Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka ve Tazminat

Boşanma süreci birçok zorluğu beraberinde getiren karmaşık bir süreçtir. Eşler arasındaki anlaşmazlık, çekişmeli boşanma davası gibi bir duruma yol açabilir. Bu tür davalar, çiftler arasında mal paylaşımı, velayet, nafaka ve tazminat gibi konularda anlaşmazlıkların çözülmesini gerektirir.

Nafaka: Çekişmeli boşanma davalarında nafaka, ekonomik olarak daha zayıf durumda olan eşin geçimini sağlamak için diğer eşe ödenen bir tür maddi destektir. Nafaka miktarı ve süresi, mahkeme tarafından çeşitli faktörlere göre belirlenir. Mahkeme, tarafların gelir düzeylerini, eğitim durumlarını, çalışma kapasitelerini, yaşam standartlarını, çocukların bakımını ve diğer ilgili faktörleri dikkate alır. Ayrıca, evliliğin süresi ve çekişmeli boşanma davasında ortaya çıkan diğer özel durumlar da nafaka belirlemesinde etkili olabilir. Nafaka genellikle belirli bir süreyle sınırlıdır ve süresi sonunda yeniden değerlendirilir.

Tazminat: Çekişmeli boşanma davalarında tazminat, boşanma sürecinde ekonomik veya manevi olarak zarar gören eşe ödenen bir tür telafi ödemesidir. Tazminatın belirlenmesinde, evlilik süresi, eşlerin maddi durumu, emeklilik hakları, eğitim ve kariyer fırsatları gibi faktörler göz önünde bulundurulur. Ayrıca, boşanmanın neden olduğu duygusal travma veya diğer zararlar da tazminat miktarını etkileyebilir. Tazminat, eşler arasında mal paylaşımıyla birlikte ele alınır ve boşanma davasının sonucunda mahkeme tarafından belirlenir. Tazminat ve nafaka talepleri için boşanma avukatı İzmir ve çevresi illerde aranıyorsa büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davası Süreci

Boşanma Talebi ve Dava Açma:

Çekişmeli boşanma davası süreci, bir eşin boşanma talebiyle başlar. Boşanma talebinde bulunan eş, yerel mahkemeye başvurarak boşanma davasını açar. Boşanma talebi, eşin evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve boşanmayı talep ettiğini belirtir. Boşanma talebi genellikle avukat aracılığıyla yazılı olarak sunulur ve davayı başlatır.

Geçici Tedbir Kararları:

Çekişmeli boşanma davalarında, dava süreci boyunca geçerli olacak geçici tedbir kararları alınır. Geçici tedbir kararları, dava sürecindeki önemli konuları ele alır ve taraflar arasında anlaşmazlıkların çözülmesini sağlar. Bu kararlar, çocukların velayeti, maddi destek (nafaka), malların paylaşımı ve benzeri konuları içerebilir. Geçici tedbir kararları, davanın sonucu ve nihai karar verilene kadar geçerlidir.

Tarafların İddialarının Sunulması:

Çekişmeli boşanma davalarında, her eş kendi iddialarını sunar. Taraflar, mahkemeye sundukları belgeler ve tanıklar aracılığıyla argümanlarını destekler. İddialar arasında evlilik birliğinin neden sarsıldığı, mali durum, çocukların velayeti, mal paylaşımı ve diğer ilgili konular yer alır. Tarafların avukatları, iddiaları hazırlamak, kanıtları sunmak ve müvekkillerini mahkemede temsil etmekle sorumludur.

Delillerin İncelenmesi ve Duruşmalar:

Mahkeme, tarafların sunmuş olduğu delilleri inceleyerek davayı değerlendirir. Deliller incelenirken, tanıkların ifadeleri, belgeler, mali kayıtlar ve diğer kanıtlar dikkate alınır. Mahkeme, tarafların avukatları arasında duruşmalar düzenleyebilir ve her iki tarafın argümanlarını dinler. Duruşmalarda, tarafların avukatları delilleri sunar, tanıkları sorgular ve argümanlarını mahkeme önünde ileri sürer. Duruşmalar, davaya ilişkin önemli kararların alındığı ve tarafların görüşlerini ifade etme fırsatı bulduğu aşamalardır.

Arabuluculuk ve Müzakereler:

Çekişmeli boşanma davalarında, bazı durumlarda mahkeme tarafından arabuluculuk veya müzakereler önerilebilir. Arabuluculuk, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların bir üçüncü tarafın yardımıyla çözülmesini amaçlar. Arabulucu, taraflar arasında iletişimi sağlar, çözüm önerileri sunar ve anlaşmazlıkların giderilmesi için yardımcı olur. Müzakerelerde ise taraflar ve avukatları, anlaşmaya varabilmek için pazarlık yapar ve karşılıklı olarak çözüm yolları arar.

Nihai Karar Verme:

Çekişmeli boşanma davası sürecinin son aşamasında mahkeme, delilleri, argümanları ve arabuluculuk veya müzakereler sonucunda elde edilen bilgileri değerlendirerek nihai kararını verir. Mahkeme, boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine, çocukların velayetine, maddi destek (nafaka), mal paylaşımına ve diğer ilgili konulara karar verir. Nihai karar, tarafların boşanma sürecinin sona erdiği ve hukuki yükümlülüklerin belirlendiği aşamadır.

Kararın Uygulanması ve İtiraz Süreci:

Mahkeme tarafından verilen nihai kararın uygulanması, tarafların yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi anlamına gelir. Örneğin, mal paylaşımı, nafaka veya çocukların velayeti gibi kararlar uygulanmalıdır. Taraflar, mahkeme tarafından belirlenen süre içinde karara uygun hareket etmelidir. Ancak, taraflar nihai karara itiraz etme hakkına da sahiptir. İtiraz süreci, kararı yeniden gözden geçirme veya değiştirme amacıyla daha yüksek bir mahkemeye başvurmayı içerir.

Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka ve Tazminat Ne kadar Olur?

Çekişmeli boşanma davası içerisinde nafaka ve tazminatın belirlenmesi, karmaşık bir süreçtir ve mahkemelerdeki hakimlerin takdirine bağlıdır. Mahkeme, tarafların gelir ve mali durumlarını, yaşam standartlarını, çalışma kapasitelerini, çocukların bakımını ve diğer ilgili faktörleri dikkate alarak nafaka ve tazminat miktarını belirler.

Nafaka ve tazminatın belirlenmesinde adil ve makul bir yaklaşım benimsenirken, çekişmeli boşanma davalarında taraflar arasında anlaşmazlık olması durumunda mahkeme karar verir. Mahkeme, tarafların gelirlerini, varlıklarını ve masraflarını ayrıntılı olarak inceler. Bunun yanı sıra, evlilik süresi, çocukların bakımı, ev işlerine katılım, eşlerin sağlık durumu, eğitim ve kariyer fırsatları gibi faktörler de değerlendirilir.

Nafaka ve tazminat miktarı, eşler arasındaki ekonomik adaleti sağlamak ve daha zayıf durumda olan eşin uygun bir şekilde desteklenmesini sağlamak amacıyla belirlenir. Bu destek, geçici veya sürekli olabilir. Geçici nafaka veya tazminat, boşanma süreci boyunca geçerli olan bir maddi yardımdır ve mahkeme kararının ardından sona erer. Sürekli nafaka veya tazminat ise belirli bir süreyle sınırlı olabilir veya eşlerin yaşamlarında önemli değişiklikler olduğunda yeniden değerlendirilebilir. İzmir boşanma avukatı tavsiyesi almak isterseniz büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

 

Boşanma Davasında Tarafların Hakları Nelerdir?

Boşanma, evlilik birliğinin resmi olarak sona erdiği bir hukuki süreçtir ve tarafların hayatında derin etkiler bırakabilir. Boşanma davası sonuçlandıktan sonra, tarafların hakları ve yükümlülükleri değişebilir. Ayrıca belirtilmelidir ki boşanma avukatı İzmir ve çevresi için aranıyorsa büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Çocuk Hakları:

Eğer çiftin evliliği sırasında çocukları varsa, boşanma davası sonrasında en önemli konu çocukların haklarıdır. Türkiye’de çocuk hakları, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile korunmaktadır. Boşanma sonrası çocuklar genellikle ebeveynler arasında velayet, nafaka ve kişisel ilişki gibi konular üzerinde tartışma konusu olurlar.

Velayet: Velayet, çocuğun fiziksel bakımı ve eğitimiyle ilgili kararları alma yetkisini ifade eder. Mahkeme, çocuğun en iyi çıkarlarını göz önünde bulundurarak velayeti bir ebeveyne veya her iki ebeveyne verebilir. Velayet hükümleri, boşanma davası sonrasında çocuğun iyi bir şekilde yetiştirilmesini sağlamayı amaçlar.

Nafaka: Boşanma durumunda çocuğun ihtiyaçlarına maddi destek sağlamak amacıyla nafaka ödemesi gündeme gelebilir. Nafaka miktarı, çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, ebeveynlerin mali durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenir.

Kişisel İlişki: Boşanma sonrasında, çocuğun diğer ebeveyniyle düzenli olarak görüşme hakkı olmalıdır. Mahkeme, çocuğun en iyi çıkarlarını gözeterek düzenli ziyaret ve iletişim programı belirleyebilir.

Mal Paylaşımı:

Boşanma davası sonrasında, evlilik sırasında birlikte edinilen mal ve mülklerin paylaşımı da önemli bir konudur. Türkiye’de mal rejimi, Türk Medeni Kanunu’na göre belirlenir. Mal paylaşımı, eşlerin mal rejimine, evlilik süresine ve ekonomik durumlarına bağlı olarak farklılık gösterebilir. Edinilmiş Mallara Katılım Rejimi: Türkiye’de genel olarak uygulanan mal rejimi, edinilmiş mallara katılım rejimidir Bu rejime göre, evlilik sırasında elde edilen mallar eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Boşanma durumunda, edinilmiş malların değeri belirlenir ve eşler arasında adil bir şekilde bölüştürülür. Mal Paylaşımı Anlaşması: Eşler, boşanma davası sırasında veya sonrasında mal paylaşımı konusunda anlaşmaya varabilirler. Bu anlaşma, mal paylaşımının nasıl gerçekleştirileceğini ve her bir eşin haklarını korumayı amaçlar. Anlaşma, mahkeme tarafından onaylandıktan sonra yasal olarak bağlayıcı olur.

Nafaka ve Ekonomik Haklar:

Boşanma davası sonrasında, gelir dengesizliği yaşayan tarafın ekonomik hakları ve nafaka talepleri önemlidir. Nafaka, ekonomik açıdan zor durumda olan eşe diğer eş tarafından maddi destek sağlamak amacıyla ödenir. Nafaka miktarı, eşlerin mali durumu, evlilik süresi, yaş ve sağlık durumları gibi faktörlere bağlı olarak belirlenir.

Tedbir Nafakası: Boşanma davası sürecinde, ekonomik açıdan zor durumda olan taraf, geçimini sağlamak için tedbir nafakası talep edebilir. Mahkeme, durumu değerlendirerek geçici bir nafaka hükmediyor.

Sürekli Nafaka: Boşanma sonrasında, ekonomik olarak dezavantajlı durumda olan taraf sürekli nafaka talebinde bulunabilir. Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken tarafların gelir durumunu, yaşam standartlarını ve diğer faktörleri dikkate alır.

Sosyal Güvence Hakları:

Boşanma durumunda, tarafların sosyal güvence hakları da göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle evlilik süresince eşin sosyal güvence primleri üzerinden haklar elde edilmişse, boşanma sonrasında bu hakların korunması önemlidir. Sosyal Güvence Devamı: Boşanma durumunda, tarafların sosyal güvence haklarının korunması için önlemler alınmalıdır. Örneğin, eşin sağlık sigortası kapsamında kalmasının sağlanması veya ayrı yaşayan eşin kendi sosyal güvence haklarına sahip olması gibi adımlar atılabilir. Boşanma Sonrası Sigorta: Boşanma sonrasında, tarafların sigorta ihtiyaçları ve korumaları da gözden geçirilmelidir. Özellikle çocukların sağlık sigortası, eğitim masrafları ve diğer ihtiyaçlarının güvence altına alınması önemlidir. Taraflar, boşanma sonrası sigorta düzenlemeleri yaparak haklarını ve çocuklarının güvencesini sağlamalıdır.

Boşanma Davası Sonrası Evde Oturma Hakkı

Boşanma dilekçesi verilmesinden sonra ve mahkeme sonuçlandıktan sonrası evde oturma hakkı, çiftler arasında anlaşmazlık yaşanması durumunda mahkeme tarafından belirlenebilir. Mahkeme, tarafların taleplerini ve çocukların çıkarlarını göz önünde bulundurarak evde oturma hakkını belirler. Bu hak, evin kullanımının bir tarafın lehine ve diğer tarafın aleyhine düzenlenmesini içerir.

Ortak Kullanım: Mahkeme, boşanma sonrası evde ortak kullanımı kararlaştırabilir. Bu durumda, taraflar aynı evi paylaşmaya devam ederler, ancak belirli kurallar ve düzenlemelerle birlikte yaşarlar. Bu, çocukların iyi bir şekilde korunmasını ve evdeki ortak mülkiyetin geçici bir düzenlemesini sağlamayı amaçlar.

Tek Taraflı Kullanım: Mahkeme, evde oturma hakkını sadece bir tarafa verebilir. Bu durumda, evin kullanım hakkı belirli bir süre veya süresiz olarak bir tarafa tahsis edilir ve diğer tarafın evden çıkarılması gerekebilir. Bu karar, tarafların ekonomik durumunu, çocukların refahını ve diğer ilgili faktörleri göz önünde bulundurarak verilir. İzmir boşanma avukatı tavsiye için büromuzla iletişime geçebilir ve hukuki hizmet alabilirsiniz.

Anlaşmalı Boşanma Şartları

Boşanma, bir evlilik birliğinin sona ermesi anlamına gelir ve çiftler için oldukça zorlu bir süreç olabilir. Ancak bazen eşler, hukuki savaşın getirdiği olumsuzlukları yaşamamak ve daha uyumlu bir şekilde ayrılmak için anlaşmalı boşanma yolunu tercih ederler. Anlaşmalı boşanma, çiftlerin evliliklerini dostça sonlandırma niyetiyle, her iki tarafın da karşılıklı olarak uzlaştığı bir yöntemdir.

Anlaşmalı boşanma davasının açılabilmesi için belli şartlar bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanma şartları:

  1. Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanmanın mali sonuçlarıyla ilgili anlaşmaları içermelidir. Bu mali sonuçlar şunları kapsar:

*Maddi Tazminat: Taraflar arasında maddi tazminat konusunda anlaşma sağlanmış olmalıdır. Bu, bir eşin diğerine maddi bir destek sağlaması durumunu içerir.

*Manevi Tazminat: Anlaşmalı boşanma protokolü, manevi tazminat konusunda da anlaşmayı içermelidir. Taraflar, evlilik sürecinde yaşanan duygusal zararların telafi edilmesi için bir anlaşma yapmalıdır.

*Yoksulluk Nafakası: Taraflar, yoksulluk nafakası konusunda da anlaşmış olmalıdır. Bu, daha zayıf mali durumda olan eşin, boşanma sonrasında geçimini sağlayabilmesi için diğer eşe yapılan maddi destektir.

  1. Çocukların durumu da protokolde anlaşmaya dahil edilmelidir. Bu, velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası gibi konuları içerir. Taraflar, çocuklarla ilgili sorumlulukları ve hakları belirlemek için bir anlaşmaya varmalıdır.
  2. Bunların yanı sıra, mal paylaşımı veya altın alacağı gibi konularda da anlaşma sağlanabilir. Protokol, kanuna aykırı olmamalı ve koşullu hükümler içermemelidir.
  3. Protokolde, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu dışındaki konularda da anlaşmalar varsa, bu anlaşmalar bağlayıcıdır. Örneğin, kadının boşanma sonrasında kendi soyadını kullanması, mal rejimi kapsamında taşınmaz veya araç devri anlaşması, kira veya aidat ödeme anlaşması gibi konular bu anlaşmalara örnek olarak verilebilir.
  4. Boşanma kararı kesinleşmeden önce protokolde değişiklikler yapılabilir. Hakim, tarafların ve çocukların çıkarları doğrultusunda protokolde değişiklik yapma yetkisine sahiptir. Ancak bu değişikliklerin taraflar tarafından da kabul edilmesi gerekmektedir.
  5. Anlaşmalı boşanma protokolü, aile mahkemesi hakimi tarafından onaylanmalıdır. Hakim, protokolün hukuka uygun olduğunu ve tarafların iradesine dayandığını teyit etmek için protokolü inceler ve onaylar. Bu şartların sağlanması durumunda, çiftler anlaşmalı boşanma davası açabilir ve boşanma sürecini daha hızlı ve uyumlu bir şekilde tamamlayabilirler. Tabi ki böylesi bir teknik konuyu boşanma avukatı İzmir üzerinden bir hizmet alarak yapabilirler.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma davası için eşlerden biri veya her ikisi, Anlaşmalı Boşanma Protokolü ve dava dilekçesiyle birlikte Aile Mahkemesine başvurmalıdır. Başvurudan önce, gerekli harç ve masrafların ödenmesi gerekmektedir. Eşlerin birlikte yaşadığı yerdeki Aile Mahkemesi yetkilidir. Ancak, kesin yetki kuralı olmadığından, tarafların itiraz etmediği takdirde dava başka bir mahkemede de görülebilir. Mahkeme, resen yetki tespiti yapamaz. Eğer Aile Mahkemesi bulunmuyorsa, Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla görevlendirilir.

Dava açıldıktan sonra, bir süre sonra mahkeme tarafından tensip zaptı düzenlenir ve eşlere duruşma günü bildirilir. Tarafların duruşmaya katılması zorunludur. Çünkü hakimin, tarafları dinleyerek, anlaşmalı boşanma protokolünü kendi rızalarıyla onaylayıp imzaladıklarına inanabilmesi için tarafların herhangi bir tehdit veya baskı altında olmadan özgür iradeleriyle boşanmayı istediklerini ifade etmeleri ve bu beyanların duruşma tutanağına geçirilerek imzalanması gerekmektedir.

Anlaşmalı boşanma davası, anlaşmalı boşanma protokolü ve dava dilekçesi ile birlikte açılır. Dava açıldıktan sonra mahkeme bir tensip zaptı düzenler. Duruşma günü verebilmek için dilekçe aşamalarının tamamlanması gerekmektedir, yani tarafların birbirlerine cevap, cevaba cevap gibi yanıtlarını sunmaları gerekmektedir. Ancak taraflar süreci hızlandırmak istediklerinde, boşanma davası açıldıktan sonra dosyaya, dilekçe aşamalarına ilişkin süreleri kullanmak istemediklerini ve duruşma gününün verilmesini talep ettiklerini belirttikleri bir dilekçe verebilirler. Dilekçe verildikten sonra mahkeme duruşma günü belirler. Genellikle, bir veya iki ay sonrasına duruşma tarihi verilmesi mümkündür, ancak bu kesin bir süre değildir.

Duruşmada, taraflar dinlenir ve protokol uygun bulunursa boşanmalarına karar verilir. Boşanma kararının kesinleşmesi için, gerekçeli kararın yazılıp taraflara tebliğ edilmesi gerekmektedir. Tarafların karara karşı kanun yollarına başvurmaması için iki haftalık bir süre bulunur. Ancak yine burada da taraflar süreci hızlandırma imkanına sahiptir. Taraflar, mahkeme yazı işleri kalemine giderek kanun yollarına başvurmaktan vazgeçtiklerini belirten bir dilekçe verebilirler. Bu durumda karar kesinleşir ve boşanma işlemleri tamamlanır. İzmir boşanma avukatı tavsiye için büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

İftira Suçu

Günlük yaşamda herhangi bir sebepten dolayı ya da durduk yere bir kişiden iftiraya maruz kalma durumu söz konusu olabilir. Böyle durumlarda kişiler profesyonel anlamda ve hukuki anlamda hakkını arayarak, avukatla birlikte hizmet alabilir.

İftira suçu, hukuka aykırı bir durum olmasından dolayı pek çok kişi böyle bir duruma maruz kaldığında hukuki anlamda hakkını arayabilir. Ayrıca suç kapsama altına girmese de hukuka aykırı olduğu için böyle bir durumda yine kişi dava açılabilir. Kişi herhangi bir iftiraya maruz kaldıysa bu konuda alanında uzman bir avukat aracılığıyla hakkını arayabilir. Ceza avukatı İzmir bu anlamda sağladığı avukatlık hizmetleri ile birlikte iftira suçuyla alakalı açılan davaların daha kolay ve kişinin lehine sonuçlanmasını sağlar. İftira suçu özel olarak düzenlenmiş bir suç tipi olmayıp herkes suçun mağduru da faili de olabilir. Bu suç yazılı ya da sözlü şikayetler karşılığında davaya konu olabilir niteliktedir. Yapılan suç duyurusunun doğru nitelikte olması gerekir. Aksi halde suç teşkil etmeyecektir. Yapılan yazılı ya da sözlü bildirimlerde kişinin gerçek isim ile beyanda bulunması şart değildir. İsimsiz ya da sahte bir isimle yapılması dahilinde de Yargıtay tarafından iftira suçunun oluştuğu kabul edilir.

İftira Suçu Cezası

İftira suçu cezası sonuçları 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası olarak sonuçlandırılabilir. Ayrıca bu iftiranın boyutu maddi eser ve delilleri uydurarak yapılan bir iftira ise yarı oranda cezanın artırılma ihtimali de bulunuyor. Bu durum neticesinde iftiraya uğrayan kişi hakkını arayarak kendisine iftira atan kişinin ceza almasını sağlayabilir.

İftira atmanın cezası hapislere sonlandırılmakla beraber aynı zamanda belli durumlarla adli para cezası ile de sonlanabilir. İftira konusunda bu iftiraya maruz kalan kişi kısa süre içerisinde suç duyurusunda bulunmalı ve hakkını arayarak avukatlar aracılığıyla kişinin ceza almasını sağlamalıdır. Dava sonucuna ya da ilerleyişine göre de cezada indirim olması da mümkündür. İftira suçuna uğrayan mağdur hakkında kovuşturma aşamasına başlanmadan öncesinde, failin etkin pişmanlık durumu söz konusu olduğu durumda verilecek ceza 4/3 oranında indirime uğrar. Eğer ki hüküm verilmeden önce etkin pişmanlık söz konusu olursa, verilecek olan ceza yarı oranda indirime uğrar.

Günlük yaşamda özellikle haklarına daha profesyonel şekilde savunabilmek ve Bu doğrultuda hakkını arayabilmek adına profesyonel hukuki hizmetlere gereksin duyulur.

İftira Suçu Zaman Aşımı

İftiraya maruz kalan kişi zaman aşımı konusunda sorun yaşamamak adına dilediği her zaman dava açabilir ve hakkını hukuki yollardan arayabilir. Şikâyet süresi bulunmamakla birlikte savcılık bu konuda 8 sene içerisinde soruşturmayı başlatmalıdır. 8 yıllık süre dolduktan sonra dava açılması söz konusu olmaz ve durum zaman aşımına uğrar.

İftira suçu TCK bu anlamda sandıkları hukuki yasal süreçlerle alakalı pek çok kişinin bu konuda maruz kaldığı iftirada hakkını arayabilmesini de sunuyor.

Alanında uzman bir İzmir ceza avukatı ile çalışmalar gerçekleştirilerek iftiraya maruz kalan kişi kısa süre içerisinde durumun sonuçlanması ile hakkını arayabilir. Avukatlar bu konuda aynı zamanda hukuki danışmanlık hizmetleri de sağladıkları için iftira suçuyla alakalı kişi dava ile ilgili süreçlerle ilgili detaylı bilgiler de edinebilir. Bu hukuki hizmetlerden yararlanarak yasal yollardan mağdur olan kişi hakkını arayarak lehine sonuçlanmasını sağlayabilir. Böylelikle iftira atan kişi cezasını almış olur.