Haklı Fesih Davası Ne Kadar Sürer?

Haklı nedenle fesih, iyi niyet kuralları çerçevesinde iş ilişkisini sürdürmekle yükümlü olmayan kişiye iş ilişkisini derhal sona erdirme hakkını veren ve bozucu bir yenilik yaratan haktır. İşten çıkarma ve işten çıkarma, ilişkinin geri kalanında taraflardan biri için dayanılmaz hale gelebilir. Yani işveren haklı nedenle cayma hakkına sahip olabileceği gibi işçinin haklı nedenle cayma hakkına da sahip olabilir. Bu aşamada önemli olan haklı nedenle fesih sebebinin gerekçesidir.

Belirli süreli veya açık uçlu iş sözleşmeleri, taraflarca sözleşmenin sona ermesinden önce veya belirli durumların gerçekleşmesi üzerine, bildirim süresi beklenmeksizin feshedilebilir veya hak ile fesih, bildirimin sona ermesi beklenmeksizin derhal yapılabilir. Sözleşme İş Kanunu’nun 24. maddesinde haklı nedenle işten çıkarma işçi açısından ele alınırken, 25. maddede haklı nedenle işten çıkarma işveren açısından ele alınmaktadır ve İş Kanunu’nun 25. Maddesinde bir nedenden dolayı işten çıkarılma gerekçelerine ayrılmış maddelerdir.

Haklı Fesih Davası Nedenleri

Ülkemizde özellikle aile işletmeleri bağlamında belirli sıklıklarla ortaya çıkan haklı fesih davaları toplumlarda çoğunluğun haklarının ihlallerine karşı azınlığın eylemleriyle korunmasını ve şirketin devamlılığını sağlamaya yönelik tedbirler içerir. Kötü yönetim nedeniyle işlevsiz hale gelen ve amacına ulaşmak için mücadele eden bir şirket, haklı neden olduğunu kanun maddesinde açıklamamış, haklı sebep teşkil eden durumlara örnekler vermemiştir. Hâkim, önünde meydana gelen somut olaya göre uyuşmazlıkta neyin haksız sebep teşkil ettiğini takdir edecektir. Varlığının devamı için bütün imkânlar tükendiyse şirket haklı nedenle tasfiye edilebilir. TKK ruhunda işin devamlılığı her zaman esastır, bu nedenle değerlendirme sırasında diğer çözümler mahkemeler tarafından değerlendirilir. Davacı da haklı sebep göstermekten suçluysa, dava reddedilebilir.

Haklı Fesih Davası Süresi

Her dava türü kendine göre ortalama sürelere sahiptir ve davanın sonuçlanması için net bir şey söylemek zordur. Her davanın içeriği ve sebebi farklı olduğundan dava süreçleri de farklı işlenir ve bu doğrultuda net bir süre veya tarih vermek zordur. Fakat iş mahkemelerinde açılan işçi tazminat ve tazminat talepleri ile işçi ile işveren arasındaki iş uyuşmazlıklarının sonuçlandırılması için gerekli süre 540 gün olarak belirlenmiştir.

Dava türlerinde bu süre elbette farklılık gösterir. Kimi davalar daha uzun zaman alırken kimi davalar kısa sürede çözüme kavuşturulur. Haklı fesih davaları da belirlenen süreden erken veya yaşanabilecek komplikasyonlar sebebiyle daha geç bitmesi mümkün bir dava türüdür.

Detaylı bilgi almak için İzmir ceza avukatı sayfasını ziyaret edebilir ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Velayet Davası Nasıl Açılır?

Boşanacak ya da boşanmış olan anne ve babaların çocuğun kimde kalacağının belirlenmesi için açılan davaya velayet davası denmektedir. Velayeti alan ebeveyn çocuğun, eğitimi, bakımı ve birçok şeyiyle ilgilenmek zorundadır. Elbette velayet sadece bir kişide kalmayabilmektedir. Tarafların çocukları ne sıklıkla görmesi gerektiğini belirleyen süreçte olmaktadır. Anne ve babanın anlaşamaması durumunda velayet davaları uzayabilmektedir. Peki velayet davası nasıl açılır? Velayet davası açmak için şu gibi adımları izleyebilirsiniz;

  • Velayeti açmak için öncelikle aile mahkemelerine dilekçe verilmelidir. Aile mahkemesi olmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine başvurulmaktadır. 
  • Açılan dava sonucunda yetkililer her iki ebeveynin evine pedagog ya da sosyal hizmetlerinde çalışan uzmanları göndermektedir. Bu pedagoglar ya da uzmanlar ev ortamını ve çocukla ebeveyn ilişkisini inceleyip rapor haline getirmektedir. Bu rapor ise mahkemede büyük etken olmaktadır. 
  • Velayet davasında ebeveynler neden çocukları kendi tarafında kalması gerektiğini açıklayacak bir savunma hazırlamalıdır. Kendilerini savunacak bir avukat ile çalışmak mümkündür. 
  • Velayet davalarında en önemli unsur çocuktur. Eğer çocuk belirli bir yaşa gelmiş ve taraf seçebilecek durumda ise hakim çocuğa hangi ebeveynde kalmak istediğini sormaktadır. Çocuğun taraf seçmesi davanın yönünü değiştirebilmektedir. 

Velayetin Kimde Kalacağı Hangi Faktörlere Göre Belirlenmektedir? 

Boşanma sonrasında çoğu ebeveynler tarafında anlaşmazlık doğmakta ve bunun sonucunda velayet davası açılmaktadır. Ancak boşanma sonrasında eşlerin uzlaşması durumunda dahi velayetin kimde kalacağının belirlenmesi için hakim karar vermektedir. Çocuk mahkemesinde yetkili olan hakimler velayetin kimde kalacağını belirlemek için çocuğun menfaat ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak çocuk için en doğru kararı vermektedir. 

Velayet davalarında genellikle 0 ila 4 yaş arasındaki çocukların anne bakımına ihtiyaç duyduklarından velayet anneye verilmektedir. Fakat bu yaş aralığında olan çocukların velayeti anneye verilirken; ev ortamının, mesleğini, kazandığı para miktarını ve yaşam tarzı gibi birçok unsuru göz önünde bulundurmaktadır.

4 ile 7 yaş arasındaki çocukların anne bakımına halen daha ihtiyaç duyduğundan velayeti de anneye verilmektedir. Ancak anne çocuğa bakamayacak halde ve annenin çocuğuna zarar verilebileceği durumlar söz konusu ise velayet babaya verilmektedir. 

6 ila 12 yaş aralığındaki çocukların yeni okula başlama durumu söz konusu olduğundan, okul çağındaki çocuğun velayeti de anneye verilmektedir. Fakat baba çocuğun eğitim ihtiyacını daha iyi karşılayabilecek durumda ise velayet babaya verilmektedir. Çocuğun iyiliği ve menfaati her yaşta göz önünde bulundurulmaktadır. 

12 ila daha büyük yaşlarda olan çocuklar belirli olgunluğa erişmelerinden dolayı taraf seçebilme hakları bulunmaktadır. Ülkemizde çocuk mahkemelerinde on iki yaşını tamamlayan çocukların pedagoglar eşliğinde görüşünü belirlemesine hak tanımaktadır. Bu görüş ise davanın seyrini oldukça değiştirebilmektedir. Fakat sonuç olarak çocuğu en iyi şartlarda ihtiyaçlarını karşılayabilecek ebeveyne verilmektedir. 

Velayet Değişikliği Davası Hangi Durumlarda Açılabilmektedir?

Evlilik sürecinde çocuklar ve ebeveynler aynı ev içerisinde yaşamını sürdürmektedir. Fakat boşanma sonrasında çocuğun taraflarla ne kadar görüştüğü ya da kesin olarak hangi ebeveynde kalacağını kararlaştırmak için velayet davası açılmaktadır. Velayet davası sonrasında velayet değişiklik davası açılabilmektedir. Ancak bu değişikliği talep etmek için çocuğun durumunda menfaat zedelenmesi meydana gelmelidir. Türk Kanununa göre velayet değişiklik davası şu gibi durumlarda açılabilmektedir;

  • Velayet verilen tarafların farklı biriyle evlenmesi durumunda değişiklik davası açılabilmektedir. Fakat bu yeni evlilik sonucunda çocuk mağdur olmayacak ya da çocuğun menfaati olumsuz şekilde etkilenmiyorsa aynı ebeveynde kalabilmektedir. 
  • Velayet verilen tarafın ölmesi durumunda,
  • Velayet hakkına sahip olan ebeveynin farklı ülkeye gitmesi durumunda velayet değişiklik davası söz konusu olabilmektedir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için İzmir boşanma avukatı sayfasını ziyaret edebilir ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Yabancı Para Üzerinden Ücret Alan İşçi Kıdem Tazminatını Yabancı Para Üzerinden Talep Edebilir Mi?

İş Kanununun 120. Maddesi ile yürürlükte kalmaya devam eden 1475 sayılı İş Kanunun 14. Maddesi gereği İş Kanununa tabi olarak çalışan işçilerin iş sözleşmelerinin işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih halleri dışında bir sebeple feshedilmiş olması, işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması, işçi tarafından askerlik hizmeti dolayısıyla feshedilmiş olması, işçinin emeklilik hakkının elde edilmesi veya bu kapsamda yaş dışında gereken sigortalılık süresi ve prim gününün doldurulması nedeni ile işten ayrılması, kadın işçinin evlenmesi halinde 1 yıl içinde işten ayrılması, işçinin ölümü nedenleriyle sona ermesi durumunda işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. İşçinin bir yıldan artan süreleri için de aynı oran üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapılır.

Peki, işçinin her tam yıl ve artan yıl için aynı oranda ödenecek 30 günlük ücreti tutarındaki kıdem tazminatına esas ücret nasıl belirlenmektedir? 

Aynı Kanunun ilgili maddesinde kıdem tazminatı hesaplamasına esas ücretin nasıl belirleneceği de düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır. Burada sözü geçen ücret, brüt ücrettir.
  • Parça başı, akort, götürü veya yüzde usulü gibi ücretin sabit olmadığı hallerde ise son bir yıllık süre içinde ödenen ücretin o süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama ücret bu tazminatın hesabına esas tutulur.
  • Son bir yıl içinde işçinin ücretine zam yapılmış ise, tazminata esas ücret işçinin işten ayrılma tarihi ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır.
  • Kıdem tazminatına esas ücret belirlenirken varsa işçiye ücrete ilaveten sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de eklenir. Bu şu demektir: şayet işçinin çalışmakta olduğu iş yerinde işçiye yol ve/veya yemek parası ödemesi yapılıyorsa ya da bunun yerine servis ve yemek veriliyor ise, ilk seçenekte işçiye sürekli olarak ödenen yol ve/veya yemek parası işçinin almakta olduğu ücrete eklenecek; ikinci seçenekte ise işveren tarafından verilen servis ve yemek hizmetinin parasal karşılığının ne kadar olabileceği yargı aşamasında ilgili kurum ve kuruluşlardan sorularak belirlenerek işçinin ücretine eklenecektir. Bunun gibi işveren tarafından sağlanan ve süreklilik arz eden yakacak yardımı, eğitim yardımı, konut yardımı, giyecek yardımı, erzak yardımı, sosyal yardım niteliğindeki ayakkabı ya da bedeli, aile yardımı, çocuk yardımı, temettü, sağlık yardımı, devamlı ödenen primler de kıdem tazminatına esas giydirilmiş brüt ücretin belirlenmesinde esas alınacaktır.  

Kıdem Tazminatı Tavanı Ne Demektir?

Kanun koyucu bu noktada işveren tarafından işçiye ödenecek kıdem tazminatına sınırlama getirmiştir. Gerçekten de 1475 sayılı mülga İş Kanununun yürürlükteki 14. Maddesinin 13. Fıkrası gereği kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemeyecektir.

Azami emeklilik ikramiyesinin belirlenmesinde esas alınacak tarih, yerleşmiş yüksek mahkeme içtihatları ile ihbarsız fesihte iş sözleşmesinin feshedildiği andaki; ihbarlı fesih halinde ise ihbar süresinin son bulduğu tarihtir. İşe iade kararına rağmen işçinin işe başlatılmaması durumunda ise fesih tarihi işe başlatmama tarihinde gerçekleşeceğinden, kıdem tazminatı tavanı işe başlatmama tarihine göre belirlenecektir.

Kıdem tazminatına ilişkin vermiş olduğumuz genel bilgilerin ardından Yargıtay’ın son dönemde verdiği bir karar doğrultusunda ücreti yabancı para birimi ile ödenen işçinin kıdem tazminatını yabancı para birimi üzerinden talep edip edemeyeceği konusuna değinmek isteriz.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 25.01.2021 tarihinde vermiş olduğu bir karar ile bu konuya bir kez daha açıklık getirmiştir.

Dairenin önüne gelen uyuşmazlık konusu olayda davacı işçiye ücreti Dolar üzerinden ödenmektedir. İlk derece mahkemesince de hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının talebi doğrultusunda kıdem tazminatı tavanı da gözetilerek işçinin hak etmiş olduğu kıdem tazminatı Dolar üzerinden hesaplanmış, ilk derece mahkemesince de davacı işçinin talebi doğrultusunda davacı lehine Dolar üzerinden kıdem tazminatına hükmedilmiştir. Bu karar karşı davalı işveren tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, istinaf incelemesini gerçekleştiren bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesi tarafından “kıdem tazminatı talebi döviz cinsinden istenip bu yönde karar verilmişse de, kıdem tazminatının TL cinsinden karar verilmesi gerektiğine dair emsal kararlar dikkate alınarak, kıdem tazminatının fesih tarihindeki tavan ücret üzerinden hesaplanıp TL üzerinden hüküm altına alınması gerektiği” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesinin bu kararı üzerine davacı tarafça temyiz yoluna başvurulmuş ve uyuşmazlık Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin incelemesine gelmiştir.

Temyiz incelemesini gerçekleştiren Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 25.01.2021 tarihli 2020/4697 E. Ve 2021/2149 K. Sayılı ilamı ile aynen “Kıdem tazminatında tavan kamu düzenini ilgilendirmekte ise de, kıdem tazminatının Türk parasıyla ödenmesi gerektiği yönünde bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde yabancı para üzerinden ücret alan işçiler yönünden talep olması halinde kıdem tazminatının yabancı para cinsinden hesaplanmasına yasal bir engel yoktur. Fesih tarihi itibarıyla kıdem tazminatı tavanının kontrolü bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki Türk Lirası üzerinden bir yıllık tutar belirlenmeli, tavanı aşması durumunda tavan üzerinden hesaplama yapılarak yeniden aynı kur hesabıyla yabancı paraya dönüşümü sağlanmalıdır. Dairemizin emsal kararları da bu yöndedir. (Yargıtay 9. H.D. 13.9.2005 gün 2005/3574 E, 2005/29669 K). Somut olayda, davacı işçiye ücretinin… Doları üzerinden ödendiği gözetildiğinde dava konusu kıdem tazminatının, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fesih tarihinde ki kıdem tazminatı tavanı gözetilerek … Doları olarak hesaplanmasında isabetsizlik bulunmadığından, kıdem tazminatının Türk Lirası üzerinden hesaplanarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.” Denilmek suretiyle kıdem tazminatının talep halinde yabancı para birimi üzerinden hesaplanabileceği hüküm altına alınmıştır.

Yargıtay’ın eski tarihli kararları ile paralel olarak vermiş olduğu işbu kararı doğrultusunda yabancı para üzerinden ücret alan işçilerin kıdem tazminatlarının hesaplanmasında kıdem tazminatı tavanı belirlenirken iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki Türk Lirası değerinin belirlenmesi gerektiğini, belirlenen ücretin tavanı aşması durumunda tavan üzerinden hesaplama yapılarak yeniden yabancı para birimine dönüştürüleceğini, yine işçiye ücrete ilaveten sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatlerin de yabancı para üzerinden sağlanması durumunda bunların da giydirilmiş brüt ücret olarak ve yabancı para birimi üzerinden ücrete eklenmesi gerektiğini, bu şekilde yabancı para üzerinden ücret alan işçilerin kıdem tazminatını da yabancı para üzerinden talep edebileceğini söylemek mümkündür.

AV. ERTUĞRUL KALEMCİ

AV. GÖKSUN NİMET DEMİRDAĞ

Konularla ilgili detaylı bilgi almak için İzmir Avukat Kalemci Hukuk Bürosu veb sitesini ziyaret edebilirsiniz. 

Çocuk Mahkemelerinde Hangi Davalar Görülür?

Suç işleyen 18 yaş altı küçük çocukların, yargıç ve savcının özel eğitimden geçirip ve yargıladığı mahkemeye çocuk mahkemesi denilmektedir. Çocuk mahkemeleri sosyal çalışanların suç işlemiş olan çocuğu gözlemleyip, hal ve hareketlerine, takıntıları üzerine rapor hazırlayıp mahkemeyi yönlendiren özel bir mahkemedir. Çocuk ceza mahkeme mekanları suç işleyen çocuğun  bulunduğu ile göre isim değişikliği olabilmektedir. Ancak çocuk ağır ceza mahkemesi gerektiği vakitte sayıları artabilmektedir. Buna örnek olarak ise İzmir 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri veya Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi gibidir. 

 Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde genellikle çocukların ağır ceza mahkemesi içerisine giren istek dışı ya da istekli biçimde suç işlemesine bağlı olarak bakılan davalardır. Çocuk bir suç işledi ise ve savcılık soruşturma kapsamına girdiyse verilecek serbest bırakma ya da tutuklanma kararını Sulh Ceza Hakimi tarafından verilmektedir. Suç haricinde çocuğun yaşamını tehdit eden durumlar (aile içi şiddet gibi.) var ise çocuk koruma kanunu devreye girmektedir. Çocuk hakkında alınacak koruma tedbirleri sonucu hakkında davalarda çocuk mahkemelerinde yer almaktadır.

Çocuk Mahkemeleri Kararlarına İsnitaf Kanunu Yolu ve İtiraz Süreci

Çocuk ceza mahkemelerinde de itiraz etme hakkı mevcuttur. İtiraz etme süre hakkı ise davanın sonuçlanmasından sonra yedi (7) gün olmaktadır. İtiraz başvuruları avukat eşliğinde yapılmalıdır. İzmir Avukat tarafından sunulan itiraz başvurusu çocuk mahkeme hakimi tarafından incelenmektedir. Kabul veya red durumu hakimin dosyayı incelemesine bağlıdır. Çocuk mahkemeye çıktı ve kesin sonuç alındıysa isnitaf başvurusu da yapılabilmektedir. İsnitafın devreye girebilmesi için çocuğa suçundan dolayı 16 yıl ya da daha yüksek rakamlarda ceza kararı verilmesi gerekmektedir.

Çocuk Koruma Kanunu Nedir?

Suç işlemeyen ya da işleyen çocuklar hakkında alınan koruma ya da destekleyici tedbir alma hakları çocuk mahkemelerine aittir. Koruyucu tedbir kararları alınmadan önce çocuğun yaşadığı alan, hal ve hareketleri, yaşadığı kişiler gibi birçok çocukla ilgili faktörler incelenmektedir. İncelenmenin haricinde ise çocukla yaşayan ilgili kişiler ile ve çocukla birebir konuşulmaktadır. Bu konuşma ise mahkemede hakim tarafından alınan sonucu da etkilemektedir.

Koruyucu tedbirlere öncelik verilen konular çocuğun ailesinden korunması, eğitim, bakım, sağlık veya barınma gibi faktörlerdir. Çocuklu, hamile ailenin durumu kötüyse ya da çocuğun yaşadığı barınma alanı yaşanılacak gibi değilse devreye barınma tedbiri girmektedir. Barınma tedbirinde ise kişilere yer sağlanmakta ve ailenin isteğine göre adres ya da kimlikleri gizli tutulmaktadır.

Eğer ailede şiddet göstermeyen yani tehlike arz etmeyen bireyler bulunuyor ise çocuk güvenilir bireylere teslim edilmektedir. Eğer çocuk için tehlike arz eden aile bireyler var ise çocuk yetiştirme yurduna verilmektedir. Çocuk hakkında alınan koruma tedbirleri ise 18 yaşa kadar sürmektedir. 18 yaşını dolduran çocuklara sunulan koruma tedbirleri sona ermektedir. Fakat çocuğun rızası var ise hakim kararı sonucunda eğitimde çocuk koruma tedbiri devam edebilmektedir. 

Çocuk Mahkemelerinin Yapısı Nasıldır?

Çocuk bir suç işledi ve mahkemeye çıkacak ise mahkeme yapıları şu şekildedir;

  • Çocuk mahkemeleri genel olarak tek hakimli olmaktadır.
  • Bazı süre zarfları haricinde mahkemelerde cumhuriyet savcısı bulunmamaktadır. Fakat bırakılmasına ya da tutuklanmasına karar verildiyse bu dava sonuç dosyaları savcıya iletilmektedir. 
  • Çocuk ağır ceza mahkemelerinde genellikle iki üye hakim, mahkeme başkanı hakimi ve bir savcıdan oluşmaktadır. 
  • Müzakere sistemleri Çocuk Ceza Mahkemelerinde de geçerlidir.

Detaylı bilgi için İzmir Ceza Avukatı sayfamızı ziyaret edebilir, İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosu iletişim sayfasından bizlerle iletişime geçebilirsiniz.