Velayeti Annede Olan Çocuğu Baba Ne Kadar Görebilir?

Velayeti Annede Olan Çocuğu Baba Ne Kadar Görebilir?

Velayeti annede olan çocuğu baba ne kadar görebilir? Aile bireyleri çocukları hangi sürelerde ne kadar kullanır gibi tüm soruların cevaplarına kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz. İzmir boşanma avukatı sizlere çocuk velayeti, boşanma davaları gibi tüm aşamalarda sizlere yardımcı olacaktır.

Boşanmanın önemli sonuçlarından biri de çocukların ortak velayetinin anne veya babaya bırakılmasıdır. Çocuk, velayetini bırakmayan eşini (yani anne veya babasını) ne sıklıkla görecek? Bu kişisel ilişkinin süresi nasıl belirlenecek? Anlaşmalı boşanmada eşler hangi sıklıkta görüşeceklerine karar verebilirler mi?

Evlilik devam ettiği sürece çocukların velayetini anne ve baba paylaşır. Anne veya babadan velayet alınmasının hukuki bir sebebi olmalıdır. Evlilik yoluyla kurulan birlikte yaşam sona ermiş veya ayrılmışsa hâkim çocukların velayetini ana veya babaya verebilir. Çocuğun anne ve babası evli değilse velayet annededir.

Bir anne veya babanın çocuğun velayetini kaybetmesine neden olabilecek olaylardan biri de ebeveyn boşanmasıdır. Bu durumda ortak velayet mümkün olmakla birlikte hem boşanma davasında geçici velayet hem de boşanma kararında velayet eşlerden birine bırakılacaktır. İzmir boşanma avukatı tavsiye edildiği durumlarda davanız devam ederken veya davaya ilişkin kararın kesinleştiğinden sonra çocukların velayeti kendisine bırakılmayan kişiler ilgili mahkeme tarafından verilen kararlar doğrultusunda görüşme sağlayabilecektir.

Boşanma Davasında Çocukla Kişisel İlişki Nasıl Kurulur?

Çocuğunuzun sağlıklı gelişimi için atabileceğiniz en önemli adım, velayeti kime bırakacağınızdır. Bu konunun detayları başka bir yazıda verileceği için burada bu konuya detaylı olarak değinilmeyecektir. Boşanma davasının devamı sırasında verilen geçici velayet kararı veya dava sonucunda verilen vesayet kararı ile velayet altında olmayan eş ile çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin durumu da belirlenir. Aynı durum çocuğun annesi ile evli olmayan eşler için de geçerlidir.

Boşanma davasında çocuğun velayeti, çocuğun sağlıklı gelişimini engelleyen durumlar olmadıkça (annenin velayeti talep etmesi durumunda) annede kalır. Elbette durumu değerlendirebilecek olan çocuğa velayetini kime bırakmak istediğini de sormak gerekir. Çocuğun velayetini alamayan baba çocuğu ne sıklıkla bu durumda görmektedir? Makalenin bu bölümünden sonra çocuk ve baba ile yapılan görüşmeler rutin olarak değerlendirilmektedir. Özellikle çocuğun psikolojik gelişimini etkileyen vesayet kadar önemli olan babanın çocuk bakımı düzenlemeleri olabildiğince geniş değerlendirilmelidir. Aksi takdirde çocuk ile baba arasındaki mesafe artabilir ve birbirini görmemek alışkanlık haline gelebilir. Ayrıntıya girmek psikoloji disiplinine ait olduğu için yanlış olsa da çocukların en yakın anne babalarını örnek alarak büyüdükleri doğrudur. Anne babasını göremeyen, onlara yakın olamayan, onların ilgi ve şefkatinden mahrum kalan, örnek alınamayan bir çocuğun sağlıklı gelişim şansı, annesi olmayanlara göre daha düşük olabilir. Anne babasını sık sık görür. Bu riski ortadan kaldırmak için velayete bırakılmayan eşin çocuğu görmesi ve onunla kişisel bir ilişki geliştirmesi için geçen süre mümkün olduğu kadar uzatılmalıdır.

Sizlerde boşanma davalarınızda velayet sorularınız için boşanma avukatı İzmir Bornova şubelerine başvurabilirsiniz.

Velayeti Karşı Taraftaki Olan Çocukla Görüşme Süresi

Uygulamada, babanın velayet verilmeyen çocukla kişisel ilişkisinin uzunluğunun, çocuğun yaşının, babanın yaşadığı evin olasılığının ve boşanma sebebinin değerlendirmenin yapılmasıyla ilgili olup olmadığının belirlenmesidir. Çocuğun da taraf olduğu vb. Çoğu durumda Aile Mahkemesi, çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkiye ayda 2 gün (2 gün hafta sonlarına karşılık gelir), bir hafta yarıyıl okul tatili, 1 gün dini bayramlar ve 15 veya 30 gün olarak karar verir. Çocuğun yaşı izin veriyorsa. Bu süreler hâkim görüşü ile belirlenen sürelerdir. Boşanma davaları ile alakalı problemlerinizi boşanma avukatı İzmir Konak Şubeleri kolay bir şekilde çözüme ulaştırabilirsiniz.

Anlaşmalı Boşanma Davalarında Çocukla İlişki Kurulmasına Yönelik Kararlar Nelerdir?

İzmir boşanma avukatı ile birlikte açmış olduğunuz anlaşmalı boşanma davaların, boşanma ve boşanan tarafların anlaşması ile bir mutabakata varabildikleri dava türüdür. Çocukların velayetlerinin hangi tarafa bırakılacağı hususunda olduğu gibi velayeti almayan tarafın çocuklarıyla hangi sıklıkta görüşeceği de verilecek en önemli kararlardan bir tanesidir. Çekişmeli boşanma davalarında kararı tamamen hâkim verirken, çekişmeli boşanma davalarında eşlerin kendi kararlarını vermelerine olanak sağlanmaktadır. Çocuğun sağlığı ve gelişimi bozuluyorsa veya bu sözleşme hükümlerine göre velayet ciddi şekilde tehlikeye giriyorsa, hâkimin sözleşmeye müdahale edebileceğine şüphe yoktur. Eşlerin ikisi de hâkim değişikliğini kabul etmezse anlaşmalı boşanma olmaz.

Anlaşmalı boşanmada, çocuk ile ana veya baba arasındaki kişisel ilişkinin süresi, ana veya babanın velayeti kendisine bırakılmadan uzatılabilir. Bu hususta taraflar arasında mutabakat şarttır. Örneğin, babalar ve velayetsiz çocuklar her hafta sonu 1 gün, hafta içi 1 gün, yaz tatilinde 1 ay, tatilde 2 gün, altı ayda bir hafta, Babalar Günü, hafta sonları vb. çocuklarıyla görüşebilirler. Anlaşmalı boşanma, çocuğun kişisel ilişki kuracağı eşin çocuğu daha sık görmesini sağlamanın daha iyi bir yoludur. Ancak çekişmeli boşanmada taraflar bu konuda anlaştıklarını belirterek taleplerinin detaylarını mahkemeye verebilirler. Mahkeme talebi değerlendirecek. Bu anlaşma, çocukla ileride karşılaşılabilecek herhangi bir davadan feragat edildiği anlamına gelmez. Yeni vaka tespitleri için son tarihler ve düzenlemeler, koşullar değiştikçe herhangi bir zamanda değiştirilebilir.

Boşanma Davalarında Velayet Durumlarının Değişmesi

Zamanla, bir çocuk ile velayete bırakılmayan bir eş arasındaki kişisel ilişkiyi belirleyen şartlar, gerçek durumla olan ilgilerini kaybedebilir. Bu gibi durumlarda, her iki taraf da kişisel ilişkinin şartlarını değiştirmek için her zaman aile mahkemesinde yeni bir dava açabilir. Bu sayede çocuklarını küçük oldukları için zar zor göremeyen babalar, yaşlarının ilerlemesi nedeniyle çocuklarını davalarda daha fazla görme hakkına sahip olacak. Sizlerde velayet davalarınız için boşanma avukatı İzmir şubesi ile doğrudan bir iletişime geçebilirsiniz.

Trafik Kazası Sonucu Ölüme Sebebiyet Verme Suçu Nedir?

Trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet verme suçunun pek çok farklı durumu ve cezası bulunmaktadır. Bu sebepten ötürü yaşanan ölümlü bir trafik kazasından sonra alanında uzman İzmir asliye ceza avukatları ile iletişime geçebilirsiniz. Geçeceğiniz bu iletişimin ardından uzman avukatlar içerisinde bulunmuş olduğunuz durum ile alakalı derin bir analiz süreci başlatacak ve ayrıntılı bir rapor elde ettikten sonra sizlerle paylaşacaktır.

Taksirle adam öldürme, bir kişinin hayatının “öngörülemeyen” öngörülebilir sonuçlar nedeniyle özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı olarak haksız bir eylemle sona ermesidir. Bilinçli adam öldürme ise, failin yanlış bir davranış sonucunda bir kişinin ölebileceğini “öngörmesine” rağmen, şansa veya bireysel beceriye dayanan bir eylemdir.

Basit adam öldürme suçu veya bilinçli kasten adam öldürme suçunda, her iki durumda da fail “öldürme” sonucunu istemiyorsa taksir sorumluluğu doğar. Fail, suçu “cinayet” nedeniyle bilerek işliyorsa, bu adam öldürme suçu değil, kasten adam öldürme suçudur. Taksirli fiil ölüme neden olmayıp mağdurun yaralanmasına neden oluyorsa taksirle yaralama suçunu oluşturur.

Taksirli ölüme sebep olan faile karşı mağdur yakınlarının maddi manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır.

Trafik Kazalarında Suç Kavramı ve Suçun Taksirin Unsurları

Aşağıda sizlere değineceğimiz maddeler genel olarak değerlendirildiği için tüm dava konuları için birebir olarak uyuşmazlık gösterebilir. Sizlerde kendi davanız hakkında net bir bilgiye ulaşmak için İzmir ağır ceza avukatları ile görüşme sağlayabilirsiniz. Taksirli suç, suç işleyen kişinin öngörülü bir şekilde davranmaması, özen göstermemesi durumlardan kaynaklanmaktadır. Ceza avukatı İzmir şubesinden alınan net bilgilere göre taksirli suçun unsurları aşağıda listelenmiştir.

  • Yaşanan olayda fiilin taksirle işlenebilmiş olma ihtimali: Bir olay içerisinde var olan fiilin cezalandırılması için açık bir şekilde ilgili kanunda o davranışın taksirli suç olarak belirtilmesi gerekmektedir. Taksirli suçlar ülkemizde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda açık bir şekilde belirtilmiştir. Kasti olarak işlenebilecek olan suçlar da kanunda açık bir şekilde belirtilmediği haller taksirli suç kategorisinde yer almamaktadır.
  • Hareketin İradiliği: Suçu işleyen fiil yapmış olduğu hareketi kendi hür iradesiyle gerçekleştirmelidir. Taksirli şekilde işlenen tüm suçlarda kasten işlenen suçlar gibi fiili bir şekilde işleyen kişinin özgürlüğü bulunmalıdır. Fail irade özgürlüğünü kaybetse bile yaşanan olaylardan yine kendisi sorumlu olacaktır. Örnek olarak alkollü bir şekilde araç sürerek bir kişinin ölümüne neden olan kişi genel olarak taksirli suç ilkesine göre yargılanmaktadır. Bu konuda en net bilgileri ceza avukatı İzmir şubesinden alabilirsiniz.
  • Kasıtsız Sonuçlar: Failin, suçun oluşmasına neden olan davranışı isteyerek yapmış olsa dahi, davranışın sonuçlarının oluşmasını istememiş olması gerekir. Kasıtsız sonuç, ihmal suçunu kasıtlı suçtan ayıran en önemli özelliktir. Fail de sonucun olmasını istiyorsa artık taksirle suç değil, kasten suç oluyor. Örneğin, alkollü bir sürücü bilerek suç işler ve kasten adam öldürmek için araç kullanırsa, fail taksir suçu hükümlerine göre yargılanmayacak, kast suçu hükümlerine göre yargılanacaktır.
  • Davranış ile sonuç arasında nedensel bir ilişki olmalıdır: Oyuncunun davranışı ile sonuç arasında nedensel bir ilişki olmalıdır.
  • Sonuç öngörülebilir olmalıdır: Suç ihmalinden söz edebilmek için sonucun öngörülebilir olması gerekir. Aktörün ihmalkâr davranışı, sonucun olacağını umması değil, öngörülebilir sonucu öngörmemesi olmalıdır.

Trafik Kazalarına Göre Bilinçli Taksirle Adam Öldürme Haline Verilebilecek Örnekler;

  • Yasal sınırları aşarak alkol tüketen bir kişinin o halde araç sürerek trafik kazasına sebep olması ve bu neticede bir kişinin ölümüne neden olduğunda işlenen fiil bilinçli taksirli olarak işlendiğinde olayın failine bilinçli taksir hükümlerine göre bir ceza verilmektedir. Bu olay içerisinde yer alan fail yüksek oranda alkol tüketerek araç sürdüğü için bir kişinin hayatına neden olabileceğini bildiği halde araç başına geçmiş sayılmaktadır.
  • Trafikte bulunan ışıklı cihazlara uymayarak kaza yapan bir kişi oluşan kaza neticesinde bir kişinin ölümüne bilinçli bir şekilde neden olduğu için bilinçli taksir hükümlerine göre yargılanmaktadır. Bu olay içerisinde yer alan fail trafik işaretlerine uymadığı için bir kişinin ölümüne neden olabileceğini öngördüğü halde suçu işlemeye devam ettiği kabul edilmektedir.

  Trafik Kazası ve Taksirle Adam Öldürme Suçu Nedir?

Sizlerde trafik kazası ve taksirle adam öldürme suçu ile karşı karşıya kaldıysanız alanında uzman İzmir ceza avukatı ile görüşme sağlayabilirsiniz. Ceza avukatı İzmir aynı zamanda İzmir ağır ceza avukatlığı ve İzmir asliye ceza avukatlığını da üstlenmektedir. Trafik kazaları kasıtlı bir şekilde işlenen suçlar kategorisinde değil taksirli işlenen suç olarak değerlendirilmektedir. Trafik kazaları sürücünün özen ve dikkat yükümlülüklerine aykırı bir şekilde davranması sonucunda oluşmaktadır. Bu sebepten ötürü trafik kazaları genel ve bilinçli taksirle meydana gelmektedir. Trafik kazası sonucunda ölüme sebep olan kişi farklı taksir suçları ile cezalandırılmaktadır.

Trafik kazasında taksirle ölüme sebebiyet verme suçunun soruşturulması için dava açılabilmesi için öncelikle failin kusurunun tespit edilmesi gerekir. Uygulamada, aktörün kusurunu tanımlamak için birincil ve ikincil kusurlar arasında bir ayrım yapılır. Trafik kazası olması halinde, failin kusur derecesi bilirkişi değerlendirmesi ile belirlenir. Kural ihlalleri uzmanlar tarafından tek tek değerlendirilir ve kusur oranı belirlenir. Bilirkişi raporu denetim durumuna göre objektif ve olaylı olarak hazırlanmalıdır. Tarafların bilirkişi raporuna itiraz hakkı olduğu için bilirkişi raporu davanın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay’da incelenecektir. Uzman değerlendirmesi sonucunda, önemli kuralları ihlal eden ve trafik kazalarının meydana gelmesinde esas kusurlu olanlar “asli kusur”, tali kuralları çiğneyen ve trafik kazasına sebebiyet verenler ise “tali kusur” ve “ikincil hatalar”. Adam öldürme veya kasten adam öldürme suçunun failinin cezası bu kusurların durumuna göre belirlenir.

Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu Nedir?

Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu Nedir?

Banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu nedir? Suç kapsamında incelenen işlemler nelerdir? Başkasına ait bir kredi veya banka kartının hukuka aykırı olarak kullanışının cezası ile alakalı merak ettiğiniz tüm bilgileri web sitemizden kolay bir şekilde öğrenebilirsiniz. Günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan kredi kartlarının yetkisiz kişiler tarafından kullanılmasına kredi kartı dolandırıcılığı adı verilmektedir.

Banka veya kredi kartlarını kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda “Bilişim Suçları” başlığı altında düzenlenmiştir. Siber suç, bilgisayar, tablet bilgisayar ve cep telefonu gibi modern iletişim araçları veya POS makinesi gibi alışveriş araçları kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen suç faaliyetlerini ifade eder.

Banka veya kredi kartını kötüye kullanma suçu üç şekilde işlenebilir:

  • Gerçek bir banka veya başka bir kişiye ait kredi kartının kötüye kullanılması,
  • Sahte banka veya kredi kartları yapmak, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek,
  • Kendinize veya başkalarına fayda sağlamak için sahte bankalar veya kredi kartları kullanmak.

Sizlerde yukarıda yer alan suçlardan bir tanesi ile karşı karşıya kaldıysanız bilişim suçları avukatı İzmir şubesi ile iletişime geçebilirsiniz. İzmir bilişim avukatı alanında uzman kadrosu ile birlikte sizlere en detaylı hizmeti sunacaktır.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları

Başkasına ait olan bir kredi veya banka kartının kullanılarak yarar sağlama suçu bakasına ait olan bir kartın izinsiz bir şekilde kart sahibi olmadan fail tarafından kullanılmak suretiyle başkasına veya kendisine sağlanması ile işlenmektedir. Kredi veya banka kartlarının suçlunun hangi koşulda geçtiğinin önemi yoktur. Kredi kartının kart sahibinden izinli elde edilmesi halinde bu suç işlenebilmektedir. Kredi kartının kötüye kullanılması suçu aşağıda yer almaktadır.

  • Kredi veya banka kartının hırsızlık suçu işlenerek kullanılması,
  • Kredi veya banka kartının topluma açık bir alanda kredi kart bilgilerinin ele geçirilmesi,
  • Banka ATM cihazlarına düzenek kurarak kartın elde edilmesi suretiyle verilerin ele geçirilmesi,
  • Kredi veya bank akarının sahibinin rıza alınarak rızasına aykırı bir şekilde iade edilerek kullanılması,

Türk Ceza Kanunda düzenlenmiş olan maddede geçen “her ne koşulda olursa olsun”, hukuken suç teşkil etmeyen bir fiil ile banka veya kredi kartına el konulmasını ifade etmektedir. Kuralla milletvekilleri, bankaların veya kredi kartlarının yasal yollarla suçluların eline geçmesi durumunda ortaya çıkabilecek tereddütlerin ortadan kaldırılmasını ve bu tür hacizler yasal olarak yapılsa bile bankaların ve kredi kartlarının kötüye kullanılmasına yaptırım uygulanmasını umuyor. Ancak, bir banka veya kredi kartına el konulmasının veya bunlara el konulmasının, suçun maddi unsurları bakımından hukuka uygun veya suç teşkil edip etmediğinin bir önemi yoktur. Kart, sahibinin rızası dışında ve/veya suç teşkil eden yollarla ele geçirilmiş veya sahibinin rızasıyla el konulmuş olabilir. Her iki durumda da varsa banka veya kredi kartını kötüye kullanma suçu oluşur. Önemli olan kart hamilinin haksız menfaat elde etmiş olmasıdır.

Sahte Kredi veya Banka Kartı Üretmek Veya Satın Alarak İşlenen Cezalar: Ceza hukukunda bu tür seçici davranışlar “öznel davranış” olarak tanımlanır. Failin her türlü tercihi, bankaları ve kredi kartlarını kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Bu isteğe bağlı fiil ile suç işlenebilmesi için, hileli olarak üretilen, satılan, devredilen, satın alınan veya teslim alınan kartın başka bir kişinin banka hesabıyla ilişkilendirilmiş olması gerekir. Yani sahte kart ile gerçek hesap arasında bir bağlantı kurulmalıdır. Çünkü kartın kullanımı ve faydaları, yalnızca kartın hesapla ilişkilendirilmesine bağlıdır. Kartla ilişkili gerçek bir hesap olmadan suç oluşamaz. Sahte kart almak için sahte belge ile bankaya başvurmak da bu fıkra kapsamında cezalandırılır.

Sahte Kredi veya Banka Kartı Kullanarak Yarar Sağlama İle Alakalı İşlenen Suçlar: Faillerin bu tür seçici davranışlar nedeniyle cezalandırılabilmesi için sahte banka veya kredi kartı kullanması yeterli değildir. Fail, kartı kullanarak kendisine veya başkalarına fayda sağlamalıdır. Failin sahte banka veya kredi kartı kullanarak herhangi bir menfaat elde etmemiş olması hâlinde fiil halen suça teşebbüs aşamasındadır ve fail suça teşebbüs olarak cezalandırılacaktır. Zarar verme ve suçun tam bir suç sayılmasını amaçlayan bu tür suçlara ceza hukukunda “zarar verme suçu” adı verilmektedir.

Sizlerde yukarıda sıralanmış olan suçlar ile karşı karşıya kaldıysanız bilişim avukatı İzmir ile iletişime geçebilirsiniz.

Kredi veya Banka Kartının Kötüye Kullanılması Suçunun Cezası Nedir?

• Başkasına ait banka veya kredi kartını izinsiz kullanarak menfaat sağlama suçu 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

• Sahte banka veya kredi kartını başkasının banka hesabıyla ilişkilendirerek üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek suçunun cezası 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 10.000 güne kadar adli para cezasıdır.

• Kendi veya başkası yararına sahte banka veya kredi kartı kullanmanın cezası 4 yıldan 8 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasıdır.

Başka Birine Ait Olan Kartın Kötüye Kullanılması Suçunda Şahsi Cezasızlık Hali

Hukuka göre bazı yakın akrabalara ait gerçek kartların izinsiz kullanılması durumunda failler cezalandırılmayacaktır. Başkalarının banka kartlarını ve kredi kartlarını çıkar sağlamak amacıyla çalma suçu;

  • Henüz ayrılma kararı almamış eşlerden biri,
  • ebeveyn veya altsoyu veya bu düzeydeki kayın hısımlarından biri veya evlatlık veya evlatlık,
  • Aynı konutta yaşayan kardeşlerden biri,

Size zarar verilmesi durumunda yakınlarınız cezalandırılmayacaktır.

Sizlerde yukarıda sayılan suçlardan herhangi biri ile karşı karşıya kaldıysanız İzmir bilişim avukatı ile iletişime geçebilirsiniz. İletişime geçtiğiniz ilk andan itibaren alanında uzman avukatlarımız dosyanızı en ince ayrıntılarına kadar inceleyecektir.

Uyuşturucu Kullanma, Bulundurma Suçu ve Cezası

Uyuşturucu Kullanma, Bulundurma Suçu ve Cezası

Uyuşturucu Kullanma, Bulundurma Suçu ve Cezası

Uyuşturucu kullanma, bulundurma suçu ve cezası hakkında tüm detaylı bilgilere bu içerikten kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz. Günümüzde keyif verici madde olarak bilinen eroin, kokain, esrar vb. maddeler kişisel kullanım amacıyla satın alınmış olan, herhangi bir nedenle uyuşturucu madde kabul eden, kullanma amacıyla bulunduran suçu işlemiş olur. Uyuşturucu madde suçları iki farklı şekilde işlenmektedir.

  • Uyuşturucu madde kullanmak,
  • Kullanma amacıyla uyuşturucu madde satın almak veya bulundurmak

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı; narkotik veya uyarıcı bir maddenin ağız veya burun yoluyla, damar içine veya deri altına enjekte edilerek veya enjeksiyon veya başka bir şekilde vücuda alınması olarak tanımlanmaktadır.

Kullanım için bir narkotik veya uyarıcıya sahip olmak, bir kişinin kendisinin veya bir başkasının uyuşturucu veya uyarıcısını fiilen ve/veya yasal kullanım için kendi emrine vermesi anlamına gelir. Bulundurma, bir narkotik veya uyarıcı madde üzerinde gerçek bir hakimiyet ilişkisinin devam etmesi anlamına gelir. Burada sürekli bir suç faaliyeti olduğu için kısa veya uzun süreli uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmanın suçun oluşmasıyla ilgisi yoktur.

Kişisel ihtiyaçları aşan miktarda uyuşturucu madde bulundurmak, uyuşturucu kaçakçılığı suçundan cezalandırılır. İzmir ceza avukatı tavsiye konusunda Kalemci hukuk sizlere yardımcı olacaktır. Bu içeriği dikkatli bir şekilde okuyarak Uyuşturucu davaları ne kadar sürer?, Uyuşturucu kullanmanın cezaları ne kadar ? gibi sorulara yanıt bulabilirsiniz.

Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçunun Şartları

Uyuşturucu madde kullanmak için kullanma suçu ile uyuşturucu madde ticareti suçu birbirlerine karıştırılmaktadır. İşlenmiş olan fiilin kullanılması amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak mı yoksa uyuşturucu madde ticareti yapmak mı olduğunun tespiti için sanıkların bulundurma amacının değerlendirilmesi gerekmektedir. Sanığın uyuşturucu bulundurma suçu için aşağıda var olan kriterler göz önünde alınmaktadır.

  1. Uyuşturucu miktarı: Uyuşturucu bulundurma ve uyuşturucu kaçakçılığı açısından en önemli kriter yakalanan uyuşturucu madde miktarıdır. Sanığın kişisel ihtiyaçlarından fazla uyuşturucu bulundurması, uyuşturucuları kişisel kullanım amacı dışında (örneğin, satış, taşıma vb.) bulundurduğunu gösterir. Kişisel kullanım için kabul edilebilir miktarlar, kişinin fiziksel ve zihinsel anatomisine ve uyuşturucu veya uyarıcı maddenin doğasına, türüne ve kalitesine göre değişir. Buna göre sanığın elinde uyuşturucu amaçlı olmayan yıllık kullanım miktarından fazla uyuşturucu madde bulunduğu tespit edilmiştir.
  2. Failin Davranışları: Sanığın elinde bulundurulan uyuşturucu maddeyi başkasına satmak veya devretmek, tedarik etmek gibi davranışlar içerisinde girip girmediği araştırılmaktadır. Failin davranışları uyuşturucu madde kullanımına yönelik olmalıdır. Örnek olarak failden uyuşturucu madde satın aldığını söyleyen tanıklar veya başka sanıkların beyanı bulunuyorsa, fiil uyuşturucu madde ticareti suçu olarak vasıflandırılmaktadır. Fail kişinin uyuşturucu satmak üzere müşteri arayışına girmek, pazarlık yapılması veya maddeden örnek gösterilmesi gibi davranışlar uyuşturucu madde ticareti suçu işlendiğine dair hususlardır.
  3. Uyuşturucu maddenin saklandığı yerler: Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin sanıklar tarafından saklandığı yer dikkate alınarak uyuşturucu maddeyi kullanmak için mi yoksa satmak için mi saklandığı tespit edilmelidir. Kişisel ihtiyaçlar için bulundurulan uyuşturucu maddeler, maddeye kolay bir şekilde ulaşılmayacak bir yerde saklanmış olması uyuşturucu madde ticaretin yapıldığının göstergesidir.
  4. Uyuşturucu bulundurmak: Uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma şekli de suçun mahiyetine karar vermede önemli kriterlerden biridir. Çok miktarda uyuşturucu ve özenle hazırlanmış küçük paketlerin bulunması, hassas tartım nedeniyle her bir pakete aynı miktarda ilaç konulması, hassas terazilere ve ambalajlamada kullanılan ambalaj malzemelerine uyuşturucunun konulduğu yerde veya yakınında ele geçirilmesi, ele geçirilen ilacın olup olmadığı Amacına uygun kullanılmıştı Bunun dışında bir amaç önemli bir işaret olurdu.

Ayrıca davalının geçimi ve gelir kaynağı gibi olgular da sanığın sosyoekonomik durumu ve diğer delillerle birlikte değerlendirilir. İzmir ağır ceza avukatları tüm bu süreçlerde sizlere yardımcı olacaktır.

Uyuşturucu Madde Kullanma veya Bulundurma Suçunun Cezası

Kullanma amacıyla uyarıcı ve uyuşturucu madde satın alan, ticareti kabul eden veya bulunduran kişiler uyuşturucu madde kullanma suçundan 2 yıl ile 5 yıl arasında yer alan hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçlarında yurt, okul, kışla, hastane, ibadethane gibi eğitim, tedavi, sosyal ve askeri amaçlarla toplu bir şekilde kullanılan tesis ve binalar ile bunların yakın çevrelerinde yer alan duvar, tel örgü vb. alanlara 200 metre sınırla yakın mesafede yakın çevrede umuma açık veya umumi yerlerde işletme halinde verilen ceza yarı oranında arttırılmaktadır.  Yani bu davada suçun cezası 3 yıldan 7,5 yıla kadar hapis.

Uyuşturucu kullanma ve bulundurma suçlarından kovuşturmaların ertelenmesi

Uyuşturucu suçlarının soruşturulması nedeniyle savcı, toplanan delillerle davanın açılması için yeterli şüphe bulunduğunu tespit ettikten sonra zanlının kamuya açıklanmasının 5 yıl ertelenmesine karar verdi. Yükümlülüklerini veya yasağı ihlal etmenin sonuçlarını yerine getirmez.

Erteleme süresi içinde şüpheli hakkında en az bir yıllık denetimli serbestlik süresi uygulanır. Bu süre, savcının kararı ile üç ay içinde bir yıla kadar uzatılabilir. Denetimli serbestlik personeli, gerekli görülmesi halinde denetimli serbestlik süresi boyunca tıbbi tedavi görebilir. İlgili kişinin erteleme süresi tarafında aşağıda yer alan fiillerin işlenmesi halinde erteleme kararı sona erdirilerek ilgili dava kamu davasına dönüşmektedir. Bu fiiller kısaca:

  • Kendisine uygulanan tedavi ve yüklenmiş olan yükümlülüklere veya gerekliliklere uygun davranmamaya devam etmesi,
  • Tekrar kullanmak amacıyla uyarıcı veya uyuşturucu madde satın almak veya bulundurmak,
  • Uyarıcı veya uyuşturucu madde kullanmak

Ertelenme süresi boyunca ilgili kişiler uyuşturucu madde kullanmak amacıyla maddeyi satın alan, almayı kabul eden veya bulunduran veya uyarıcı madde kullandığında, dördüncü fıkra uyarında ihlal sayılmakta ve ayrı bir soruşturma açılmamaktadır. Sizlerde bu tür cezalar ile karşı karşıya kaldıysanız İzmir asliye ceza avukatları ile iletişime geçebilirsiniz.

Tehdit Suçu Nedir?

Tehdit Suçu Nedir?

Tehdit suçu nedir? Tehdit ve hakaret suçu ile alakalı merak ettiğiniz tüm bilgilere sitemiz üzerinden kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz.

Tehdit suçu, yapılacak olan kötülüğün habercisidir ve kötülüğün meydana gelmesi, sanki gelecekte birinin aleyhine olacakmış gibi, failin iradesine bağlıdır. Tehdit suçları, bir kişiye haksız yere zarar verileceğinin veya zarara uğratılacağının söylenmesiyle oluşur. Tehdit suçunun oluşmasına yol açan bu bildirim sözlü ve davranışla yapılabilir.

Tehdit suçlarının koruduğu hukuki değerler, kişisel iç huzuru, karar ve eylem özgürlüğüdür. Failin fiili uygularken tehdit kapsamı dışında söz ve eylemleri varsa “gasp” suçu doğabilir.

Tehdit, “gözdağı vermek” anlamına gelir, birine zarar verileceğini veya zarar verileceğini bildirmektir. Bu tür bir bildirim, sözlü veya başka yollarla, bu durumda davranış yoluyla olabilir. Dolayısıyla tehdit suçu söz,resim, sayı veya işaretlerle işlenebilen bir suç olup, mağdurun işlenmek üzere olan haksızlığın bildirilmesi önemlidir.

Tehdit Suçu Kimler Aleyhine İşlenebilir?

Tehdit suçları sadece ve sadece gerçek kişiler aleyhine işlenebilmektedir. Tüzel kişi olarak bilinen dernek, vakıf, şirketler aleyhine tehdit suçlarının işlenmesi kanunlar çerçevesinde mümkün değildir. Tehdit suçları kişilerin manevi dünyası ile ilgilidir. Örnek olarak bir kişinin işletmesini tamamen kapattırılacağına dair bir tehdit suçu işlenir yapılan tehdit doğrudan işletme yöneticilerini ilgilendirdiği için tüzel kişiliğe değil şahıslara karşı işlenmiş olarak kabul edilmektedir. Sizlerde tehdit suçu ile karşı karşıya kaldıysanız İzmir ağır ceza avukatları ile birlikte çalışabilirsiniz.

Tehdit Suçunun Hukuki Niteliği Nedir?

Tehdit suçları hukuki olarak başlangıçta da belirttiğimiz gibi bir tehlike suçudur. Bu suçlar mağduru korkutma amaçlı olarak işlenmiş bir suç olduğu için tehditvari konuşmaları ve davranışları içermektedir. Somut olarak zarar verip vermediğinin dava açısından bir önemli bulunmamaktadır. Tehdit suçlarının fiile dönüş dönüşmediği dava açısından hafifletici bir neden değildir. İzmir asliye ceza avukatları sizlere tüm bu süreçlerde yardımcı olacaktır.

Tehdit Suçunda Şikâyet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

Yalnızca mala yönelik basit suç tehditleri veya başka tehlikeler teşkil eden şikayetler hakkında şikâyette bulunulabilir. Bu nedenle aşağıda açıklanan malvarlığının değerini tehdit etme suçunun temyiz süresi 6 aydır. Şikâyet süreci, mağdurun suçu ve faili öğrenmesiyle başlar.

Basitçe yaşam hakkını tehdit eden suçlar gibi tüm yüksek kaliteli davalar, dava gerektiren suçlar kategorisine girmez. Bu suçlar için temyiz hakkı 8 yıl yani zamanaşımı süresi içinde kullanılabilir ve suç zamanaşımı içinde soruşturulabilir.

TCK m. 106/1 kapsamındaki tehdit suçunun temel şekli, taraflar arasında uzlaşma usulünün uygulanmasını gerektiren suçtur. Uzlaştırma kapsamındaki suçlarda, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında öncelikle arabuluculuk usulü uygulanmalı, uzlaşma sağlanamazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmelidir. Sizlerde tehdit suçu ile karşı karşıya kaldıysanız hakkınızı savunması için İzmir asliye ceza avukatları ile dava süreçlerini yürütebilirsiniz. Alanında uzman avukatlarımız tüm aşamalarda sizlere yardımcı olacak ve davanızın başarılı bir şekilde sonuçlanmasına olanak sağlayacaktır.

Tehdit Suçunun Unsurları

Tehdit suçunun unsurları düşünüldüğünde meydana gelmesi için haksız ve ağır bir zarara uğratılacak olan mağdura bildirilmesi gerekmektedir. İlgili suçun gerçekleşesi tehdit eden tarafın iradesine bağlı olarak gelecekle gerçekleşme ihtimalinin var olduğunu varsayılmaktadır. Birini tehdit etme cezası düşünüldüğünde mağdurun karar verme, özgür bir şekilde hareket etme özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Yapılan tehdit mağdurun huzurunu bozacak ve endişeye sevk edecek şekilde olmalıdır. Yapılan fiil endişeye mahal vermediği durumlarda tehdit suçu oluşturmamaktadır. Ceza avukatı izmir, tehdit suçunun manevi açısından genel kast yeterli görmektedir. Suçu işleyen kişi tehdit fiillerini isteyerek ve bilerek işlemesi, mağdura verilecek zararın haksız yere olması yeterlidir. Tehdit suçunun unsurlarının yerine getirilmesi için ürkütücü, korkutucu ve ciddi bir tehdit kastı bulunmalıdır. Bu durumların oluşmadığı takdirde işlenen fiil tehdit olarak nitelendirilmemektedir. İzmir ceza avukatı tavsiye sizlere tüm aşamalarda kolaylık sağlayarak davanızın en kısa sürede tamamlanmasını sağlayacaktır.

Tehdit Suçunda Kavga Sırasında Söylenen Sözler

Bir tartışma sırasında söylenen sözler, o andaki ruh halinden dolayı kaba ve öfkeli olabilir. Yersiz tahrikten dolayı indirim sebebi olarak kabul edilse bile, oyuncunun iradesini etkileyen bir unsur olarak yoğun öfke ve keder (kızgınlık) nedeniyle ihmalkârlıkla azaltabilme durumu, kavga, kavga, kavga gibi durumlarda kötü davranıştan kaynaklanıyorsa. Kasıt haksız tahrik sebebi olarak kabul edilebilir, ancak suçun oluşmasını önleme meselesi olarak kabul edilemez.

Belirli durumlarda; mahkeme, sanığın tartışma ve kavga sırasında taraflara söylediği “Senin kafanı kesip aşağı atacağım” gibi sözlerinin, tehdit suçunun tasarım unsuru aramaması ve suçun işleneceğine ilişkin görüşme sırasında tehdidin hukuka uygun ve yersiz bir nedeni yoksa beraat kararı verilmesini hukuka aykırı bulmaz.

İletme Kastıyla Gıyapta Tehdit Suçu Nasıl İşlenir?

Tehdit suçu iki farklı bir şekilde işlenmektedir. İlk hal içerisinde tehdit içeren sözler doğru bir şekilde söylenerek işlenmiş olan tehdit suçudur. İkinci hal ise iletme kastı taşıyan fail tarafından mağdur edilecek olan kişiye iletilmesi muhtemel olarak kişiye gıyabında tehdit içeren sözlerin söylenmesiyle oluşan tehdit suçudur. Bu suç unsuru içerisinde fail iletme kastı ile birlikte hareket ederek tehdit içeren mesajı karşı tarafa iletmektedir.

İzmir ceza avukatı sizlere tehdit suçları ile karşı karşıya kaldığınız her anda yardımcı olmaktadır. Öyle ki bu durum ile karşı karşıya kaldığınızda İzmir avukatlık bürosuna başvurduğunuz ilk anda gerekli delillerin toplanması ve dava dosyası haline getirilmesi için gerekli tüm adım sizlere aktarılacaktır. Daha sonra gerekli deliller toplanacak ve sanık hakkında verdiğiniz vekaletname ile birlikte dava açılacaktır. Dava aşamasında işinize yarayacak olan tüm evrakları İzmir avukat sizin için toplayacak ve dava ile ilgilenen hakime sunacaktır.

Bilişim Avukatı Kimdir? Bilişim Avukatı Ne İş Yapar?

Bilişim Avukatı Kimdir? Bilişim Avukatı Ne İş Yapar?

Bu içeriğimizi okuyarak bilişim avukatı kimdir? Bilişim avukatları ne iş yapar aklınıza takılan tüm sorulara kolay bir şekilde cevap bulabilirsiniz. Günümüz popüler mesleklerinden birisi olan bilişim avukatlığı internet ortamında işlenen suçlarda bilişi suçları avukatları ilgilenmektedir. Bilişim avukatları aynı zamanda bilişim suçları avukatı, internet avukatı olarak da adlandırılmaktadır. Tüm bu bilgilerin yanı sıra ülkemizde bilişim avukatı olarak görev yapan kişilere internet avukatı, siber avukatı gibi tanımlamalar da yapılmaktadır.

Bilişim sistemleri elektronik ortamlarda var olan bilginin birbirleri arasında aktarılmasıdır. Bu doğrultuda bilişim kavramı günümüzde cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar, pos cihazları vb. araçlarla yapılan bilgi transferini ifade etmektedir. Günümüzde yaygın sosyal medya uygulamaları Tiktok, Facebook, İnstagram, Twitter vb. mecralarda hesapları ile birbiri ile veri alıp göndermelerine bilişim sistemleri aracılık etmektedir. Bu sistemler üzerinde işlenmiş olan her türlü suçlar bilişim sistemleri suçlarına girmektedir. Bu alan için kendini geliştirmiş İzmir bilişim avukatı sizlere her türü desteği sağlayacaktır.

Bilişim Hukuku Nedir?

İnsanların birbirleriyle iletişim kurarken kullandıkları ve etkileşimde bulundukları ortamlar bilişimin temelini oluşturur ve karşılıklı olarak genelleştirilebilir. Bir kişinin diğerinden bilgi almasıyla ortaya çıkan unsurlar bilişimin kendisidir ve bu temel unsurlar kanunla korunmaktadır. Örnek olarak en çok kullandığımız ve en çok vakit geçirdiğimiz, hemen hemen herkesin birbiri ile paylaşımda bulunabildiği, bilgi alışverişinde bulunabildiği, iletişim kurabildiği ve online alışveriş keyfini yaşayabildiği ağ ortamını verebiliriz. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere bilimin temelini oluşturan bilgi akışı elektronik ortamda sağlanmakta ve doğal olarak bazı sorunlar kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Akılcılığa ve mantığa uygun olarak işlenen bilgi ve paylaşımlar, iletim ve iletim sırasında da bazı kötü niyetli kişilerin eline geçerek olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.

Bilişim Suçları Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Alanında uzman bilişim avukatları diğer isimleriyle siber suçlar avukatları TCK 5237 sayılı kanununda düzenlenmiş olan bilişim suçları davaları ile ilgilenmektedir. Bu bilişim suçları kısaca:

  • Bilişim sistemine izinsiz olarak girme- sızma suçları,
  • Sağlıklı çalışan bir sistemin bozulmasına neden olmak, erişilmez kılmak, içerisinde var olan verileri yok etme, değiştirme suçları,
  • Kanunlarda yer alan yasaklı cihaz ve programların kullanmasından kaynaklanan suçlar,
  • Kredi veya banka kartlarının kötü amaçlarla kullanılması suçları

Sizlerde yukarıda sıralanmış olan suçlardan biri veya birkaçına maruz kaldıysanız alanında uzman bilişim suçları avukatı İzmir şubesi ile iletişime geçebilirsiniz.

Bilişim Suçları Örnekleri

Yukarıda yer alan maddeler ile sizlere bilişim suçları nelerdir? Sorusuna yanıt vermiştik. Aşağıda yer alan paragraflarda da sizlere bilişim hukuku içerisinde yer alan bilişim suçlarını daha detaylı bir şekilde aktaracağız.

Bilişim sistemine girme suçu olarak nitelendiren suç kapsamında günümüzde yaygın olarak kullanılan programlar olan Facebook, Youtube, İnstagram, Twitter, Tiktok gibi sosyal medya araçları ve bu araçlara ek olarak haberleşme sistemleri olan Whatsapp, telegram, signal gibi uygulamalara profil sahibinden habersiz bir şekilde giriş yapılmasını sağlamak kanunlarımız kapsamında suç olarak nitelendirilmektedir. Bilişim suçlarında işlenen suçların ispatı IP adresinin tespiti veya ilgili platformda farklı yollardan suçluyu işaret eden deliller varsa alanında uzman bilişim avukatı İzmir tarafından yapılacak incelemeler ile mümkündür. Yapılan bu işlemlere istisna olarak bilişim sistemlerine sızma gerçekleştiren kişiyi bir gibi fiili olarak gördüyse ve tanıklık yapıyorsa bilişim suçları kapsamında tanık olarak dinlenmektedir.

İzmir bilişim suçları avukatı savunma ve iddiayı sadece teknik detaylar üzerinden değil aynı zamanda beyana dayalı olarak da dikkate almaktadır. Bu bilgiden hareketle bu şekilde bir suç ile karşı karşıya kaldıysanız en kısa sürede alanında uzman bilişim avukatı İzmir ile iletişime geçebilirsiniz.

Kredi veya banka kartının kötüye kullanılması suçu banka veya kredi kartının yaygın olarak kullanıldığı bu dönemlerde kolay bir şekilde işlenen bir suçtur. Kredi veya banka kartlarının kötüye kullanılması suçlarında bilişim suçları arasında düzenlenmesinin sebebi kartların kullanılması durumunda elektronik araçların fiziksel yöntemlerle kullanılması işlemidir. Örnek olarak günümüzde banka aracılığıyla ödeme yapmak için kullanılan pos cihazları üzerinde yapılan sahte işlemlerin tespit edilmesi, internet ortamında yapılan ödemelerde kart bilgilerinin izinsiz olarak kullanılması veya kartlara fiziki olarak erişerek bankamatikten yapılmış olan çekim işlemlerinin tamamı kredi veya banka kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturmaktadır.

Siber suç avukatları, banka ve kredi kartı kötüye kullanım suçlarını ispatlama konusunda daha teknik imkanlara sahiptir. Çünkü kartın fiilen kullanıldığı yerde kamera, cep telefonu veya benzeri bir kayıt sistemi olabilir.

Yasaklanmış bir cihaz veya program kullanılarak suç; yalnızca bir bilgisayar suçunu veya bir bilişim sistemini bir araç olarak kullanarak işlenebilecek diğer suçları işlemek amacıyla üretilmiş veya oluşturulmuş bir cihaz, bilgisayar programı, şifre veya diğer güvenlik kodu. Örneğin kişilerin Instagram, Facebook veya Twitter profillerine izinsiz olarak erişmek için yapılan yazılımları kullanan kişi bu suçu işlemiş olur. Siber suçlar avukatı öncelikle yasaklanan cihaz veya programın niteliğine ilişkin teknik inceleme yapmalı, cihazı veya programı kullanan kişinin işlediği suçun neden olduğu zararı ve başka suç teşkil eden fiillerin işlenip işlenmediğini araştırmalıdır.

Sizlerde yukarıda sayılan bilişim suçlarına maruz kaldıysanız en kısa sürede firmamız ile iletişime geçerek izlenmesi gereken yollar hakkında bilgi alabilirsiniz. Alanında uzman avukatlarımız hakkını en ideal şekilde korumak için izlenmesi gereken tüm hukuki yolları sizlere sunacak ve kabul etmeniz halinde en kısa sürede dava işlemlerine başlayacaktır.

Bu içeriğimizde sizlere bilişim hukuku nedir? Bilişim suçları nelerdir gibi soruların detaylı bir şekilde yanıtını verdik.

Boşanma Davasında Avukatlık Masraflarını Kim Öder?

Boşanma Davasında Avukatlık Masraflarını Kim Öder?

Boşanma davasında avukatlık masraflarını kim öder sorusu son zamanlarda oldukça fazla sorulmaya başlanmıştır. Sizlerde bu içeriği dikkatli bir şekilde okuyarak boşanma davası ücretlerini ödemesi gereken taraf hakkında bilgilere sahip olabilirsiniz. Davaların açılmasından sonuçlanmasına kadar avukatlık masrafları dahil bir dizi ücretler bulunmaktadır. Bu çerçeve kapsamında dava açmaya karar veren eşler arasında ücreti hangi tarafında ödeyeceği ile alakalı konular oldukça fazla merak edilmektedir.

Boşanma Davalarında Harç ve Yargılama Giderleri Kim Tarafından Ödenir?

Boşanma davalarının açılması işlemleri sırasında öncelikle ödenmesi gereken ilk ücret ilgili mahkemeye dava başvuru harcıdır. Bu harç miktarı ortalama 452 TL olarak belirlenmiştir. Boşanma davası harç ücretleri dava dilekçesi verilirken peşin olarak ödenmektedir. Tüm bunların yanı sıra dilekçe verildikten sonra aile mahkemesinin yapmış olduğu yargılama giderleri tutarında da ödemeler yapılacaktır. Bu giderler mahkeme süresi boyunca yapılan diğer masraflar göz önünde tutularak hesaplanmaktadır. Boşanma davaları sırasında mahkeme masraflarının kimin ödeyeceği de en önemli konulardan bir tanesidir. Dava harcı ödenmesi durumu mahkemeye göre değişiklik göstermektedir. Davalı taraflarında anlaşması durumunda dava giderleri her iki taraf tarafından eşit bir şekilde ödenmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davalarında Masrafları Kim Öder?

Boşanma davasında mahkeme masraflarını ödeyecek olan tarafı mahkemenin belirleyeceği gibi aynı zamanda ödemeyi taraflar anlaşarak da yapabilmektedir. Bu sebepten ötürü taraflar ödeme konusunda ikili olarak rıza gösterebilmektedir. Bu durumda mahkeme masrafları karşılıklı olarak ortak bir şekilde ödenecektir.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Masrafları Kim Öder?

Çekişmeli boşanma davalarında dava masraflarını kim öder sorusu da oldukça merak edilen konular arasında yer almaktadır. Boşanma davalarında mahkeme masraflarını hangi tarafın ödeyeceğini davanın içeriği de ilgilendirmektedir. Masrafların kimin ödeyeceği kısmında boşanmanın anlaşmalı mı boşanmalı mı olduğuna göre değişiklik göstermektedir. Çekişmeli bir şekilde açılmış olan davalarda davayı açan tarafın masrafları ödemesi gerekmektedir. Davaların kazanılması durumunda yargılama giderlerinin bir kısmı karşı taraftan temin edilebilmektedir. Özetle dava başlangıcına yapılan masrafları ödeyen taraf karşı taraftan bir kısmı tazmin edebilmektedir.

Çekişmeli boşanma davalarınızda sizlerin hakkını en iyi şekilde savunması için boşanma avukatı İzmir Bornova şubesi ile iletişime geçebilirsiniz.

Avukat Ücretini Kim Öder?

Boşanma davasında mahkeme masraflarını kim öder; Boşanma davasında taraflar bir avukatla çalışmıyorsa, davanın anlaşmalı bir şekilde mi yoksa çekişmeli mi olduğuna göre masrafları kendileri paylaşabilirler. Ancak, davacı veya karşı taraf bir avukat tutacaksa, her biri kendi avukatlık ücretini ödemek zorundadır. Kanun, avukatların vekaletname temelinde karşılıksız hizmet vermesini yasaklamaktadır. Bu nedenle müvekkilin vekaletname gelmeden önce vekalet ücretini ödemesi gerekmektedir. Davanın durumuna göre vekalet ücretim karşı taraftan talep edilmeyecektir. Boşanma avukatı İzmir Konak şubesi sayesinde en kısa sürede boşanma davalarınızı çözüme kavuşturabilirsiniz.

Boşanma Davalarında Hangi Masraflar Çıkıyor?

Boşanma davasında mahkeme harçlarını kim öder; Boşanma davasında çekişmeli boşanma durumunda davacının bir miktar harç ödemesi gerekir, çekişmeli boşanma durumunda ise her iki tarafın kararına bağlıdır. Bu harçlardan ilki dava açma harcıdır. Boşanma davası açarken ödenen mahkeme harçlarına ek olarak, yapılan başka mahkeme masrafları da vardır. Bu dava masrafları için dava sürecini gereksiz yere uzatmamak için davacıdan ortalama bir ücret peşin olarak alınır. Anlaşmalı boşanma davalarında ödenmesi gereken ön ödeme genellikle 250 TL ile 500 TL civarındadır. Boşanma davasında bilirkişi kanıtı isteniyorsa ortalama 500 TL masraf çıkacaktır. Boşanma davası boşlukların bulunmasına dayalı ise ortalama 600 TL ek ücret alınmaktadır. Boşanma davasında tanık beyanı ile birlikte kullanılması durumunda tanık başı ortalama 100 TL masraf çıkacaktır.

Boşanma başvurusunda tüm bu delillerin açıkça belirtilmesi önemlidir. Psikiyatri ücretinin ödenmemesi halinde hâkim tarafından deliller geçersiz sayılacaktır. Genel olarak anlaşmalı boşanma davalarında bu maliyetlerin daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Çekişmeli boşanma davaları ise daha fazla kanıt gerektirir ve bu nedenle daha yüksek maliyetlere neden olur. Sizlerde boşanma davalarınızı İzmir en iyi boşanma avukatı ile en kısa süre içerisinde çözüme kavuşturabilirsiniz.

Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat Talep Edilebilir Mi?

Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat talep edilebilir. Bu talep ek dava gerektirmez ve boşanma davasında yapılabilir. Boşanma davalarında önerilen tazminat kalemleri sabit bir ücrete tabidir. Bu nedenle bol bol açmakta fayda var. Boşanma davası ücretleri hakkında en doğru bilgilere ulaşmak için İzmir boşanma avukatı bürolarını tercih edebilirsiniz. Birebir olarak alanında uzman ekibimizden fiyat bilgisi almak her yıl sürekli olarak değişen avukatlık ücretlerine en birincil yoldan ulaşmanıza olanak sağlayacaktır. İzmir boşanma avukatı tavsiye edilerek siz değerli müvekkillerimizin tüm haklarını en doğru şekilde korumaya özen gösteriyoruz.

Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Boşanma davalarında çocukların velayeti sosyal hizmetler öğretmeni tarafından düzenlenen rapora göre belirlenir. Sosyal hizmet eğitimcileri anne, baba ve çocukla görüşerek çocuğun yanında kimin kalacağını belirler. Çocuğun yaşı, evin durumu, ailenin geçim durumu, okula uzaklığı ve daha birçok faktör çocukla kimin yaşayacağına karar verilirken dikkate alınır. Buradaki tek fark, emzirme yaşının daha çok anne için olmasıdır. Velayet davalarında çocuğun yüksek yararı önemlidir ve çok aksi durumlar olmadıkça emziren çocuk anneye verilir.

Sizlerde boşanma davalarınızda sizleri savunması için alanında uzman bir avukatlık bürosu arıyorsanız İzmir boşanma avukatı ile iletişime geçebilirsiniz. İzmir boşanma avukatı tavsiye edilen en iyi avukatlar arasında yer almaktadır

Tek Celsede Boşanma Sebepleri Nelerdir?

boşanma avukatı İzmir Bornova

Tek celsede boşanma sebepleri hızlıca boşanmak isteyen tüm çiftlerin ilk akıllarına gelen sorudur. Günümüz medeni kanuna göre boşanmak için belirli şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartlara aşağıda var olan paragraflardan kolaylıkla erişebilirsiniz. Boşanma davaları günümüzde çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davası olarak iki farklı başlık altında incelenmektedir. İlgili bu süreçte taraflar tüm hukuki sonuçları uzlaşarak veya çekişmeli olarak da olsa noktalayabilirler. Anlaşmalı boşanma davalarında mal paylaşımı, velayet vb. tüm konularda ortak bir sonuca varılmalıdır. Anlaşmaya varılamadığı noktalarda çekişmeli boşanma davası devreye girecektir. Çekişmeli davalarda davacı haklı bir sebebe dayandırarak boşanma dava açmalıdır.  İçeriğimizin ilerleyen kısımlarında çekişmeli boşanma tek celsede biter mi? Anlaşmalı boşanma tek celsede biter mi? gibi sorularınızın cevaplarına kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Haklı bir sebebe dayandırılmadan açılan boşanma davaları ilgili kişiler tarafından incelendikten sonra reddedilmektedir. Boşanma davaları için sunulacak olan gerekçeler genel ve özel boşanma sebepleri olarak iki farklı başlık altında incelenmektedir. Bu nedenlere aşağıda var olana paragraflardan ulaşabilirsiniz.

Haklı bir boşanma nedeni sunulmadan açılan davalar yetkili makam tarafından reddedilmektedir. Boşanma davasında öne sürülebilecek nedenler, genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Boşanma sebeplerini arayan kişiler genellikle tek celsede boşanma nasıl olur? sorusuna yanıt aramaktadır. Sizlerde ilgili boşanma nedenine dayanarak tek celsede kolay bir şekilde boşanabilirsiniz. Bu doğrultuda İzmir boşanma avukatı tavsiye edilerek sizlere yönlendirilmektedir. Boşanma avukatı İzmir Bornova ve birçok ilçede sizler için hizmet vermeye devam etmektedir.

Özel Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Türk medeni kanunu çerçevesinde özel boşanma sebepleri altı farklı durum olarak belirlenmiştir. Aşağıda yer alan durumlarından bir tanesinin bile varlığı halinde açılacak olan boşanma davasında taraflardan bir tanesinin rızası olmasa bile çekişmeli olarak açılabilmektedir. Özel boşanma davası sebeplerinde davacı olan taraf ilgili maddeyi bir ispata dayandırmalıdır. Bu sebepten ötürü genel ve özel boşanma nedenleri kendi içerisinde farklılık göstermektedir. Genel boşanma davası nedenlerinde davacı ve davalarının kusurları incelenir. TMK’ye göre özel boşanma davası nedenleri aşağıda listelenmiştir.

  • Akıl hastalığı sebebiyle boşanma,
  • Hayata kastetme, onu kırıcı veya kötü niyetli davranış sebebiyle boşanma,
  • Haysiyetsiz bir yaşan sürme veya suç işleme sebebiyle boşanma,
  • Terk etme nedeniyle boşanma,
  • Aldatma (Zina) nedeniyle boşanma.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma

Eşlerden birinin kalıcı bir akıl hastalığı varsa, bu konuda boşanma nedeni olarak dava açılabilir. Akıl hastalığı, Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesinde özel boşanma sebebi sayılmaktadır. Bu nedenle boşanma davası açılabilmesi için ruhsal rahatsızlığın resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi gerekir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmanın bir diğer kriteri de hastalığın evlilikten sonra ortaya çıkmış olmasıdır. Evlilik öncesi akıl hastalığı olan taraflar boşanma davası açmak yerine iptal davası açmaktadır.

Hayata Kast Etme, Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma

Hayatta kastetmek, bir eşin diğerinin hayatını almaya, diğerini öldürmeye çalışmasıdır. Eşi intihara teşebbüs eden bir kişi boşanma davası açarsa, hâkim boşanma sebeplerini inceler ve davayı daha kısa sürede kapatır. Müstakbel eşin bunu tekrar yaşamaması için birlikte yaşamaları beklenemez. Hayata kast nedeniyle açılan boşanma davasında, taraflarda amaçlanan işlem sonucunda kişiye zarar vermek zorunda değildir, kasıtlı yaşam davranışı varsa da dava açılabilmektedir.
Onur kırıcı davranış ise, diğer eşe hakaret, küfür, aşağılama gibi bir eşin davranışının şeklini alan davranışları ifade eder. Onursuz davranış nedeniyle boşanma davası açılabilir. Bu noktada, onur kırıcı davranış farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin eşinizi toplum içinde küçük düşürmek, eşinize sürekli hakaret etmek, eşinizi küçük düşürmek gibi davranışlarda boşanma davası doğrudan açılabilmektedir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme Nedeniyle Boşanma

Haysiyetsiz bir şekilde yaşam sürme Türk Medeni Kanunu 163. maddesinde düzenlenmiştir. Eşlerden herhangi birisinin evlilik dışı bir şekilde yaşam sürmesinin ispatı durumunda mahkeme en kısa sürede tarafların ayrılması için gerekli işlemleri yerine getirmektedir. Suç işleme kavramında taraflardan herhangi birinin kanunlara aykırı olarak işlediği bir suç nedeniyle ceza almasıdır. Ceza evine giren eş için açılan tek taraflı davalarla birlikte boşanma işlemleri yerine getirilmektedir.

Terk Etme Nedeniyle Boşanma

Terk etme nedeniyle boşanma davaları Türk Medeni Kanunu 164. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili davanın açılabilmesi için eşlerden herhangi birinin ortak hayatın getirmiş olduğu sorumlulukları yerine getirmemek için evi terk etmiş olması gerekir. Terk etme sebebiyle dava açmak için kanunda yer alan bazı özel nedenler bulunmaktadır. Bu nedenlerden aşağıda listelenmiştir.

  • Eşlerin eve geri dönmesi engellenmemelidir.
  • Terk etme durumu üzerinden minimum 6 ay geçmesi gerekir,
  • Terk etme üzerinden 4 ay geçtiğinde usule uygun olarak diğer eşe ihtar edilmesi gerekir.

Aldatma Nedeniyle Boşanma (Zina Nedeniyle Boşanma)

Özel boşanmanın en yaygın sebeplerinden biri, aldatma nedeniyle boşanma davalarıdır. Bu, eşin zina davası açmak için karşı cinsle cinsel ilişkiye girdiği anlamına gelir. Burada bilinmesi gereken iki durum vardır. Bir eşin sadakatsizliği karşı cinsle gerçekleşmelidir. Eşcinsel bir eşle aldatma durumunda, boşanma nedeni aldatma değil, utanç verici bir hayat yaşamak olacaktır. Vurgulanması gereken bir diğer durum da aldatmanın var olması için cinsel ilişkinin gerekli bir koşul olmadığıdır. Yargıtay’a göre, aldatmaya teşebbüs aşamasında veya zina izlenimi veren durumlarda da dava açılabilir. Örneğin, bir eşin karşı cinsten bir otelde kalması, doğrudan cinsel ilişkinin kanıtı olmasa da zina izlenimi yaratması nedeniyle bu davanın gerekçesi olarak kabul edilebilir.

“Aldatma (Zina) Nedeniyle Sebebiyle Boşanma Davası Nedir?” yazımıza ulaşmak için tıklayın.

Tek Celsede Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Anlaşmalı veya çekişmeli davalardan hangisi olursa olsun taraflar karar verdikten sonra boşanma işleminin en ivedi şekilde gerçekleşmesi için ellerinden gelen tüm imkanları kullanmak isterler. Sizlerde tek celsede kolay bir şekilde boşanmak istiyorsanız Boşanma Avukatı İzmir Konak şubesi ile iletişime geçebilirsiniz. Alanında uzman İzmir boşanma avukatı sizleri için gerekli tüm işlemleri yerine getirecek ve karşı taraf ile en hızlı şekilde boşanmanız için tüm evrakları toplayacaktır.

Tek celsede boşanmak için öncelikle her iki tarafın da boşanmayı kabul etmesi gerekir. Başka bir deyişle, taraflardan biri boşanmak istiyorsa, diğer taraf bu konuda anlaşmalıdır. Taraflardan biri boşanamaz ise dava çekişmeli bir hal alacak ve ayrılık süreci uzun sürecektir. Tüm bu aşamalarda boşanma avukatı İzmir sizlere hizmet vermeye devam edecektir.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun Amacı Nedir?

kvkk

Kişisel Verilen Korunması Kanunu 2010 yapılında düzenlenen Anayasanın özel hayatın gizliliği ile ilgili maddesi gereğince belirtilen temel hak olarak işlenen kişisel verilerin korunması ile ilgilidir. Anayasada kişinin ödev ve haklarına ilişkin bölümlerde KVKK maddeleri belirtilmiştir. Aynı şekilde KVKK ile ilgili detaylar Anayasada belirlenen sınırlar içerisinde diğer özgürlük ve haklar lehine olacak şekilde sınırlandırılabilir. Avrupa Birliği Uyum süreci kapsamında hazırlanmış olan KVKK tasarısı 18 Ocak 2016’da TBMM başkanlığına sevk edilmiştir.

KVKK Nedir?

KVKK kelimesinin açılımı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu olarak bilinmektedir. Tüm bunların yanı sıra bu kanunu çok daha iyi bir şekilde korumak ve denetmek için ilgili maddenin çıkartılması sonrasında KVKK kurumu hayata geçmiştir. Bu kurumun kurulması işleminden sonra denetimler sıklaşmış ve kişisel verilerin korunması için ciddi incelemeler yapılmaya başlanmıştır. Uzunca bir süre yasa tasarı olarak mecliste bekleyen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 2016 yılında resmî gazetede yayınlanmıştır. Bu kanunun sayesinde kişisel verilerin işlenmesi ve özel hayatı gizliliği gibi temel hak ve özgürlüklerin korunması gereken konularda ilgili firmalar çok daha dikkat eder bir hale gelmiştir.

Kişisel Verilerin Korunması 6698 Sayılı Kanununun Amacı Nedir?

Bu kanun, uluslararası belgeleri, karşılaştırmalı hukuk uygulamasını ve ülkemizin ihtiyaçlarını dikkate alarak, kişisel verilerin çağdaş standartlarda işlenmesini ve korunmasını amaçlamaktadır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun amacı, kişisel verilerin işlenmesine ilişkin şartları, kişisel verileri işlerken kişilerin temel hak ve özgürlüklerini, kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken yükümlülük ve usul ve esasları düzenlemekle başlar. Kişisel mahremiyetin korunması ve veri güvenliğinin sağlanması da bu şemsiyenin altına düşmektedir. KVKK kanunları, kişisel verilerin sınırsız ve rastgele toplanması, kişisel verilerin yetkisiz kişiler tarafından erişilmesi, ifşa edilmesi veya kötüye kullanılması veya kötüye kullanılması yoluyla bireysel hak ihlallerini önlemek için tasarlanmıştır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kimleri Kapsamaktadır?

KVKK kanunu, kişisel verileri işleyen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olarak veya herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla işleyen gerçek ve tüzel kişiler için geçerlidir. Başka bir deyişle, yasa, verilerinin bir kısmını veya tamamını işleyen herkesi kapsar.

Kanun, verileri işlenen gerçek kişiyi ifade ettiğinden, hukuki ehliyete sahip tüm kişiler kanun kapsamına girer. Ancak kanunda “kişisel verisi işlenen gerçek kişi” ibaresi kullanıldığı için, kişisel verisi işlenen tüzel kişi bu kanun kapsamı dışındadır. Veri işleme faaliyetlerinde bulunan kişiler için kanunda gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapılmamaktadır. Öte yandan, veri kayıt sisteminin bir parçası olmaksızın veri işleyenler de kanun kapsamı dışındadır.

Kişisel Verilerin Korunması

Kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak birinci amaç, kişisel verilerin işlenmesini düzenlemek ve temel hak ve özgürlükleri korumaktır. Aslında, kişisel verilerin korunması temel olarak verileri değil, o verilerle ilişkili kişileri korumak için tasarlanmıştır.

Kanunda belirtildiği üzere; bireyleri, kendileri hakkındaki verilerin tamamen veya kısmen otomatik veya otomatik olmayan şekilde işlenmesinden doğacak zararlardan korumak için tasarlanmış idari, teknik ve hukuki tedbirleri ifade eder ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin ilkelerde somutlaşır.

Kişisel Verinin Tanımı Nedir?

Bu ifadelere göre “kişisel veri”, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder. Kişisel verilerden söz edilebilmesi için verilerin gerçek bir kişiye ait olması ve bu kişinin belirli veya belirlenebilir olması gerekir. Başka bir deyişle, saklanan veya işlenen verilerde kişinin açık olarak tanımlanmış olması şartı bulunmaktadır.

Örneğin siber güvenlik uzmanı Ali Berk – ali.berk@example.com Bu örneğe baktığımızda unvan bilgisi, ad, soyad ve e-posta yer aldığı için açıkça bir kişiye atıfta bulunduğunu söyleyebiliriz.

Kişisel veriler gerçek kişilere ilişkin olup, tüzel kişilere ilişkin veriler kişisel veri tanımında yer almamaktadır. Bu nedenle, bir şirketin ticaret unvanı veya adresi gibi tüzel kişilere ilişkin bilgiler (bir gerçek kişiyle ilişkilendirilebileceği durumlar hariç) kişisel veri olarak kabul edilmeyecektir.

Bir kişiyi belirli veya tanımlanabilir hale getirme: Kişisel veriler, yalnızca ilgili kişinin kimliğini değil, herhangi bir kayıtla ilişkilendirerek o kişiyi tanımlayabilecek her türlü bilgiyi de ortaya çıkarabilir.

Çeşitli bilgiler: Bu ifade çok geniştir ve gerçek kişi anlamına gelir; ad, soyad, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bilgiler sadece kişisel kimliği değil, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, fotoğraf, video ve ses kayıtları, parmak izleri, e-posta adresleri, hobiler, tercihler, kişiler, grup üyeleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri ve daha fazlası. Tanımlanabilir veya dolaylı olarak tanımlanabilir hale getiren tüm veriler kişisel veri olarak kabul edilir. Önemli olan, verilerin kişiyle ilişkilendirilmesi veya onu tanımlayabilmesidir.

Örnek olarak takma isimlerin kendi başına veya başka bir veriyle yan yana getirilerek kişiyi tanımaya sağlayabilecek nitelikte veriler de kişisel veri olarak kabul edilmektedir. Tüm bunların yanı sıra sıklıkla kullanılan kimlik verilerinin belirlenen gerçek kişiler ile ilgili müşteri raporları, işe giriş belgeleri, mülakat formları, görüntü ve ses kayıtları, her türlü veri içeren görseller, kayıtlar da KVKK kapsamında veri olarak kabul edilmektedir.

Kişisel Verilerin İşlenmesi Ne Anlama Gelmektedir?

Kişisel verileri, herhangi bir veri kaydının parçası olmak kaydıyla, tamamen veya kısmen otomatik veya otomatik olmayan yollarla elde etmek, kaydetmek, saklamak, kaydetmek, değiştirmek, yeniden düzenlemek, ifşa etmek, aktarmak, devralmak, sağlamak, sınıflandırmak veya kullanmak engelleme gibi çeşitli işlemler gerçekleştirilir. Örneğin, kişisel verilerin yalnızca bir disk, CD veya sunucu üzerinde saklanması, söz konusu veriler üzerinde başka bir işlem yapılmasa bile bir veri işleme faaliyetidir. Başka bir deyişle, kişisel verilerin saklanması aynı zamanda kişisel verilerin işlenmesi anlamına da gelmektedir.

Sizlerde İzmir KVKK avukatından profesyonel destek almak istiyorsanız Kalemci Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz. Bizler İzmir Avukatları olarak sizlerin tüm kişisel verilerinizin gizlenmesini ve bu kapsamda yaşadığınız mağduriyetlerin giderilmesi için elimizden gelen tüm imkanları kullanıyoruz. Bizimle iletişim adreslerimiz üzerinden kolay bir şekilde iletişime geçebilirsiniz.

 

 

Boşanma Davasını Kadın Açarsa Nafaka Alabilir Mi?

nafaka davası

Boşanma davasında, davayı açan kadın ya da erkek olsun, diğer taraf boşanma sonucu maddi yoksulluğa düşen tarafa nafaka ödemek zorundadır. Yoksulluk nafakası aylık veya bir defada ödenebilir. Nafaka, bir kişinin bakımı ve eğitimi için bir tarafça ödenen nafakadır. Bu nafakayı ödemek için kimin dava açtığı önemli değil.

Nafaka konusu ne olursa olsun, hangi tarafın boşanma davası açması gerektiği sorusunun cevabı kusurlar açısından değerlendirilir. Buna göre; suçlunun boşanma davası açması doğru değildir. Örneğin, zina, akıl hastalığı, rezil hayat gibi özel sebeplerle açılan boşanma davasında, davayı açanın kusurlu olduğu tespit edilirse, bu dava kabul edilmeyecektir. Bu nedenle, bakım nedeniyle boşanma davalarında, mükemmel taraf boşanma davası açmalıdır. Nafaka davası açıldığında mahkeme tarafında her iki tarafında ekonomik durumları analiz edilir ve kişilerin hayatlarının kalitesine bakılmaktadır. Yapılan bu çalışma sonucu elde edilen verilere göre nafaka hakkında bir karar verilir.

Kadın Boşanma Davası Açarsa Ne Kadar Sürer?

Boşanma davalarında kadın veya erkeğin açması açısından hiçbir fark yoktur. Bu yüzden kadın boşanma davası açarsa ne kadar sürer sorusu için hiçbir şeyin değişmeyeceğini belirtmemiz gerekir. Genel anlamda çekişmeli boşanma davaları için belirtilen süre 300 gün, anlaşmalı boşanma davaları için de 40 gün olarak bildirilmektedir.

Boşanma Davaları

Boşanma davaları birçok farklı nedenle açılabilen davalardır. Taraflardan biri diğerine karşı boşanma davası açabilir veya her iki taraf da karşılıklı anlaşma ile boşanma davası açabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma davaları iki farklı gruba ayrılmaktadır. Bunlardan ilki çekişmeli boşanma davası diğeri ise çekişmeli boşanma davasıdır. Çekişmeli boşanma davaları, tarafların velayeti, nafaka, tazminat vb. Konuda uzlaşmaya varıldıktan ve boşanma sözleşmesi hazırlanıp imzalandıktan sonra açılan davalardır. Anlaşmalı boşanma davası, tarafların tüm konularda anlaşarak kısa sürede davayı kapatması davasıdır.

Çekişmeli boşanma davası ise taraflardan birinin boşanmak isteyip diğerinin istemediği veya tarafların boşanmanın şartları ve sonuçları üzerinde anlaşamadıkları davadır. Bu durumlarda taraflar nafaka, velayet ve tazminat konusunda anlaşamadıkları için boşanma süreci daha uzun sürmektedir. Boşanma Davalarında Mahkeme Usulü değişkenlik göstermektedir.

Türk Medeni Kanun’da yapılan tanımlara göre iki fark boşanma sebebi bulunmaktadır. Bu tanımlamalardan ilki özel boşanma ve genel boşanma nedenlerdir. Özel boşanma nedenleri: Onur kırıcı davranış, zina, suç işleme, hayata kastetme, haysiyetsiz bir şekilde hayat sürme ve son olarak akıl hastalığıdır. Çekişmeli olarak boşanma davası açacağı durumlarda boşanma sebebini özel bir nedene dayandıran kişiler ilgili sebepleri kanıtlaması gerekmektedir. Bu yüzden dava sürecinde bu durumlara bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.

Sizlerde alanında uzman bir şekilde hizmet veren İzmir en iyi boşanma avukatı ile iletişime geçerek sürecin yakından takip edilmesini sağlayabilirsiniz.

boşanma davasında nafaka

Boşanma Davasında İlk Duruşma Ne Zaman Yapılır?

Boşanma davasında ilk duruşma ne zaman yapılır sorusu da en çok merak edilen konulardan bir tanesidir. Ön dilekçe ve dilekçenin verilmesinin dilekçe aşaması boşanma davasının en önemli aşamalarıdır. Boşanma dilekçesi davalıya tebliğ edildikten sonra cevap süresi kanunda öngörüldüğü üzere 14 gündür.

Davalının davacının eşi olan davacıya cevap tebligatı 30 gün içinde tespit edilmiş olup, cevaba cevavap süresi tebliğ tarihinden itibaren 14 gündür. Bu aşamadan sonra ikinci bir cevap isteği, cevabın cevaplanıp cevaplanmadığı ile ilgili olup, verilmişse süreler tekrar işler.

Dilekçeler ve dilekçelere verilen yanıtlar için oluşturulan aşamaların tamamlanması ve duruşma tarihlerinin belirlenmesi için ortalama süre 120 gündür. İlk duruşma tarihi, duruşma hazırlığı ve tebliğ edilen taraflarca belirlenecek ilk duruşma zamanı ortalama 199 gündür.

Sizlerde tüm bu süreçlerin profesyonel İzmir Avukatlık bürosu tarafından yönetilmesini istiyorsanız bizlere danışabilirsiniz.

Boşanma Davalarında Kadınların Hakları Nelerdir?

Boşanma aşamasında her iki taraf da eşittir ve her iki tarafın hakları kanunla korunur. Boşanma davalarında kadın hakları konusu da tarafların eşitliği ilkesi ile cevaplanabilir. Buna göre; boşanma davasında kusurlu taraf ve mükemmel taraf. Sorun, tarafların cinsiyetine göre değil, tarafların kusurlu olup olmadığına göre belirlenir.

Boşanma davalarında nafaka konusu her ne kadar kadın hakkı olarak görülse de cinsiyetle değil, kişinin maddi durumu, geliri ve yaşam kalitesi ile ölçülen bir konudur. Kadın boşanma davası açarsa nafaka alabilir mi?  Boşanma davasında boşanma nedeniyle yoksullaşan eşe nafaka ödenir. Ancak bu kararın detayları ve nafakanın miktarı ancak çeşitli incelemelerden sonra mahkeme tarafından belirlenebilir.

Her iki tarafın da 18 yaşından küçük çocukları varsa, diğer eş çocukların velayeti olan ebeveyne nafaka öder. İştirak nafakası olarak belirtilen nafaka çocukların eğitimi ve bakımı için ödenmesi gereken zorunlu bir aylık ücrettir.  İştirak nafakasının bedeli nafakayı ödeyecek olan kişinin gelirine göre ilgili mahkeme tarafından belirlenmektedir.

Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Kabul Etmezse Ne Olur?

Nafaka davalarında olduğu gibi boşanma davalarında da taraflardan bir tanesi süreci kabul etmezse davanız çekişmeli boşanma davasına dönecektir. Bu yüzden davalarda Kadın boşanma davası açarsa erkek kabul etmezse ne olur sorusunun cevabı için herhangi bir ayrım yapılmamaktadır. Ülkemizde işletilen hukuk sisteminde davayı kimin açtığına bakılmamaktadır. Sizlerde alanında uzman aile ve boşanma avukatından destek almak istiyorsanız Kalemci Avukat ile irtibata geçebilirsiniz. Boşanma davaları İzmir Avukat olarak sürecinde sizin adınıza tüm süreci takip ediyor ve sizin için gerekli tüm işlemleri yerine getiriyoruz.