Teşebbüse Elverişli Suçlar Nelerdir?

Teşebbüs, işlenmesi amaçlanan bir suçun kanunen yazılı icra hareketlerine başladıktan sonra suçu işleyen kişinin iradesi dışındaki sebeplerle suçun tamamlanamamasıdır. Fail suçu tamamlamamış olsa da suç yolundaki davranışları incelenir ve toplum düzenini bozmaya yönelik zarar verip vermediği dikkate alınır, varsa cezai yaptırım uygulanır.

Suça teşebbüs iki şekilde meydana gelir;

  • Fail, icraya başlamış fakat engel olan sebeplerden dolayı failin icrası yarıda kalırsa suça teşebbüs olur.
  • Fail, icra hareketlerini tamamlamasına rağmen failin iradesi dışındaki bir sebepten dolayı olayın gerçekleşmemesi durumunda suça teşebbüs olur.

Suçun Teşebbüs Aşamasında Kalma Şartları Nelerdir?

  • Kasten işlenebilir bir suç olması
  • Failin suçun icrasına başlanmış olması
  • Failin suçun icrasında elverişli hareketlerin kullanılması
  • Failin elinde olmayan sebeplerden dolayı tamamlanamaması

Kasten İşlenebilir Bir Suç Olması Durumu

Burada fail tarafından işlenecek bir suça kastedilmesi gerekir. Suça teşebbüs olması için failin suçun icrasını tamamlaması gerekir. Fail suçu icra etmiş ancak tamamlayamamışsa failin ve karşıdaki kişinin önceki hareketlerine, ilişkilerine bakılarak suçun kastı belirlenmektedir.

Failin Suçun İcrasına Başlanmış Olması

Failin, suçun icrasına başlaması teşebbüsün oluşmasını sağlayan etkenlerden biridir. Kanunen bir suçu işleme amacıyla sergilenen davranışlar cezalandırmaktadır. Fail, suçu işlemeden önce bir hazırlık yapıp, o yönde bir eylem yapıyorsa suçun icrasına başlamış bulunur.

Failin Suçun İcrasında Elverişli Hareketlerin Kullanılması

Failin bir suçun icrasına başlamış olması, teşebbüsün gerçekleşmesi için yeterli bir eylem değildir. Bunun yanında suçun işlenmesine yönelik elverişli hareketlerde bulunması da gereklidir. Fail, suçu icra ederken gerçekleştirme amacı da elverişli olmalıdır. Failin icra hareketleri suçun işlenmesine elverişli değilse bu durumda kesin elverişsizlik söz konudur.

Failin Elinde Olmayan Sebeplerden Dolayı Tamamlanamaması

Failin, suç hareketini elinde olmayan sebeplerden dolayı tamamlayamaması durumudur. Failin işleyeceği suç maddi-manevi unsurlardan dolayı engellenebilir veya üçüncü bir kişinin icrasıyla da gerçekleşebilir. Fail, işlenecek suçtan özgür iradesiyle de vazgeçebilir bu durumda da gönüllü vazgeçme söz konusu olacaktır. Önemli olan huşulardan biri de icra hareketinin tamamlanmasını engelleyen durumlar suç işlenmeden önce meydana gelmelidir.

Suça Teşebbüste Cezanın Belirlenmesi

Burada asıl suçun tamamlanması halinde doğacak tehlike ve zararların daha ağır olacağı düşünülerek, suça teşebbüs aşamasında kalan bir suça daha az cezai yaptırım uygulanır. Türk Ceza Kanunu’na göre;

  • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıl hapis cezası
  • Müebbet hapis cezai uygulama yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası
  • Diğer hallerde uygulanacak cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar cezai indirim uygulanır.

Gönüllü Vazgeçme ve Suça Teşebbüs Arasındaki Ceza Farkı

Gönüllü vazgeçme, işlemesi amaçlanan bir suçu failin kendi iradesi ya da çabasıyla hareketlerine son vererek engellemesidir. Gönüllü vazgeçme, acıma, korkma, günah işleme gibi duygulardan dolayı failin özgür iradesiyle vazgeçmesi durumudur. Tam anlamıyla failin, pişmanlık duygusunu yaşamasıdır. Dışarıdan gelen herhangi bir maddi-manevi unsur gönüllü vazgeçmeye girmez. Suçu işleyecek kişi kendi iradesini kullanarak icraya son verirse gönüllü vazgeçmiş olur. Gönüllü vazgeçme ve suça teşebbüs arasındaki ceza farkı; suça teşebbüs halinde fail mutlaka bir ceza almaktadır. Gönüllü vazgeçme durumunda ise faile suç verilmez ancak davranışları suç teşkil ediyorsa ceza uygulanır.

Gönüllü Vazgeçme Konusunda Gerekli Şartları

  • Kasıtlı bir suçun işlenmesine yönelik icrada bulunmak
  • Suçu işlemeden önce vazgeçme eyleminde bulunmak
  • Suçun icra hareketlerine başlamadan önce özgür bir iradeyle vazgeçmesi ya da suçun tamamlanmaması için, sonucun değişmesini isteyerek önlemek gerekir.

Daha fazla detaylı bilgi için İzmir ceza avukatı sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Ve ya İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Kişisel Verilerin Korunması Kanununa Kimler Tabi?

Kanun içerisinde ilk madde özel hayatın gizliliği ve ihlaline karşı oluşturulmuştur. Kişiler ve kişilerin verileri doğrultusunda gerçek kişi ve şirketlerin muhatap alındığı ifade edilir. Kişisel verilerin korunması Kanunu 24 Mart 2016 tarihinde kabul edilmesine rağmen 7 Nisan tarihinde Resmî Gazete üzerine yayınlanmış ve yürürlükte yerini almıştır.

Kişisel verilerin korunması kanununun temel amacı “kişisel verilerin işlenmesi içerisinde özellikle özel hayatın gizliliği olmaktadır. Aynı zamanda kişilerin temel hak ve özgürlüklerini koruyarak kişisel verileri bulunan gerçek ve tüzel yükümlülükleri üzerine usul ve esasları düzenlenmektedir.” şeklinde ifade edilir. Kanun üzerinde ek madde özel hayat gizliliği ihlali durumuna karşı konulmuştur.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kimler İçin

Kişisel verileri Koruma Kanunu doğrultusunda kişisel verileri koruma kurumuna ait internet sitesinde detaylı bilgi verilmektedir. Bu doğrultuda KVKK tarafından “kişisel verileri işleyen kişiler tamamen ya da kısmen veri kayıt kısmının parçası olmaktadır. Bu durum tüzel kişiler hakkında uygulanır.”

Yapılan açıklama doğrultusunda kişisel verilerin bazı kriterler doğrultusunda yapılandırıldığı ortaya çıkmaktadır. Yapılan açıklama doğrultusunda anlaşılan bilgilerden birisi kişisel verilerin korunması kanunu kamu kurumları üzerinde, gerçek kişi ve şirketler arasında geçerli olup herhangi bir ayrım söz konusu değildir. Kapsadığı kişiler ise;

  • Hak ehliyeti bulunan tüm gerçek kişiler kanun kapsamında yer alır.
  • Limited şirketler,
  • Tüm üniversite kurumları,
  • Anonim şirketler,
  • Kooperatif kurumları,
  • Vakıflar ve dahilinde telekominasyon kurumları,
  • Avukat ve Avukat kuruluşları,
  • Belediyeler,
  • Muhasebeciler,
  • Kamu kurumları,
  • Mali müşavirler,
  • Özel Eğitim Kurumları,
  • Medya kuruluşları dahilindedir.

Kişisel verilerin korunması kanunu doğrultusunda denetleyen kişiler verileri koruma kurumunun resmi internet sitesi üzerinde kanun kapsamına dair çeşitli bilgilere ulaşım sağlayabilir.

Kişisel Veriler Neden Korunur?

Günümüzde her bireyin ve kuruluşların kişisel verileri kendi ile ilgilidir ve kendine ait olmaktadır. Bundan dolayı kişisel verilerin korunması ile birlikte meydana gelen kişilik haklarının korunması doğrultusunda çalışılır ve amaçlanır. Aynı zamanda bu kanun doğrultusunda özel hayatın gizliliği gibi çeşitli temel hak ve özgürlükler kurulmuş olacaktır. Kişisel veriler temel olarak anayasanın güvencesi altında yer alır.

Türk Ceza kanununda bulunan 135 ile 138 maddeler arasında korunmasına dair kanuna yer almaktadır. Aynı zamanda meydana gelen bu suça dair bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası imkânı da bulunur. Ülkemiz çapında yürürlükte yer almasa dahi imzalanan pek çok anlaşma içerisinde kişisel verilerin korunması amaçlandığı bilinmektedir. Anayasanın içerisinde kişisel veriler ile ilgili gerçekleşen düzenlemeler doğrultusunda Kişisel Verileri Koruma Kanunu yasalaşma sürecinde yer alır.

Detaylı bilgi almak için İzmir bilişim avukatı sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Ceza Yargılaması Aşamaları Nelerdir?

Şikâyet sonucunda açılan ceza yargılamasında işlenen aşamalar şu şekildedir;

  • Soruşturma Aşaması: Ceza davasının açılmasından önce uygulanan soruşturmadır. Şikâyet sonucunda Cumhuriyet Savcılığı işlenen suçu soruşturmaya başlamaktadır. Bu soruşturmalar kapsamında ise şüpheli ya da şüpheliler hakkında iddianame düzenlemektedir. Hazırlanan iddianameler ise ceza mahkemesine verilmektedir. Ceza mahkemesince kabul edilen iddianame sonucunda soruşturma biterek kovuşturma aşamasına geçilmektedir.
  • Kovuşturma Aşaması: Ceza davasının kabul görülüp açılması sonucunda gerçekleşen yargılamanın işlendiği aşamadır.
  • İstinaf Aşaması: Mahkeme sonucunda verilen cezanın taraflarca beğenilmemesi durumunda, sonuca karşı istinaf başvuru yapılmasıdır. İstinaf başvuruları sonuçtan sonra 7 gün içerisinde yapılmalıdır. Bu başvuru sonucunda istinaf mahkemesinde karar verilen sonuç incelenmektedir.
  • Temyiz Aşaması: İstinaf mahkemesinden sunulan sonuç/kararın beğenilmemesi durumunda şartları kapsaması halinde sonuç aleyhine temyiz başvurusu gerçekleşmektedir. Bu temyiz başvurusu ise yüksek mahkemede Yargıtay tarafından incelemeye alınmaktadır.

Ceza Davası Nasıl Açılır?

Ceza davasını açmak için işlenen suça bakılmalıdır. Her suça göre ceza davası değişebilmektedir. Müşteki ya da suçtan zarar gören kişilerin şikâyet etmesine bağlı soruşturma açılmaktadır. Ancak zarar gören kişi karşı tarafı şikâyet etmezse savcılık tarafından dava açılamaz. Şikâyete bağlı olmayan bütün suçlar savcılık tarafından soruşturmaya alınarak dava konusu olmaktadır. Şikâyet gerektirmeyen suçlarda ihbar alınması durumunda savcılık olaya müdahale ederek soruşturma açar. Bu soruşturma süresince ise deliller toplanır.

Elde edilen deliller sonucunda işlenen suçun kim tarafından yapıldığına kanaat getirildiyse ya da şikâyet sonucunda karşı taraf için savcılık ceza davası açmaya yükümlüdür. Savcı tarafından, suçun işlenmesi ve buna bağlı olarak kanıtların bulunduğu bir iddianame düzenlenmekte ve dava açılmaktadır. Eğer yeterli suç şüphesi içeren kanıtlar varsa, suç şüphesinde belirlenen kişi/kişilerin yargılanması amacıyla savcı tarafından talep oluşturulur. Ancak ceza davası için savcılık yeterli şüphe mevcut değilse takipsizlik kararı verilmektedir.

Ceza Davasında Savunma Nasıl Yapılır?

Soruşturma kapsamında şüpheli kişiye “sanık” denilmektedir. Sanığın işlediği suça göre mahkemede yargılanması ve bu yargılama sonucunda karar verilmektedir. Ceza davasında sanık hem yazılı hem de sözlü biçimde kendini savunabilmektedir. Sanık kendisini savunması için ceza avukatı tutabilmektedir. Ceza avukatları tüm safhalarda sanık kişisini savunarak hukuki yardım etmektedir. Bu hukuki yardım sonucunda ise cezasının daha aza indirilmesine ya da beraat karar verilmesi gerçekleşmektedir.

Ceza davalarında bulunan taraflar olayın nasıl gerçekleştiğini anlatmaktadır. Avukat ise olay içerisinde bulunmadığı için bu aşamada doğrudan olayı anlatamaz fakat savunmasını yapmaya hakkı bulunmaktadır. Avukatlar tarafından yapılan savunmalarda delillerde söz konusu olabilir. Yargılamanın sözlü bölümü yani duruşmada deliller tartışılır, iddialar ileri sürülür ve bütün tanık/müşteki gibi taraflar dinlenir. Bu duruşma içerisinde yapılan işlemler, sarf edilen cümleler ve tavırlar tutanak haline getirilir. Bu tutanak sonucunda ise kesin karar verilir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için İzmir ceza avukatı sayfasını ziyaret edebilir ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Boşanma Avukatı İzmir Konak

İzmir Konak’ta Boşanma Avukatı Arayanlar İçin Rehber

Boşanma süreci, bireylerin hayatında hem duygusal hem de hukuki açıdan zorlayıcı bir dönem olabilir. Bu zorlu dönemde atacağınız bilinçli adımlar, hem sizi hak kaybından korur hem de sürecin daha güvenli ve sakin bir şekilde ilerlemesini sağlar. Özellikle büyükşehirlerde, örneğin İzmir’de, doğru avukatı seçmek birçok sorunun önüne geçebilir. Boşanma avukatı İzmir Konak bölgesinde arayanlar için hazırladığımız bu rehber, arayışınızı kolaylaştırmayı hedefliyor.

Boşanma avukatı İzmir Konak çevresinde pek çok hukuk bürosu ve uzman mevcuttur. Ancak her avukat, boşanma süreciyle ilgili aynı deneyime ve yaklaşıma sahip olmayabilir. Bu nedenle yalnızca konum yakınlığına göre seçim yapılmamalıdır. Avukatın aile hukuku alanındaki uzmanlığı, önceki dava sonuçları, müvekkil yorumları ve ilk görüşmedeki yaklaşımı gibi unsurlar da dikkatle değerlendirilmelidir. Unutmayın, bu süreçte avukatınız yalnızca hukuki temsilciniz değil, aynı zamanda duygusal olarak da sizi yönlendirecek bir destekçiniz olacaktır.

Konak Bölgesinde Boşanma Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?

Konak, İzmir Adliyesi başta olmak üzere birçok adli ve idari kuruma ev sahipliği yapan, hukuki işlemlerin yoğun olarak yürütüldüğü merkezi bir ilçedir. Bu bölgede boşanma sürecinizde size destek olabilecek pek çok profesyonel bulunur. Ancak boşanma avukatı İzmir Konak bölgesinde seçim yaparken dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar vardır.

İlk olarak, seçeceğiniz avukatın aile hukuku alanında uzman olması gerekir. Her avukat her alanda uzman değildir ve boşanma davaları, özellikle çocuk velayeti, mal paylaşımı, nafaka gibi konular içerdiğinde detaylı uzmanlık gerektirir. Avukatın daha önce yürüttüğü davalara ve bu davalardaki başarı oranına bakmanız faydalı olabilir. Ayrıca, müvekkilleriyle kurduğu iletişim tarzı, sürecin stresli anlarında nasıl destek sunduğu ve ödeme koşullarındaki şeffaflık da önemli kriterler arasındadır.

Boşanma avukatı İzmir Konak bölgesinde seçim yaparken bu faktörleri değerlendirerek uzun vadede sorun yaşamayacağınız bir danışmanlık hizmeti alabilirsiniz. Ayrıca bölgedeki mahkemelere ve prosedürlere hakim bir avukat, süreci hem hızlandırır hem de daha az stresli hale getirir.

Konak’ta Boşanma Avukatı ile Görüşmeye Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler

İlk görüşme, bir boşanma avukatıyla kuracağınız ilişkinin temelini oluşturur. Görüşmeye hazırlıksız gitmek, hem zaman kaybına neden olabilir hem de önemli bilgilerin gözden kaçmasına yol açabilir. Boşanma avukatı İzmir Konak çevresinde randevu aldığınız bir uzmanla ilk görüşmenizden en iyi verimi alabilmek için bazı ön hazırlıklar yapmanız faydalı olacaktır.

Öncelikle, evliliğinizin tarihçesini kısa ve öz bir şekilde yazılı hale getirin. Bu, özellikle uzun süren evliliklerde önemli olayların unutulmaması açısından faydalı olur. Mal varlıklarınız, çocuklarınız varsa velayetle ilgili görüşleriniz, varsa anlaşmazlık yaşadığınız konular gibi detayları önceden belirlemek, görüşmenin daha sağlıklı ilerlemesini sağlar. Ayrıca, evlilik cüzdanı, nüfus cüzdanı fotokopisi, tapu belgeleri gibi evrakları da yanınızda götürmeniz önemlidir.

Hazırlıklı bir şekilde yapılan ilk görüşme, yalnızca tanışma amacı taşımaz. Boşanma avukatı İzmir Konak bölgesindeki bu görüşme, aynı zamanda sürecin planlı ve verimli ilerlemesi için önemli bir adımdır. Bu adım, sürecin gidişatını doğrudan etkileyebilir.

İzmir Konak’ta Anlaşmalı Boşanma Süreci Nasıl İlerler?

Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanma koşullarında tam uzlaşı sağlaması halinde tercih edilen en hızlı ve en az yıpratıcı yöntemdir. Özellikle büyükşehirlerde bu tür davaların daha kısa sürede sonuçlandığı görülmektedir. Boşanma avukatı İzmir Konak çevresinde, bu tür davalarla oldukça sık karşılaşır ve süreç yönetiminde profesyonel destek sunar.

Anlaşmalı boşanma süreci şu adımlardan oluşur:

  • Öncelikle eşler arasında yazılı bir protokol hazırlanır.

  • Protokolde; mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti gibi tüm konularda tarafların tam mutabakata varmış olması gerekir.

  • Hazırlanan bu protokol, ilgili aile mahkemesine sunulur.

  • Mahkeme, eşlerin birlikte duruşmaya katılmasını ister.

  • Genellikle ilk duruşmada dava karara bağlanır.

  • Ancak protokolde eksiklik ya da hukuka aykırı bir durum tespit edilirse, dava süreci uzayabilir.

Boşanma avukatı İzmir Konak bölgesinde, bu protokolün eksiksiz ve hukuka uygun biçimde hazırlanmasını sağlar. Ayrıca eşlerin duruşma günü hazır olmalarını, gereken belgelerin eksiksiz sunulmasını koordine eder. Bu da hem zaman kaybını önler hem de sürecin sorunsuz ilerlemesini sağlar.

Sonuç olarak, Konak bölgesinde anlaşmalı boşanma davası açmayı planlıyorsanız, tecrübeli bir avukatla çalışmak tüm süreci hem daha güvenli hem de daha hızlı hale getirir. Uzman bir boşanma avukatı İzmir Konak bölgesinde sizin adınıza tüm detayları titizlikle takip eder ve hak kaybı yaşamanızın önüne geçer.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Boşanma Avukatı İzmir Konak hizmeti ile birlikte hukuki anlamda evlilik ilişkisi sona erer. Evlilik işlemi ile birlikte medeni durumu evli olan kişiler boşanma işlemi ile birlikte boşanmış kategorisinde sınıflandırılır. Boşanma işlemi ile birlikte eşlerin birbirlerine karşı olan sorumlulukları sona ermektedir.

Evli çift doğrultusunda mahkeme tarafından son karar verilir. Ardından nafaka ve tazminat gibi durumlar belirlenir. Boşanma meydana gelebilmesi için Medeni Kanun doğrultusunda maddeler arasında belirlenmiş olan sebebin bulunması gerekir. Boşanmaya neden olan başlıca nedenler şu şekildedir;

  • Aldatma, evliyken bir kadının ya da bir adamın birbirini aldatması boşanma nedenleri arasında yerini alır.
  • Cana kastedilmesi,
  • Kötü davranışlarda bulunulması,
  • Çeşitli suçlarda bulunulması,
  • Terk doğrultusunda boşanma,
  • Yaşanılan akıl hastalıkları doğrultusunda boşanma,
  • Evlilikte sarsılma oluşması,
  • Fiziksel ve psikolojik şiddet,
  • Aşırı düzeyde kıskançlık, olarak sınıflandırılır.

Boşanma Davası Açma

Boşanma davasının açılması veya anlaşmalı ya da çekişmeli olması gibi dava türleri ile birlikte işlemler farklılık gösterecektir. Fakat belirlenen iki tür boşanma davasında Aile Mahkemesi tarafından oluşturulur. Evliliğini bitirmek isteyen çıktı tarafından iki nüsha dava dilekçesi verilmesi gerekir. Ardından ise nüfus cüzdanı gibi belgeler temin edilerek boşanma davası açılır.

Boşanma Avukatı İzmir Konak hizmeti ile birlikte uzman boşanma avukatı ekibe sizlere bu alanla yardımcı olmaktadır mevcut davanın açılması ve sonraki işlemlerin başarılı bir şekilde yürütülmesi için çeşitli süreci yönetir. Süreç içerisinde sözleşmelerin imzalanması ve beraberinde bilgilendirilmesi gibi işlemler yer almaktadır. Avukata vekalet verdikten sonra mevcut süreçte, en doğru şekilde en kısa sürede sonuçlanması hedeflenmektedir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için boşanma avukatı sayfasını ziyaret edebilir ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Nafaka Türleri ve Çeşitleri Nelerdir?

Nafaka, bilindiği gibi boşanma davalarında maddi olarak zorluğa düşen kişiye ödenen paradır. Buna ek olarak pek çok çeşit nafaka türleri bulunmaktadır.  Aile hukukundan doğan nafaka borcu, kişisel bir borç olarak da adlandırılabilir. Nafaka miktarı ise taraflarca sözleşme ile kararlaştırılabilir. Tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, katılım (iştirak) nafakası, yardım nafakası gibi birçok nafaka çeşidi bulunmaktadır. Sayılan ilk üç nafaka türü boşanma davası ve evlilikle ilgili olmaktadır. Diğer yardım nafakası ise taraf altsoy – üstsoy veya kardeşler ile ilgilidir.

1-Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası sadece boşanma davası devam ederken istenilen bir nafaka çeşididir. Hâkim; çiftin mal varlıkları ve ekonomik güçlerini araştırdıktan sonra karar verir. Maddi olarak güçsüzlüğe düşen tarafa tedbir nafakasının ödenmesinin sonucuna varır. Davanın kimin açtığı veya kusuruna bakılmadan, dava sürerken tarafların yükümlülükleri devam eder. Bununla beraber tedbir nafakasına karar verilirken tarafların maddi durumları göz önünde bulundurulur. Kadın-erkek olarak bir ayrım yapılmaz ve nafakaya ihtiyaç duyan kişi, onun lehine olacak şekilde nafakanın ödenmesine karar verilir. Davanın açıldığı tarihten davaya ilişkin kararın kesinleşmesine kadar nafaka devam eder. Davanın boşanma ile sonuçlanması durumunda ise tedbir nafakası isim değiştirerek devam eder. Boşanma veya ayrılık davası açmadan, tedbir nafakası talebinde bulunabilmek için;

  • Eşler ayrı yaşamalıdır
  • Resmi bir evliliğin mevcut olması gereklidir
  • Nafaka talebinde bulunan kişinin, ayrı yaşamak için haklı bir nedeninin bulunması gereklidir.
  • Eşin nafakaya hükmedebilmesini mahkemede talep etmesi lazımdır.

Bu şartların bulunması durumunda dava açmaksızın nafakaya hükmedilmesine karar verilebilir.

2- Yoksulluk Nafakası

Kanunda yoksulluk nafakası, boşanma neticesinde yoksulluğa düşen tarafa eşin ödediği nafaka türüdür. Yoksulluk nafaka çeşidinde hâkim yine, eşlerin mal varlıklarını ve ekonomik güçlerini araştırarak karar verir. Ek olarak burada kusur durumu önem arz etmekte olup, tarafların eşit kusurlu olması veya nafaka yükümlüsünün hiç kusurunun olmaması gerekmektedir. Bununla beraber kişinin yoksulluk nafakasına hükmedebilmesi için talepte bulunması gerekmektedir. Zira hâkim davada yoksulluk nafakasının talebi olmadan, kendiliğinden nafakaya karar veremez. Yoksulluk nafaka talebi, boşanma davası devam ederken veya boşanma davasından ayrı olarak da ileri sürülebilir. Eğer boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile talep edilecekse, nafakanın zamanaşımına uğramaması ve üzerinden 1 yıl geçmemesi gerekmektedir. Nafaka miktarını ödeyecek olan kişinin mal gücüne uyması lazımdır. Nafakanın ödenmesi ise mahkeme kararının kesinleşmesiyle başlar. Peki yoksulluk nafakasının şartları nelerdir?

  • Taraflardan birinin nafaka talebinde bulunması
  • Talepte bulunan kişinin kusurunun daha ağır olmaması
  • Talepte bulunan kişinin boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış olması
  • Nafakanın diğer tarafın mali gücüyle orantılı olması
  • Yoksulluğa düşecek taraf erkekse kadının mali gücüne uygun nafaka ödemesi gerekmektedir.

3-Yardım Nafakası

Yardım nafakası, bir kimsenin yardım etmediği durumda yoksulluğa düşecek olan ve usulüyle kardeşine ödediği nafaka türüdür. Medeni kanunun yoksulluk ile ilişkili düzenlediği maddeler bulunmaktadır. Çocuklar, torunlar, anne-baba, erkek ve kız kardeş, büyükanne- büyükbaba sırası şeklinde takip edilerek nafaka talep edilir. Yardım nafakasının başlangıç tarihi dava tarihi olarak bilinir. Nafakanın miktarının belirlenmesi ekonomik koşulların ve hak kurallarının göz önünde bulundurulmasıyla gerçekleştirilir.

4- Katılım (İştirak) Nafakası

İştirak nafakası boşanma kararı verilmiş çiftlerden, çocuğun velayetini almamış olanın, çocuğun eğitim ve bakım masraflarını karşılamasıdır. Burada esas olan konu müşterek çocuğun bakımı olduğu için çiftlerin kusur durumunun bir önemi bulunmamaktadır. Kural olarak nafaka çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi veya TMK m.12 göre mahkeme kararı ile son bulur.

Detaylı bilgi almak için İzmir boşanma avukatı sayfasını ziyaret edebilir ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Haklı Fesih Davası Ne Kadar Sürer?

Haklı nedenle fesih, iyi niyet kuralları çerçevesinde iş ilişkisini sürdürmekle yükümlü olmayan kişiye iş ilişkisini derhal sona erdirme hakkını veren ve bozucu bir yenilik yaratan haktır. İşten çıkarma ve işten çıkarma, ilişkinin geri kalanında taraflardan biri için dayanılmaz hale gelebilir. Yani işveren haklı nedenle cayma hakkına sahip olabileceği gibi işçinin haklı nedenle cayma hakkına da sahip olabilir. Bu aşamada önemli olan haklı nedenle fesih sebebinin gerekçesidir.

Belirli süreli veya açık uçlu iş sözleşmeleri, taraflarca sözleşmenin sona ermesinden önce veya belirli durumların gerçekleşmesi üzerine, bildirim süresi beklenmeksizin feshedilebilir veya hak ile fesih, bildirimin sona ermesi beklenmeksizin derhal yapılabilir. Sözleşme İş Kanunu’nun 24. maddesinde haklı nedenle işten çıkarma işçi açısından ele alınırken, 25. maddede haklı nedenle işten çıkarma işveren açısından ele alınmaktadır ve İş Kanunu’nun 25. Maddesinde bir nedenden dolayı işten çıkarılma gerekçelerine ayrılmış maddelerdir.

Haklı Fesih Davası Nedenleri

Ülkemizde özellikle aile işletmeleri bağlamında belirli sıklıklarla ortaya çıkan haklı fesih davaları toplumlarda çoğunluğun haklarının ihlallerine karşı azınlığın eylemleriyle korunmasını ve şirketin devamlılığını sağlamaya yönelik tedbirler içerir. Kötü yönetim nedeniyle işlevsiz hale gelen ve amacına ulaşmak için mücadele eden bir şirket, haklı neden olduğunu kanun maddesinde açıklamamış, haklı sebep teşkil eden durumlara örnekler vermemiştir. Hâkim, önünde meydana gelen somut olaya göre uyuşmazlıkta neyin haksız sebep teşkil ettiğini takdir edecektir. Varlığının devamı için bütün imkânlar tükendiyse şirket haklı nedenle tasfiye edilebilir. TKK ruhunda işin devamlılığı her zaman esastır, bu nedenle değerlendirme sırasında diğer çözümler mahkemeler tarafından değerlendirilir. Davacı da haklı sebep göstermekten suçluysa, dava reddedilebilir.

Haklı Fesih Davası Süresi

Her dava türü kendine göre ortalama sürelere sahiptir ve davanın sonuçlanması için net bir şey söylemek zordur. Her davanın içeriği ve sebebi farklı olduğundan dava süreçleri de farklı işlenir ve bu doğrultuda net bir süre veya tarih vermek zordur. Fakat iş mahkemelerinde açılan işçi tazminat ve tazminat talepleri ile işçi ile işveren arasındaki iş uyuşmazlıklarının sonuçlandırılması için gerekli süre 540 gün olarak belirlenmiştir.

Dava türlerinde bu süre elbette farklılık gösterir. Kimi davalar daha uzun zaman alırken kimi davalar kısa sürede çözüme kavuşturulur. Haklı fesih davaları da belirlenen süreden erken veya yaşanabilecek komplikasyonlar sebebiyle daha geç bitmesi mümkün bir dava türüdür.

Detaylı bilgi almak için İzmir ceza avukatı sayfasını ziyaret edebilir ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Velayet Davası Nasıl Açılır?

Boşanacak ya da boşanmış olan anne ve babaların çocuğun kimde kalacağının belirlenmesi için açılan davaya velayet davası denmektedir. Velayeti alan ebeveyn çocuğun, eğitimi, bakımı ve birçok şeyiyle ilgilenmek zorundadır. Elbette velayet sadece bir kişide kalmayabilmektedir. Tarafların çocukları ne sıklıkla görmesi gerektiğini belirleyen süreçte olmaktadır. Anne ve babanın anlaşamaması durumunda velayet davaları uzayabilmektedir. Peki velayet davası nasıl açılır? Velayet davası açmak için şu gibi adımları izleyebilirsiniz;

  • Velayeti açmak için öncelikle aile mahkemelerine dilekçe verilmelidir. Aile mahkemesi olmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine başvurulmaktadır. 
  • Açılan dava sonucunda yetkililer her iki ebeveynin evine pedagog ya da sosyal hizmetlerinde çalışan uzmanları göndermektedir. Bu pedagoglar ya da uzmanlar ev ortamını ve çocukla ebeveyn ilişkisini inceleyip rapor haline getirmektedir. Bu rapor ise mahkemede büyük etken olmaktadır. 
  • Velayet davasında ebeveynler neden çocukları kendi tarafında kalması gerektiğini açıklayacak bir savunma hazırlamalıdır. Kendilerini savunacak bir avukat ile çalışmak mümkündür. 
  • Velayet davalarında en önemli unsur çocuktur. Eğer çocuk belirli bir yaşa gelmiş ve taraf seçebilecek durumda ise hakim çocuğa hangi ebeveynde kalmak istediğini sormaktadır. Çocuğun taraf seçmesi davanın yönünü değiştirebilmektedir. 

Velayetin Kimde Kalacağı Hangi Faktörlere Göre Belirlenmektedir? 

Boşanma sonrasında çoğu ebeveynler tarafında anlaşmazlık doğmakta ve bunun sonucunda velayet davası açılmaktadır. Ancak boşanma sonrasında eşlerin uzlaşması durumunda dahi velayetin kimde kalacağının belirlenmesi için hakim karar vermektedir. Çocuk mahkemesinde yetkili olan hakimler velayetin kimde kalacağını belirlemek için çocuğun menfaat ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak çocuk için en doğru kararı vermektedir. 

Velayet davalarında genellikle 0 ila 4 yaş arasındaki çocukların anne bakımına ihtiyaç duyduklarından velayet anneye verilmektedir. Fakat bu yaş aralığında olan çocukların velayeti anneye verilirken; ev ortamının, mesleğini, kazandığı para miktarını ve yaşam tarzı gibi birçok unsuru göz önünde bulundurmaktadır.

4 ile 7 yaş arasındaki çocukların anne bakımına halen daha ihtiyaç duyduğundan velayeti de anneye verilmektedir. Ancak anne çocuğa bakamayacak halde ve annenin çocuğuna zarar verilebileceği durumlar söz konusu ise velayet babaya verilmektedir. 

6 ila 12 yaş aralığındaki çocukların yeni okula başlama durumu söz konusu olduğundan, okul çağındaki çocuğun velayeti de anneye verilmektedir. Fakat baba çocuğun eğitim ihtiyacını daha iyi karşılayabilecek durumda ise velayet babaya verilmektedir. Çocuğun iyiliği ve menfaati her yaşta göz önünde bulundurulmaktadır. 

12 ila daha büyük yaşlarda olan çocuklar belirli olgunluğa erişmelerinden dolayı taraf seçebilme hakları bulunmaktadır. Ülkemizde çocuk mahkemelerinde on iki yaşını tamamlayan çocukların pedagoglar eşliğinde görüşünü belirlemesine hak tanımaktadır. Bu görüş ise davanın seyrini oldukça değiştirebilmektedir. Fakat sonuç olarak çocuğu en iyi şartlarda ihtiyaçlarını karşılayabilecek ebeveyne verilmektedir. 

Velayet Değişikliği Davası Hangi Durumlarda Açılabilmektedir?

Evlilik sürecinde çocuklar ve ebeveynler aynı ev içerisinde yaşamını sürdürmektedir. Fakat boşanma sonrasında çocuğun taraflarla ne kadar görüştüğü ya da kesin olarak hangi ebeveynde kalacağını kararlaştırmak için velayet davası açılmaktadır. Velayet davası sonrasında velayet değişiklik davası açılabilmektedir. Ancak bu değişikliği talep etmek için çocuğun durumunda menfaat zedelenmesi meydana gelmelidir. Türk Kanununa göre velayet değişiklik davası şu gibi durumlarda açılabilmektedir;

  • Velayet verilen tarafların farklı biriyle evlenmesi durumunda değişiklik davası açılabilmektedir. Fakat bu yeni evlilik sonucunda çocuk mağdur olmayacak ya da çocuğun menfaati olumsuz şekilde etkilenmiyorsa aynı ebeveynde kalabilmektedir. 
  • Velayet verilen tarafın ölmesi durumunda,
  • Velayet hakkına sahip olan ebeveynin farklı ülkeye gitmesi durumunda velayet değişiklik davası söz konusu olabilmektedir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için İzmir boşanma avukatı sayfasını ziyaret edebilir ve İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosuna müracaat edebilirsiniz.

Çocuk Mahkemelerinde Hangi Davalar Görülür?

Suç işleyen 18 yaş altı küçük çocukların, yargıç ve savcının özel eğitimden geçirip ve yargıladığı mahkemeye çocuk mahkemesi denilmektedir. Çocuk mahkemeleri sosyal çalışanların suç işlemiş olan çocuğu gözlemleyip, hal ve hareketlerine, takıntıları üzerine rapor hazırlayıp mahkemeyi yönlendiren özel bir mahkemedir. Çocuk ceza mahkeme mekanları suç işleyen çocuğun  bulunduğu ile göre isim değişikliği olabilmektedir. Ancak çocuk ağır ceza mahkemesi gerektiği vakitte sayıları artabilmektedir. Buna örnek olarak ise İzmir 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri veya Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi gibidir. 

 Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde genellikle çocukların ağır ceza mahkemesi içerisine giren istek dışı ya da istekli biçimde suç işlemesine bağlı olarak bakılan davalardır. Çocuk bir suç işledi ise ve savcılık soruşturma kapsamına girdiyse verilecek serbest bırakma ya da tutuklanma kararını Sulh Ceza Hakimi tarafından verilmektedir. Suç haricinde çocuğun yaşamını tehdit eden durumlar (aile içi şiddet gibi.) var ise çocuk koruma kanunu devreye girmektedir. Çocuk hakkında alınacak koruma tedbirleri sonucu hakkında davalarda çocuk mahkemelerinde yer almaktadır.

Çocuk Mahkemeleri Kararlarına İsnitaf Kanunu Yolu ve İtiraz Süreci

Çocuk ceza mahkemelerinde de itiraz etme hakkı mevcuttur. İtiraz etme süre hakkı ise davanın sonuçlanmasından sonra yedi (7) gün olmaktadır. İtiraz başvuruları avukat eşliğinde yapılmalıdır. İzmir Avukat tarafından sunulan itiraz başvurusu çocuk mahkeme hakimi tarafından incelenmektedir. Kabul veya red durumu hakimin dosyayı incelemesine bağlıdır. Çocuk mahkemeye çıktı ve kesin sonuç alındıysa isnitaf başvurusu da yapılabilmektedir. İsnitafın devreye girebilmesi için çocuğa suçundan dolayı 16 yıl ya da daha yüksek rakamlarda ceza kararı verilmesi gerekmektedir.

Çocuk Koruma Kanunu Nedir?

Suç işlemeyen ya da işleyen çocuklar hakkında alınan koruma ya da destekleyici tedbir alma hakları çocuk mahkemelerine aittir. Koruyucu tedbir kararları alınmadan önce çocuğun yaşadığı alan, hal ve hareketleri, yaşadığı kişiler gibi birçok çocukla ilgili faktörler incelenmektedir. İncelenmenin haricinde ise çocukla yaşayan ilgili kişiler ile ve çocukla birebir konuşulmaktadır. Bu konuşma ise mahkemede hakim tarafından alınan sonucu da etkilemektedir.

Koruyucu tedbirlere öncelik verilen konular çocuğun ailesinden korunması, eğitim, bakım, sağlık veya barınma gibi faktörlerdir. Çocuklu, hamile ailenin durumu kötüyse ya da çocuğun yaşadığı barınma alanı yaşanılacak gibi değilse devreye barınma tedbiri girmektedir. Barınma tedbirinde ise kişilere yer sağlanmakta ve ailenin isteğine göre adres ya da kimlikleri gizli tutulmaktadır.

Eğer ailede şiddet göstermeyen yani tehlike arz etmeyen bireyler bulunuyor ise çocuk güvenilir bireylere teslim edilmektedir. Eğer çocuk için tehlike arz eden aile bireyler var ise çocuk yetiştirme yurduna verilmektedir. Çocuk hakkında alınan koruma tedbirleri ise 18 yaşa kadar sürmektedir. 18 yaşını dolduran çocuklara sunulan koruma tedbirleri sona ermektedir. Fakat çocuğun rızası var ise hakim kararı sonucunda eğitimde çocuk koruma tedbiri devam edebilmektedir. 

Çocuk Mahkemelerinin Yapısı Nasıldır?

Çocuk bir suç işledi ve mahkemeye çıkacak ise mahkeme yapıları şu şekildedir;

  • Çocuk mahkemeleri genel olarak tek hakimli olmaktadır.
  • Bazı süre zarfları haricinde mahkemelerde cumhuriyet savcısı bulunmamaktadır. Fakat bırakılmasına ya da tutuklanmasına karar verildiyse bu dava sonuç dosyaları savcıya iletilmektedir. 
  • Çocuk ağır ceza mahkemelerinde genellikle iki üye hakim, mahkeme başkanı hakimi ve bir savcıdan oluşmaktadır. 
  • Müzakere sistemleri Çocuk Ceza Mahkemelerinde de geçerlidir.

Detaylı bilgi için İzmir Ceza Avukatı sayfamızı ziyaret edebilir, İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosu iletişim sayfasından bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Boşanma Avukatı Süreci Nasıl Yönetir?

Çiftlerin evlenirken hiç düşünmediği bir durum olan boşanma günümüzde epey yaygınlaşmıştır. Şiddetli geçimsizlik, hakaret gibi pek çok sebepten ötürü boşanma talepleri bulunmaktadır. Evliliğin bitmesiyle beraber çiftlerin bir takım hakları mevcuttur. Bu hakların eksiksiz, tam manasıyla savunulması için boşanma avukatlarına ihtiyaç duyulur. Aksi halde çiftlerin her konuda zarara uğraması söz konusu olmaktadır. Boşanma davalarındaki en önemli süreç hazırlık süreci demek doğru olacaktır. Çoğu birey ilk defa boşanma durumu ile karşı karşıyadır.. Bundan dolayı bireylerin mahkeme sürecindeki, istenilen belgeler hakkında tecrübesi bulunmamaktadır. Evrakların eksiksiz, sürecin daha kısa sürmesi için tüm şehirlerde olduğu gibi İzmir boşanma avukatı da bulunmaktadır. Boşanma konusunda profesyonellerden yardım almak hem sürecin hızınızı kaybettirmez hem de hiçbir hak kaybı yaşanmadan sürecin tamamlanmasını sağlar. Tarafların arzu ettikleri sonuçlara varabilmeleri adına İzmir ve çevre illerinde profesyonel boşanma avukatları tarafından hizmetler sunulmaktadır. Boşanma süreçlerinin bir İzmir avukat tarafından yönetilmesi gerekmektedir. Aksi halde geri dönüşü olmayan hatalar ile karşılaşmak mümkündür.

İyi Bir Boşanma Avukatı Nasıl Olmalıdır?

İyi bir boşanma avukatının en önemli özelliklerinden biri müvekkili ile iyi bir bağ kurabilmesidir. Boşanma avukatlarının davaya tam anlamıyla hakim olabilmesi adına  karşı taraf ile arasındaki bağın kurulması çok önemlidir. Kurulan bağ daha etkili bir iletişim sağlar. Dava sonucunu etkileyecek unsurlardan biri ise etkili bir iletişim kurmaktır. Bununla beraber bilgi toplama ve sunma konusunda da müvekkil ve avukatın sağlıklı bağ kurması oldukça önemlidir. Bilginin sadece elde edilmesi yeterli değildir. İyi bir sunumla birleşmesi davaya daha fazla fayda sağlamaktadır. Hukuki bilgi konusunda yeterlilik ve deneyim iyi bir boşanma avukatı özelliklerini kapsamaktadır. İyi bir boşanma avukatının bir diğer özelliği ise şeffaf olmasıdır. Dava sürecinde müvekkilini yeteri derecede bilgilendirmelidir. Dava ile ilgili konularda müvekkilin hızlı ve net olması dava sürecini doğrudan etkiler ve avukatın davaya müdahale etmesi açısından oldukça önemlidir. Boşanma avukatının bu bilgilere sahip olmasının yanında birde uyguluyor olması, iyi bir boşanma avukatı olduğunun göstergesidir.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Taraflardan bir kişinin gerekçesini bildirerek boşanma dilekçe vermesi dava sürecini başlatır. Bu süreç esnasında mahkeme ilgili kişilerden deliller talep eder. Birlikte hareket ettiğiniz İzmir boşanma avukatı  deneyimlerini ve tecrübelerini müvekkiliyle paylaşması  süreyi olumlu yönden etkileyerek kısaltmaya sebep olabilir. Boşanma davaları birçok gerekçeye göre değişkenlik göstermektedir. Davanın açıldığı yere, davanın çeşidine, açılma sebebine göre değişmektedir. Davaya ek konu olan gerekçelerin karmaşıklığı dava süresini olumsuz yönden etkiler ve sürenin uzamasını sağlar. Bununla beraber davaya uzman ve deneyimli bir boşanma avukatının müdahil olup olmaması da süreci doğrudan etkilemektedir. İyi bir boşanma avukatının, süreci daha etkili yürütmesi için konuya hakim olması dava süresini kısaltır.

Boşanma Davası Çeşitleri Nelerdir?

Çiftlerin evlenirken hiç hayal etmediği şeylerden biri olan boşanma günümüzde ne kadar istenilmese de mevcuttur. Boşanma davaları iki kısma ayrılır. Anlaşmalı boşanma davaları, çekişmeli boşanma davalarına göre daha az sürmektedir. Anlaşmalı boşanma davası tarafların dava hususunda tam bir mutabakat sağlamasıdır. Dava esnasında anlaşmazlıkların oluşmasıyla, çekişmeli boşanmaya dönmesi de bilindik meselelerdendir. Çekişmeli boşanma davası ise tarafların dava sonucu nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi hak paylaşımlarında anlaşmazlık yaşamasıdır. Dava esnasında bu tür anlaşmazlıkların giderilmesiyle de dava anlaşmalı boşanma sürecine dönüşebilir. İzmir boşanma avukatı taraflara daha iyi hizmet verebilmek adına çalışmalar sürdürmektedir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için aile hukuku sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Ağır Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Avukat mesleğinde branşlaşma olmadığı için ağır ceza avukatını bir branş olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır. Ancak toplumda ağır ceza davalarıyla ilgilenen avukatlara “ağır ceza avukatı” adı verilmektedir. Ağır ceza avukatları, ceza açısından en ağır olan davalara bakmaktadırlar. Ceza avukatları ise ağır ceza avukatlarının yanında daha hafif kalan davalara bakmaktadır. Ancak bu davalar da oldukça ciddidir. İzmir ceza avukatı, birçok davaya bakabilmektedir. Özellikle fuhuş, iftira, suç uydurma, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma gibi durumlara izmir ceza avukatı bakmaktadır.

İzmir Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakmaktadır?
İzmir ceza avukatı
hem asliye hem de ağır ceza mahkemesinin gördüğü davalara bakabilmektedir. Anlaşılacağı üzere ağır ceza avukatına göre daha geniş alana hitap edebilmektedir. Ağır ceza avukatının baktığı davalara ek olarak ceza avukatı şu davalara bakabilmektedir:

  • Şantaj
  • Cebir
  • Tehdit
  • Eziyet
  • Organ ticareti
  • İnsan deneyleri
  • Göçmen kaçakçılığı
  • Kasten adam yaralama
  • Taksirle adam öldürme
  • İntihara yönlendirme
  • Neticesi nedeniyle ağırlaşmış yaralama
  • Taksirle adam yaralama
  • Çocuk düşürme / düşürtme
  • Kısırlaştırma
  • Cinsel taciz
  • Kişinin özgürlüğünü kısıtlama
  • Konut dokunulmazlığın ihlal edilmesi
  • Hakaret
  • Hırsızlık
  • Mala zarar vermek
  • Güveni kötüye kullanma
  • Dolandırıcılık
  • Kişilerin sükununu bozma
  • Haberleşme engeli
  • Haberleşme gizliliğinin ihlal edilmesi
  • Kişiler arası meydana gelen konuşmanın dinlenmesi veya kayda alınması
  • Özel hayatın gizlilik ihlali
  • Çevrenin kasten kirletilmesi
  • Mühür bozma
  • Mühürde sahtecilik
  • Suçu veya suçluyu övmek
  • Hayasızca hareket
  • Fuhuş
  • Müstehcenlik
  • Kumar oynanmasına imkan tanımak
  • Yalan tanıklık
  • Suç üstlenme veya uydurma
  • Görevi kötüye kullanmak
  • Bilişim sistemine girmek
  • İhalede hile yapmak
  • Görevi yaptırmamak için direnmek
  • Halkı düşmanlığa tahrik etmek
  • Halkı aşağılama
  • Suçu bildirmemek
  • Cumhurbaşkanına hakaret
  • Sistemi bozma ve verileri yok etme / değiştirme
  • Resmi veya özel belgede sahtecilik

Ağır Ceza Avukatı Hangi Davalara Bakmaktadır?Ağır ceza avukatı, ceza avukatlarına göre daha farklı davalara bakabilmektedir. Özellikle ağır cezaların söz konusu olduğu davalara ağır ceza avukatları bakmaktadır. Ayrıca bu davalar ağır ceza mahkemesinde görülmektedir. Bu mahkemelerin görevi 5235 sayılı kanunun 12. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre mahkemenin görevi alanına girdiği özellikle belirtilmeyen davalar asliye ceza mahkemesi tarafından görülmektedir. Eğer söz konusu 18 yaşından küçükse davası kesinlikle ağır ceza mahkemesi tarafından görülmelidir. Ağır ceza avukatının baktığı davalar şunlardır:

  • Örgüt
  • İşkence
  • Kasten öldürme
  • Soykırım
  • Cinsel saldırı
  • Hileli iflas
  • Rüşvet
  • Zimmet
  • Parada sahtecilik
  • Çocukların cinsel istismarı
  • Reşit olmayanla cinsel ilişki
  • İnsanlığa karşı suçlar
  • Yağma
  • Nitelikli dolandırıcılık
  • Uyuşturucu ticareti
  • İrtikap
  • Milli savunmaya veya devlet sınırlarına karşı suçlar ve casusluk
  • Devletin egemenlik alametlerini aşağılama
  • Üst sınırı en az 10 yıl olan tüm suçlar
  • Terörle Mücadele Kanunu kapsamına dahil olan örgüt üyeliği suçu
  • Siyasi nitelikli suçlar

İzmir Ceza Avukatı Nerelerde Hizmet Vermektedir?
İzmir ceza avukatı
, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre İzmir barosuna kayıtlıdır. Çünkü bu kanuna göre her avukat bir baroya kayıtlı olma durumundadır. Ancak avukat, kayıtlı olduğu baro dışında da farklı illerde farklı davalara bakabilmektedir. Burada önemli olan avukatın profesyonel, bilgisi tam ve bilinçli olmasıdır. Kısacası İzmir ceza avukatı, Türkiye’nin dört bir yanında hizmet verebilmektedir.

Detaylı bilgi almak için İzmir avukat Kalemci Hukuk Bürosu internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.