabilite edilmesi ve sosyal destek hizmetlerinin sunulması konusunda hükümler içermektedir.

Kanun, çocukların haklarının korunması konusunda da hükümler içermektedir. Bu hükümler çerçevesinde, çocukların ayrımcılığa uğramadan, güvenli ve sağlıklı bir ortamda büyümesi, eğitim görmesi ve kendisini ifade etmesi hakkı garanti altına alınmaktadır. Ayrıca, çocukların her türlü istismardan, kötü muameleden ve ihmal edilmekten korunması hedeflenmektedir. Çocuk Koruma Kanunu, ayrıca çocukların yasal haklarına ilişkin düzenlemeler de içermektedir. Kanun, çocukların haklarını savunacak ve koruyacak kişilerin belirlenmesi, çocukların haklarının korunması amacıyla uygulanacak tedbirlerin belirlenmesi ve uygulanması konusunda hükümler içermektedir. Herhangi bir dosyanız için ceza avukatı İzmir ve çevresi için arıyorsanız iletişime geçebilirsiniz.

Uzlaşmaya tabi suçlar

İki insan yumruğu ve baş parmakları bir biri ile selamlaşan insan eli

Uzlaşmaya tabi suçlar, Ceza muhakemesi kanununda belirtilen suçlardan sadece bazılarını kapsayan bir uygulamadır. Uzlaşmaya tabi suçlar, genellikle özel hareket şikayete bağlı suçlar olarak adlandırılan suçları kapsar. Bu suçlar, mağdurun şikayeti üzerine takibata tabi tutulur ve tarafların uzlaşması halinde, hukuki yaptırım uygulanmaktan vazgeçilebilir. Yazımızın devamında uzlaşı gerektiren durumlar hakkında bilgi verilecektir.

Uzlaştırmaya Tabi Suçlar Listesi 2024

Ceza muhakemesi kanunun 253. maddesinde, uzlaşmaya tabi suçlar düzenlenmiştir. Bu suçlar arasında, hırsızlık, dolandırıcılık, yaralama, hakaret, tehdit gibi suçlar yer alır. Uzlaşmaya tabi suçlar kapsamında, suçun mağduru tarafından şikayet edilmesi gerekmektedir. Şikayet, soruşturma aşamasında veya dava açılmadan önce yapılabilir. Şikayet hakkı, yalnızca mağdur tarafından kullanılabilir ve suçun şikayet üzerine işlenmesi halinde, soruşturma başlatılmaz veya dava açılmaz.

Uzlaşma süreci, mağdur ve fail arasında gerçekleştirilir. Bu süreçte, tarafların uzlaşması halinde, suçlunun hukuki yaptırımlardan kurtulması mümkündür. Ancak, uzlaşma şartlarına uyulmaması veya tarafların uzlaşmaya varamaması durumunda, dava süreci devam eder ve suçlu, hukuki yaptırımlarla karşılaşabilir. Uzlaşmaya tabi suçlar, genellikle, daha az ciddi suçlar olarak kabul edilir. Bu nedenle, hukuki yaptırımların uygulanması yerine, tarafların uzlaşması ve sorunu çözmeleri teşvik edilir. Bu yaklaşım, mahkeme kaynaklarının verimli kullanılması ve cezalandırmanın önlenmesi açısından da faydalıdır.

Ancak, uzlaşmaya tabi suçlar, bazı eleştirilere de maruz kalır. Bazı kişiler, uzlaşmanın adaleti sağlamadığını ve suçluların cezalandırılmamasına neden olduğunu düşünürler. Ayrıca, mağdurların suçlularla karşı karşıya gelmek istemeyebileceği ve bu nedenle uzlaşmanın adil olmadığı görüşü de vardır.  Ceza avukatı İzmir ve çevresi için aranıyorsa büromuzda hem yetenekli hem de deneyimli avukatlar ile iletişime geçebilirsiniz.

Uzlaştırmanın şartları nelerdir?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. Maddesinde düzenlendiği üzere, uzlaşı gerektiren durumlar şöyledir:

  • Uzlaştırma kapsamına, suçtan zarar gören gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişileri (örneğin şirketler, vakıflar, dernekler vb.) dahildir. Ancak kamu tüzel kişileri (valilik, belediye, bakanlık, SGK, vergi dairesi vb.) aleyhine işlenen suçlar, ceza ve suçun niteliği ne olursa olsun uzlaştırma hükümlerine tabi değildir (CMK md.253/1).
  • Şikayete bağlı suçlar genellikle uzlaştırma kapsamındadır (CMK md.253/1-a).
  • Ancak TCK dışındaki özel kanunlarda düzenlenen suçlara uzlaştırma hükümlerinin uygulanabilmesi için, söz konusu özel kanunda açıkça uzlaştırma yoluna gidilebileceğine dair bir hüküm bulunmalıdır (CMK md.253/2).
  • Aynı mağdura karşı işlenen bir suçun, uzlaştırma kapsamına giren suçla birlikte işlenmiş olması halinde, uzlaşma hükümleri uygulanmaz (CMK md.253/3).
  • Suçun birden fazla faili varsa, aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın, ancak uzlaşan kişi uzlaşma hükümlerinden yararlanır.
  • Suçun birden fazla mağduru varsa, şüpheli veya sanık tüm mağdurlarla uzlaşmak zorundadır. Eğer tüm mağdurlarla uzlaşma sağlanmazsa, uzlaştırma hükümlerinden yararlanılamaz.

Uzlaşmaya tabi suçlar nelerdir?

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, uzlaşma kapsamındaki suçlar belirlenmiştir ve diğer suçlarda uzlaşma süreci uygulanmamaktadır. CMK kapsamında belirlenen uzlaşmaya tabi suçlar şunlardır:

  • Basit kasten adam yaralama suçu
  • Taksirle adam yaralama suçu
  • Kasten yaralama suçunun ihmalinin davranışla incelenmesi durumu
  • Tehdit suçu
  • Konut dokunulmazlığının ihlal edilmesi suçu
  • İş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi suçu
  • Dolandırıcılık suçu
  • Güveni kötüye kullanma suçu
  • Suç eşyasının satın alınması ve satılması suçu
  • Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu

Uzlaşmaya tabi olmayan suçlar

Bilindiği gibi uzlaşı gerektiren durumlar olduğu gibi uzlaşı gerektirmeyen durumlar da mevcuttur. Bu nedenle, uzlaşma kapsamı dışında kalan suçlar hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Bu suçlar Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtilmiştir ve uzlaşma kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu suçlardan bazıları, ısrarlı takip suçu ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardır.

Uzlaşma kapsamında olan suçların dışında, aynı mağdura karşı işlenmiş olsa bile bu kapsama dahil olmayan suçlar bulunabilir. Bu durumda da uzlaşma hükümleri uygulanmaz. Bunun nedeni, her iki suçun aynı kişiler arasında gerçekleşmesi ve sıkıntılı bir durumun ortaya çıkmasına neden olabilecek suçun varlığıdır. Eğer ki İzmir ceza avukatı ihtiyacınız varsa büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Tüketici Hakları

Hakim çekici ve hukuk terazisi yan yana

Tüketici hakları, mal hizmetleri satın almış kişilerin hakkının korunmasına yönelik hak çeşididir. Bu hakların bazı ayrıcalıkları yönleri bulunmaktadır. Tüketicilerin yaşadığı sorun ve problemlerin çözümünde rol oynayıp kişi haklarını korumaktadır. Tüketici haklarının korunmasının amacı, mağdur etmemenin yanı sıra adil ve güvenilir ticaret ortamının oluşmasını sağlamaktır. Bu sebeple üretim ve satış işleriyle uğraşan kişi ya da firmalar kaliteli hizmet ve ürünü piyasaya sunmaktadır. İzmir ceza avukatı her bireyin tüketici hakkının olduğunu, hakkınızı içeren hususları detaylı olarak sizlerle paylaşacaktır. Tüzel ve gerçek kişiler tüketici olarak nitelendirilmekte, bu haklara sahiptir.

Tüketici Hakları Nelerdir

Tüketici hakları kendi içinde de çeşitlenmektedir. Kalemci Avukatlık Bürosu, tüketici haklarınızın varlığını bildirmekle birlikte, haksızlığa uğradığınız zaman sizlere yol gösterici olacaktır. Öncelikle Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici Hakkı Bildirgesine göre 9 farklı tüketici hakkı bulunmaktadır. Bunlar;

  • Temel ihtiyacın karşılanması hakları
  • Sağlık ve güvenlik hakları
  • Bilgi edinme hakları
  • Seçme hakları
  • Temsil edilmek, örgütlenmek ve sesini duyurma hakları
  • Zararın giderilmesine yönelik haklar
  • Eğitim hakları
  • Sağlıklı çevre hakları
  • Ekonomik çıkar ve koruma hakları

Tüketiciler bu temel hakların yanı sıra hemen hemen her alanda bu tarz haklara sahiptir. Örneğin satın alınan bir mal üzerinde garanti talep etme hakkına sahip olabilirsiniz. Buna benzer şekilde alınan bir ürünü değiştirme haklarına da sahip olabilirsiniz. Fakat ürünü kullanmanız ve iade sürecini geçirmeniz durumunda bu hakkınız ortadan kalkmaktadır. Tüketici haklarınızdan yararlanmak için İzlemeniz gereken yollar şu şekildedir;

  • Tüketici, alınan mal veya hizmetin memnuniyet olmaması durumunda veya bildirmeleri gerektiğinde bu şikayetleri doğrudan doğruya satıcının kendisi ya da üreticiye bildirmelidir.
  • Tüketici hakem heyetine başvurma durumu, günümüzde de oldukça yaygın olup sizlere yarar sağlayacaktır. Herhangi bir uyuşmazlık durumu yaşamanız halinde buraya başvurmalısınız. Çünkü tüketici hakem heyetinin oluşturulma amacı, tüketici hakkını koruyup uyuşmazlıkları gidermektir.
  • Tüketiciler, uyuşmazlık ve anlaşmazlık yaşıyorsa mahkemeye başvurabilmektedir. Fakat bunun için İzmir ceza avukatı aracılığından faydalanmakta yarar vardır.

Tüketici Hakları Şikayet

Tüketici hakları şikayeti hususunda kişiler ilk olarak satıcının kendisiyle iletişime geçmelidir. Fakat uyuşmazlık yaşanmaya ve haklarınız ihlal edilmeye devam ediliyorsa bu sorunların çözüm yerleri Tüketici hakem heyeti ve tüketici mahkemeleridir. Fakat maddi açıdan belli bir rakamın altında uyuşmazlığınızın olması durumunda Tüketici hakem heyetine başvurabilirsiniz. Heyetin kararına göre mahkemeye yönlendirme yapılabilir. Avukatlarımız bu hususta oldukça bilgili ve tecrübeli kişilerdir. Birlikte çalışmanız halinde bilgi sahibi olup haklarınızı koruyabilecek, diğer süreçler için hazırlıklı olabileceksiniz. https://tuketicisikayeti.gtb.gov.tr adresinden tüketici şikayetlerinde bulunabilirsiniz.

Siber Suç

İzmir bilişim avukatı siber suçların önemine ve etkilerine her zaman dikkat çekmiştir. Siber suç, terim olarak bilgisayar endüstrisindeki ve ağlardaki gelişmelerden dolayı ortaya çıkmıştır. Siber suçlar finansal kayıplara, hassas verilerin ihlaline sebep olmakla birlikte bir kuruluşun itibarını da zedeleyebilmektedir. Bu sebeple büyük bir risk olarak kabul edilir. Gün geçtikçe teknolojinin artması ve gelişmesinden kaynaklı bu suçlarda da artış gözlemlenmiştir. Erişim kolaylığından dolayı siber suç işleyen kişilerin sayısı da yadsınamayacak gibidir.

Siber suçlular teknolojideki becerilerini siber suç adı altındaki eylemleri ve yasa dışı faaliyetleri gerçekleştiren kişilerdir. Bireysel hareket edebildikleri gibi ekip olarak da suçları işleyebilirler. Bu tür faaliyetler sistemlerde bulunan güvenlik açıklarını tespit ederek kişi ve kurumların haklarına girmektedir. Siber suçların gerçekleşmesinin en büyük sebepleri;

  • Güvenlik açıkları,
  • Zayıf kimlik doğrulama yöntemleri,
  • Parolaları kullanmak,
  • Katı güvenlik kural ve politikalarının olmamasından kaynaklanmaktadır.

Siber Suç Nedir?

Siber suç, bilgisayar, tablet ve diğer bilgisayar ağları gibi iletişim cihazlarının yasa dışı kullanımıdır. Zarar vermek amacıyla bir ağı hedef alan ve kullanan kişiler siber suç işlemiş olur. Bu suçlar bilgisayar ve bilgisayar ağlarının kullanılıp işlenmesiyle gerçekleşir. Bireylerden büyük iş gruplarına kadar her kesimdeki insan siber suç mağduru olabilmektedir. Bilişim suçları avukatı İzmir, bilişim sistemlerinden herhangi birine hukuka aykırı şekilde girilmesini siber suçlardan saymaktadır. Türk ceza kanununun ilgili maddesinde ise siber suçlarla ilgili şu ifade yer almaktadır;

  • Sistemi engelleyip bozmak, verileri yok etmek ya da değiştirmek, banka veya hesap kartlarının kötüye kullanımı, yasak cihaz ya da programların uygulanması sonucu tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.

Siber suçların çoğunluğu para kazanmak için işlenmektedir. Fakat bunun yanında bilgisayara zarar vermek gibi amaçlarla da hareket edilir. Bu kişiler acemi olabilmekle birlikte organize olmuş suç çetelerini de temsil etmektedir. Kendi geliştirdikleri teknikleri kullanarak kişi haklarını ihlal ederler. farklı siber suç türlerine şu şekilde örnekler verilmektedir;

  • E-posta ya da internet dolandırıcılığı ve korsanlığı yapmak,
  • Kişisel bilgilerin ihlali, kullanmak ya da çalmak,
  • Kurumsal verilere ait bilgilerin çalınıp satılması,
  • Fidye yazılımını içeren siber gasplar,
  • Kripto para madenciliği (elektronik kara para aklama) ile ilgili işlemler,
  • Telif hakkının ihlali,
  • Yasa dışı kumar faaliyetleri,
  • Yasa dışı ürünlerin çevrimiçi satımı,
  • Devlet ya da şirketlere ait verilere sızmak,
  • Sosyal medya dolandırıcılıkları.

Siber suçta suçlular bilgisayarı hedef alarak birçok kötü faaliyete sebep olmakla birlikte bu bilgisayarları başka suçları işlemek için de kullanmaktadır. Bu tür faaliyetlerden korunmak için yapılması gereken en önemli şey, hassas bilgilerin çevrimiçi platformlarda paylaşılmamasıdır.

Siber suç cezaları

Siber suçlarda etkenlere göre cezalar da değişkenlik göstermektedir. Suçun boyutu ve hususu en önemli etkenlerdendir. Siber suç cezalarında da basit cezadan ağır cezaya doğru ilerleme gözlenebilir. Siber suç cezaları;

  • Bilişim suçu cezasının en basit şekli, bilişim sistemine girip hiçbir değişiklik yapılmadan çıkılması halidir. Bu gibi durumlarda kişiye 1 yıla kadar hapis ya da para cezası verilmektedir.
  • Bilişim sistemine girip verilerin yok olması durumunda ya da değiştirilmesi halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Bu duruma örnek vermek gerekirse birinin mailine girip kayıtlarının yok olması bu suçun cezasını almasını sağlar.
  • Bilişim sistemi ya da bilişim sistemleri arasında dolaşan veri nakillerinin hukuka aykırı olarak izlenmesi durumunda bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası alınmaktadır.

Kişinin maddi zarara uğraması ya da kendisine ait bir sistemin zarar görmesi durumunda mutlaka avukata danışmalı, gerekli işlemleri başlatmalıdır. Aksi takdirde tek başınıza yapabileceğiniz uğraşlar size avantaj sağlamamaktadır. İzmir bilişim avukatı, bu süreç içerisinde sizlere destek olacak ve mahkemeye gerekli evrakları sunup davanın kazanılmasını sağlayacaktır.

Velayet Davası

Velayet davası çocuk için açılan davalardan biridir. Çocuğun velayetinin kendisinde olmaması durumunda kişi eşe karşı dava açmaktadır. Yasal bir sebep bulunmadığı sürece velayet anne ve babadan alınamamaktadır. İzmir boşanma avukatı, velayet davalarında sizlere yardımcı olmakta, gereken tüm işlemleri sağlamaktadır. Eğer velayet davası açmayı düşünüyorsanız avukatla birlikte hareket etmeniz faydanıza olacaktı. Velayet davalarına bakan mahkeme, aile mahkemesidir.

Velayetin değiştirilmesi ya da düzenlenmesi durumları mevcut olup burada asıl amaç çocuğu güvence altına alıp yararlarını gözetmektir. Evlilik kurumunun devam etmesi halinde velayet her iki tarafça kullanılmaktadır. Boşanma gerçekleşmiş ise velayet mahkeme tarafından eşlerden birine verilmekte, genellikle çocuğun kime bırakıldığına bakılmaktadır. Çocuğun velayeti, anne veya babanın ölümü durumunda ise sağ kalan tarafa verilmektedir. Velayet davalarını en verimli şekilde yönlendiren Kalemci Hukuk Bürosu, sizlere hizmet sağlamakta, tüm sorularınızı yanıtlamaktadır.

Velayet Davası Ne Kadar Sürer?

Velayet davası iki tarafı da yorabilen süreçlerden biridir. Davanın kolay geçmesi ve usule uygun yapılması için İzmir boşanma avukatı tavsiye kısımları dikkate alınmalıdır. Eşler velayet taleplerini boşanma süreci içerisinde belirtebilir. Ardından boşanma davasının kararından sonra velayet kısmı da hakim tarafından karara bağlanır. Velayet hususu genellikle avukatlar aracılığıyla eşler arasında görüşülüp uzlaşma yoluyla da çözülebilmektedir. Fakat boşanma sonrasında eşler arasında yaşanan;

  • Çocuğu görmeyi engellemek,
  • Çocuğun tercih hakkının değişmesi,
  • Çocuğun bakımını karşılamama gibi durumlarda, velayete sahip olan eşe karşı velayetin değiştirilmesi ya da kaldırılması için tekrardan dava açılabilmektedir.

Velayet davasının süresi de dava dosyası ve çeşitli faktörlere göre değişken olabilmektedir. Bu davaların sonuçlanmasında makul olan süre genellikle 209 gündür. Sürece etki eden faktörler ise şu şekildedir;

  • Dava açılan mahkemenin yoğunluğu,
  • Personel izin durumları,
  • Tayin durumları,
  • Tebligat adresiyle ilgili olumsuzluklar,
  • Adli tatil süreçleri.

Velayet davasında, dilekçe incelemeleri ve duruşma öncesi ön inceleme süreci bulunmaktadır. Ön incelemenin tamamlanmasının ardından eksik delillerin toplanması süreci başlamaktadır ve 2. duruşma belirlenmektedir. Bu süre ortalama 70 günü bulabilmektedir. Daha sonrasında ise kararın yazılma aşaması devreye girerek bu süre 30 günü bulabilmektedir. Tüm bu süreçlerde rapor hazırlanması ve en iyi şekilde savunma yapılabilmesi için destek alınmalıdır.

Velayet Davası Nasıl Açılır?

Velayet davasının nasıl açılacağı konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsanız yazımızı referans alabilir, Av. Ertuğrul Kalemci ve ekibi ile iletişime geçebilirsiniz. Öncelikle bu dava çeşidi çocuğun velayetini diğer eşten almak için açılmaktadır. Velayet dava sonucu ile anneden babaya ya da babadan anneye geçebilmektedir. Velayet davası ile velayet değişikliğini talep edebilir bazı şartlar sonucu velayet değişikliğine karar verilmektedir. Velayet davasını açmak için;

  • Aile mahkemelerinden birine dilekçe vermelisiniz. Aile mahkemesi olmaması durumunda ise asliye hukuk mahkemelerine başvurabilirsiniz.
  • Açılan dava sonrasında yetkili mercii her iki eşin evlerine pedagog yollamaktadır. Pedagogun yanı sıra sosyal hizmet çalışanları da gelebilmektedir. Buradaki amaç evin durumuna ve çocuğa uygunluğuna bakıp çocuk-ebeveyn ilişkisini göz etmektir. Uzman gözlemleri sonucu bu hususlar rapor edilip mahkemeye sunulur. İzmir boşanma avukatı tavsiye edilenlere göre de bu etken mahkemede oldukça etkili sonuçlara sebep olmaktadır.
  • Bu davada ebeveynlere düşen yükümlülüklerden birisi de çocuğun kendisinde neden kalmasını istediğine dair savunma hazırlamalarıdır. Bu durumda işin uzmanı avukatlardan destek almak size avantaj sağlayacaktır.
  • Bu faktörlerin yanı sıra çocuğun yaşı ve durumu da oldukça önemlidir. Davanın yönünü değiştirebilen etken çocuğun belli yaşa gelmiş olması ve hangi tarafı isteyecek olmasıdır.

En çok sorulan ve araştırılan hususlardan biri de boşanmada kusurlu bulunan kişiye velayet verilip verilmeyeceği durumudur. Bu durum doğrudan doğruya etkili olmamakla birlikte çocuğun menfaati önemsenmektedir. Kusurun durumu ve boyutuna göre hakim karar vermektedir. Sizler de velayet davaları ve İzmir boşanma avukatı ücreti durumlarını merak ediyorsanız bizimle iletişime geçerek detaylı bilgi alabilirsiniz.

Evrakta Sahtecilik

İzmir asliye ceza avukatları, evrakta sahtecilik ve ortaya çıkarabileceği hususlar konusunda detaylı olarak bilgilendirme yapmaktadır. Evrakta sahtecilik, kamu ile ilgili suçlar arasında sayılmaktadır. Resmi evrakta sahtecilik ve özel evrakta sahtecilik olarak ayrılmaktadır. Kasten işlenmiş bu suçların cezaları bulunmaktadır. Şu üç farklı seçimlik hareketten birini işleyen kişi bu suçu işlemiş sayılmaktadır. Bunlar;

  • Sahte resmi belge üretmek ve buna bağlı olarak belgenin gerçeğe aykırı olması,
  • Gerçek resmi belgenin kişileri kandıracak ve aldatacak şekilde değiştirilmesi,
  • Düzenlenen sahte evrağın kullanılması durumudur.

Bununla birlikte bir görevli yetkisi bulunmaması durumunda gerçekle ters düşen belge hazırladığında da evrakta sahtecilik suçu işlemiş olur. Suçuyla beraber cezası da artmaktadır. Sizler de bu durumla karşı karşıya kalmışsanız yapabileceğiniz en iyi şey ceza avukatı İzmir ile iletişime geçip yardım almaktır. Özel ve resmi evrakta sahtecilik durumlarında ise ortaya çıkan en önemli farklar şu şekildedir;

Resmi evrakta;

  • Suçun meydana gelmesi için belgenin düzenlendikten sonra kullanımı olmasına gerek yoktur. Bu faaliyetlerden sadece birinin yerine getirilmesi suçu işlenmiş kılar. Belgeyi düzenleyip kullanmamanız suçu işlemediğiniz anlamına gelmemektedir. Resmi evrakta sahtecilikte, evrağın doğru halinin resmi memur tarafından düzenlenebilen belgelerden olması gerekir.

Özel evrakta;

  • Türk Ceza Kanunu ve ağır ceza avukatları, özel evrakta sahteciliğin olması için birden fazla seçimliliğin olmasına işaret etmiştir. Suç sayılması için evrağın hem sahte olarak düzenlenmesi hem de kullanılması gerekir.

Resmi evrakta sahtecilik emsal kararlar

Emsal kararlar, mahkeme tarafından verilmiş bir kararın, buna benzer bir hukuki uyuşmazlıkta uygulanabilir olmasını ifade etmektedir. Anayasa ve Yargıtay mahkemesi kararlarının emsal olma özelliği öne çıkmaktadır. Resmi evrakta sahtecilik emsal kararlar mahkeme tarafından verilmektedir. Bu süreçle karşı karşıya kaldığınızda İzmir avukat yardımına başvurmanız gerekmektedir. Aksi halde yanlışa sapabilir, doğruluktan şaşabilirsiniz. Alanında uzman avukatlar yardımıyla gerekli işlemleri başlatarak emsal kararları hakkında ön bilgi edinebilirsiniz. Hakimlerin karar verdiği birkaç emsal kararından bahsedecek olursak;

  • Resmi evrakta sahtecilik suçlarında zarar kısmı devreye girmektedir. Fiilen zarar aranmamakla birlikte imkan ve ihtimallerin yeterli olması önemlidir.
  • Mahkemeyi yanıltmak ve tebligatın farklı adrese gitmesi gibi durumlar emsal kararlar arasındadır.
  • Belge veya evrağın aldatma durumuna bakılmaktadır. Örneğin fotoğrafta soğuk mühür izine rastlamamak belgenin sahte olduğunu göstermektedir.
  • Boşanma davalarında sıklıkla rastlanan eş olarak farklı birinin imzasını göstererek usulsüz tebligat yapılmasını sağlamakta emsal kararlara dahildir.
  • Mühüre yapılan sahte işlemler ‘mühürde sahtecilik’ adı altıyla değerlendirilmektedir ve emsal kararlar devreye girmektedir.

Evrakta sahtecilik cezası

Evrakta sahtecilik cezası, suçun boyutu ve niteliğine göre değişmektedir. Cezayı en aza indirmek ve tüm detaylar için mutlaka İzmir ceza avukatı tavsiye durumunu göz önünde bulundurmak ve sürecin birlikte yürütülmesi gerekir. Evrakta sahtecilik cezasında Türk Ceza Kanunu maddelerine göre;

  • Resmi belgenin sahte düzenlenmesi, aldatacak şekilde değiştirilmesi ya da kullanılması durumunda suç basit haliyle işlenmişse 2-5 yıl hapis cezası uygulanmaktadır.
  • Görevini kötüye kullanan, evrağı sahte olarak düzenleyen, değiştiren ve kullanan kamu görevlisinin resmi evrakta sahtecilikten dolayı 3-8 yıl hapis cezası uygulanmaktadır.
  • Maddi konusu olan belge sahteliği ispat edilene kadar geçerliyse ve resmi belgeyse cezası arttırılabilmektedir.
  • Kişi sağlık görevlisiyle ve sahte belge düzenleyip zarara yol açmaya sebebiyet verdiyse, evrakta sahtecilik suçu hükümlerine göre ceza verilmektedir.

Resmi evrakta sahtecilik suçunda cezanın ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün olabilmektedir.
Ayrıntılı bilgi için Kalemci Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.