Bilişim Avukatı Kimdir? Bilişim Avukatı Ne İş Yapar?

Bilişim Avukatı Kimdir? Bilişim Avukatı Ne İş Yapar?

Bu içeriğimizi okuyarak bilişim avukatı kimdir? Bilişim avukatları ne iş yapar aklınıza takılan tüm sorulara kolay bir şekilde cevap bulabilirsiniz. Günümüz popüler mesleklerinden birisi olan bilişim avukatlığı internet ortamında işlenen suçlarda bilişi suçları avukatları ilgilenmektedir. Bilişim avukatları aynı zamanda bilişim suçları avukatı, internet avukatı olarak da adlandırılmaktadır. Tüm bu bilgilerin yanı sıra ülkemizde bilişim avukatı olarak görev yapan kişilere internet avukatı, siber avukatı gibi tanımlamalar da yapılmaktadır.

Bilişim sistemleri elektronik ortamlarda var olan bilginin birbirleri arasında aktarılmasıdır. Bu doğrultuda bilişim kavramı günümüzde cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar, pos cihazları vb. araçlarla yapılan bilgi transferini ifade etmektedir. Günümüzde yaygın sosyal medya uygulamaları Tiktok, Facebook, İnstagram, Twitter vb. mecralarda hesapları ile birbiri ile veri alıp göndermelerine bilişim sistemleri aracılık etmektedir. Bu sistemler üzerinde işlenmiş olan her türlü suçlar bilişim sistemleri suçlarına girmektedir. Bu alan için kendini geliştirmiş İzmir bilişim avukatı sizlere her türü desteği sağlayacaktır.

Bilişim Hukuku Nedir?

İnsanların birbirleriyle iletişim kurarken kullandıkları ve etkileşimde bulundukları ortamlar bilişimin temelini oluşturur ve karşılıklı olarak genelleştirilebilir. Bir kişinin diğerinden bilgi almasıyla ortaya çıkan unsurlar bilişimin kendisidir ve bu temel unsurlar kanunla korunmaktadır. Örnek olarak en çok kullandığımız ve en çok vakit geçirdiğimiz, hemen hemen herkesin birbiri ile paylaşımda bulunabildiği, bilgi alışverişinde bulunabildiği, iletişim kurabildiği ve online alışveriş keyfini yaşayabildiği ağ ortamını verebiliriz. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere bilimin temelini oluşturan bilgi akışı elektronik ortamda sağlanmakta ve doğal olarak bazı sorunlar kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Akılcılığa ve mantığa uygun olarak işlenen bilgi ve paylaşımlar, iletim ve iletim sırasında da bazı kötü niyetli kişilerin eline geçerek olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.

Bilişim Suçları Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Alanında uzman bilişim avukatları diğer isimleriyle siber suçlar avukatları TCK 5237 sayılı kanununda düzenlenmiş olan bilişim suçları davaları ile ilgilenmektedir. Bu bilişim suçları kısaca:

  • Bilişim sistemine izinsiz olarak girme- sızma suçları,
  • Sağlıklı çalışan bir sistemin bozulmasına neden olmak, erişilmez kılmak, içerisinde var olan verileri yok etme, değiştirme suçları,
  • Kanunlarda yer alan yasaklı cihaz ve programların kullanmasından kaynaklanan suçlar,
  • Kredi veya banka kartlarının kötü amaçlarla kullanılması suçları

Sizlerde yukarıda sıralanmış olan suçlardan biri veya birkaçına maruz kaldıysanız alanında uzman bilişim suçları avukatı İzmir şubesi ile iletişime geçebilirsiniz.

Bilişim Suçları Örnekleri

Yukarıda yer alan maddeler ile sizlere bilişim suçları nelerdir? Sorusuna yanıt vermiştik. Aşağıda yer alan paragraflarda da sizlere bilişim hukuku içerisinde yer alan bilişim suçlarını daha detaylı bir şekilde aktaracağız.

Bilişim sistemine girme suçu olarak nitelendiren suç kapsamında günümüzde yaygın olarak kullanılan programlar olan Facebook, Youtube, İnstagram, Twitter, Tiktok gibi sosyal medya araçları ve bu araçlara ek olarak haberleşme sistemleri olan Whatsapp, telegram, signal gibi uygulamalara profil sahibinden habersiz bir şekilde giriş yapılmasını sağlamak kanunlarımız kapsamında suç olarak nitelendirilmektedir. Bilişim suçlarında işlenen suçların ispatı IP adresinin tespiti veya ilgili platformda farklı yollardan suçluyu işaret eden deliller varsa alanında uzman bilişim avukatı İzmir tarafından yapılacak incelemeler ile mümkündür. Yapılan bu işlemlere istisna olarak bilişim sistemlerine sızma gerçekleştiren kişiyi bir gibi fiili olarak gördüyse ve tanıklık yapıyorsa bilişim suçları kapsamında tanık olarak dinlenmektedir.

İzmir bilişim suçları avukatı savunma ve iddiayı sadece teknik detaylar üzerinden değil aynı zamanda beyana dayalı olarak da dikkate almaktadır. Bu bilgiden hareketle bu şekilde bir suç ile karşı karşıya kaldıysanız en kısa sürede alanında uzman bilişim avukatı İzmir ile iletişime geçebilirsiniz.

Kredi veya banka kartının kötüye kullanılması suçu banka veya kredi kartının yaygın olarak kullanıldığı bu dönemlerde kolay bir şekilde işlenen bir suçtur. Kredi veya banka kartlarının kötüye kullanılması suçlarında bilişim suçları arasında düzenlenmesinin sebebi kartların kullanılması durumunda elektronik araçların fiziksel yöntemlerle kullanılması işlemidir. Örnek olarak günümüzde banka aracılığıyla ödeme yapmak için kullanılan pos cihazları üzerinde yapılan sahte işlemlerin tespit edilmesi, internet ortamında yapılan ödemelerde kart bilgilerinin izinsiz olarak kullanılması veya kartlara fiziki olarak erişerek bankamatikten yapılmış olan çekim işlemlerinin tamamı kredi veya banka kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturmaktadır.

Siber suç avukatları, banka ve kredi kartı kötüye kullanım suçlarını ispatlama konusunda daha teknik imkanlara sahiptir. Çünkü kartın fiilen kullanıldığı yerde kamera, cep telefonu veya benzeri bir kayıt sistemi olabilir.

Yasaklanmış bir cihaz veya program kullanılarak suç; yalnızca bir bilgisayar suçunu veya bir bilişim sistemini bir araç olarak kullanarak işlenebilecek diğer suçları işlemek amacıyla üretilmiş veya oluşturulmuş bir cihaz, bilgisayar programı, şifre veya diğer güvenlik kodu. Örneğin kişilerin Instagram, Facebook veya Twitter profillerine izinsiz olarak erişmek için yapılan yazılımları kullanan kişi bu suçu işlemiş olur. Siber suçlar avukatı öncelikle yasaklanan cihaz veya programın niteliğine ilişkin teknik inceleme yapmalı, cihazı veya programı kullanan kişinin işlediği suçun neden olduğu zararı ve başka suç teşkil eden fiillerin işlenip işlenmediğini araştırmalıdır.

Sizlerde yukarıda sayılan bilişim suçlarına maruz kaldıysanız en kısa sürede firmamız ile iletişime geçerek izlenmesi gereken yollar hakkında bilgi alabilirsiniz. Alanında uzman avukatlarımız hakkını en ideal şekilde korumak için izlenmesi gereken tüm hukuki yolları sizlere sunacak ve kabul etmeniz halinde en kısa sürede dava işlemlerine başlayacaktır.

Bu içeriğimizde sizlere bilişim hukuku nedir? Bilişim suçları nelerdir gibi soruların detaylı bir şekilde yanıtını verdik.

Boşanma Davasında Avukatlık Masraflarını Kim Öder?

Boşanma Davasında Avukatlık Masraflarını Kim Öder?

Boşanma davasında avukatlık masraflarını kim öder sorusu son zamanlarda oldukça fazla sorulmaya başlanmıştır. Sizlerde bu içeriği dikkatli bir şekilde okuyarak boşanma davası ücretlerini ödemesi gereken taraf hakkında bilgilere sahip olabilirsiniz. Davaların açılmasından sonuçlanmasına kadar avukatlık masrafları dahil bir dizi ücretler bulunmaktadır. Bu çerçeve kapsamında dava açmaya karar veren eşler arasında ücreti hangi tarafında ödeyeceği ile alakalı konular oldukça fazla merak edilmektedir.

Boşanma Davalarında Harç ve Yargılama Giderleri Kim Tarafından Ödenir?

Boşanma davalarının açılması işlemleri sırasında öncelikle ödenmesi gereken ilk ücret ilgili mahkemeye dava başvuru harcıdır. Bu harç miktarı ortalama 452 TL olarak belirlenmiştir. Boşanma davası harç ücretleri dava dilekçesi verilirken peşin olarak ödenmektedir. Tüm bunların yanı sıra dilekçe verildikten sonra aile mahkemesinin yapmış olduğu yargılama giderleri tutarında da ödemeler yapılacaktır. Bu giderler mahkeme süresi boyunca yapılan diğer masraflar göz önünde tutularak hesaplanmaktadır. Boşanma davaları sırasında mahkeme masraflarının kimin ödeyeceği de en önemli konulardan bir tanesidir. Dava harcı ödenmesi durumu mahkemeye göre değişiklik göstermektedir. Davalı taraflarında anlaşması durumunda dava giderleri her iki taraf tarafından eşit bir şekilde ödenmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davalarında Masrafları Kim Öder?

Boşanma davasında mahkeme masraflarını ödeyecek olan tarafı mahkemenin belirleyeceği gibi aynı zamanda ödemeyi taraflar anlaşarak da yapabilmektedir. Bu sebepten ötürü taraflar ödeme konusunda ikili olarak rıza gösterebilmektedir. Bu durumda mahkeme masrafları karşılıklı olarak ortak bir şekilde ödenecektir.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Masrafları Kim Öder?

Çekişmeli boşanma davalarında dava masraflarını kim öder sorusu da oldukça merak edilen konular arasında yer almaktadır. Boşanma davalarında mahkeme masraflarını hangi tarafın ödeyeceğini davanın içeriği de ilgilendirmektedir. Masrafların kimin ödeyeceği kısmında boşanmanın anlaşmalı mı boşanmalı mı olduğuna göre değişiklik göstermektedir. Çekişmeli bir şekilde açılmış olan davalarda davayı açan tarafın masrafları ödemesi gerekmektedir. Davaların kazanılması durumunda yargılama giderlerinin bir kısmı karşı taraftan temin edilebilmektedir. Özetle dava başlangıcına yapılan masrafları ödeyen taraf karşı taraftan bir kısmı tazmin edebilmektedir.

Çekişmeli boşanma davalarınızda sizlerin hakkını en iyi şekilde savunması için boşanma avukatı İzmir Bornova şubesi ile iletişime geçebilirsiniz.

Avukat Ücretini Kim Öder?

Boşanma davasında mahkeme masraflarını kim öder; Boşanma davasında taraflar bir avukatla çalışmıyorsa, davanın anlaşmalı bir şekilde mi yoksa çekişmeli mi olduğuna göre masrafları kendileri paylaşabilirler. Ancak, davacı veya karşı taraf bir avukat tutacaksa, her biri kendi avukatlık ücretini ödemek zorundadır. Kanun, avukatların vekaletname temelinde karşılıksız hizmet vermesini yasaklamaktadır. Bu nedenle müvekkilin vekaletname gelmeden önce vekalet ücretini ödemesi gerekmektedir. Davanın durumuna göre vekalet ücretim karşı taraftan talep edilmeyecektir. Boşanma avukatı İzmir Konak şubesi sayesinde en kısa sürede boşanma davalarınızı çözüme kavuşturabilirsiniz.

Boşanma Davalarında Hangi Masraflar Çıkıyor?

Boşanma davasında mahkeme harçlarını kim öder; Boşanma davasında çekişmeli boşanma durumunda davacının bir miktar harç ödemesi gerekir, çekişmeli boşanma durumunda ise her iki tarafın kararına bağlıdır. Bu harçlardan ilki dava açma harcıdır. Boşanma davası açarken ödenen mahkeme harçlarına ek olarak, yapılan başka mahkeme masrafları da vardır. Bu dava masrafları için dava sürecini gereksiz yere uzatmamak için davacıdan ortalama bir ücret peşin olarak alınır. Anlaşmalı boşanma davalarında ödenmesi gereken ön ödeme genellikle 250 TL ile 500 TL civarındadır. Boşanma davasında bilirkişi kanıtı isteniyorsa ortalama 500 TL masraf çıkacaktır. Boşanma davası boşlukların bulunmasına dayalı ise ortalama 600 TL ek ücret alınmaktadır. Boşanma davasında tanık beyanı ile birlikte kullanılması durumunda tanık başı ortalama 100 TL masraf çıkacaktır.

Boşanma başvurusunda tüm bu delillerin açıkça belirtilmesi önemlidir. Psikiyatri ücretinin ödenmemesi halinde hâkim tarafından deliller geçersiz sayılacaktır. Genel olarak anlaşmalı boşanma davalarında bu maliyetlerin daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Çekişmeli boşanma davaları ise daha fazla kanıt gerektirir ve bu nedenle daha yüksek maliyetlere neden olur. Sizlerde boşanma davalarınızı İzmir en iyi boşanma avukatı ile en kısa süre içerisinde çözüme kavuşturabilirsiniz.

Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat Talep Edilebilir Mi?

Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat talep edilebilir. Bu talep ek dava gerektirmez ve boşanma davasında yapılabilir. Boşanma davalarında önerilen tazminat kalemleri sabit bir ücrete tabidir. Bu nedenle bol bol açmakta fayda var. Boşanma davası ücretleri hakkında en doğru bilgilere ulaşmak için İzmir boşanma avukatı bürolarını tercih edebilirsiniz. Birebir olarak alanında uzman ekibimizden fiyat bilgisi almak her yıl sürekli olarak değişen avukatlık ücretlerine en birincil yoldan ulaşmanıza olanak sağlayacaktır. İzmir boşanma avukatı tavsiye edilerek siz değerli müvekkillerimizin tüm haklarını en doğru şekilde korumaya özen gösteriyoruz.

Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Boşanma davalarında çocukların velayeti sosyal hizmetler öğretmeni tarafından düzenlenen rapora göre belirlenir. Sosyal hizmet eğitimcileri anne, baba ve çocukla görüşerek çocuğun yanında kimin kalacağını belirler. Çocuğun yaşı, evin durumu, ailenin geçim durumu, okula uzaklığı ve daha birçok faktör çocukla kimin yaşayacağına karar verilirken dikkate alınır. Buradaki tek fark, emzirme yaşının daha çok anne için olmasıdır. Velayet davalarında çocuğun yüksek yararı önemlidir ve çok aksi durumlar olmadıkça emziren çocuk anneye verilir.

Sizlerde boşanma davalarınızda sizleri savunması için alanında uzman bir avukatlık bürosu arıyorsanız İzmir boşanma avukatı ile iletişime geçebilirsiniz. İzmir boşanma avukatı tavsiye edilen en iyi avukatlar arasında yer almaktadır

Tek Celsede Boşanma Sebepleri Nelerdir?

boşanma avukatı İzmir Bornova

Tek celsede boşanma sebepleri hızlıca boşanmak isteyen tüm çiftlerin ilk akıllarına gelen sorudur. Günümüz medeni kanuna göre boşanmak için belirli şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartlara aşağıda var olan paragraflardan kolaylıkla erişebilirsiniz. Boşanma davaları günümüzde çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davası olarak iki farklı başlık altında incelenmektedir. İlgili bu süreçte taraflar tüm hukuki sonuçları uzlaşarak veya çekişmeli olarak da olsa noktalayabilirler. Anlaşmalı boşanma davalarında mal paylaşımı, velayet vb. tüm konularda ortak bir sonuca varılmalıdır. Anlaşmaya varılamadığı noktalarda çekişmeli boşanma davası devreye girecektir. Çekişmeli davalarda davacı haklı bir sebebe dayandırarak boşanma dava açmalıdır.  İçeriğimizin ilerleyen kısımlarında çekişmeli boşanma tek celsede biter mi? Anlaşmalı boşanma tek celsede biter mi? gibi sorularınızın cevaplarına kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Haklı bir sebebe dayandırılmadan açılan boşanma davaları ilgili kişiler tarafından incelendikten sonra reddedilmektedir. Boşanma davaları için sunulacak olan gerekçeler genel ve özel boşanma sebepleri olarak iki farklı başlık altında incelenmektedir. Bu nedenlere aşağıda var olana paragraflardan ulaşabilirsiniz.

Haklı bir boşanma nedeni sunulmadan açılan davalar yetkili makam tarafından reddedilmektedir. Boşanma davasında öne sürülebilecek nedenler, genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Boşanma sebeplerini arayan kişiler genellikle tek celsede boşanma nasıl olur? sorusuna yanıt aramaktadır. Sizlerde ilgili boşanma nedenine dayanarak tek celsede kolay bir şekilde boşanabilirsiniz. Bu doğrultuda İzmir boşanma avukatı tavsiye edilerek sizlere yönlendirilmektedir. Boşanma avukatı İzmir Bornova ve birçok ilçede sizler için hizmet vermeye devam etmektedir.

Özel Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Türk medeni kanunu çerçevesinde özel boşanma sebepleri altı farklı durum olarak belirlenmiştir. Aşağıda yer alan durumlarından bir tanesinin bile varlığı halinde açılacak olan boşanma davasında taraflardan bir tanesinin rızası olmasa bile çekişmeli olarak açılabilmektedir. Özel boşanma davası sebeplerinde davacı olan taraf ilgili maddeyi bir ispata dayandırmalıdır. Bu sebepten ötürü genel ve özel boşanma nedenleri kendi içerisinde farklılık göstermektedir. Genel boşanma davası nedenlerinde davacı ve davalarının kusurları incelenir. TMK’ye göre özel boşanma davası nedenleri aşağıda listelenmiştir.

  • Akıl hastalığı sebebiyle boşanma,
  • Hayata kastetme, onu kırıcı veya kötü niyetli davranış sebebiyle boşanma,
  • Haysiyetsiz bir yaşan sürme veya suç işleme sebebiyle boşanma,
  • Terk etme nedeniyle boşanma,
  • Aldatma (Zina) nedeniyle boşanma.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma

Eşlerden birinin kalıcı bir akıl hastalığı varsa, bu konuda boşanma nedeni olarak dava açılabilir. Akıl hastalığı, Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesinde özel boşanma sebebi sayılmaktadır. Bu nedenle boşanma davası açılabilmesi için ruhsal rahatsızlığın resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi gerekir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmanın bir diğer kriteri de hastalığın evlilikten sonra ortaya çıkmış olmasıdır. Evlilik öncesi akıl hastalığı olan taraflar boşanma davası açmak yerine iptal davası açmaktadır.

Hayata Kast Etme, Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma

Hayatta kastetmek, bir eşin diğerinin hayatını almaya, diğerini öldürmeye çalışmasıdır. Eşi intihara teşebbüs eden bir kişi boşanma davası açarsa, hâkim boşanma sebeplerini inceler ve davayı daha kısa sürede kapatır. Müstakbel eşin bunu tekrar yaşamaması için birlikte yaşamaları beklenemez. Hayata kast nedeniyle açılan boşanma davasında, taraflarda amaçlanan işlem sonucunda kişiye zarar vermek zorunda değildir, kasıtlı yaşam davranışı varsa da dava açılabilmektedir.
Onur kırıcı davranış ise, diğer eşe hakaret, küfür, aşağılama gibi bir eşin davranışının şeklini alan davranışları ifade eder. Onursuz davranış nedeniyle boşanma davası açılabilir. Bu noktada, onur kırıcı davranış farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin eşinizi toplum içinde küçük düşürmek, eşinize sürekli hakaret etmek, eşinizi küçük düşürmek gibi davranışlarda boşanma davası doğrudan açılabilmektedir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme Nedeniyle Boşanma

Haysiyetsiz bir şekilde yaşam sürme Türk Medeni Kanunu 163. maddesinde düzenlenmiştir. Eşlerden herhangi birisinin evlilik dışı bir şekilde yaşam sürmesinin ispatı durumunda mahkeme en kısa sürede tarafların ayrılması için gerekli işlemleri yerine getirmektedir. Suç işleme kavramında taraflardan herhangi birinin kanunlara aykırı olarak işlediği bir suç nedeniyle ceza almasıdır. Ceza evine giren eş için açılan tek taraflı davalarla birlikte boşanma işlemleri yerine getirilmektedir.

Terk Etme Nedeniyle Boşanma

Terk etme nedeniyle boşanma davaları Türk Medeni Kanunu 164. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili davanın açılabilmesi için eşlerden herhangi birinin ortak hayatın getirmiş olduğu sorumlulukları yerine getirmemek için evi terk etmiş olması gerekir. Terk etme sebebiyle dava açmak için kanunda yer alan bazı özel nedenler bulunmaktadır. Bu nedenlerden aşağıda listelenmiştir.

  • Eşlerin eve geri dönmesi engellenmemelidir.
  • Terk etme durumu üzerinden minimum 6 ay geçmesi gerekir,
  • Terk etme üzerinden 4 ay geçtiğinde usule uygun olarak diğer eşe ihtar edilmesi gerekir.

Aldatma Nedeniyle Boşanma (Zina Nedeniyle Boşanma)

Özel boşanmanın en yaygın sebeplerinden biri, aldatma nedeniyle boşanma davalarıdır. Bu, eşin zina davası açmak için karşı cinsle cinsel ilişkiye girdiği anlamına gelir. Burada bilinmesi gereken iki durum vardır. Bir eşin sadakatsizliği karşı cinsle gerçekleşmelidir. Eşcinsel bir eşle aldatma durumunda, boşanma nedeni aldatma değil, utanç verici bir hayat yaşamak olacaktır. Vurgulanması gereken bir diğer durum da aldatmanın var olması için cinsel ilişkinin gerekli bir koşul olmadığıdır. Yargıtay’a göre, aldatmaya teşebbüs aşamasında veya zina izlenimi veren durumlarda da dava açılabilir. Örneğin, bir eşin karşı cinsten bir otelde kalması, doğrudan cinsel ilişkinin kanıtı olmasa da zina izlenimi yaratması nedeniyle bu davanın gerekçesi olarak kabul edilebilir.

“Aldatma (Zina) Nedeniyle Sebebiyle Boşanma Davası Nedir?” yazımıza ulaşmak için tıklayın.

Tek Celsede Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Anlaşmalı veya çekişmeli davalardan hangisi olursa olsun taraflar karar verdikten sonra boşanma işleminin en ivedi şekilde gerçekleşmesi için ellerinden gelen tüm imkanları kullanmak isterler. Sizlerde tek celsede kolay bir şekilde boşanmak istiyorsanız Boşanma Avukatı İzmir Konak şubesi ile iletişime geçebilirsiniz. Alanında uzman İzmir boşanma avukatı sizleri için gerekli tüm işlemleri yerine getirecek ve karşı taraf ile en hızlı şekilde boşanmanız için tüm evrakları toplayacaktır.

Tek celsede boşanmak için öncelikle her iki tarafın da boşanmayı kabul etmesi gerekir. Başka bir deyişle, taraflardan biri boşanmak istiyorsa, diğer taraf bu konuda anlaşmalıdır. Taraflardan biri boşanamaz ise dava çekişmeli bir hal alacak ve ayrılık süreci uzun sürecektir. Tüm bu aşamalarda boşanma avukatı İzmir sizlere hizmet vermeye devam edecektir.

Şantaj Suçu Nedir? Şantaj Cezası Nedir?

şantaj suçu izmir

Şantaj suçu, mağdura daha ciddi rahatsızlık verenleri cezalandırarak, mağdurun iç huzurunu ve özgürlüğünü koruyan bir suç olup, tehdit suçunun özel bir şeklidir. İlgili suçlar sadece fiziki olarak değil aynı zamanda dijital ortamlarda da işlenebilmektedir. Bu kapsamda dava durumunuza göre izmir bilişim avukatı veya izmir ağır ceza avukatlarına danışarak suçluların ceza alması için hukuk mücadelesine başlayabilirsiniz. Şantaj, aşağıdaki şekillerde tehlikeli bir suç olarak kabul edilmiştir.

1) Kendisi için doğru veya zorunlu olanı yapacağına veya yapmayacağına dair tehdit edilerek;

  • Birini yasa dışı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlama şeklinde şantaj
  • Haksız menfaat elde etmek için zorlama yoluyla şantaj suçu

2) Bireyin itibarını veya haysiyetini zedeleyen hususların ifşası veya isnat edilmesi tehdidi altında olduğu şantaj suçu;

  • Suçun şantaj mı yoksa “tehdit suçu” mu olduğunun tespiti için failin söz ve eylemleri hâkim tarafından dikkatle değerlendirilmelidir.

Şantaj Suçunun Şikâyet Edilme Süresi, Uzlaşma ve Zaman Aşımı Süresi Ne Kadardır?

Şantaj davası ne kadar sürer sorusu bu suç ile karşı karşıya kalan tüm kişiler tarafından merak edilen bir sorudur. Şantaj, tehdit suçunun özel bir şekli olduğundan isnat edilen suç kapsamında değildir. Savcılık, herhangi bir suç fiilini öğrendiğinde, kendi başına bir soruşturma başlatmalıdır. Şantaj suçu için herhangi bir şikâyet süresi bulunmamaktadır. Ancak bu suç için zamanaşımı süresi 8 yıl olup, mağdura karşı işlenen suçların suç tarihinden itibaren 8 yıl içinde Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde zamanaşımı süresi dolacak olduğundan cezai soruşturma yapılmayacaktır.

Arabuluculuk, bir suçla itham edilen kişi ile suçun mağduru arasında bir arabulucu ile iletişim yoluyla yapılan bir anlaşmadır. Şantaj suçu, uzlaşma kapsamındaki suçlardan biri değildir.

Şantaj suçu sebebiyle açılan davaları asliye ceza mahkemesi tarafından yürütülür. Sizlerde bu suç ile karşı karşıya kaldıysanız İzmir Ağır Ceza Avukatları ile anlaşarak davanızın kolay bir şekilde takip edilmesini sağlayabilirsiniz.

Şantaj Suçunun Unsurları Nelerdir?

Şantaj ile karşı karşıya kalan bireyler genellikle hukuk bürolarına danışarak şantaj yapılıyor ne yapmalıyım gibi soruları sormaktadır. Şantaj suçları Türk Ceza Kanunu 107. maddesinde şantaj suçlarının tüm boyutlarıyla incelemiştir. Günümüzde işlenen şantaj suçları sadece fiziki olarak değil bilişim araçları yoluyla da işlenebilmektedir. Bu sebepten ötürü sizlerde herhangi bir yoldan şantaj ile karşı karşıya kalıyorsanız alanında uzman İzmir bilişim avukatı ve Ceza avukatı İzmir büroları ile görüşmeniz gerekmektedir. Şantaj suçunun unsurları aşağıdaki paragraflarda yer almaktadır.

1. Failin Yükümlü ve Hak Sahibi Olduğu Bir Durum ile Alakalı Şantaj Suçları

Fail, kendisinin doğrudan yükümlü veya hak sahibi olduğu bir şeyi yapması- yapmamasını belirterek mağdur kişiyi tehdit etmesiyle şantaj suçu oluşmaktadır. Bu suç işlendiğinde failler hukuken korunmada olan mağdurları tehdit etmek amacıyla kullanmaktadır. Şantaj suçu 3 farklı şekilde işlenebilmektedir. Bu türler aşağıda açıkça belirtilmiştir.

  • Haksız çıkar elde etmek amacıyla yapılan şantaj suçlarında failler kendilerinin hak sahibi olduğu veya olmak istediği bir durum için mağdurlara yapması gereken işlemleri söyleyerek “haksız çıkar” elde etmeye çalışmaktadır.
  • Mağduru hukuka aykırı bir şey yapmaya zorlayarak şantaj suçu bu durumda fail, hakkı olan veya sorumlu olduğu bir şeyi yapacağını veya yapmayacağını söyleyerek mağduru “yasadışı bir şey yapmaya” zorlar. Örneğin, alacaklı borçluya ait bir bonoya sahipse ve bana hile konusunda yardım etmezseniz borcu ifa etmekle tehdit ederse, alacaklı borçluya karşı şantaj yapıyor demektir.
  • Mağdurun yapmak zorunda olmadığı bir şeyi yapmaya zorlandığı bir şantaj şekli: Bu suçta fail, mağduru yapacağını ya da yapmayacağını söyleyerek “yapmak zorunda olmadığı bir şeyi yapmaya” zorlar. Örneğin, şantaj, failin mağduru “Eğer benim işimi yapmazsanız, önceki suçlarınızı savcılığa şikâyet ederim” diyerek tehdit etmesiyle oluşur. Çünkü mağdurun faile yardım etme yükümlülüğü yoktur.

Yukarıda yer alan sorunlarla karşı karşıya kalan kişilere İzmir ceza avukatı tavsiye edilerek haklarını savunması önerilmektedir. Sizlerde İzmir avukatları ile iletişime geçerek izlemeniz gereken yol hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

2. Kişinin Şeref ve Saygınlığına Zarar Verileceği Yönünde Tehdit Ederek İşlenen Şantaj Suçu

Bu şantaj biçiminde, fail, kendisi veya başkaları için “haksız bir avantaj sağlamak” için mağdurun itibarını ve onurunu zedeleyecek bir şeyi ifşa etmek veya suçlamakla tehdit eder.

Bir suçun mağdurdan haksız bir avantaj elde etmesi gerekmez, ancak yalnızca mağdurun itibarını ve onurunu zedeleyen bir sorunu ifşa etmesi veya suçlaması için mağdura bir tehdit ileterek. Tehdit, mağdura haksız bir avantaj sağlamadan ulaşsa bile, şantaj teşkil eder. Şantaj yoluyla elde edilen uygunsuz menfaatler, para, mal veya hizmet sağlanması gibi maddi menfaatler veya cinsel ilişki gibi diğer haksız menfaatler olabilir. İstismarcının elde etmek istediği menfaatin niteliği önemli değil, adaletsizlik yeterlidir. Fail tarafından açıklandığı veya atfedildiği söylenen, geçmişte olmuş, yani geçmişte olmuş bir şey olmalıdır. Mağdurun ifşa edildiği veya atfedildiği iddia edilen şeyler için meşru bir dayanağı olup olmadığı önemli değildir. Şantaj suçunun mağduru geçmişte bir suç işlemişse ve failin suçu bilmesi ve suçu ifşa etmekle tehdit etmesi ve mağdura haksız menfaat sağlaması durumunda irtikap işlenmiş olur. Açıklanması veya atfedilmesi gereken, herkesin bilmediği bir şey olmalıdır. Herkesin bildiği ve olup bitenlerin kamuoyuna açıklanacağı söylense, şantaj olmaz.

 Şantaj Suçunun Cezası Nedir?

Şantaj suçlarının cezaları büyük oranda birbiri ile aynıdır. Şantaj suçlarını işleyen kişiler 1 yıldan 3 yıla kadar süreyle hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Tüm bu cezaların yanı sıra gerek görüldüğü durumlarda 5000 güne kadar adli para cezası da suçlulara uygulanmaktadır.

Türk Ceza Kanunu 107. maddesinde şantaj suçları aşağıdaki koşullarda düzenlenmiştir.

  • Kanuna aykırı bir şeyi yapmaya veya yapmaktan kaçınmaya zorlayan veya hakkı olan veya yapmakla yükümlü olduğu bir şeyi yapmaya veya yapmaktan kaçınmaya zorlayan veya haksız menfaat elde eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası.
  • Kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak amacıyla başkalarının itibar ve haysiyetini zedelemekle veya zedelemekle tehdit eden veya tehdit eden kimse, bir yıldan az olmamak üzere üç yıldan fazla olmamak üzere hapis ve ayrıca 5000 güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Şantaj Suçundan Alınan Cezanın Para Cezasına Çevrilmesi, Ertelenmesi ve Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi Durumu

Adli para cezaları işlenmiş olan bir suça karşılık hapis cezasına ek olarak veya sadece para cezası olarak verilen bir tür cezadır. Şantaj suçlarını işlemesi nedeniyle ceza almasına hükmedilen kişilerin cezaları belirli durumlarda para cezasına çevrilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumunda sanık hakkında verilmiş olan cezaların ertelenmesi durumudur. Şantaj suçu sebebiyle verilmiş olan hapis cezalarının ertelenmesi mahkeme tarafından belirlenmiş olan cezaevinde infaz edilmesinden belirli bir koşul karşısında vazgeçilmesidir.

Sizlerde bu suçlarla karşı karşıya kaldıysanız alanında uzman bilişim avukatları ve İzmir ağır ceza avukatlarından danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

boşanma avukatı izmir

“Çekişmeli boşanma davası ne kadar sürer? Çekişmeli boşanma ne kadar sürer?”, “Çekişmeli boşanma davası kaç yıl sürer?” gibi aklınıza gelen tüm soruların cevaplarına bu sayfa aracılığıyla kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz. Boşanma davaları iki eş arasında oluşan anlaşmazlık sonucunda evlilik birliğini sonlandırmak için açılan bir dava türüdür. Bu dava içerisinde mal paylaşımı, nafaka, vekalet gibi konularda tartışılmaktadır. Sizlerde eşiniz ile bu konularda uzlaşamıyorsanız davanızı çekişmeli olarak açabilirsiniz. Boşanma davaları ile alakalı aklınıza takılan tüm soruların cevaplarına bu sayfadan kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Bu sayfada yer almayan sorularınızın cevaplarını merak ediyorsanız İzmir boşanma avukatı tarafından danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davası Hangi Sebeplerden Dolayı Açılır?

Çekişmeli boşanma davası açmak için dava nedenlerinin dayandırılması gereken bazı sebepler bulunmalıdır. Bu sebepler genel ve özel olarak iki farlı başlık altında incelenmektedir. Çekişmeli boşanma davası sebepleri aşağıda listelenmiştir.

  • Özel boşanma davası açmak için gerekli nedenler:
    • Terk etmek,
    • Küçük düşürücü bir suç işlemek,
    • Haysiyetsiz bir şekilde hayat sürmek,
    • Hayata kastetmek,
    • Onur kırıcı davranış sergilemek,
    • Kötü muamelede bulunmak,
  • Genel boşanma davası açmak için gerekli nedenler:
    • Fiili olarak işlenen ayrılık sebepleri,
    • Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle oluşan geçimsizlikler

Çekişmeli boşama davalarında sizlere eşlik etmesi için İzmir Bornova boşanma avukatı tavsiye edilmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davaları Nasıl Açılır?

Boşanmanın özel veya genel sebeplerinden bir veya birkaçına dayanılarak açılacak olan çekişmeli boşanma davaları, bunun yerine karşı tarafın tüm gereksinimlerini içeren yazılı bir dilekçe ile sebebini ispatlayan delillerle birlikte açılacaktır.  Çekişmeli boşanma davalarının açılacağı mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile mahkemesinin yokluğunda, ilk derece hukuk mahkemesi, çekişmeli boşanma davalarına bakmak için aile mahkemesi görevi görür. Yetkili mahkeme, eşlerin en son birlikte yaşadıkları veya davacının oturduğu yer mahkemesidir. Başvuruyu gönderdikten sonra, sevk edilen acente, ilgili ücret ve masrafların depozitosu ve kasiyerine ilişkin tahakkuk fişini başvuru sahibine teslim edecektir. Harç ve masraflar ödendikten hemen sonra dosyaya bir taban numarası verilir ve hangi mahkemeye devredileceği belirlenir. Çekişmeli olarak yürütülen boşanma davaları dosyaları tevzi edilen aile mahkemeleridir. Bir tensip tutanağı hazırlanarak davalı ve davacıya tensip tutanağı tebliğ edilmektedir. Bu doğrultuda söz konusu olan tensip tutanağında tarafların davalara bakımından yapılması gereken bir cevap dilekçesi sunma, dava harcı yatırma, delil sunma gibi işlemler için ön inceleme günü yazılmaktadır.

Çekişmeli boşanma davaları açmak için boşanma avukatı İzmir Bornova ofisleriniz ziyaret edebilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Hâkim Nelere Dikkat Eder?

Çekişmeli boşanma davalarında hakimler genellikle toplanmış olan delillere ve tarafların sunmuş oldukları iddialara dikkat etmektedir. Davaya atanmış olan hâkim tarafların iddia ve taleplerini destekleyen delilleri değerlendirerek kanaate varacaktır. Bu doğrultuda hakimler öncelikler taraflardan gelen iddiaların doğruluğunu ve geçerliliğini tespit ederek savunmaların genişletilmesi yasağı ilkesini de dikkate olarak incelemektedir. Bu kapsamda mahkemeye sunulan iddiaların geçersiz ve çelişkili olması durumunda yetkili hâkim karar veremeyecek ve dava süresi uzayacaktır.

Davaya atanan hakimlerin karar vermesi için mahkemeye sunulmuş olan delillerin açık bir şekilde sunulmuş olması gerekir. Bu şekilde gerçekleşmeyen işlemlerde gerekçesiz olarak verilen kararlar üst mahkeme tarafından istinaf mahkemesi tarafından bozulma ihtimali bulunmaktadır. Bu sebepten ötürü mahkeme tarafından verilen kararların hiçbirinin gerekçesiz verilemeyeceği için hakimler verdiği kararları gerekçeye dayandırmalıdır.

Çekişmeli Boşanma Davasında Hâkim Neler Sorar?

Çekişmeli boşanma davalarında tanık beyanları en önemli delillerden biridir. Tanıklar gördüklerini veya duyduklarını anlatarak iki eş arasındaki olaylara ışık tutar. Duruşma günü, eşler arasında yaşanan sorunlara ışık tutmak için önce tanıklar belirleniyor ve ardından tanıkların ifadeleri isteniyor.

Özellikle dava sebebi ve uyuşmazlıklar hakkında ifade vermeye çağrılan tanıklar, davaya yarar sağlamayan kulaktan dolma veya üçüncü bir şahıs tarafından aktarılan bilgilere dayanarak mahkemeye bildirmektedir. Hâkim özellikle kendi gözleriyle gördüklerini ve duyduklarını tanıklardan duymak istedi. Başka duygulara dayalı sorular, hâkimin kararını etkileyebilecek gerekçeler değildir. Hâkim tanığa gerekli gördüğü soruları sorar ve müvekkilin avukatı da tanığa sorular sorabilir. Davalarda sizleri savunması için boşanma avukatı İzmir Konak şubeleri ile görüşme sağlayabilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Çekişmeli boşanma davaları genellikle 8 ay ile 18 ay arasında değişmekte olup, ortalama 1,5 yıl civarındadır. Bu süre, ilk derece mahkemesi olan Aile Mahkemesi’ndeki davanın süresidir. Mahkeme sürecinden sonra tarafların başvuru yapması halinde temyiz aşamasına geçilecektir. Temyiz aşaması Bölge Mahkemesindedir ve en az 1 yıl sürmesi beklenmektedir. Boşanma davaları genellikle Temyiz Mahkemesi’nden 2 yıl sonra geri döner. Bu süre mahkemenin iş yüküne göre değişiklik gösterebilir.

Çekişmeli Boşanma Davası Kaç Celsede Biter?

Mahkeme sayısı bakımından genellikle ihtilaflı boşanma davalarına bakan 5-6 mahkeme vardır, duruşmalar arasındaki süre genellikle 3-4 aydır, bu nedenle ortalama dava süresi 1,5 yıl olarak kabul edilebilir. Ancak bu süreler kesin değildir. Bazı boşanma davaları tek celsede çözülür.

Çekişmeli Boşanma Kaç Yıl Sürüyor?

Çekişmeli boşanma davaları, dava dosyasındaki delillere, iddia ve taleplere, incelenmesi gereken hususlara ve bilirkişi incelemesine gerek olup olmadığına bağlı olarak genellikle 1,5 yıl kadar sürer. Tartışmalı boşanma davaları ilk derece mahkemesine 1,5 yıl sürebilir ve temyiz aşamasında en az bir yıl daha sürmesi beklenir. Yani genel olarak ihtilaflı boşanma davalarının sonuçlanması 2,5 yılı bulabilmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Kazanılır?

Çekişmeli boşanma davasını kazanabilmek için kanunla belirlenen usul ve sürelere azami dikkat gösterilmelidir. Özellikle hak kayıplarının önlenmesi çok önemli bir konudur. Aslında usuli nedenlerle, haklı olduğu ve doğruluğunu açıkça gösteren deliller bulunduğu takdirde, bu delili kullanma hakkı kaybedilebilir.

Ancak dilekçe davasının sunulması sürecinde, temyiz ve temyizin tespiti, dava stratejisinin belirlenmesi, karşı tarafın ileri sürebileceği savların hazırlanması hususlarını dikkate almak gerekir ve en önemlisi şudur. İtirazın kanıtlarla desteklenip desteklenmediğini değerlendirmek.

Tarafların itiraz ve taleplerinin zamanında ve zamanında sunulması gerekir, yeterli ve açık delillerle desteklenen taraf boşanma davasında kazanan taraf olabilir. Tartışmalı bir boşanma avukatı tüm bu konulara odaklanarak davayı takip etmektedir.

Sizlerde bu tür davalarınız için boşanma avukatı İzmir ofislerini ziyaret ederek konu hakkında çok daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir?

İzmir boşanma avukatı

“Boşanma davasında kadın hakları nelerdir?” gibi sorularınızın tümünün cevaplarına bu içeriğimizden ulaşabilirsiniz. Toplumumuzda boşanma davasını ilk kim açarsa dava sonucunda üstünlüğe sahip olduğu yanlış bilinen kanılar bulunmaktadır. Bu ifadeye ek olarak boşanma davasını eğer kadın açarsa nafaka gibi haklardan yararlanamayacağı gibi yanlış bilinen fikirlerde bulunmaktadır. Boşanma davası açma aşamasında davayı kadın veya erkek hangi taraf açarsa açsın verilen kararlar yetkili mahkeme takdiri sonucunda belirlenmektedir. Boşanma davasında kadının hakları ile alakalı merak ettiğiniz tüm soruların en net cevaplarına İzmir boşanma avukatı aracılığıyla kolaylıkla erişebilirsiniz.

Evi Terk Eden Kadın Boşanma Davası Açtığında Ne Olur?

Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesine göre eşlerden birinin evlilik yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle ortak konutu terk etmesi, diğerinin boşanması için geçerli bir sebeptir. Ancak bunun için durumun 6 ay devam etmesi, halen devam ediyor olması ve hâkimden veya noterden herhangi bir uyarının herhangi bir sonuca yol açmaması gerekir.

Öte yandan evden ayrılan bir kadın boşanma davası açarsa ne olur sorusunun iki cevabı var. Taraflardan biri geçerli bir sebep olmaksızın evi terk ederse ne kadın ne de erkek boşanma davası açamaz, çünkü kusurlu tarafın boşanma davası açması mümkün değildir. Ancak kadın, kanuni terkinden sonra boşanma davası açarsa, mahkemece gerekçe gösterilebilir.

Boşanma Davasını Kadın Açtığında Hakları Aynen Korunur Mu?

Boşanma davalarının açılması hangi tarafın talepte bulunduğunda dair hiçbir değişen sonuç bulunmamaktadır. Boşanma davasında kadının hakları hangi taraf açılırsa açılsın aynı şekilde devam etmektedir. Boşanma davasını kadın açarsa velayet, nafaka, manevi veya maddi tazminat, düğün takıları, birikimler ve taşınmaz malları gibi tüm konularda haklar olduğu gibi geçerlidir.

Boşanma Davasını Kadın Açarsa Dava Süresi Değişir Mi?

Boşanma davasını ister kadın ister erkek açsın hiçbir şekilde süreyle ilişkisi bulunmamaktadır. Özetle boşanma davasını kadın açarsa erkek tarafın açtığı ile aynı şekilde devam etmektedir. Boşanma davalarının sürelerini davanın hangi şekilde ilerlediği ile doğrudan alakalıdır. Bu kapsamda çekişmeli boşanma davaları kanun kapsamında 300 gün, anlaşmalı bir şekilde açılan davaları ise 40 iş günü sürmektedir.

Kadın Boşanma Davası Açtığında Erkek Kabul Etmezse Ne Olur?

Kadın boşanma davası açtığında erkek kabul etmezse ne olur sorusu da en çok merak edilen konulardan bir tanesidir. Boşanma davasının açıldığında davayı hangi tarafın açtığının herhangi bir önemi olmadığını bir önceki paragrafta açıklamıştık. Açılan davalarda taraflardan bir tanesinin kabul etmediği durumlarda dava çekişmeli olarak devam edecektir. Taraflar çekişmeli boşanma davası açmak istediklerinde davayı belirli sebeplere dayandırmalıdır. Bu sebepler genellikle:

  • Özel boşanma davası açmak için gerekli nedenler:
    • Terk etmek,
    • Küçük düşürücü bir suç işlemek,
    • Haysiyetsiz bir şekilde hayat sürmek,
    • Hayata kastetmek,
    • Onur kırıcı davranış sergilemek,
    • Kötü muamelede bulunmak,
  • Genel boşanma davası açmak için gerekli nedenler:
    • Fiili olarak işlenen ayrılık sebepleri,
    • Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle oluşan geçimsizlikler

Çekişmeli boşanma davasında kadının hakları diğer davalarda olduğu gibi eşit tutulmaktadır.

Boşanma Davasını Kadın Açtığında Velayet Kime Verilir?

Boşanma davasını kadın açtığında dava sürecine göre görevli mahkeme koruma amaçlı olarak geçici velayet hakkını babadan alarak anneye verilmektedir. Tüm bu kararlar davanın işleyiş ve seyrine göre değişiklik göstermektedir. Bu tür konular hakkında davanız adına fikrini beyan etmesi için İzmir boşanma avukatı tavsiye edilmektedir.

Boşanma Davasında Aldatılan Kadının Hakkı

Aldatılan bir kadının boşanma davası açtığında hakları diğer davalara göre çok daha farklı olabilmektedir. Aldatılan kadının aldatıldığını ispat etmesi için toplaması gereken delillere oldukça fazla dikkat etmesi gerekmektedir. Bu kapsamda sizlerde aldatıldığını iyi bir şekilde ispat etmek için boşanma avukatı İzmir Bornova ile çalışabilirsiniz. Alanında uzman avukatlar sizleri için gerekli tüm delilleri kanuna uygun bir şekilde toplamanıza yardımcı olacaktır. Topladığınız kanuna uygunsuz deliler mahkeme tarafından hiçbir şekilde incelenmeyeceğini tekrar hatırlatmak isteriz.

Aldatma Davalarında Geçerli Deliller Nelerdir?

Aldatma davalarında geçerli bir delilin sunulmasının önemine bir önceki paragrafa değinmiştik. Bu kapsamda en net bilgileri edinmek için sizlerde boşanma avukatı İzmir Konak şubelerini ziyaret edebilirsiniz. Davalarda geçerli olarak kabul edilen deliller genellikle:

  • Otelde başka birisi ile kalan eşin kaldığını ispat eden güvenlik kamerası görüntüleri,
  • Eşin başka birisinden çocuğunun olduğunun ispati,
  • Telefon yazışmaları,
  • Cinsel yolla bulaşabilecek bir hastalığa yakalanılması

Delilerin nasıl bir araya geldiği, yukarıda bahsedilen konular kadar önemlidir. Hukuken toplanmayan deliller (gizli kameralar, medya dinleyicileri, telefonunuza yüklenebilen casus yazılımlar vb.) mahkemede hukuki sorunları lehinize sunabilir.​

Dolayısıyla boşanma süreci başladıktan sonra yorgunluk ve aşınmanın etkileri insanların sosyal hayatlarını da etkiler. Ancak aynı zamanda insanların ve çocukların psikolojisini de derinden incitir. Durum çocuklar için oldukça yıkıcıdır ve gelişim çağındayken onları daha çok üzer. Boşanmanız sırasında ve sonrasında çocuk bakımı görevlerinizi mümkün olduğunca eksiksiz yerine getirin. Gerekli psikolojik desteği almanız için sizi uyaralım.

İlk olarak, bu durumda karşı tarafa karşı her zaman önemli manevi tazminat talep edebilirsiniz. Tüm bu işlemleriniz için İzmir boşanma avukatı danışmanlık hizmetini tercih edebilirsiniz.

Boşanma Davası Açan Kadın Nafaka Alabilir Mi?

Bu süreçlerde hâkimler birçok konuyu göz önünde bulundurarak karar vermek zorundadır. İnsanların yaşam koşulları varsa, çocuk bakımı ve yaşam giderleri bir bütün olarak ele alınması gereken konulardır. Kadın boşanma davası açarsa nafaka alma hakkı vardır. Boşanma davasında kadının nafaka alıp alamayacağı sorusuna cevap olarak, dava önceliği ne olursa olsun kadın ve erkek eşit nafaka hakkına sahiptir. Bu haklardan yararlanmanın koşulu, gerekli koşulların sağlanmasıdır.

Boşanma Davasını Kadın Açarsa Tazminat Alabilir Mi? 

Boşanma davasını açan kadın veya davayı açan kişiden bağımsız olarak maddi veya manevi tazminat talep edilebilir. Bunun yanı sıra boşanma davası açan kadınların yukarıda sayılan haklara ek olarak hakları da geçerlidir. Mücevher alacakları, mülkiyet rejimlerinden doğan alacakları, aile konutlarının şerhleri ​​talep edilebilir.

Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, kadının boşanma davası açmasının erkeğin boşanma davası açmasından farkı olmadığını söyleyerek ne olur sorusuna cevap verebiliriz. Boşanma davasında davayı açan tarafın geçerli delillere sahip olması önemlidir. Aslında sonuç, davayı hangi tarafın açtığına değil, kimin kusurlu olduğuna bağlıdır.

“Aldatma(Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Nedir?” yazımızı okumak için tıklayın.

Taksir Nedir?

taksir ne demek

Bu yazımızda taksir nedir, taksirli suç ne demek, bilinçsiz taksir nedir konularında gerekli hukuki bilgileri bulabilirsiniz.

Taksir, kusurlu failin bir ödevi yerine getirmemesi nedeniyle gereken özen ve dikkati gösterme yükümlülüğünün ihlali; suçun öngörülebilir sonucunun öngörülemediği bir durumdur.  Taksir bir nevi ihmal durumudur. Cezai sorumluluğa yol açma kastı gibi suçun ahlaki unsurlarından biridir. İhmal; Taksir (öngörülebilir) ve bilinçsiz taksir(öngörülemeyen) olmak üzere ikiye ayrılır. İçeriğimizde bu ayrımın neden yapıldığını ve aralarında ne gibi farklılıklar olduğunu detaylı olarak inceleyeceğiz.

Türk Ceza Kanunu’nda Taksir Kavramı Ne Demektir?

Taksir suçu TCK 22. maddesi gereğince hüküm olarak incelenmiştir. İlgili madde 6 fıkradan meydana gelmektedir. Bu maddelerin hangi konuları işlediğine aşağıdaki maddelerden erişebilirsiniz.

  • TCK 22. Maddesi 1. fıkrası gereğince gerçekleştirilen davranışın kanun tarafında önceden belirtilen bir suç olduğunda failin cezalandırılacağı belirtilmiştir.
  • TCK 22. maddesi 2. fıkrasında bilinçsiz/adi/basit taksir olarak incelenmiş ve tanımı gerçekleştirilmiştir. Bu sonuçla suçu işleyen kişinin gerekli özen ve dikkati göstermemesi sebebiyle özen ve dikkat sorumlulukların aykırı davranması sonucunda öngörülebilir fakat öngöremediği durumlardın ortaya çıkması halidir.
  • TCK 22. maddesi 3. fıkrasında; suçu işleyen kişinin özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı bir hareket sergilemesi sonucunda suçun gerçekleşmesini istemediği halde gerçekleşmesine bilinçli taksir olarak tanımlanmıştır.
  • TCK 22. maddesi 4. fıkrasında; Suçu yerine getiren kişiye verilecek ceza ve indirim için belirlenmesi gereken ceza indirim, kusur oranları belirtilmiştir.
  • TCK 22. maddesi 5. fıkrasında; Gerçekleşen olay içerisinde birden fazla sorumlu fail varsa bu faillere aynı cezanın verilmeyeceği, her faili kusur oranı kadar ayrı ayrı cezaların verileceği belirtilmiştir. Taksir suçları içerisinde kişilerin kusurluluk oranları oldukça önemli bir konusudur.
  • TCK 22. maddesi 6. fıkrasında; Bilinçsiz/adi/basit suç kavramları tanımlanarak bu suçtan kaynaklı olarak ailevi veya kişisel olarak mağdur edilmiş ise bu mağduriyetten kaynaklı olarak ceza verilmesi gereksiz bir duruma gelmişse faile ceza verilmeyecektir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda: Suçu işleyecek kişiye verilecek ceza yarı oran ile altıda bir orana kadar indirim söz konusu olur.

Taksirli Suçların Unsurları Neleri İçerir?

Taksir suç olarak tanımlanması için aşağıda yer alan unsurlardan bazılarının gerçekleşmesi gerekir.

  • Ortaya çıkmış olan sonucun önceden öngörülebilir olması,
  • Kişinin yaptığı iş gereğince sahip olması gereken özen ve dikkate aykırı hareket etmesi,
  • Ortaya çıkan sonuçların kanun çerçevesinde önceden belirtilmiş bir suç olması ve oluşan suçun taksir sonucunda işlenmesi halinde ceza verileceğinin önceden hüküm altına alınması gerekir. Bu tarz suçlarda kanunlar sınırlı sayılmıştır.

Taksirle İşlenen Suçlar Nelerdir?

Taksirle işlenen suçlar önceden kanun nezdinde açıkça belirlenmiştir. Aşağıda verilen örnekler kanun tarafında düzenlenen bazı suçları içermektedir.

  • Genel güvenliğin tehlikeye düşürülmesi hali,
  • Çevrenin bilinçli/bilinçsiz kirletilmesi,
  • Adam öldürme,
  • Adam yaralama,
  • Trafik güvenliğini tehlikeye sokma,
  • İflas Etme,
  • Yasaklanan bilgilerin ortaya çıkartılması vb.

Bilinçli Taksir Ne Demek?

Bilinçli taksir olarak belirlenen suçlar TCK 22. maddesi 3. fıkrasında açıkça belirtilmiştir. İlgili kanunda hüküm altına alınmış olan maddelerin fıkralarına göre; Kişinin yaptığı iş gereği gereken özen ve dikkate riayet etmeyerek ortaya çıkan durumlarda işlenen suçun fail tarafından önceden öngörülmeyerek kendi beceri ve tecrübelerine güvenmesine rağmen istenmeyen bir sonuçla karşılaşmasıyla ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak tecrübeli bir otobüs şoförünün geçmişte kazanmış olduğu tecrübelerine dayanarak yolda uyması gereken kuralı aşarak otobüsü hızlı kullanması sonucunda kaza yapması ve bir kişinin ölümüne sebep olması gibidir.

Basit Taksir Ne Demek?

“Öngörülemeyen” öngörülebilir bir sonuç yoluyla failin özen yükümlülüğünü ihlal etmesi. Basit taksir için “bilinçsiz taksir” ve “genel taksir” gibi ifadeler de kullanılmaktadır. Örneğin, bir işveren işçiyi işe almak için gerekli iş güvenliği önlemlerini almazsa, iş kazası nedeniyle taksir sonucu yaralanmaya neden olma suçunu oluşturur.

Bilinçli Taksir ve Olası Kast Ayrımı

Bilinçli taksir ile olası taksir arasındaki ayırt edilebilir fark şu şekildedir:

  • Her iki durumda da sonuçlar tahmin edilebilirdi.
  • Sonuç bilinçli olarak öngörülmekle birlikte, fail tarafından kesin olarak istenmemiştir.
  • Sonuçların elde edilmeyeceğine tam güven ve bireysel yeteneklere tam güven.
  • Muhtemel niyetle, sonuç tahmin edilebilirdi, ancak fail, sonucu engellemek için hiçbir şey yapmadı, bunun yerine “ne olursa olsun” harekete geçeceğini söyledi.
  • Olası kasıtlı suçlar için cezalar daha ağırdır.

Taksirli suçların haksızlık derecesi üç unsurdan oluşmaktadır:

  • Objektif özen yükümlülüğünün ihlali (edim veya ihmal): TCK’nın 22/2’nci fıkrasında ihmalin özen ve özen borcunun ihlali olduğu belirtilmektedir.
  • Durum tespiti ihlalinin sonuçları (ihmal sonuçlarında): Objektif özen ve özen yükümlülüğünün ihlali, ihmal suçunun oluşması için yeterli değildir. Ayrıca sonuca ulaşılmak istendiğinde, ihmalin hukuki tanımındaki sonuçlara da ulaşılmalıdır.
  • Sonucun faile isnat edilmesi: İhmal suçunda, sonucun özen ve özen borcunun ihlali sonucu olması gerekir. Fiili sonuç ile failin özen borcunu ihlal etmesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Bu bağlantı yoksa veya özen ve özen yükümlülüğünün ihlali nedeniyle sonuç alınamıyorsa ihmalden söz edilemez.

Taksir, yasaların öngördüğü özen ve özen yükümlülüğünün ihlalinden kaynaklanan öngörülebilir bir suçun kasıtsız olarak işlenmesidir. Failin kanunen suç olarak kabul edilen sonuca ulaşmamak için elinden geleni yapmasına rağmen, suçun olay anında ve bilinçsizce işlenmesine rağmen, kasıtlı ihmalin sonucu önceden kestirilebilir ve fail de öngörebilir. /olağan/basit ihmal, Fail basitçe sonucu öngöremez. Bu suçlar hukuken sınırlı olmakla birlikte, diğer suçlar bu ahlaki unsurla tekrar edilemez.

İzmir Avukat

İzmir ceza avukatı, izmir boşanma avukatı ve izmir bilişim avukatı için Kalemci Hukuk Avukatlık Bürosu olarak müvekkillerimizin tüm hukuki süreçlerinde yardımcı oluyoruz. Hukuk davalarınızda sizlere yol gösteriyor, davalarınızın hızla en adil şekilde sonuçlanması için adil bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun Amacı Nedir?

kvkk

Kişisel Verilen Korunması Kanunu 2010 yapılında düzenlenen Anayasanın özel hayatın gizliliği ile ilgili maddesi gereğince belirtilen temel hak olarak işlenen kişisel verilerin korunması ile ilgilidir. Anayasada kişinin ödev ve haklarına ilişkin bölümlerde KVKK maddeleri belirtilmiştir. Aynı şekilde KVKK ile ilgili detaylar Anayasada belirlenen sınırlar içerisinde diğer özgürlük ve haklar lehine olacak şekilde sınırlandırılabilir. Avrupa Birliği Uyum süreci kapsamında hazırlanmış olan KVKK tasarısı 18 Ocak 2016’da TBMM başkanlığına sevk edilmiştir.

KVKK Nedir?

KVKK kelimesinin açılımı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu olarak bilinmektedir. Tüm bunların yanı sıra bu kanunu çok daha iyi bir şekilde korumak ve denetmek için ilgili maddenin çıkartılması sonrasında KVKK kurumu hayata geçmiştir. Bu kurumun kurulması işleminden sonra denetimler sıklaşmış ve kişisel verilerin korunması için ciddi incelemeler yapılmaya başlanmıştır. Uzunca bir süre yasa tasarı olarak mecliste bekleyen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 2016 yılında resmî gazetede yayınlanmıştır. Bu kanunun sayesinde kişisel verilerin işlenmesi ve özel hayatı gizliliği gibi temel hak ve özgürlüklerin korunması gereken konularda ilgili firmalar çok daha dikkat eder bir hale gelmiştir.

Kişisel Verilerin Korunması 6698 Sayılı Kanununun Amacı Nedir?

Bu kanun, uluslararası belgeleri, karşılaştırmalı hukuk uygulamasını ve ülkemizin ihtiyaçlarını dikkate alarak, kişisel verilerin çağdaş standartlarda işlenmesini ve korunmasını amaçlamaktadır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun amacı, kişisel verilerin işlenmesine ilişkin şartları, kişisel verileri işlerken kişilerin temel hak ve özgürlüklerini, kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken yükümlülük ve usul ve esasları düzenlemekle başlar. Kişisel mahremiyetin korunması ve veri güvenliğinin sağlanması da bu şemsiyenin altına düşmektedir. KVKK kanunları, kişisel verilerin sınırsız ve rastgele toplanması, kişisel verilerin yetkisiz kişiler tarafından erişilmesi, ifşa edilmesi veya kötüye kullanılması veya kötüye kullanılması yoluyla bireysel hak ihlallerini önlemek için tasarlanmıştır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kimleri Kapsamaktadır?

KVKK kanunu, kişisel verileri işleyen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olarak veya herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla işleyen gerçek ve tüzel kişiler için geçerlidir. Başka bir deyişle, yasa, verilerinin bir kısmını veya tamamını işleyen herkesi kapsar.

Kanun, verileri işlenen gerçek kişiyi ifade ettiğinden, hukuki ehliyete sahip tüm kişiler kanun kapsamına girer. Ancak kanunda “kişisel verisi işlenen gerçek kişi” ibaresi kullanıldığı için, kişisel verisi işlenen tüzel kişi bu kanun kapsamı dışındadır. Veri işleme faaliyetlerinde bulunan kişiler için kanunda gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapılmamaktadır. Öte yandan, veri kayıt sisteminin bir parçası olmaksızın veri işleyenler de kanun kapsamı dışındadır.

Kişisel Verilerin Korunması

Kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak birinci amaç, kişisel verilerin işlenmesini düzenlemek ve temel hak ve özgürlükleri korumaktır. Aslında, kişisel verilerin korunması temel olarak verileri değil, o verilerle ilişkili kişileri korumak için tasarlanmıştır.

Kanunda belirtildiği üzere; bireyleri, kendileri hakkındaki verilerin tamamen veya kısmen otomatik veya otomatik olmayan şekilde işlenmesinden doğacak zararlardan korumak için tasarlanmış idari, teknik ve hukuki tedbirleri ifade eder ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin ilkelerde somutlaşır.

Kişisel Verinin Tanımı Nedir?

Bu ifadelere göre “kişisel veri”, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder. Kişisel verilerden söz edilebilmesi için verilerin gerçek bir kişiye ait olması ve bu kişinin belirli veya belirlenebilir olması gerekir. Başka bir deyişle, saklanan veya işlenen verilerde kişinin açık olarak tanımlanmış olması şartı bulunmaktadır.

Örneğin siber güvenlik uzmanı Ali Berk – ali.berk@example.com Bu örneğe baktığımızda unvan bilgisi, ad, soyad ve e-posta yer aldığı için açıkça bir kişiye atıfta bulunduğunu söyleyebiliriz.

Kişisel veriler gerçek kişilere ilişkin olup, tüzel kişilere ilişkin veriler kişisel veri tanımında yer almamaktadır. Bu nedenle, bir şirketin ticaret unvanı veya adresi gibi tüzel kişilere ilişkin bilgiler (bir gerçek kişiyle ilişkilendirilebileceği durumlar hariç) kişisel veri olarak kabul edilmeyecektir.

Bir kişiyi belirli veya tanımlanabilir hale getirme: Kişisel veriler, yalnızca ilgili kişinin kimliğini değil, herhangi bir kayıtla ilişkilendirerek o kişiyi tanımlayabilecek her türlü bilgiyi de ortaya çıkarabilir.

Çeşitli bilgiler: Bu ifade çok geniştir ve gerçek kişi anlamına gelir; ad, soyad, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bilgiler sadece kişisel kimliği değil, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, fotoğraf, video ve ses kayıtları, parmak izleri, e-posta adresleri, hobiler, tercihler, kişiler, grup üyeleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri ve daha fazlası. Tanımlanabilir veya dolaylı olarak tanımlanabilir hale getiren tüm veriler kişisel veri olarak kabul edilir. Önemli olan, verilerin kişiyle ilişkilendirilmesi veya onu tanımlayabilmesidir.

Örnek olarak takma isimlerin kendi başına veya başka bir veriyle yan yana getirilerek kişiyi tanımaya sağlayabilecek nitelikte veriler de kişisel veri olarak kabul edilmektedir. Tüm bunların yanı sıra sıklıkla kullanılan kimlik verilerinin belirlenen gerçek kişiler ile ilgili müşteri raporları, işe giriş belgeleri, mülakat formları, görüntü ve ses kayıtları, her türlü veri içeren görseller, kayıtlar da KVKK kapsamında veri olarak kabul edilmektedir.

Kişisel Verilerin İşlenmesi Ne Anlama Gelmektedir?

Kişisel verileri, herhangi bir veri kaydının parçası olmak kaydıyla, tamamen veya kısmen otomatik veya otomatik olmayan yollarla elde etmek, kaydetmek, saklamak, kaydetmek, değiştirmek, yeniden düzenlemek, ifşa etmek, aktarmak, devralmak, sağlamak, sınıflandırmak veya kullanmak engelleme gibi çeşitli işlemler gerçekleştirilir. Örneğin, kişisel verilerin yalnızca bir disk, CD veya sunucu üzerinde saklanması, söz konusu veriler üzerinde başka bir işlem yapılmasa bile bir veri işleme faaliyetidir. Başka bir deyişle, kişisel verilerin saklanması aynı zamanda kişisel verilerin işlenmesi anlamına da gelmektedir.

Sizlerde İzmir KVKK avukatından profesyonel destek almak istiyorsanız Kalemci Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz. Bizler İzmir Avukatları olarak sizlerin tüm kişisel verilerinizin gizlenmesini ve bu kapsamda yaşadığınız mağduriyetlerin giderilmesi için elimizden gelen tüm imkanları kullanıyoruz. Bizimle iletişim adreslerimiz üzerinden kolay bir şekilde iletişime geçebilirsiniz.

 

 

Boşanma Davasını Kadın Açarsa Nafaka Alabilir Mi?

nafaka davası

Boşanma davasında, davayı açan kadın ya da erkek olsun, diğer taraf boşanma sonucu maddi yoksulluğa düşen tarafa nafaka ödemek zorundadır. Yoksulluk nafakası aylık veya bir defada ödenebilir. Nafaka, bir kişinin bakımı ve eğitimi için bir tarafça ödenen nafakadır. Bu nafakayı ödemek için kimin dava açtığı önemli değil.

Nafaka konusu ne olursa olsun, hangi tarafın boşanma davası açması gerektiği sorusunun cevabı kusurlar açısından değerlendirilir. Buna göre; suçlunun boşanma davası açması doğru değildir. Örneğin, zina, akıl hastalığı, rezil hayat gibi özel sebeplerle açılan boşanma davasında, davayı açanın kusurlu olduğu tespit edilirse, bu dava kabul edilmeyecektir. Bu nedenle, bakım nedeniyle boşanma davalarında, mükemmel taraf boşanma davası açmalıdır. Nafaka davası açıldığında mahkeme tarafında her iki tarafında ekonomik durumları analiz edilir ve kişilerin hayatlarının kalitesine bakılmaktadır. Yapılan bu çalışma sonucu elde edilen verilere göre nafaka hakkında bir karar verilir.

Kadın Boşanma Davası Açarsa Ne Kadar Sürer?

Boşanma davalarında kadın veya erkeğin açması açısından hiçbir fark yoktur. Bu yüzden kadın boşanma davası açarsa ne kadar sürer sorusu için hiçbir şeyin değişmeyeceğini belirtmemiz gerekir. Genel anlamda çekişmeli boşanma davaları için belirtilen süre 300 gün, anlaşmalı boşanma davaları için de 40 gün olarak bildirilmektedir.

Boşanma Davaları

Boşanma davaları birçok farklı nedenle açılabilen davalardır. Taraflardan biri diğerine karşı boşanma davası açabilir veya her iki taraf da karşılıklı anlaşma ile boşanma davası açabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma davaları iki farklı gruba ayrılmaktadır. Bunlardan ilki çekişmeli boşanma davası diğeri ise çekişmeli boşanma davasıdır. Çekişmeli boşanma davaları, tarafların velayeti, nafaka, tazminat vb. Konuda uzlaşmaya varıldıktan ve boşanma sözleşmesi hazırlanıp imzalandıktan sonra açılan davalardır. Anlaşmalı boşanma davası, tarafların tüm konularda anlaşarak kısa sürede davayı kapatması davasıdır.

Çekişmeli boşanma davası ise taraflardan birinin boşanmak isteyip diğerinin istemediği veya tarafların boşanmanın şartları ve sonuçları üzerinde anlaşamadıkları davadır. Bu durumlarda taraflar nafaka, velayet ve tazminat konusunda anlaşamadıkları için boşanma süreci daha uzun sürmektedir. Boşanma Davalarında Mahkeme Usulü değişkenlik göstermektedir.

Türk Medeni Kanun’da yapılan tanımlara göre iki fark boşanma sebebi bulunmaktadır. Bu tanımlamalardan ilki özel boşanma ve genel boşanma nedenlerdir. Özel boşanma nedenleri: Onur kırıcı davranış, zina, suç işleme, hayata kastetme, haysiyetsiz bir şekilde hayat sürme ve son olarak akıl hastalığıdır. Çekişmeli olarak boşanma davası açacağı durumlarda boşanma sebebini özel bir nedene dayandıran kişiler ilgili sebepleri kanıtlaması gerekmektedir. Bu yüzden dava sürecinde bu durumlara bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.

Sizlerde alanında uzman bir şekilde hizmet veren İzmir en iyi boşanma avukatı ile iletişime geçerek sürecin yakından takip edilmesini sağlayabilirsiniz.

boşanma davasında nafaka

Boşanma Davasında İlk Duruşma Ne Zaman Yapılır?

Boşanma davasında ilk duruşma ne zaman yapılır sorusu da en çok merak edilen konulardan bir tanesidir. Ön dilekçe ve dilekçenin verilmesinin dilekçe aşaması boşanma davasının en önemli aşamalarıdır. Boşanma dilekçesi davalıya tebliğ edildikten sonra cevap süresi kanunda öngörüldüğü üzere 14 gündür.

Davalının davacının eşi olan davacıya cevap tebligatı 30 gün içinde tespit edilmiş olup, cevaba cevavap süresi tebliğ tarihinden itibaren 14 gündür. Bu aşamadan sonra ikinci bir cevap isteği, cevabın cevaplanıp cevaplanmadığı ile ilgili olup, verilmişse süreler tekrar işler.

Dilekçeler ve dilekçelere verilen yanıtlar için oluşturulan aşamaların tamamlanması ve duruşma tarihlerinin belirlenmesi için ortalama süre 120 gündür. İlk duruşma tarihi, duruşma hazırlığı ve tebliğ edilen taraflarca belirlenecek ilk duruşma zamanı ortalama 199 gündür.

Sizlerde tüm bu süreçlerin profesyonel İzmir Avukatlık bürosu tarafından yönetilmesini istiyorsanız bizlere danışabilirsiniz.

Boşanma Davalarında Kadınların Hakları Nelerdir?

Boşanma aşamasında her iki taraf da eşittir ve her iki tarafın hakları kanunla korunur. Boşanma davalarında kadın hakları konusu da tarafların eşitliği ilkesi ile cevaplanabilir. Buna göre; boşanma davasında kusurlu taraf ve mükemmel taraf. Sorun, tarafların cinsiyetine göre değil, tarafların kusurlu olup olmadığına göre belirlenir.

Boşanma davalarında nafaka konusu her ne kadar kadın hakkı olarak görülse de cinsiyetle değil, kişinin maddi durumu, geliri ve yaşam kalitesi ile ölçülen bir konudur. Kadın boşanma davası açarsa nafaka alabilir mi?  Boşanma davasında boşanma nedeniyle yoksullaşan eşe nafaka ödenir. Ancak bu kararın detayları ve nafakanın miktarı ancak çeşitli incelemelerden sonra mahkeme tarafından belirlenebilir.

Her iki tarafın da 18 yaşından küçük çocukları varsa, diğer eş çocukların velayeti olan ebeveyne nafaka öder. İştirak nafakası olarak belirtilen nafaka çocukların eğitimi ve bakımı için ödenmesi gereken zorunlu bir aylık ücrettir.  İştirak nafakasının bedeli nafakayı ödeyecek olan kişinin gelirine göre ilgili mahkeme tarafından belirlenmektedir.

Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Kabul Etmezse Ne Olur?

Nafaka davalarında olduğu gibi boşanma davalarında da taraflardan bir tanesi süreci kabul etmezse davanız çekişmeli boşanma davasına dönecektir. Bu yüzden davalarda Kadın boşanma davası açarsa erkek kabul etmezse ne olur sorusunun cevabı için herhangi bir ayrım yapılmamaktadır. Ülkemizde işletilen hukuk sisteminde davayı kimin açtığına bakılmamaktadır. Sizlerde alanında uzman aile ve boşanma avukatından destek almak istiyorsanız Kalemci Avukat ile irtibata geçebilirsiniz. Boşanma davaları İzmir Avukat olarak sürecinde sizin adınıza tüm süreci takip ediyor ve sizin için gerekli tüm işlemleri yerine getiriyoruz.

Sahte Sosyal Medya Hesabı Üzerinden Hakaret Edilmesi Suçu

fake hesaptan hakaret

Sosyal medya platformları günümüzde sıklıkla kullanılan içerik paylaşım araçlarıdır. Öyle ki günümüzde toplumumuzun büyük bir kısmı günlerinin neredeyse tamamını sosyal medya platformları üzerinde geçirmektedir. Bu platformlar sayesinde dünyanın herhangi bir yerindeki insanla tanışabilirsiniz. Tüm bunların yanı sıra tanıdığınız ve sevdiğiniz insanlarla etkileşimde bulunarak onlarla video, fotoğraf, anlık durum gibi görselleri paylaşabilirsiniz. Sosyal medya platformlarının saydığımız bu güzel yanlarının yanı sıra kötü yanları da bulunmaktadır. Gerçek hayatta suç işlenebileceği gibi sanal platformlar aracılığıyla da suçlar işlenebilmektedir. Bu içeriğimizi sosyal medyada hakaret nereye şikâyet edilir gibi soruların cevaplarına ulaşabilirsiniz. Kanunlarımızda suç olarak değerlendirilen bu davranışların birtakım cezaları bulunmaktadır.

Sosyal Medya Üzerinde Yapılan Davranışlar Kontrol Ediliyor Mu? 

Sosyal medya platformlarında anlık olarak milyarlarca insan çevrimiçi bulunmaktadır. Bu kadar insanın bir arada olduğu bir yerde kurallar bir bütünün parçası gibi rol oynamaktadır. İnsanlar sosyal medya mecralarında gerçek hayatta hiçbir yerde göremeyeceği insanlarla karşı karşıya gelebilir. Sağlanan bu sınırsız ulaşım imkânı bazı kullanıcılar için kötüye kullanım isteği doğurmakta ve onların bu hareketler neticesinde hiçbir yaptırım ile karşı karşıya kalmayacağını düşündürtmektedir. Sosyal medyada hakaret suçu ile karşı karşıya kaldığınızda nasıl bir yol izleyeceğinize dair rehber niteliğinde içerimizi okuyarak sizlerde bilgi sahibi olabilirsiniz.

1. Hangi Kelimelerin Kullanılması Hakaret Suçu Oluşturur?

İnternet ortamında işlenen suçlar genellikle bilişim hukuku çerçevesinde düzenlenmektedir. Olayın gelişimine göre her ne kadar suç sanal alemde gerçekleşmiş olsa da istisnai olarak bazı durumlarda bu kapsama dahil edilmemektedir. Sosyal medyada hakaret suçlarında pek çok farklı metod bulunmaktadır. İnsanlar kendilerine ait olmayan fake olarak tabir edilen hesaplardan çok yakından tanıdığı kişilere istenmeyen bir sürü mesaj atabilmektedir. Sanıldığı gibi fake hesaplar bulunamaz değil, en kısa sürede yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkartılabilir durumlardır. Fake hesaptan hakaret veya sahte hesaptan hakaret suçları da günümüzde çok kolay bir şekilde tespit edilmektedir. 

Tüm bunların yanı sıra bir kişinin paylaşmış olduğu fotoğraftaki fiziksek özelliklerine, ruhsal bütünlüğünü bozmak amacıyla hakaret ve olumsuz fikir beyan eden yorumlar yazmak hakaret suçunu oluşturan fiillerden biridir. Öyle ki bir kişinin gerçekte var olan bir özelliğini sadece renciden etmek amacıyla yorum veya mesaj olarak göndermek de günümüzde hareket suçunu oluşturmaktadır.

İnsanlara yapılan yorumlarda aşağılayıcı yorumlar ve küfür olarak tabir edilen kötü sözler bu suçun temel unsurlarıdır.

2. İnternet Yoluyla Hakaret Suçunun İşlenmesi 

Bazı durumlarda, bir hak ihlalinin hakaret veya tehdit olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda kafa karışıklığı olabilir. Özellikle hukuki inceleme suçun unsurları ile yapıldığında siber tehdit suçu, çeşitli anlamlarda hakaret suçundan farklı şekil ve sonuçları olan bir suçtur.

Tehdit, bir kişiye makul olmayan bir şekilde zarar göreceği veya zarar göreceği söylendiğinde ortaya çıkar. Tehdit edilen suçun önemli ve haksız zarara yol açacağını mağdura bildirmek yeterlidir. Hakaret suçunda amaç zarar vermek değildir. Bununla birlikte, sosyal medyadaki dilekçe hakkı, basın hakkı, savunma dokunulmazlığı talep hakkı gibi temel haklar kapsamında yapılan bazı paylaşımların hakaret suçu oluşturduğu söylenemez. Hangi hareketin suç oluşturup oluşturmayacağını İzmir Bilişim Avukatı aracığıyla tespit edebilirsiniz.

bilişim hukuku

3. İnternet Yoluyla Hakaret Suçunun İspatı

Günümüzde yaygın olarak kullanılan sosyal medya uygulamaları (Facebook, Twitter, Instagram gibi) üzerinden işlenen suçlarda suçluları tespit etmek son derece kolaydır. Öncelikle şikayetçi olduğunuz hesap bilgileri platform kurucularından devlet adına talep edilmektedir. Yapılan bu talep sonrasında kişinin ip bilgileri varsa özel iletişim bilgileri dahil olmak üzere tüm bilgileri adli makamlarla paylaşılmaktadır. Yani bu suçu işleyen kişiler her ne kadar fake hesap açmış olsalar bile kanun ve kurallardan kaçamamaktadırlar.  Tüm bunların yanı sıra işlenen suçlarda karşı tarafın adı ve fotoğrafı olduğu için emniyet teşkilatı hiçbir bilgi talep etmeden de suçluları yakalama imkanına sahiptir.

4. İnternet Yoluyla Hakaret Suçunda Şikâyet Süresi ve Zamanaşımı

Her şikâyet türünde olduğu gibi bu şikâyet türünde de zamanaşımı söz konusu olmaktadır. Sahte Sosyal Medya Hesabı Üzerinden Hakaret Edilmesi Suçu şikâyete bağlı suç olarak değerlendirilmektedir. Bu hakarete maruz kalan kullanıcılar olayın gerçekleşmesinden itibaren 6 ay içerisinde şikâyette bulunabilir. Bu süreç içerisinde şikâyette bulunmayan kullanıcıların şikâyet hakları zaman aşımına uğrayacaktır.

5. Hakaret Suçu Cezasının Ertelenmesi veya Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Hakaret suçlarında işlenen suçlara karşılık olarak hapis cezası yerine adli para cezası da verilmektedir. Bu kararda verilen cezanın süresinin düşük olması ve ağız cezalara girmediğinden dolayı adli para cezası hükmü verilebilmektedir. İnternet ve sosyal medya üzerinden işlenen hakaret suçlarında doğrudan adli para cezası hükmü de verilebilir.

İzmir Deneyimli Bilişim Avukatı

Sahte Sosyal Medya Hesabı Üzerinden Hakaret Edilmesi Suçu ile karşı karşıya kalan kişilerin dava açması gerekmektedir. Sosyal medya platformu üzerine fenomen olun veya olmayan gönderilerinize gelen tüm kötü yorumlarda şikâyet hakkınız bulunmaktadır. Ülkemizde hızla gelişen bilişim hukuku sayesinde haklarınız yasalarla koruma altına alınmaktadır. Adınıza açılacak olan davalarda süreci yakından takip etmesi ve hakkınızı savunması için bilişim avukatı ile çalışmanız gerekebilir. İlgili avukatlarla görüşürken bu konu hakkında yeterince bilgi sahibi olup olmadığını sorgulamak en doğal hakkınızdır. Bizler İzmir Bilişim Avukatı bürosu olarak tüm haklarınızı biliyor ve müvekkillerimizin haklarını savunmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Aklınıza takılan soru ve diğer detayları bizlere iletişim adreslerimiz üzerinden iletebilirsiniz.